Kemanlarla miting meydanlarını, Soma'yla çelloları, ağaçlarla insanları, her ikisini de yok eden kederi ve nemi buluşturan bir hikâye... Yaylı çalgılar yapımcısı Semih Murat Topçu, yüzyıllar öncesinin tekniğiyle, yüzyıllar sonrasını düşünerek çalışıyor. Topçu, hayattan "yonttuklarını" anlatıyor.

------- Podbee Sunar -------

Bu podcast reklam içermektedir.

Kemanlarla miting meydanlarını, Soma'yla çelloları, ağaçlarla insanları, her ikisini de yok eden kederi ve nemi buluşturan bir hikâye... Yaylı çalgılar yapımcısı Semih Murat Topçu, yüzyıllar öncesinin tekniğiyle, yüzyıllar sonrasını düşünerek çalışıyor. Topçu, hayattan "yonttuklarını" anlatıyor.

------- Podbee Sunar -------
Bu podcast, On Dijital Bankacılık hakkında reklam içerir.
Bankacılık On'la Rahat. Dünya Döndükçe EFT-Havale- Fast Ücreti Yok.
ON Mobil'i İndir!
 
Bu podcast, Pegasus hakkında reklam içerir.
Yeni seyahat rotanı planlamak için hemen https://www.flypgs.com/’u veya Pegasus Mobil uygulamasını ziyaret et!

Bu podcast, Garanti BBVA hakkında reklam içerir.

See Privacy Policy at https://art19.com/privacy and California Privacy Notice at https://art19.com/privacy#do-not-sell-my-info.

4 -  "Aslında acaba kendimi mi yontuyorum?"

Sen, ben, o. Hayatlardan bir koleksiyon, seslerden bir albüm. Belki sen, belki ben, ya da o. İçimizden biri hayatından hikayeler anlatıyor. Tüm tuhaflığıyla, ağırlığıyla, neşesiyle ve incelikle.

Ooo! Orada kaçırmışız. Şurası bir milim.

Ya buradaki hatayı buraya taşıyacağım, ya da taşımayacağım. Da nasıl yapacağız? İçeri girecek, burası kalacak. Kalacak tabii canım. Bu hata. Yani. Senin el işçili olduğunu nasıl çıkacak ortaya?

Kusura bakma yaptık yani kıl testere işte kaçırdık orayı.

Semih Murat Topçu 29 yaşındayken hayatının yönünü değiştirip yaylı çalgılar yapımcısı olmaya karar verdi. Bu ağaçların hayatlarıyla geçmişe bir enstrümanı 200 yıl sonra hayal ederek geleceğe bağlanan bir iş. Bir de siyasal toplumsal gündemiyle her şeyin ortasından sesi yükselen bugün var.

bunun başlaması bitmesi bir 10 günlük süreç ama buna başlarken arada restorasyon işleri geldi. Ortalama 1 ay olmuştur ya. Çoktan bitmesi lazımdı. Ama bitmedi. Gövde bitti, akustik gövdesi bitti.

Salyangoz ve sap kısmındayız. Şurada da hatam var. Şimdi onu düşünüyorum böyle. Yani bunu keserken kıl testereyle fazla girmişim. Şu ölçüyü kaçırmışım. Ya burada burayı daraltacağım. O hatadan dolayı. Ya da hiç böyle bırakacağım.

Genelde benim şeyimi de bırakmaktır ya da bunun aynısını buraya taşıyacağım. Burada da bir hata yapacağım simetri sağlansın diye. Onu şu an sadece düşünüyorum, karar vermedim. Son anda karar vereceğim. Yani burgu yuvasını da yonttuğum zaman, o zaman karar vereceğim.

Ama bunu seviyorum bir arada. Yani şey, ilk canım sıkılıyor. Pisaz'ın el yapımı olup olmadığını şeyden anlarsın, hatalarını ararsın. Yani enstrümana baktığında, yani bunu mesela şey olsa CNC makinesine koyduğun zaman pıst pıst pıst şey yapıyor. Tam ölçüsünde işliyor. Ama makina... Neydi işte, makinada da... Yani ben ruha inanmam, duyguya inanırım.

Makine denince de aklıma, o şarkı kaybolmuş bir kentin eskicisiydim. Makinelaşmaya karşı duyguları topluyordum. Oraya götürür beni. Ve burada bir hata var. Ve ben o hatayı şu an sevmeye başladım. Çalgı sahnede çalındığı zaman da, o zaman da hatalı çalınacak.

O da şu ama o orada çıkıyor işte. Çalanın şeyi, kişiliği, kimliği, müzikalitesi orada çıkıyor. Bir eseri dinlediğimde de, bir solisti dinlediğimde de şeyi beklemem. Kusursuzluk aramam orada. O eseri bana nasıl geçirdiği, hissettirdiği onu şey yaparım. Ya bu yorumdur işte hatalarında bir yorumun peşindesin. Bu da bir yorum, diğeri de bir yorum. Belki de böylesi işime geliyor.

O da olabilir. Güzel olur muydu? Yo, şu an şeyim. Bak, yaptıkça düşünüyorum. Yani bu çalgıyı mesela şu an 46 yaşındayım. 76 yaşında görürsem, ha bu ben mi yaptım değilmiş, şunu kodladım mesela, şu hatayı kodladım. Aaa diyeceğim. Bugüne döneceğim. Bak, imza gibi bir şey oldu bu. Yani.

Neye benziyorum diyorum. Böyle işte... ...şey diyor, kamyon şoförüne benziyorsun diyorlar. Onlar hoşuma gider. Ha, değilim diyorum. Beşiktaş Pazar'da halı satıyorum. Halıcıyım diyorum mesela böyle. Ama genel anlamda yaylı çalgılar yapımcısı. Yani. Keman da yapıyorum, viola da yapıyorum. İlk yaptığım enstrüman şeyde, okulda. Anadolu Üniversitesi Konservatuvar'da viola yaptım. İlk viola yaparak başladım.

Yani okulda yaptığımız çalgılar okula kalıyordu. Çünkü devlet karşılıyor bütün ağacını şunu bunu. Yani ne oldu? Mesela lisansla ben yedi tane çalgı yaptım. Yedi çalgıyla mezun oldum. Bu çok iyi bir şeydir. Yani iki çalgıyla, üç çalgıyla, tek çalgıyla mezun olanları biliyorum. Bir tane kendime yaptım. Sattım. Sonra o çalgı da öldürüldü. Yani şöyle bir tane şeyin

kendini restoratör Luthier'im diyen yani keman yapımcısıyım diyen birinin eline geçiyor yani sahibi ona veriyor o da şey yapıyor yok ediyor sazı yani cilasını söküyor işte üst kapağını açıyor 24. sazımı yapıyorum şu an viola yapıyorum kaç tane şu rakamlar aklımdadır benim 13 tane keman 8 tane viola 3 tane de cello

Yaptım. Bitiyor, teller takılıyor. İlk ses çıktığı anda benimle olan hu hu huku bitiyor. Onunla bütün bağım kopuyor. Ondan sonra hukuk onun şeyle başlıyor. Çalgı ve çalgıyı çalanla başlıyor hukuku. Yaparken anlam yüklerim, bitince anlamlarım da biter. Ya atıyorum, ısınmak için oduna ihtiyacım varsa onu yakabilirim de.

Bu kadar da şey. Bu acımasızlık değil. Bu başka bir şey. Tekrar o sesi sahnede duyunca şeyim başlar. Gönül bağım başlar o zaman her şeyin dışında. Korkularım da başlar tabii. Hani bir şey olacak mı falan, telimi kopacak, kapağı mı açılacak, böyle kurgularsın hani şeyi düşündüğümüzde hep en olumsuzluğu falan. Ama şu ana kadar öyle bir şey yaşamadım. Şimdi bak, para için yapmıyorum bunu. Zaten şey,

Yani bellidir benim durumum. Sigortam yok mesela. Sağlık sigortam yok. Derdim de yok. Onu da şöyle teselli ederim. Tabiattaki bir filin sigortası mı var? O ilkel benliğime dönerim. Bunlar bahane. Hani öyle denilir de o beni şey yapar ama ferahlatır. Atıyorum bir kemanın yapım süreci üç ay.

Üç ay uğraşıyorsun. Bir ayda cilası var. Cilayı da kendin yapıyorsun. Bir ay hatta kırk beş gün. Organik, alkol bazlı cila. Onun kuruması şuyu buyu. Ya o cilayı mesela atıyorum, al iç, yarana sür. Anlatabiliyor muyum? Öyle şeydir. Nitelikli bir enstrüman yapıyorsun. Bilgiye dayalı. İşte bir disiplinle çalışıyorsun. Beni çünkü neye göre yapıyorum ben? İtalyan ekolüne göre yapıyorum. Kremona.

Ondan sonra neye göre yapıyorum? Nasıl yapıyorum? 1700'lerin kafasıyla yapıyorum. Yani ben ağaçlarıma makina değmez. Elle keserim. Her şeyi A'dan Z'ye elle yaparım. Mesela meslektaşlarım bir ağacı keseceğim mesela. Kıl testereyle kesiyorum ben bir saate. Onu işte hızarla kestiğinde üç saniye. Ama ben o kıl testereyle keserken ki şeyim ağacı da yormuyorum. Kendimi de yormuyorum. O violanın ben iyi bir violacının elinde

Yaşam bulmasını, büyümesini isterim. Onu kollarım. O yüzden parası olan alamaz benden. İyi müzisyen alır. Bu kadar yani. Kıstasım budur. Buna da çok dikkat ettiğim için bunun şeyini de çok güzel ödüyorum bedeline. Bir kere kibir olmayacak, küstah olmayacak. Biri geldiydi bana mesela. Artist. İşte bir konservatuardan mezun. İyi de kemancı.

konuşuyor böyle, pazarlık yapıyor. Diyorum ki bak ben bunu üç ay yapmışım. Şimdi diyorum üç ay, bir de cilasını koy, dört ay. Fiyat konusunda da diyorum ki bak açlık sınırı, yoksulluk sınırı. Sanki ben senin peşinden koy... Yok, o çalgı yapımcılardan değilim ben. Önce bir tanış. Ben sen dedim, yaşadığın sürece benden enstrüman alamayacaksın. Böyle tepeden bakan, kendini bir şey zanneden bir tip de değilim. Sadece bir emeğim var,

Bu benim hikayem. Eğer ben kendi hikayemi yazamazsam, benim hikayemi başkaları yazar. Ona fırsat verir. Bu benim gerçeğim, hakikatim. En son verdiğim keman, şu an çok mutluyum mesela. 11 yaşında bir kız öğrenci. İyi de bir kemancı. Onunla beraber büyüyecekler. Mesela o kemanın Hermione adını da benim yeğenim verdi 13 yaşında. Ne olsun bunun adı dedim. Bir karakter mi şeydi.

Tam hakim değilim de. Harry Potter'dan mı ne?

sitesi kazandım. Haydarpaşa. Makine, Resim, Konstrüksiyon bölümü.

Ama amacım Teknik Lise'ye geçmek. Orada da 5 dersin ortalaması 35 olacak. 5 dersin ortalamasını tutturuyorum 35, beni Teknik Lise'ye almıyorlar. Sınıfa. Neymiş? Matematik 6'ymış. Neyse orası buraya gide gele hakkımızı aldık Teknik Lise. Ama bunlar beni ifade etmiyor. İç dünyamda da ben ne olacağım diyorum. 21 yaşında çalışmaya başlayınca 25 yaşında 9 aydır makina resim.

İkinci öğretim. Hani gündüz çalışırım, akşam okurum. Oradan da ben dikey mühendis olurum. Kafasındayım böyle. İşçiyim ya bir şey taşıma şeyinde, firmasında. İşçilik, fatura kesiyorum. Nedir o? Araç yüklemesi. Yani işçilerin masa başı. Şey kesme. Aa, şeyi de bilirim. Arkalığı alıp yük taşımayı da bilirim.

Sekiz sene çalıştım hani mesaili. Dokuz altı yollarında, bir zincir boğazında. Neyse, bu sorgulamalar başlıyor o zaman işte. Baktım ki okulda da olmayacak, mutsuzum. Sonra bir derste, hani sen şey yapıyorsun, bir derste Türkçe dersi miydi? Bir tartışma oldu sınıfta. Ben öyle bir konuştum. Sonra öğretmen de dedi ki, kulakları çınlasın Rabia Hoca. Ya bir taş değerliyse dedi Semih dedi, o da dedi dağın başında da olsa, lağımın içinde de olsa o değerinden bir şey kaybetmez dedi. Git dedi bana. Hani şeyi düşünüyorum işte baba işçi, abla işçi, herkes işçi. Böyle olmayacak diyorum Semih diyorum hani, böyle yaşayamazsın. Bu şekilde gitmez. Araştırıyorum bir taraftan da, sonra şeyi izledim. Fight Club.

Onu izlediğimde böyle o içimdeki şey de çıktı. Yani o, severim o filmi. Böyle bir şeyleri açığa çıkardı o içimdeki şiddeti. Ya bir öfkeyi orada açığa çıktı o. Sonra üzüme döndüm dedim ben çocukluğumdan beri üretime meraklıyım. Hani bu yokluğun getirdiği bir şeydir. Hani neydi mesela? Plastik arabalara motor takardım.

Böyle sürerdim onları. Bir kere tekne yapmıştım. Cevizli'den mobilyacıların oradan talaşları toplayarak bir tekne yapmıştım. Motor taktım ama ip bağlamayı unuttum. Denizde bir çalıştık, gidiş o gidiş. Annemle baka kaldık böyle ardından. Odur budur şey, çalgı yapım bölümleri, sınavları. 29 yaşındayım o zaman. Hani deneyeceğim dedim, imkansız dediler. Yani ev arkadaşımla gittik, sınavına girdim. O 29

yaşında her şeyden vazgeçtim. Ve orada ben kendimi buldum. Yani okulu kazanınca şeydi...

Nasıl söyleyeyim? Yeniden doğuş. Yani yaşarken doğmak böyle. Yeniden doğduğumu hissettim. Heh dedim. Şimdi dedim kendimi ifade edebileceğim dedim.

Yontan Adam, Yaylı Çalgılar, Mabedi. Burada şey, yaratan da benim, yaratılan da benim. Yani her şey burada mutlak olan benim. Benim ve şey yaptıklarım, ürettiklerim, yani o ekolden gidiyorum işte, Stradivarislar, Amatiler, Guarneriler. O yalnızlık gerektiriyor.

Yalnız kalacağın şeyi de ona göre kurguluyorsun. Hani ben buraya sığındığım için mesela Yontan Adam Yaylı Çalgılar Mabedi dedim. Stefano Cogne geldi İtalya'dan. 12 günlük bir workshop. Süreç başladı. Şunu dedi. İtalyan ekolu bir ağaçtır. Luthieler de bu ağacın dallarıdır.

işte sizler de dedi dallarısınız dedi arkadaşlar dedi işte dallar dedi biri kuzeye bakar biri güneye bakar doğuya bakar batıya bakar ana formu bozmadan dedi kendinizi gösterin çalgıda hani o cesareti gösterin dedi mesela bu beni çok etkilemiştir onun o söylemi beni özgür kıldı mesela kafamın açıldığını hissettim böyle yani

Şimdi ne kullanılıyor mesela kemanda veya keman ailesinde? Akça ağaç. Şimdi mesleği öğrendikçe şeyinde

değişiyor. Ağacın yaşanmışlığını, yaşadığını

öğreniyorsun. Ağacın bir savunma mekanizması var, onu öğreniyorsun. O reçineler, içindeki reçineler niye oluştu? Ondan sonra o yıllık halkalar nasıl oluştu? İşte bu ağaç kurak bir yerde mi büyüdü, sulak bir yerde mi büyüdü? O zaman işte Osmanlı toprağı Stradivarius kalkarmış İtalya'dan gelirmiş, Balkanlar'da. Şimdi bizim kullandığımız akça ağacın en iyi şeyi

Türkiye'de de var. Ama tercih edilen Balkan bölgesi, Romanya, Bulgaristan, o bölgenin akça ağacı. Niye iktim? Ve toprak minerallerinden dolayı. Strat kalkar gelirmiş. Anlatılan şu ki, dolunay vakti ağaç kesermiş. İşte ağacın suyu çekmediği zaman. Şu ağaç, gördüğün bir kütük. İşte akça ağaç bu. Yaklaşık 10 senedir bende. Şimdi bundan bir keman çıkacak.

Bak burası da mesela şey. Buna ağaç kurdu girmiş. Buraya kadar kemirmiş. Bir de öyle bir durum var. Ağacı alıyorsun böyle. Bunu iyi muhafaza etmen lazım. Eğer edemezsen kurt buradan bir giriyor. Mesela bir tane yaptığım şey salyangoz. Delik deşikti. O ağacı

Çöpe atacaktım mesela, 8 sene geçti, o ağacı kullandım. O değişim, insanın değişimi, zihnin değişimi. Ben bunu kullanırım dedim ya, neden çöpe atayım? Kurudu bir de dedim iyice. Hani ben şey, pürüzlü estetiğe inanırım. Hani estetikte pürüzsüzlük aramam, bu benim kendi şeyimdir. Çünkü ben de öyleyim, ben de pürüzlüyüm, kendime öyle bakıyorum. Yani 20 sene önce saçım vardı, şimdi yok mesela.

2010 yılıydım. Daha atölyeyi açmamıştım. İşte üniversite bitmiş, evde çalışıyorum falan. İki yıl teycil almıştım. 19 Ocak, Hrant Anması. Oğlu konuşuyordu. Şunu dedi işte, biz bu ülkede 100 yıl önce avdık, şimdi yem olmuşuz, yem.

Çok etkiledi yani kendi ortak şeyimden. Hani o babasını kaybetmiş bir oğul. Ben babamı kaybetmedim ama bilirim geçmişte işte balkonda taşlarla beklediğimi böyle babama hani eve geldiğimde bir saldırı olursa en azından taş atayım da ürküteyim. Kemanlarıma yazarım ben. Şiir yazarım onu yazarım. O kelimeyi de yazdım. Sonra askere gittim geldim atölyeyi açtım. Askeri bu arada 35 yaşında gittim.

Atölyeyi açtım, sonra biri geldi bana. Üç tane kemanım var yapılmış. Kanada'dan. Nikolas Royer. Tanıştık, işte eşi Türkiye'di. Çaldı böyle, onu çaldı, onu çaldı, onu çaldı. Sordu, dedi ki, hangisi dedi bana. Vallahi dedim, üçü de aynı benim için.

Hayır, dedi. Biri farklıdır. O birine karar kılmış ama benim fikrimi de merak ediyor. Biri farklıdır, dedi. Dedim ki şu ortadaki, dedim. Mesela onu yaparken, dedim. Hep şarap içtim, dedim. Mesela normal çay içerim, dedim. Onda şarap içtim, dedim. Böyle başka bir şeyle yaptım, dedim. Sonra Niko da onu beğenmiş. Belki de o yazı o kemanda. Hani 100 yıl önce avdık, şimdi yem olmuşuz yem.

Sonra Niko'yla konuşmaya başlayınca, Niko'nun büyük büyük neneleri, dedeleri Osmanlı sarayında müzisyen. Ermeni müzisyenler. Sonra Cima, 1915 sonrası Mısır. Sürgünler, Fransa ve şey... Şu an Kanada'da. O keman mesela Niko'yla buluştu. Bir çalgıyla, çalgının kişiliğiyle, yapımcının kişiliği arasında şey vardır.

bir ortak bir yerde buluşurlar. Mesela nedir? Ben bu ağaca yonttuğum zaman çok mutlu olduğum bir anda da yontuyorum, atıyorum. Aşık olmuşumdur. Böyle ona göre ıskarpele darbelerim oluyor. Ona göre rende darbelerim oluyor. Ama dedim ya bir keman üç ay süreç. Mesela kiramı ödeyememişimdir. Ona göre ıskarpe darbelerim oluyor. Ona göre rende oluyor. Ülkede bir şey olmuştur. Mesela soma

faciası yaşandığında ben cello yapıyordum mesela yanlıkları şeyde bükecektim suya bırakmıştım bir ay falan hiç şey yapmadım böyle bir tadım kaçtı her şeyim kaçtı cello yapmayı bıraktım aa dedim şey suyun içinde kala kala mantarlamış o şeyin acısı onu hissettim ben mesela her şeyde elim ayağımı çektiydim böyle bir kendimce bir şeye kapıldıydım hüzne düştüydüm böyle

Ama sonuçta o ağacı kurtardım ben. Mesela o celloya baktığımda, o lekeleri gördüğümde de şey gelir benim aklıma hep. Soma gelir. Bir yerde hata yaptıysam onun bir sebebi vardır. Orada ya ben bir mutluyum yani. Mutluluk da hata getiriyor. Hüzün de. Yaşadığın coğrafya, hüzüne çok açık bir coğrafya. Şimdi benim ağaç dedi ki bana, konuşuyoruz böyle, dedi bak dedi hüzün nem gibidir dedi. Çürütür, seni de çürütür, beni de çürütür dedi.

Hüzünden uzak kal, dedi. Ben dedim, doğru söylüyorsun, dedim.

Kısa yoldan köşe dönme. Ne bileyim işte dedim ya ben Özal, ilk hatırladığım şey Bülent Ulusudur. Sonra Özal, benim memurum işini bilir. Kısa yoldan köşe dönme şudur budur. Süreç içerisinde senin de bir şeyin oluşuyor, bir dünya görüşün oluşuyor. Vallahi ben mülksüzüm. Mülkleşme diye bir derdim yok.

Bir şeylere teslim olmadım daha. Teslim alamadılar beni. Öyle söyleyeyim. Kimse alacaklar da. Yoksulluk, fakirlik edebiyatı da yapmıyorum bu arada. Yük ya, mülk dediğin hep yük gelmiştir bana. Bir ağırlıktır böyle. Octavia Paz'ın da şeyi çok güzel, düşlerine layık ol. Hani bunu şey yapmışımdır. Kurduğum hayallerle

Gerçeğe daha çok yakınlaşırım. Sokağa çıktığımda şaşırmam. Bu böyle olmuş, bu şöyle olmuş değil. Bir şeyi de tercih ediyorsan, neyi tercih edersen et, bir bedeli var bunun. Şimdi bu bedeli ödetme noktası geliyor. Bu bedeli sen mi ödeyeceksin yoksa ödeteceksin mi? Asgari ücretle geçiniyorum. Mesela evli olsaydım, çocuklarım olsaydı,

Başka olacaktı. Koşullar beni başka bir yere sürükleyecekti. Ben onu bildiğim için bu şeye girmedim. Bu benim tercihim. Ve şu ana kadar da 46 yaşındayım. Bu tercihimden dolayı bir pişmanlık da yaşamadım. Ev müsait olduğu için, çalışma alanım olduğu için ailemle kalıyorum. Annemin gözetim altında olması gerekiyor sağlığından dolayı. Kendimi anneme karşı sorumlu hissediyorum.

Neyse bedeli de şey. Bundan yana da çok şeyim böyle, içim rahat. Babam sendikacı. Yani şey, sınıf sendikacısı. Sabri Topçu. Onun oğluyum. Şey derler şimdi hani, ne iş var çoluğun çocuğun, miting alanında. Babamda o yoktu mesela el ele bayrama gider gibi biz mitinglere giderdik. Şey yapardık çocukluktan itibaren. Elimizden tutardı götürürdü mesela. Meydanda şeydi o işçilerdi onlarla el eleydik hani şeydi bırakırdı bizi hani illa aman çocuklar neredesiniz aman çocuğum kayboldu diye bir şey yok. Güven duygusu. İyi insan kötü insan. Ben şeyi kutsamam hiçbir şeyi kutsamam. Nasıl söyleyeyim? Biraz sorunum vardır duayenlerle herhangi bir mesleğin.

Buna sendikacılık da dahil. Babam bugün yetmiş beş yaşında. Yüzde otuz kalple yaşıyor. Bir ömür mücadele yani ve niceleri babam gibi niceleri böyle sınıf bilinciyle işçi sınıfına olan, emeğe olan inancıyla mücadele eden insanlar bir de bu insanların

Bu emekleri, mücadeleleri üzerinden nem alanan, o mücadeleler üzerinde hoyratça tepinen insanlar, bunlar düşman değil, bunlar da dost bildiğimiz insanlar. Bu benim, mesela Sabri Topçuoğlu'nun dört çocuğu içerisinde benim gözlemimdir. Sekiz sene işçilik yaptım. Eğer bu tercihi yapmasaydım,

Atıyorum. Belki babamın yolundan gidecektim. Hani o zaman şubede delegeydim, merkez delegesiydim. Hani şeydim. Belki bu yolda gidecektim. Ama vazgeçtim. Bu benim tercihimdi. Babamın bir mücadelesi var. Evet. O mücadelenin bir bedeli var. Bu bedeli kim ödedi? Annem ödedi. Biz ödedik.

Öyle şey değil ki bu mücadeleler bayram yeri değil ama sonuçta hani bunun bir karşılığı oluyor. Bunu ödedik diye öyle bir sistemim de yok. Ama bir hakikati söylüyorum ben. Genel anlamda da böyle...

Aslında derim, ulan kendimi mi yontuyorum? Yontuyorum da bir işe yarıyor mu? Bir şey, bir biçim çıkarabiliyor muyum? Kendimce bir üslup çıkarabiliyor muyum? Bunun cevabı bugün değil diyorum. Sonra onu anladım. Bunun cevabı 100 sene sonra verilecek, 200 sene sonra verilecek. Ha, Stefano dedi ki, bir enstrümanı yaparken dedi, 200 sene düşüneceğiniz dedi. Bakıyorsun, hakim olan şey,

bizde, hemen yapayım. Ya öğretiler de bu önde. Hani yaptığın enstrüman bir metalaşıyor bir şey. Ticari bir malzeme. Ben oradan bakmıyorum. Mesela bugüne baktığımızda, 300 sene sonrasında, mesela özellikle cellolarda işçilik, estetik, simetri strattadır ama ses ve ton şeydedir. Guarneri cellolarında.

Şimdi bu adamların sazları gelmiş bugüne kadar. Benim sazlarım nasıl gidecek o güne kadar? Yani şu gördüğün hani atsan atılmaz, satsan satsan altı üstü kütük, odun, ağaç hani böyle şeyde kullanılan bir nesne beni taşıyabilirse, yapabilirsem yani yapıyorum yaptığıma inanıyorum yani bilgime güveniyorum bu ağaç beni şey yapacak

300 sene sonrasına taşıyacak. Ya bu bana şeyi hissettiriyor işte. Yaşadığımı hissettiriyor. Bu yani.

Pınar Övünç'ün hazırladığı senden o, bir pol bimeliği yapımı.

Yüzünü başka yönlere döndüyse de yaşıtı çamların yükseldiği bahçede buldu kendini. Çatalcalı Onur Erbil, artık soranlara “çiftçiyim” diyor. Üstelik enginarlara cümbüş, üzümlere klarnet çalan bir çiftçi. Bahçe konserlerinde mandolin ve ud da var. Tuhafsa tuhaf, ince sazın zerzevatı coşturduğuna inanıyor. Anlattıklarında, büyüyen İstanbul, sinsice dolanan stres bulutları, doğaya imar gözüyle bakanlar var. Ama bu, Köy Enstitülü acayip bir dedenin, hayatı manalı kılmaya çalışan 30'larının başında birinin rast makamında hikâyesi aynı zamanda. Onur'un kışlıkları ektiği gün Çatalca'dayız.











Tüm bölümler ve daha fazlası için podbeemedia.com'u ziyaret et!

------ Podbee Sunar -------

Bu podcast reklam içermektedir.

Yüzünü başka yönlere döndüyse de yaşıtı çamların yükseldiği bahçede buldu kendini. Çatalcalı Onur Erbil, artık soranlara “çiftçiyim” diyor. Üstelik enginarlara cümbüş, üzümlere klarnet çalan bir çiftçi. Bahçe konserlerinde mandolin ve ud da var. Tuhafsa tuhaf, ince sazın zerzevatı coşturduğuna inanıyor. Anlattıklarında, büyüyen İstanbul, sinsice dolanan stres bulutları, doğaya imar gözüyle bakanlar var. Ama bu, Köy Enstitülü acayip bir dedenin, hayatı manalı kılmaya çalışan 30'larının başında birinin rast makamında hikâyesi aynı zamanda. Onur'un kışlıkları ektiği gün Çatalca'dayız.

------- Podbee Sunar -------
Bu podcast, On Dijital Bankacılık hakkında reklam içerir.
Bankacılık On'la Rahat. Dünya Döndükçe EFT-Havale- Fast Ücreti Yok.
ON Mobil'i İndir!
 
Bu podcast, Pegasus hakkında reklam içerir.
Yeni seyahat rotanı planlamak için hemen https://www.flypgs.com/’u veya Pegasus Mobil uygulamasını ziyaret et!

Bu podcast, Garanti BBVA hakkında reklam içerir.

See Privacy Policy at https://art19.com/privacy and California Privacy Notice at https://art19.com/privacy#do-not-sell-my-info.

10 - "Müziği gerek enginara, gerek kabağa, gerek salatalığa kaydediyorum ben"

Önce adaptörler birikmeye başladı sonra eski elektronik eşyalar evi

sardı. Derken aslen peyzaj mimarı olan Cem Özhatay kendisini esnaf

olarak buldu. Kadıköy Yazıcıoğlu Han'dayız. Disketler, Commodore

64'ler, ilk nesil yazıcılar, demode kameralar... Geçmişin teknolojik

artığı bugüne ve distopik denilen yarına dair neler söylüyor? Ve daha

önemlisi tavana kadar kutuların yükseldiği, her yanından kablolar

sarkan o dükkânda Cem aradığını nasıl buluyor? Uydu alıcılarına yuva

yapan kumrulara uzanacak bir hikâye.











Tüm bölümler ve daha fazlası için podbeemedia.com'u ziyaret et!

------ Podbee Sunar -------

Bu podcast reklam içermektedir.

Önce adaptörler birikmeye başladı sonra eski elektronik eşyalar evi
sardı. Derken aslen peyzaj mimarı olan Cem Özhatay kendisini esnaf
olarak buldu. Kadıköy Yazıcıoğlu Han'dayız. Disketler, Commodore
64'ler, ilk nesil yazıcılar, demode kameralar... Geçmişin teknolojik
artığı bugüne ve distopik denilen yarına dair neler söylüyor? Ve daha
önemlisi tavana kadar kutuların yükseldiği, her yanından kablolar
sarkan o dükkânda Cem aradığını nasıl buluyor? Uydu alıcılarına yuva
yapan kumrulara uzanacak bir hikâye.

------- Podbee Sunar -------
Bu podcast, On Dijital Bankacılık hakkında reklam içerir.
Bankacılık On'la Rahat. Dünya Döndükçe EFT-Havale- Fast Ücreti Yok.
ON Mobil'i İndir!
 
Bu podcast, Pegasus hakkında reklam içerir.
Yeni seyahat rotanı planlamak için hemen https://www.flypgs.com/’u veya Pegasus Mobil uygulamasını ziyaret et!

Bu podcast, Garanti BBVA hakkında reklam içerir.

See Privacy Policy at https://art19.com/privacy and California Privacy Notice at https://art19.com/privacy#do-not-sell-my-info.

9 - "Distopya gibi bir şey bu aslında"

Zeliha Bürtek, mimarlık, sonra sanat tarihi ve felsefe okudu, 21 yıl boyunca üniversitelerde ders verdi. Ama 25 yıldır onun hayatını asıl biçimlendiren şey sokak hayvanlarını beslemek. Az uyuyor, her gün sabah 5'e kadar kilometrelerce yürüyerek hayvanları doyuruyor. Peki bunu neden yapıyor? Kendisi de felsefeci olduğundan sorabiliriz, çok insanın “delilik” olarak baktığı bu işin ardındaki felsefe ne? Hayatta mutluluktan, anlamdan ve sorumluluktan konuşuyoruz. Sarmanla Spinoza'nın, sürgün köpeklerle terazi burçlu filozofların buluştuğu bir hikâye anlatıyor. Bir gece o gezerken kayıttayız.





Tüm bölümler ve daha fazlası için podbeemedia.com'u ziyaret et!

------ Podbee Sunar -------

Bu podcast reklam içermektedir.

Zeliha Bürtek, mimarlık, sonra sanat tarihi ve felsefe okudu, 21 yıl boyunca üniversitelerde ders verdi. Ama 25 yıldır onun hayatını asıl biçimlendiren şey sokak hayvanlarını beslemek. Az uyuyor, her gün sabah 5'e kadar kilometrelerce yürüyerek hayvanları doyuruyor. Peki bunu neden yapıyor? Kendisi de felsefeci olduğundan sorabiliriz, çok insanın “delilik” olarak baktığı bu işin ardındaki felsefe ne? Hayatta mutluluktan, anlamdan ve sorumluluktan konuşuyoruz. Sarmanla Spinoza'nın, sürgün köpeklerle terazi burçlu filozofların buluştuğu bir hikâye anlatıyor. Bir gece o gezerken kayıttayız.

------- Podbee Sunar -------
Bu podcast, On Dijital Bankacılık hakkında reklam içerir.
Bankacılık On'la Rahat. Dünya Döndükçe EFT-Havale- Fast Ücreti Yok.
ON Mobil'i İndir!
 
Bu podcast, Pegasus hakkında reklam içerir.
Yeni seyahat rotanı planlamak için hemen https://www.flypgs.com/’u veya Pegasus Mobil uygulamasını ziyaret et!

Bu podcast, Garanti BBVA hakkında reklam içerir.

See Privacy Policy at https://art19.com/privacy and California Privacy Notice at https://art19.com/privacy#do-not-sell-my-info.

8 - "Hayvanlara bakmaya başladıktan sonra insanlar beni yormaya başladı"

Sen Ben O'nun sadece ses üzerinden akan hikâyelerini o başka türlü dinliyor. 30 yaşındaki Mustafa Keskin, anlamanın görmekle eş tutulduğu, görselliğin egemen olduğu bu çağda bir görme engelli. Önce bir gözünü, sonra diğerini kaybetti, dünyanın görünen halinden aşama aşama uzaklaştı Mustafa. Sonra hukuk okudu, ailesiyle yaşadığı şehirden çıkıp bağımsız bir hayat kurmaya cüret etti. Rehber köpeği Tabs'le ormanda yürürken kayıttayız. Kalan dört duyudan, renklerden, karanlıktan konuşuyoruz.









Tüm bölümler ve daha fazlası için podbeemedia.com'u ziyaret et!

------ Podbee Sunar -------

Bu podcast reklam içermektedir.

Sen Ben O'nun sadece ses üzerinden akan hikâyelerini o başka türlü dinliyor. 30 yaşındaki Mustafa Keskin, anlamanın görmekle eş tutulduğu, görselliğin egemen olduğu bu çağda bir görme engelli. Önce bir gözünü, sonra diğerini kaybetti, dünyanın görünen halinden aşama aşama uzaklaştı Mustafa. Sonra hukuk okudu, ailesiyle yaşadığı şehirden çıkıp bağımsız bir hayat kurmaya cüret etti. Rehber köpeği Tabs'le ormanda yürürken kayıttayız. Kalan dört duyudan, renklerden, karanlıktan konuşuyoruz.

------- Podbee Sunar -------
Bu podcast, On Dijital Bankacılık hakkında reklam içerir.
Bankacılık On'la Rahat. Dünya Döndükçe EFT-Havale- Fast Ücreti Yok.
ON Mobil'i İndir!
 
Bu podcast, Pegasus hakkında reklam içerir.
Yeni seyahat rotanı planlamak için hemen https://www.flypgs.com/’u veya Pegasus Mobil uygulamasını ziyaret et!

Bu podcast, Garanti BBVA hakkında reklam içerir.

See Privacy Policy at https://art19.com/privacy and California Privacy Notice at https://art19.com/privacy#do-not-sell-my-info.

7 - #SadeceDuymakİstediklerin: "Hayır, biz karanlık içinde değiliz"

Nalan Atay'ı birkaç cümleye sığdırmak zor. 15'inde evlendirilmek, evlatlık olduğu gerçeğiyle yüzleşmek, maddi bağımsızlığını kazanmak için uzun yıllar oto tamirciliği yapmak.. Ankara'da sanayide Ayarcı Abla diye biliyorlar onu ya da Şeytanın Teyzesi. Ama erkeklere mahsus görünen bir işte ustalaşması değil onu o yapan. Ya da sonra tamirciliği bırakıp hayatını değiştirerek dünyayı gezmesi de değil. Zihnindeki özgürlükte direten, kendini de tamir eden bir kadın olarak anlatıyor. 











Tüm bölümler ve daha fazlası için podbeemedia.com'u ziyaret et!

------ Podbee Sunar -------

Bu podcast reklam içermektedir.

Nalan Atay'ı birkaç cümleye sığdırmak zor. 15'inde evlendirilmek, evlatlık olduğu gerçeğiyle yüzleşmek, maddi bağımsızlığını kazanmak için uzun yıllar oto tamirciliği yapmak.. Ankara'da sanayide Ayarcı Abla diye biliyorlar onu ya da Şeytanın Teyzesi. Ama erkeklere mahsus görünen bir işte ustalaşması değil onu o yapan. Ya da sonra tamirciliği bırakıp hayatını değiştirerek dünyayı gezmesi de değil. Zihnindeki özgürlükte direten, kendini de tamir eden bir kadın olarak anlatıyor. 

------- Podbee Sunar -------
Bu podcast, On Dijital Bankacılık hakkında reklam içerir.
Bankacılık On'la Rahat. Dünya Döndükçe EFT-Havale- Fast Ücreti Yok.
ON Mobil'i İndir!
 
Bu podcast, Pegasus hakkında reklam içerir.
Yeni seyahat rotanı planlamak için hemen https://www.flypgs.com/’u veya Pegasus Mobil uygulamasını ziyaret et!

Bu podcast, Garanti BBVA hakkında reklam içerir.

See Privacy Policy at https://art19.com/privacy and California Privacy Notice at https://art19.com/privacy#do-not-sell-my-info.

6 - "Zorlu yolları seviyorum, kendimle başa çıkabildiğim zorlu yolları"

Kızıldeniz'de fırtınanın ortasından atılmış bir mesajla çıkıyoruz yola, bir şehir hatları vapurunda devam ediyoruz. 29 yaşındaki Büşra Ertuğral, kuru yük gemilerinde, dev petrol tankerlerinde üçüncü kaptan, mesleki tarifiyle seyir zabiti olarak çalışıyor. Erkekler dünyasında kadın olmak, on ay toprağa ayak basamamak, Martı Beyler, yıldızlardan dostlar... Büşra üç yıl sonra ilk kez vapura binerken kayıttayız.

------- Podbee Sunar -------

Bu podcast reklam içermektedir.

Kızıldeniz'de fırtınanın ortasından atılmış bir mesajla çıkıyoruz yola, bir şehir hatları vapurunda devam ediyoruz. 29 yaşındaki Büşra Ertuğral, kuru yük gemilerinde, dev petrol tankerlerinde üçüncü kaptan, mesleki tarifiyle seyir zabiti olarak çalışıyor. Erkekler dünyasında kadın olmak, on ay toprağa ayak basamamak, Martı Beyler, yıldızlardan dostlar... Büşra üç yıl sonra ilk kez vapura binerken kayıttayız.

------- Podbee Sunar -------
Bu podcast, On Dijital Bankacılık hakkında reklam içerir.
Bankacılık On'la Rahat. Dünya Döndükçe EFT-Havale- Fast Ücreti Yok.
ON Mobil'i İndir!
 
Bu podcast, Pegasus hakkında reklam içerir.
Yeni seyahat rotanı planlamak için hemen https://www.flypgs.com/’u veya Pegasus Mobil uygulamasını ziyaret et!

Bu podcast, Garanti BBVA hakkında reklam içerir.

See Privacy Policy at https://art19.com/privacy and California Privacy Notice at https://art19.com/privacy#do-not-sell-my-info.

5 - "Kendimi kötü hissediyorum artık karada"

Bir telefon iki hikâyeyi bağlıyor. Emrullah Adakul ve Ayfer Kızıl'ın yolları setlerde kesişti. İkisi de öğretmenlikten emekli olduktan sonra hayatlarında yeni bir sayfa açtı, yıllardır dizilerde, filmlerde figüranlık yapıyorlar. Heyecanlı, bazen acımasız, bazen eğlenceli bu dünyayı anlatıyorlar; öğretmenlik anıları senaryolara, taşra maceraları set hatıralarına karışıyor.

------- Podbee Sunar -------

Bu podcast reklam içermektedir.

Bir telefon iki hikâyeyi bağlıyor. Emrullah Adakul ve Ayfer Kızıl'ın yolları setlerde kesişti. İkisi de öğretmenlikten emekli olduktan sonra hayatlarında yeni bir sayfa açtı, yıllardır dizilerde, filmlerde figüranlık yapıyorlar. Heyecanlı, bazen acımasız, bazen eğlenceli bu dünyayı anlatıyorlar; öğretmenlik anıları senaryolara, taşra maceraları set hatıralarına karışıyor.

------- Podbee Sunar -------
Bu podcast, On Dijital Bankacılık hakkında reklam içerir.
Bankacılık On'la Rahat. Dünya Döndükçe EFT-Havale- Fast Ücreti Yok.
ON Mobil'i İndir!
 
Bu podcast, Pegasus hakkında reklam içerir.
Yeni seyahat rotanı planlamak için hemen https://www.flypgs.com/’u veya Pegasus Mobil uygulamasını ziyaret et!

Bu podcast, Garanti BBVA hakkında reklam içerir.

See Privacy Policy at https://art19.com/privacy and California Privacy Notice at https://art19.com/privacy#do-not-sell-my-info.

3 - "Mat olmayacaksınız, artist de bunu yapar"

30'lu yaşlarının başında bir sokak müzisyeni... Gerçek ismiyle değil, Süveyda olarak anlatmak istedi hikâyesini. Sekiz yıl önce onu Azerbaycan'dan buralara getiren O Ses Türkiye'de sahneye çıkma arzusuydu, sonra katıldığı yarışmaların sayısını hatırlamıyor. Süveyda, sadece sosyal medyada paylaşabilmek için bir klibi olsun istiyor. Giyinecek, süslenecek, Rihanna makyajı yaptıracak. Onunla birlikte sokaklardayız, bu hayalin kaydındayız.
------- Podbee Sunar -------

Bu podcast reklam içermektedir.

30'lu yaşlarının başında bir sokak müzisyeni... Gerçek ismiyle değil, Süveyda olarak anlatmak istedi hikâyesini. Sekiz yıl önce onu Azerbaycan'dan buralara getiren O Ses Türkiye'de sahneye çıkma arzusuydu, sonra katıldığı yarışmaların sayısını hatırlamıyor. Süveyda, sadece sosyal medyada paylaşabilmek için bir klibi olsun istiyor. Giyinecek, süslenecek, Rihanna makyajı yaptıracak. Onunla birlikte sokaklardayız, bu hayalin kaydındayız.
------- Podbee Sunar -------
Bu podcast, On Dijital Bankacılık hakkında reklam içerir.
Bankacılık On'la Rahat. Dünya Döndükçe EFT-Havale- Fast Ücreti Yok.
ON Mobil'i İndir!
 
Bu podcast, Pegasus hakkında reklam içerir.
Yeni seyahat rotanı planlamak için hemen https://www.flypgs.com/’u veya Pegasus Mobil uygulamasını ziyaret et!

Bu podcast, Garanti BBVA hakkında reklam içerir.

See Privacy Policy at https://art19.com/privacy and California Privacy Notice at https://art19.com/privacy#do-not-sell-my-info.

2 - "Beni duyan da ünlü olmak istiyorum sanacak"

Nadir bulunan bir tecrübeye sahip Murat Bayım. Genelde valelik kısa dönemli bir iş gibi düşünülür, o ise otoparkçılıkla başladığı bu mesleğin en eskilerinden. 25 yıldır gece kulübü, restoran, bar gibi birçok mekânda çalıştı, şu anda da bir kuaförde valeliğe devam ediyor. Etiler'deyiz. Bayım bir yandan işini yapıyor, bir yandan zenginler dünyasını, tanık olduğu sınıf gerilimlerini, çeyrek asırda biriktirdiklerini anlatıyor.

Katkılarından dolayı Cut Labs'e teşekkür ederiz.

------- Podbee Sunar -------

Bu podcast reklam içermektedir.

Nadir bulunan bir tecrübeye sahip Murat Bayım. Genelde valelik kısa dönemli bir iş gibi düşünülür, o ise otoparkçılıkla başladığı bu mesleğin en eskilerinden. 25 yıldır gece kulübü, restoran, bar gibi birçok mekânda çalıştı, şu anda da bir kuaförde valeliğe devam ediyor. Etiler'deyiz. Bayım bir yandan işini yapıyor, bir yandan zenginler dünyasını, tanık olduğu sınıf gerilimlerini, çeyrek asırda biriktirdiklerini anlatıyor.

Katkılarından dolayı Cut Labs'e teşekkür ederiz.

------- Podbee Sunar -------
Bu podcast, On Dijital Bankacılık hakkında reklam içerir.
Bankacılık On'la Rahat. Dünya Döndükçe EFT-Havale- Fast Ücreti Yok.
ON Mobil'i İndir!
 
Bu podcast, Pegasus hakkında reklam içerir.
Yeni seyahat rotanı planlamak için hemen https://www.flypgs.com/’u veya Pegasus Mobil uygulamasını ziyaret et!

Bu podcast, Garanti BBVA hakkında reklam içerir.

See Privacy Policy at https://art19.com/privacy and California Privacy Notice at https://art19.com/privacy#do-not-sell-my-info.

1 - “Bir hastalık var bende, geri geri gitmesini çok seviyorum”

Pınar Öğünç'ün Kaleminden;

Bu diziyi hayatlardan bir koleksiyon, seslerden bir albüm gibi düşünebiliriz. Her bölümde gerçek insanlar yıllara yayılan hikayelerini, bazen o hikayeden bir kesiti anlatıyorlar. Başlarından dünyanın en acayip şeyi geçmedi; ibretlik öyküler de değil bunlar. Yaşayarak gördükleri, gördüklerinin düşündürdükleri kayda geçiyor. Böylece hayata, bu düzene ve yaşadığımız zamana dair bir hakikati paylaşıyoruz. Tüm tuhaflığıyla, ağırlığıyla, neşesiyle; incelikle…

Podcast'e Soru Sor

Kaydet - Dinle - Gönder

Bildirimler

Sen Ben O

Her hafta eklenen yeni bölümleri kaçırma!