Günümüzdeki haline gelene kadar bilgisayar oyunları öyle evrelerden geçti ki sevgili dinleyici. Aşırı gerçekçi oyun diye satılan oyunları bir görseniz yani... Neyse yorum yok. O dönemde herkesin aklını kaçırdığı şeylerdi bunlar. Oyun dünyasının tarihini anlattığımız mini serimizde, adım adım günümüze yaklaşıyoruz. Artık "oyun bilgisayarı" diye bir şey var.

------- Podbee Sunar -------
Bu podcast, On Dijital Bankacılık hakkında reklam içerir.
Bankacılık On'la Rahat. Dünya Döndükçe EFT-Havale- Fast Ücreti Yok.
ON Mobil'i İndir!
 
Bu podcast, Pegasus hakkında reklam içerir.
Yeni seyahat rotanı planlamak için hemen https://www.flypgs.com/’u veya Pegasus Mobil uygulamasını ziyaret et!

Bu podcast, Garanti BBVA hakkında reklam içerir.

See Privacy Policy at https://art19.com/privacy and California Privacy Notice at https://art19.com/privacy#do-not-sell-my-info.

Bilgisayar Oyunları & Oyun Bilgisayarları |Lvl.6|

Oyunlar falanlar, bir şeyler yani Doom, Maus, Dark Souls, Anakart, Sims mims yani anladınız işte genel olarak oyunlar. Bu bölümde geçen bölümde kaldığımız yerden yani PC'lerin tarihinden bahsetmeye devam edeceğiz. Ama öncesinde işlemciden bahsetmeden o dönemin bilgisayarlarından bahsetmek mümkün değildi. Çünkü PC'lerin gücü uzun süre işlemci gücüne eşitti. Bu bölümde ağırlıklı olarak 90'ların bilgisayarlarından ve bilgisayarları gelişmeye iten oyunlardan bahsedeceğiz. Fakat bol bol geriye dönüp açıklayacağımız bir sürü saçma sapan şey olacak. Niye bu konular bu kadar kopuk diye düşünmeyin yani. Ya siz bu kardeşinize güvenin ya. Verin bu kardeşinize yetkiyi, görün etkiyi. Podcastlerde ne diyorduk? Hah, PC'ler. 80'lerin başında IBM'in PC pazarında yükselişiyle bilgisayar için yapılan oyunların sayısı 80'lerin sonuna gelindiğinde ciddi bir noktaya gelmişti. Geçen bölüm çok bahsetmedik çünkü inanmazsınız araştırırken bir benchmark gördüm. İşlemcinin performansına bakılmış. Yani bir bilgisayar dergisi işlemci performansına bakmış. Seçtikleri program benchmark için bildiğimiz Excel. O kadar tuhaf bir dönem ki bu PC oyunları için anlatabiliyor muyum? Yani 80'lerde bilgisayarın gücü Excel üzerinden ölçülüyor. Tabi çok satan oyunlar da var o dönem için ama bugünün çok satanlarıyla kıyaslanamaz. Yine de dehşet başarılı satışlar yapan oyunlar da var. Mesela ilk Microsoft Flight Simulator 82 yılının sonunda çıkış yapıyor. Flight Simulator 2 even includes a World War 1 Ace Aerial Battle Game. 87 yılına gelindiğinde o noktaya kadar 800 bin sattığı biliniyor. Çok başarılı bir satış grafiği gerçekten o dönem için. Microsoft'un dediğine göre de isminde simülatör kelimesi geçmesinin çok etkisi olmuş. Millet iş bilgisayarları için bile almış oyunu yani. Sonra mesai siteleri içinde oynarken yakalanınca patronlarına da ''Eheh oyun değil ki bu simülasyon'' demiş ayı gibi. O zamanlarda aşırı hızlı altta patma sanatı yok tabi. 90'ların başına geldiğimizde DOS oyunları bilgisayar pazarının %65'ine sahip olmuş artık. Yavaş yavaş da oyun bilgisayarı kavramı ortaya çıkmaya başlıyor. Bu sayı 92'ye geldiğimizde %82'lere falan fırlıyor. ID Software ilk FPS sayılan Wolfenstein 3D'yi yapmış, ilk Civilization çıkmış falan artık. Bilgisayarlarda artık oyun oynanabiliyor ve herkes farkında bunun. O dönemde bir oyun konsollar için çok satan klasmanına 1 milyon kartuş satarak girebiliyor. PC'ler için bu sayı 250 bine falan gelmiş artık. Ve artık CD-ROM diye bir şey çıkmış. Aslında 80'lerde çıkmış CD-ROM ama hem çok kullanışlı değil o dönem için hem de çok pahalı. Ta ki Myst'e kadar. CD-ROM'ları uzun süre kullanmamızın sebebi aslında Myst adlı bir oyun. İki kardeş gizemli bir adada geçen ve puzzle'ları çözerek o adadan kurtulmaya çalıştığımız bir oyun yapmak istiyorlar ama bu oyun dönemin diğer oyunları gibi çocuklar için olmayacak. O yüzden tasarımı ellerinden geldiği kadar gerçekçi yapmaya çalışıyorlar. E doğal olarak gerçekçi tasarımıyla oyunun kapladığı yer gittikçe artıyor. Böylelikle oyun disketler yerine CD'nin içine kaydedilmek zorunda kalınıyor. Sonuç olarak o dönem için kardeşler kendi kendilerine 100 bin satarsa efsane olur falan diyorlar ve oyunu satışa çıkartıyorlar. Oyun ilk yılında 500 bin satıyor. Hatta şu anda tarihin en fazla satan oyunlarından biridir Myst. Hatta ve hatta Myst'i bir numaradan alan oyunu da ilk Sims'dir. O da anca çıktıktan 2 yıl sonra indirebiliyor Myst'i bir numaradan. Aynı yıl çıkan bir diğer oyunu da Doom. Aslında PC'ler için yapılan bir DOS oyunudur Doom bu arada. Gerçi Doom hala bile portu yapılan oyunlardan biridir. Resmi olarak son portu 2019'da Nintendo Switch için yapıldı ama şu an internette kısa bir araştırma yaparsanız milletin hesap makinesine bile port ettiğini görebilirsiniz Doom'u. Aslında ayrıca anlatabileceğim bir hikayesi de var Doom'un yapılışının ve oyunlara günümüzdeki etkisinin ama konumuz bu değil. Konumuz bilgisayarlar. Doom o dönemde en iyi performansı PC'lerde verdiği için yavaş yavaş insanlar PC edinmeye başladılar. Hatta bu PC satışından nemalanmak isteyen Windows, bizzat Bill Gates'in Doom'un içinde elinde pompalı tüfekle oyunlar işte bu kadar gerçekçi Windows ile oynadığınızda diye bir reklam filmi bile yaptı sadece oyun yapımcılarına göster diye. Konumuza geri dönersek hatırlarsınız Pentium işlemcileri. Bende mesela Pentium 3 bir bilgisayar vardı hiç unutamadım. Pentium 1'de vardı ama aklımda benim ağırlıklı Pentium 3 bilgisayarım kaldı. Nedense Pentium 1'de çok oyun oynamamışım gibi geliyor hep. Şansla bu konuyu araştırırken nedenini de buldum. Gelin size de anlatayım. Şimdi Pentium 1, Intel tarafından yapılan bir işlemci. 93 yılında çıkıyor Pentium. İsmi o dönem çıkan 468'lere göre çok farklı çünkü Intel bir önceki jenerasyonda yaptığı hatayı fark etmiş. Özel bir isim alıp bunu diğer firmaların kullanmasını önlemek istemiş. O dönemin diğer işlemci üreten firmaları Cyrix ve AMD'nin 468 adında çipleri var çünkü. Sonuç olarak Intel, Pentium isminde karar kılıyor ve 93 yılında işlemcisinin piyasayı sürüyor. Anında hit oluyor bu işlemci çünkü aşırı hızlı. Hatta şöyle söyleyeyim, Excel ile yapılan bir benchmarkında ondan önce çıkan bütün işlemcilere yarı yarıya fark atıyor. Yani hangimiz Excel'i daha hızlı kullanmak istemez ki? Bildiğiniz gibi 60 FPS Excel her çocuğun hayali o zamanlar. Şaka bir yana Pentium'un tasarımı diğer işlemcilere göre çok farklı. O dönemin işlemcilerine göre 15 kat daha hızlı hesaplamalar yapabiliyor. Bunu da kayan nokta hesaplamalarında yapıyor. Burada bir pauslayalım, ondan sonra tekrar devam ederiz kaldığımız yerden. Okey, hiç istemiyorum bunu yapmak size ve kendime. Ama bu nokta önemli olduğu için çok özür dileyerek size kayan nokta hesaplaması nedir çok ufak anlatmak zorundayım. Herkesten çok özür dilerim. Şimdi kayan nokta hesaplaması aşırı teknik bir konu. Normal hesaplarda sayılar sonsuza gider bildiğiniz gibi. Bilgisayarlarda böyle bir şey olamıyor ama. Hesaplamaların bir sınırı vardır. Aşırı büyük iki sayıyı hesap makinesine çarpınca abuk sabuk bir sonuç verir ya, öyle yani bir sınırları var. Ne yapacaksınız zaten o sayıları? İşte bu hesaplamaların gerçeğe en yakın şekilde temsilini sağlayan sisteme kayan noktalı sayılar deniyor. Bu işlemlerde normal tam sayı hesaplamalarından daha yavaş yapılıyor bilgisayarlarda. O yüzden özellikle günümüzde bu işlemcilerin performansları için bir öncelik. Tamam mıyız? En azından birazcık mantığını anladık değil mi? Ya tekrar çok özür dilerim bu bilgi için. Umarım bu bölümü dinlemeniz biter bitmez unutursunuz bu bilgilerin hepsini. Şimdi bunu niye anlattım? Çünkü Pentium'a kadar bu işlemcilerin üzerine düştüğü bir olay değildi. Çünkü işlemci hesaplamaları ağırlıklı olarak tam sayılarla yapılıyordu. Hatta Pentium çıktığında bütün inceleyenler bu özelliğini övüp Pentium'u satın almanın aynı zamanda gereksiz olduğunu savunuyorlardı. Çok saçma değil mi? Hem inanılmaz işlemci diyorlar hem de almayın diyorlar. Değil ama öyle işte. Bilmediğiniz konularda yorum yapmayın yoksa kayan nokta hesaplamanın detayını anlatırım size. Kızdırmayın beni. Neyse. Özür dilerim o olay için ayrıca. Olay şu kısaca, Pentium fazla güçlü bir işlemci ve diğerlerine göre pahalı yeni çıktığı için, yani doğal olarak, ama bilgisayarların işlemci dışında başka parçaları da var bildiğiniz gibi. Mesela RAM. Şimdi Pentium o kadar güçlü ki piyasadaki hiçbir RAM Pentium'un hızına ayak uyduramıyor. E şimdi Pentium'u bir işlemci alırsan sonra düzgün performans almak için çıkar çıkmaz en yeni ve en hızlı RAM'lerden de alman gerekecek, o da dünya paraya gelecek. O yüzden saçmalamayın bekleyin diyorlar o dönemin bilge geekleri. Haklılar da. Ondan sonraki en hızlı işlemci de Intel'in 486'sı olduğuna göre, Intel'in bu hikayede çok bir kaybı da olmuyor. Sonuç olarak Pentium çıktığı 93 yılında çok çok az satıyor. Kısacası o dönemde babam bunları bilmeden Pentium 1 bir bilgisayar almış benim anladığım. Ama çok uzun yıllar tam performansını sergileyemediği için bu bilgisayar benim kafamda yer etmemiş anladığım kadarıyla. Dümdüz küçüğüm hatırlamıyorum. O da olabilir tabii. Bu arada Intel'in rakipleri 96 yılında Pentium'a rakip olabilecek işlemciler çıkarıyorlar. Bu da yavaş yavaş Pentium'un fiyatını düşürüyor. Ta ki bir oyuna kadar. Quake. ID Software inanılmaz bir yapımcı hakikaten. Adamlar 90'ları domine etmiş. Quake ise Doom'un biraz daha gelişmişi. Artık o kadar fazla yaratık üstüne aynı anda gelmiyor Quake'de ama oyun full 3D ve gerçek zamanlı bir şekilde yaratıklar renderlanıyor. Yani öyle önceden çizilmiş yaratıklar değil ekranda gördüklerimiz artık. Olmaz bir teknoloji gerçekten o gün için. O yüzden de Pentium işlemci kullanmak zorundasınız Quake oynayabilmek için. ID Software, Quake'i yaparken Pentium'un kayan nokta hesaplamalarına yararlanıyor. Bu noktaya kadar çıkan diğer oyunlar ve programlar ise tam sayı hesaplamaları kullanıyor. Onlarda da AMD ve Cyrix'in işlemcileri Intel'in Pentium'una göre kat kat daha iyi. Quake'de ise hiç işe yaramıyor. Cyrix bu yarışta o kadar yara alıyor ki bildiğiniz gibi şu anda yok öyle bir marka. ID Software ve Intel el ele verip bir rakibini yarıştan düşürüyor yani. AMD o kadar yara almıyor tabi ama başka bir çip çıkararak kurtuluyor bu yenilgiden 97'de. Ayrıca Pentium çıktıktan 4 yıl sonrasına kadar piyasadaki en iyi işlemci oluyor. Helal olsun büyük başarı. Quake ise harita tarzı Doom'a çok benzese de oyununuş olarak çok daha farklı. Özellikle oyunun asıl olayı olan savaşma şeklinde büyük değişiklik çıkıyor. Doom'da bütün olay kalabalık bir saldırıdan ekibini kontrol etmekken, Quake'de biraz daha teke tek savaş ön plana çıkıyor. Quake'den bahsedince doğal olarak 3D'den de bahsetmek gerekir çünkü Windows 95'in norm olmaya başladığı bir dönemdeyiz artık. Eskiden oyunlara girmek için Windows'dan çıkıp dosya geçmek gerekirken artık Windows'un içinden direkt oyunlara geçmeye başlamışız. Yavaş yavaş ekran kartları ekstra bir eklentten zorunluğa dönüşmeye başlıyor. 80'lerin başında ekran kartı dediğimiz şey sadece yazı yazabileceğin satır sayısını ve bilgisayarda çizim yapmayı etkiliyordu. Yani ekran kartı siyah-beyazsa bilgisayar yazı yazmaya yönelik oluyor, daha fazla satır oluyor. Tek renkli yani monokromsa çizim yapabilme olanağı sunuyor ve satır sayısı daha az oluyordu. Monokromla yazı da yazabiliyordunuz tabi ama amaç yazı yazmaksa satır sayısı fazlalığı olan siyah beyazı almak daha mantıklı oluyor. Öyle şarkurnazlığı yapıp monokrom alayım hem de yazı yazarım demeye gerek yok yani. Benim de aklıma geldi ama öyle olmuyormuş işte. Sonuç olarak bu çakallık fark ediliyor IBM tarafından ve 84 yılında EGA diye bir ekran kartı versiyonu çıkıyor. Sonuç olarak daha hızlı bir ekran kartı EGA ama siyah-beyaz kadar fazla satırı yok. 16 renk imkanı sunuyor sadece ve satır sayısı da siyah-beyaza göre monokrom kadar az değil. Gayet verimli yani. Hatta monokrom ve siyah-beyaz kartların bilgisayar girişleriyle de uyumlu bu EGA kartı. Ama başka bir uyumluluk problemi var. Ekranlar. O dönemde çıkan ekranlar ya siyah-beyaz oluyor ya monokrom oluyor. O yüzden yazı işi yaparken dur ben bir çizim yapayım gibi çılgınlıklar yapamıyorsunuz. Ekran değiştirmek gerekiyor. Zaten büyük delilik yani insan biraz daha kontrollü olur, çıldırmayın böyle. Madem öyle bir sonraki bölümde de ekran kartlarından bahsedelim. Çünkü onların dünyası gittikçe karmaşıklaşıyor. Hem temelini dağıttık, ilk üç ekran kartından bahsettik. Bakalım ekran kartları oyunlara ve bilgisayarların gelişimini nasıl etkilemiş? Ulan bilgisayarlar bir bitmediniz ya. Bak bak oyunlardan bahsedince aklıma ne geldi? FIFA! Monitor! Jeton! LOL! Başka da bir şey gelmedi galiba. Tamam o zaman şey yapalım, ben biraz daha düşüneyim. Bir dahaki bölümde görüşürüz. Siz de düşünün. Olmadı orada şey yaparız, karşılaştırırız.

Oyunlar falanlar, bir şeyler yani Doom, Maus, Dark Souls, Anakart, Sims mims yani anladınız işte genel olarak oyunlar. Bu bölümde geçen bölümde kaldığımız yerden yani PC'lerin tarihinden bahsetmeye devam edeceğiz. Ama öncesinde işlemciden bahsetmeden o dönemin bilgisayarlarından bahsetmek mümkün değildi. Çünkü PC'lerin gücü uzun süre işlemci gücüne eşitti.

Bu bölümde ağırlıklı olarak 90'ların bilgisayarlarından ve bilgisayarları gelişmeye iten oyunlardan bahsedeceğiz. Fakat bol bol geriye dönüp açıklayacağımız bir sürü saçma sapan şey olacak. Niye bu konular bu kadar kopuk diye düşünmeyin yani. Ya siz bu kardeşinize güvenin ya. Verin bu kardeşinize yetkiyi, görün etkiyi. Podcastlerde ne diyorduk? Hah, PC'ler. 80'lerin başında IBM'in PC pazarında yükselişiyle bilgisayar için yapılan oyunların sayısı 80'lerin sonuna gelindiğinde ciddi bir noktaya gelmişti.

Geçen bölüm çok bahsetmedik çünkü inanmazsınız araştırırken bir benchmark gördüm. İşlemcinin performansına bakılmış. Yani bir bilgisayar dergisi işlemci performansına bakmış. Seçtikleri program benchmark için bildiğimiz Excel. O kadar tuhaf bir dönem ki bu PC oyunları için anlatabiliyor muyum? Yani 80'lerde bilgisayarın gücü Excel üzerinden ölçülüyor.

Tabi çok satan oyunlar da var o dönem için ama bugünün çok satanlarıyla kıyaslanamaz. Yine de dehşet başarılı satışlar yapan oyunlar da var. Mesela ilk Microsoft Flight Simulator 82 yılının sonunda çıkış yapıyor. Flight Simulator 2 even includes a World War 1 Ace Aerial Battle Game. 87 yılına gelindiğinde o noktaya kadar 800 bin sattığı biliniyor. Çok başarılı bir satış grafiği gerçekten o dönem için. Microsoft'un dediğine göre de isminde simülatör kelimesi geçmesinin çok etkisi olmuş. Millet iş bilgisayarları için bile almış oyunu yani.

Sonra mesai siteleri içinde oynarken yakalanınca patronlarına da ''Eheh oyun değil ki bu simülasyon'' demiş ayı gibi. O zamanlarda aşırı hızlı altta patma sanatı yok tabi. 90'ların başına geldiğimizde DOS oyunları bilgisayar pazarının %65'ine sahip olmuş artık. Yavaş yavaş da oyun bilgisayarı kavramı ortaya çıkmaya başlıyor.

Bu sayı 92'ye geldiğimizde %82'lere falan fırlıyor. ID Software ilk FPS sayılan Wolfenstein 3D'yi yapmış, ilk Civilization çıkmış falan artık. Bilgisayarlarda artık oyun oynanabiliyor ve herkes farkında bunun. O dönemde bir oyun konsollar için çok satan klasmanına 1 milyon kartuş satarak girebiliyor. PC'ler için bu sayı 250 bine falan gelmiş artık.

Ve artık CD-ROM diye bir şey çıkmış. Aslında 80'lerde çıkmış CD-ROM ama hem çok kullanışlı değil o dönem için hem de çok pahalı. Ta ki Myst'e kadar. CD-ROM'ları uzun süre kullanmamızın sebebi aslında Myst adlı bir oyun. İki kardeş gizemli bir adada geçen ve puzzle'ları çözerek o adadan kurtulmaya çalıştığımız bir oyun yapmak istiyorlar ama bu oyun dönemin diğer oyunları gibi çocuklar için olmayacak.

O yüzden tasarımı ellerinden geldiği kadar gerçekçi yapmaya çalışıyorlar. E doğal olarak gerçekçi tasarımıyla oyunun kapladığı yer gittikçe artıyor. Böylelikle oyun disketler yerine CD'nin içine kaydedilmek zorunda kalınıyor. Sonuç olarak o dönem için kardeşler kendi kendilerine 100 bin satarsa efsane olur falan diyorlar ve oyunu satışa çıkartıyorlar. Oyun ilk yılında 500 bin satıyor. Hatta şu anda tarihin en fazla satan oyunlarından biridir Myst. Hatta ve hatta Myst'i bir numaradan alan oyunu da ilk Sims'dir. O da anca çıktıktan 2 yıl sonra indirebiliyor Myst'i bir numaradan. Aynı yıl çıkan bir diğer oyunu da Doom.

Aslında PC'ler için yapılan bir DOS oyunudur Doom bu arada. Gerçi Doom hala bile portu yapılan oyunlardan biridir. Resmi olarak son portu 2019'da Nintendo Switch için yapıldı ama şu an internette kısa bir araştırma yaparsanız milletin hesap makinesine bile port ettiğini görebilirsiniz Doom'u. Aslında ayrıca anlatabileceğim bir hikayesi de var Doom'un yapılışının ve oyunlara günümüzdeki etkisinin ama konumuz bu değil. Konumuz bilgisayarlar.

Doom o dönemde en iyi performansı PC'lerde verdiği için yavaş yavaş insanlar PC edinmeye başladılar. Hatta bu PC satışından nemalanmak isteyen Windows, bizzat Bill Gates'in Doom'un içinde elinde pompalı tüfekle oyunlar işte bu kadar gerçekçi Windows ile oynadığınızda diye bir reklam filmi bile yaptı sadece oyun yapımcılarına göster diye. Konumuza

geri dönersek hatırlarsınız Pentium işlemcileri. Bende mesela Pentium 3 bir bilgisayar vardı hiç unutamadım. Pentium 1'de vardı ama aklımda benim ağırlıklı Pentium 3 bilgisayarım kaldı. Nedense Pentium 1'de çok oyun oynamamışım gibi geliyor hep. Şansla bu konuyu araştırırken nedenini de buldum. Gelin size de anlatayım. Şimdi Pentium 1, Intel tarafından yapılan bir işlemci. 93 yılında çıkıyor Pentium. İsmi o dönem çıkan 468'lere göre çok farklı çünkü Intel bir önceki jenerasyonda yaptığı hatayı fark etmiş. Özel bir isim alıp bunu diğer firmaların kullanmasını önlemek istemiş. O dönemin diğer işlemci üreten firmaları Cyrix ve AMD'nin 468 adında çipleri var çünkü. Sonuç olarak Intel, Pentium isminde karar kılıyor ve 93 yılında işlemcisinin piyasayı sürüyor. Anında hit oluyor bu işlemci çünkü aşırı hızlı.

Hatta şöyle söyleyeyim, Excel ile yapılan bir benchmarkında ondan önce çıkan bütün işlemcilere yarı yarıya fark atıyor. Yani hangimiz Excel'i daha hızlı kullanmak istemez ki? Bildiğiniz gibi 60 FPS Excel her çocuğun hayali o zamanlar. Şaka bir yana Pentium'un tasarımı diğer işlemcilere göre çok farklı. O dönemin işlemcilerine göre 15 kat daha hızlı hesaplamalar yapabiliyor. Bunu da kayan nokta hesaplamalarında yapıyor. Burada bir pauslayalım, ondan sonra tekrar devam ederiz kaldığımız yerden.

Okey, hiç istemiyorum bunu yapmak size ve kendime. Ama bu nokta önemli olduğu için çok özür dileyerek size kayan nokta hesaplaması nedir çok ufak anlatmak zorundayım. Herkesten çok özür dilerim. Şimdi kayan nokta hesaplaması aşırı teknik bir konu. Normal hesaplarda sayılar sonsuza gider bildiğiniz gibi. Bilgisayarlarda böyle bir şey olamıyor ama. Hesaplamaların bir sınırı vardır. Aşırı büyük iki sayıyı hesap makinesine çarpınca abuk sabuk bir sonuç verir ya, öyle yani bir sınırları var. Ne yapacaksınız zaten o sayıları?

İşte bu hesaplamaların gerçeğe en yakın şekilde temsilini sağlayan sisteme kayan noktalı sayılar deniyor. Bu işlemlerde normal tam sayı hesaplamalarından daha yavaş yapılıyor bilgisayarlarda. O yüzden özellikle günümüzde bu işlemcilerin performansları için bir öncelik. Tamam mıyız? En azından birazcık mantığını anladık değil mi? Ya tekrar çok özür dilerim bu bilgi için. Umarım bu bölümü dinlemeniz biter bitmez unutursunuz bu bilgilerin hepsini.

Şimdi bunu niye anlattım? Çünkü Pentium'a kadar bu işlemcilerin üzerine düştüğü bir olay değildi. Çünkü işlemci hesaplamaları ağırlıklı olarak tam sayılarla yapılıyordu. Hatta Pentium çıktığında bütün inceleyenler bu özelliğini övüp Pentium'u satın almanın aynı zamanda gereksiz olduğunu savunuyorlardı. Çok saçma değil mi? Hem inanılmaz işlemci diyorlar hem de almayın diyorlar. Değil ama öyle işte. Bilmediğiniz konularda yorum yapmayın yoksa kayan nokta hesaplamanın detayını anlatırım size. Kızdırmayın beni. Neyse. Özür dilerim o olay için ayrıca.

Olay şu kısaca, Pentium fazla güçlü bir işlemci ve diğerlerine göre pahalı yeni çıktığı için, yani doğal olarak, ama bilgisayarların işlemci dışında başka parçaları da var bildiğiniz gibi. Mesela RAM. Şimdi Pentium o kadar güçlü ki piyasadaki hiçbir RAM Pentium'un hızına ayak uyduramıyor. E şimdi Pentium'u bir işlemci alırsan sonra düzgün performans almak için çıkar çıkmaz en yeni ve en hızlı RAM'lerden de alman gerekecek, o da dünya paraya gelecek. O yüzden saçmalamayın bekleyin diyorlar o dönemin bilge geekleri.

Haklılar da. Ondan sonraki en hızlı işlemci de Intel'in 486'sı olduğuna göre, Intel'in bu hikayede çok bir kaybı da olmuyor. Sonuç olarak Pentium çıktığı 93 yılında çok çok az satıyor. Kısacası o dönemde babam bunları bilmeden Pentium 1 bir bilgisayar almış benim anladığım. Ama çok uzun yıllar tam performansını sergileyemediği için bu bilgisayar benim kafamda yer etmemiş anladığım kadarıyla. Dümdüz küçüğüm hatırlamıyorum. O da olabilir tabii.

Bu arada Intel'in rakipleri 96 yılında Pentium'a rakip olabilecek işlemciler çıkarıyorlar. Bu da yavaş yavaş Pentium'un fiyatını düşürüyor. Ta ki bir oyuna kadar. Quake. ID Software inanılmaz bir yapımcı hakikaten. Adamlar 90'ları domine etmiş. Quake ise Doom'un biraz daha gelişmişi. Artık o kadar fazla yaratık üstüne aynı anda gelmiyor Quake'de ama oyun full 3D ve gerçek zamanlı bir şekilde yaratıklar renderlanıyor. Yani öyle önceden çizilmiş yaratıklar değil ekranda gördüklerimiz artık.

Olmaz bir teknoloji gerçekten o gün için. O yüzden de Pentium işlemci kullanmak zorundasınız Quake oynayabilmek için. ID Software, Quake'i yaparken Pentium'un kayan nokta hesaplamalarına yararlanıyor. Bu noktaya kadar çıkan diğer oyunlar ve programlar ise tam sayı hesaplamaları kullanıyor. Onlarda da AMD ve Cyrix'in işlemcileri Intel'in Pentium'una göre kat kat daha iyi. Quake'de ise hiç işe yaramıyor. Cyrix bu yarışta o kadar yara alıyor ki bildiğiniz gibi şu anda yok öyle bir marka. ID Software ve Intel el ele verip bir rakibini yarıştan düşürüyor yani.

AMD o kadar yara almıyor tabi ama başka bir çip çıkararak kurtuluyor bu yenilgiden 97'de. Ayrıca Pentium çıktıktan 4 yıl sonrasına kadar piyasadaki en iyi işlemci oluyor. Helal olsun büyük başarı. Quake ise harita tarzı Doom'a çok benzese de oyununuş olarak çok daha farklı. Özellikle oyunun asıl olayı olan savaşma şeklinde büyük değişiklik çıkıyor. Doom'da bütün olay kalabalık bir saldırıdan ekibini kontrol etmekken, Quake'de biraz daha teke tek savaş ön plana çıkıyor.

Quake'den bahsedince doğal olarak 3D'den de bahsetmek gerekir çünkü Windows 95'in norm olmaya başladığı bir dönemdeyiz artık. Eskiden oyunlara girmek için Windows'dan çıkıp dosya geçmek gerekirken artık Windows'un içinden direkt oyunlara geçmeye başlamışız. Yavaş yavaş ekran kartları ekstra bir eklentten zorunluğa dönüşmeye başlıyor. 80'lerin başında ekran kartı dediğimiz şey sadece yazı yazabileceğin satır sayısını ve bilgisayarda çizim yapmayı etkiliyordu. Yani ekran kartı siyah-beyazsa bilgisayar yazı yazmaya yönelik oluyor, daha fazla satır oluyor.

Tek renkli yani monokromsa çizim yapabilme olanağı sunuyor ve satır sayısı daha az oluyordu. Monokromla yazı da yazabiliyordunuz tabi ama amaç yazı yazmaksa satır sayısı fazlalığı olan siyah beyazı almak daha mantıklı oluyor. Öyle şarkurnazlığı yapıp monokrom alayım hem de yazı yazarım demeye gerek yok yani. Benim de aklıma geldi ama öyle olmuyormuş işte.

Sonuç olarak bu çakallık fark ediliyor IBM tarafından ve 84 yılında EGA diye bir ekran kartı versiyonu çıkıyor. Sonuç olarak daha hızlı bir ekran kartı EGA ama siyah-beyaz kadar fazla satırı yok. 16 renk imkanı sunuyor sadece ve satır sayısı da siyah-beyaza göre monokrom kadar az değil. Gayet verimli yani. Hatta monokrom ve siyah-beyaz kartların bilgisayar girişleriyle de uyumlu bu EGA kartı. Ama başka bir uyumluluk problemi var.

Ekranlar. O dönemde çıkan ekranlar ya siyah-beyaz oluyor ya monokrom oluyor. O yüzden yazı işi yaparken dur ben bir çizim yapayım gibi çılgınlıklar yapamıyorsunuz. Ekran değiştirmek gerekiyor. Zaten büyük delilik yani insan biraz daha kontrollü olur, çıldırmayın böyle. Madem öyle bir sonraki bölümde de ekran kartlarından bahsedelim. Çünkü onların dünyası gittikçe karmaşıklaşıyor. Hem temelini dağıttık, ilk üç ekran kartından bahsettik. Bakalım ekran kartları oyunlara ve bilgisayarların gelişimini nasıl etkilemiş? Ulan bilgisayarlar bir bitmediniz ya. Bak bak oyunlardan bahsedince aklıma ne geldi? FIFA! Monitor! Jeton! LOL! Başka da bir şey gelmedi galiba. Tamam o zaman şey yapalım, ben biraz daha düşüneyim. Bir dahaki bölümde görüşürüz. Siz de düşünün. Olmadı orada şey yaparız, karşılaştırırız.

Bu aralar sürekli VR hakkında konuşmak istiyorum. "O kadar güzel bir şey ki anlatamam" falan diyordum, sonra "madem podcast şovum var, hem de oyunlarla ilgili bir şov, orada anlatabilirim VR'ı" diye düşündüm. Yeraltından Botlar'ın bu bölümünde; "Gelecek, gözlük formunda mı gelecek?" sorusuna yanıt arıyoruz.









Tüm bölümler ve daha fazlası için podbeemedia.com'u ziyaret et!

------ Podbee Sunar -------

Bu podcast, Garanti BBVA reklamı içermektedir. Bonus Platinum'un avantajlarını ⁠⁠keşfet⁠⁠!

Bu aralar sürekli VR hakkında konuşmak istiyorum. "O kadar güzel bir şey ki anlatamam" falan diyordum, sonra "madem podcast şovum var, hem de oyunlarla ilgili bir şov, orada anlatabilirim VR'ı" diye düşündüm. Yeraltından Botlar'ın bu bölümünde; "Gelecek, gözlük formunda mı gelecek?" sorusuna yanıt arıyoruz.

------- Podbee Sunar -------
Bu podcast, On Dijital Bankacılık hakkında reklam içerir.
Bankacılık On'la Rahat. Dünya Döndükçe EFT-Havale- Fast Ücreti Yok.
ON Mobil'i İndir!
 
Bu podcast, Pegasus hakkında reklam içerir.
Yeni seyahat rotanı planlamak için hemen https://www.flypgs.com/’u veya Pegasus Mobil uygulamasını ziyaret et!

Bu podcast, Garanti BBVA hakkında reklam içerir.

See Privacy Policy at https://art19.com/privacy and California Privacy Notice at https://art19.com/privacy#do-not-sell-my-info.

VR the Future mı? |Lvl. 12|

Aşırı sürpriz konuğumuz Boğaç Soydemir ile bizi büyüten oyunları konuşuyoruz. Hep bilikte çocukluğumuza dönüyoruz ve o yıllarda oynadığımız oyunları, bizi biz yapan detayları anlatıyoruz. Bizi Büyüten Oyunlar serimizin ilk bölümü sizlerle.









Tüm bölümler ve daha fazlası için podbeemedia.com'u ziyaret et!

------ Podbee Sunar -------

Bu podcast, Garanti BBVA reklamı içermektedir. Bonus Platinum'un avantajlarını ⁠⁠keşfet⁠⁠!

Aşırı sürpriz konuğumuz Boğaç Soydemir ile bizi büyüten oyunları konuşuyoruz. Hep bilikte çocukluğumuza dönüyoruz ve o yıllarda oynadığımız oyunları, bizi biz yapan detayları anlatıyoruz. Bizi Büyüten Oyunlar serimizin ilk bölümü sizlerle.

------- Podbee Sunar -------
Bu podcast, On Dijital Bankacılık hakkında reklam içerir.
Bankacılık On'la Rahat. Dünya Döndükçe EFT-Havale- Fast Ücreti Yok.
ON Mobil'i İndir!
 
Bu podcast, Pegasus hakkında reklam içerir.
Yeni seyahat rotanı planlamak için hemen https://www.flypgs.com/’u veya Pegasus Mobil uygulamasını ziyaret et!

Bu podcast, Garanti BBVA hakkında reklam içerir.

See Privacy Policy at https://art19.com/privacy and California Privacy Notice at https://art19.com/privacy#do-not-sell-my-info.

Bizi Büyüten Oyunlar | Level Boss: Boğaç Soydemir |Lvl. 11|

Bu bölümde, oyunlar tarihinde füze sistemlerini hacklemekten tutun da, korsan oyun ticaretine kadar yasadışı birçok eylem ile adı anılan Playstation 2 hakkında konuşuyoruz. Tarihin hala en çok satan konsolu olma rekorunu elinde bulunduran bu efsane, 2000'lerin ortasında neredeyse her evde vardı. Hatta bazen sadece bir DVD Player olarak...











Tüm bölümler ve daha fazlası için podbeemedia.com'u ziyaret et!

------ Podbee Sunar -------

Bu podcast, Garanti BBVA reklamı içermektedir. Bonus Platinum'un avantajlarını ⁠⁠keşfet⁠⁠!

Bu bölümde, oyunlar tarihinde füze sistemlerini hacklemekten tutun da, korsan oyun ticaretine kadar yasadışı birçok eylem ile adı anılan Playstation 2 hakkında konuşuyoruz. Tarihin hala en çok satan konsolu olma rekorunu elinde bulunduran bu efsane, 2000'lerin ortasında neredeyse her evde vardı. Hatta bazen sadece bir DVD Player olarak...

------- Podbee Sunar -------
Bu podcast, On Dijital Bankacılık hakkında reklam içerir.
Bankacılık On'la Rahat. Dünya Döndükçe EFT-Havale- Fast Ücreti Yok.
ON Mobil'i İndir!
 
Bu podcast, Pegasus hakkında reklam içerir.
Yeni seyahat rotanı planlamak için hemen https://www.flypgs.com/’u veya Pegasus Mobil uygulamasını ziyaret et!

Bu podcast, Garanti BBVA hakkında reklam içerir.

See Privacy Policy at https://art19.com/privacy and California Privacy Notice at https://art19.com/privacy#do-not-sell-my-info.

Bir Rekor Canavarı: Playstation 2 |Lvl.10|

Windows 1, 2, 3.1 ve 95'i hatırlıyor musunuz? Bu bölümde, bir zamanlar masaüstü bilgisayarın kralı olan Windows'un yükselişine ve evrimine tanık oluyoruz. Bir yandan da, benim bu bölüm hakkında araştırma yaparken hakkında gereğinden fazla şey öğrendiğim pencereler hakkında konuşuyoruz. Başlık kötü bir şaka değil yani. Eğer 56k modemin ikonik bağlantı sesi, Rolling Stones veya vasistastan herhangi birini seviyorsanız, hele üçünü birden seviyorsanız, bu bölümü kaçırmayın.









Tüm bölümler ve daha fazlası için podbeemedia.com'u ziyaret et!

------ Podbee Sunar -------

Bu podcast, Garanti BBVA reklamı içermektedir. Bonus Platinum'un avantajlarını ⁠⁠keşfet⁠⁠!

Windows 1, 2, 3.1 ve 95'i hatırlıyor musunuz? Bu bölümde, bir zamanlar masaüstü bilgisayarın kralı olan Windows'un yükselişine ve evrimine tanık oluyoruz. Bir yandan da, benim bu bölüm hakkında araştırma yaparken hakkında gereğinden fazla şey öğrendiğim pencereler hakkında konuşuyoruz. Başlık kötü bir şaka değil yani. Eğer 56k modemin ikonik bağlantı sesi, Rolling Stones veya vasistastan herhangi birini seviyorsanız, hele üçünü birden seviyorsanız, bu bölümü kaçırmayın.

------- Podbee Sunar -------
Bu podcast, On Dijital Bankacılık hakkında reklam içerir.
Bankacılık On'la Rahat. Dünya Döndükçe EFT-Havale- Fast Ücreti Yok.
ON Mobil'i İndir!
 
Bu podcast, Pegasus hakkında reklam içerir.
Yeni seyahat rotanı planlamak için hemen https://www.flypgs.com/’u veya Pegasus Mobil uygulamasını ziyaret et!

Bu podcast, Garanti BBVA hakkında reklam içerir.

See Privacy Policy at https://art19.com/privacy and California Privacy Notice at https://art19.com/privacy#do-not-sell-my-info.

Windows & Pimapen |Lvl.9|

Bu bölümde, babamın bilgisayarımın çalıştırmadığı oyun problemini nasıl kahramanca çözdüğünü ve ilk 3D ekran kartlarını anlatıyorum. E adam baba sonuçta.









Tüm bölümler ve daha fazlası için podbeemedia.com'u ziyaret et!

------ Podbee Sunar -------

Bu podcast, Garanti BBVA reklamı içermektedir. Bonus Platinum'un avantajlarını ⁠⁠keşfet⁠⁠!

Bu bölümde, babamın bilgisayarımın çalıştırmadığı oyun problemini nasıl kahramanca çözdüğünü ve ilk 3D ekran kartlarını anlatıyorum. E adam baba sonuçta.

------- Podbee Sunar -------
Bu podcast, On Dijital Bankacılık hakkında reklam içerir.
Bankacılık On'la Rahat. Dünya Döndükçe EFT-Havale- Fast Ücreti Yok.
ON Mobil'i İndir!
 
Bu podcast, Pegasus hakkında reklam içerir.
Yeni seyahat rotanı planlamak için hemen https://www.flypgs.com/’u veya Pegasus Mobil uygulamasını ziyaret et!

Bu podcast, Garanti BBVA hakkında reklam içerir.

See Privacy Policy at https://art19.com/privacy and California Privacy Notice at https://art19.com/privacy#do-not-sell-my-info.

Ekran Kartları |Lvl.8|

Yıl 1995, Nintendo hala Nintendo 64'ü geliştiriyor. Yapılması gereken çok şey var ve Nintendo 64, bir sene daha çıkmayacak. Bir dakika, yani bu 1995 yılı boş geçecek anlamına mı geliyor? Tabii ki hayır! Neyse ki tarihin en başarılı konsollarından birini geliştirmiş olan Gunpei Yokoi var. Arkanıza yaslanın ve işi Gunpei'ye bırakın. O, sizin adınıza tarihe geçecek bir şeyler ayarlar mutlaka.

------- Podbee Sunar -------
Bu podcast, On Dijital Bankacılık hakkında reklam içerir.
Bankacılık On'la Rahat. Dünya Döndükçe EFT-Havale- Fast Ücreti Yok.
ON Mobil'i İndir!
 
Bu podcast, Pegasus hakkında reklam içerir.
Yeni seyahat rotanı planlamak için hemen https://www.flypgs.com/’u veya Pegasus Mobil uygulamasını ziyaret et!

Bu podcast, Garanti BBVA hakkında reklam içerir.

See Privacy Policy at https://art19.com/privacy and California Privacy Notice at https://art19.com/privacy#do-not-sell-my-info.

Aşırı Kötü Konsol: Nintendo Virtual Boy |Lvl.7|

Bu bölümde, günümüzde dünyadaki neredeyse her şeyi yöneten, gelecekte de dünyayı ele geçirip, insanlığı köleleştirip köleleştirmeyeceklerinden bir türlü emin olamadığımız, en yakın dostlarımız olan bilgisayarlar hakkında konuşuyoruz. Şu anda oyunlar, yapay zeka, kripto, metaverse, e-spor gibi şeyleri konuşabiliyorsak, bunların hepsi bu bölümde anlatılanlar sayesinde. Hadi gelin, bilgisayar oyunlarının dünyasına açılan kapıyı birlikte aralayalım.
Canım bilgisayarım, seni çok çok seviyorum ben. Gelecekte bunu hep hatırla olur mu?

------- Podbee Sunar -------

Bu podcast reklam içermektedir.

Bu bölümde, günümüzde dünyadaki neredeyse her şeyi yöneten, gelecekte de dünyayı ele geçirip, insanlığı köleleştirip köleleştirmeyeceklerinden bir türlü emin olamadığımız, en yakın dostlarımız olan bilgisayarlar hakkında konuşuyoruz. Şu anda oyunlar, yapay zeka, kripto, metaverse, e-spor gibi şeyleri konuşabiliyorsak, bunların hepsi bu bölümde anlatılanlar sayesinde. Hadi gelin, bilgisayar oyunlarının dünyasına açılan kapıyı birlikte aralayalım.
Canım bilgisayarım, seni çok çok seviyorum ben. Gelecekte bunu hep hatırla olur mu?

------- Podbee Sunar -------
Bu podcast, On Dijital Bankacılık hakkında reklam içerir.
Bankacılık On'la Rahat. Dünya Döndükçe EFT-Havale- Fast Ücreti Yok.
ON Mobil'i İndir!
 
Bu podcast, Pegasus hakkında reklam içerir.
Yeni seyahat rotanı planlamak için hemen https://www.flypgs.com/’u veya Pegasus Mobil uygulamasını ziyaret et!

Bu podcast, Garanti BBVA hakkında reklam içerir.

See Privacy Policy at https://art19.com/privacy and California Privacy Notice at https://art19.com/privacy#do-not-sell-my-info.

Personel Kompüter |Lvl.5|

1991 年... ソニーは、わずか 2 ブロック先にある隣人の任天堂のドアをノックしました。 言う; 「一緒にプロジェクトに乗り出しましょう。フィリップスという会社があり、私たちも彼らと呼んでいます。このトリオは非常に強力です。」 プロジェクトの名前は「The Play Station」です。はい、Playstation ですが、スペースがあります。 「とても良いアイデアです。やりましょう」と任天堂は言います。 しかし、翌日、彼はフィリップスを自分の側に引き寄せ、ソニーを排除しようとします。 でも心配はいりません。ソニーの久夛木健氏は自作のサウンドチップを持っています...
1991 yılı... Sony, hemen iki sokak ötedeki komşusu Nintendo'nun kapısını çalıyor. Diyor ki; "Gelin birlikte bir projeye girişelim. Philips diye bir şirket var, onları da çağırırız. Bu üçlü çok güçlü." Projenin adı da "The Play Station" evet o Playstation ama boşluklu. Nintendo, "Çok iyi fikir, hadi yapalım" diyor. Ancak, hemen ertesi gün Philips'i kendi tarafına çekip Sony'i saf dışı etmeye çalışıyor. Ama telaşa mahal yok, Sony'de çalışan Ken Kutaragi'nin elinde kendi yaptığı bir ses çipi var...


------- Podbee Sunar -------

Bu podcast reklam içermektedir.

1991 年... ソニーは、わずか 2 ブロック先にある隣人の任天堂のドアをノックしました。 言う; 「一緒にプロジェクトに乗り出しましょう。フィリップスという会社があり、私たちも彼らと呼んでいます。このトリオは非常に強力です。」 プロジェクトの名前は「The Play Station」です。はい、Playstation ですが、スペースがあります。 「とても良いアイデアです。やりましょう」と任天堂は言います。 しかし、翌日、彼はフィリップスを自分の側に引き寄せ、ソニーを排除しようとします。 でも心配はいりません。ソニーの久夛木健氏は自作のサウンドチップを持っています...
1991 yılı... Sony, hemen iki sokak ötedeki komşusu Nintendo'nun kapısını çalıyor. Diyor ki; "Gelin birlikte bir projeye girişelim. Philips diye bir şirket var, onları da çağırırız. Bu üçlü çok güçlü." Projenin adı da "The Play Station" evet o Playstation ama boşluklu. Nintendo, "Çok iyi fikir, hadi yapalım" diyor. Ancak, hemen ertesi gün Philips'i kendi tarafına çekip Sony'i saf dışı etmeye çalışıyor. Ama telaşa mahal yok, Sony'de çalışan Ken Kutaragi'nin elinde kendi yaptığı bir ses çipi var...


------- Podbee Sunar -------
Bu podcast, On Dijital Bankacılık hakkında reklam içerir.
Bankacılık On'la Rahat. Dünya Döndükçe EFT-Havale- Fast Ücreti Yok.
ON Mobil'i İndir!
 
Bu podcast, Pegasus hakkında reklam içerir.
Yeni seyahat rotanı planlamak için hemen https://www.flypgs.com/’u veya Pegasus Mobil uygulamasını ziyaret et!

Bu podcast, Garanti BBVA hakkında reklam içerir.

See Privacy Policy at https://art19.com/privacy and California Privacy Notice at https://art19.com/privacy#do-not-sell-my-info.

Sony vs. Nintendo |Lvl.4|

Şu efsaneyi daha önce duydunuz mu? Atari, E.T. oyunu çok kötü olup satmayınca kalan bütün E.T. oyunlarını piyasadan toplattı ve New Mexico’da bir yere gömdü. Bu nedenle de 1983’te oyun sektörü çöktü. Düşünsenize, o kadar kötü bir oyun ki bütün oyun sektörünü çökertiyor. Böyle bir şey olabilir mi? Söylersem spoiler olur, siz en iyisi bölümü dinleyin.

------- Podbee Sunar -------

Bu podcast reklam içermektedir.

Şu efsaneyi daha önce duydunuz mu? Atari, E.T. oyunu çok kötü olup satmayınca kalan bütün E.T. oyunlarını piyasadan toplattı ve New Mexico’da bir yere gömdü. Bu nedenle de 1983’te oyun sektörü çöktü. Düşünsenize, o kadar kötü bir oyun ki bütün oyun sektörünü çökertiyor. Böyle bir şey olabilir mi? Söylersem spoiler olur, siz en iyisi bölümü dinleyin.

------- Podbee Sunar -------
Bu podcast, On Dijital Bankacılık hakkında reklam içerir.
Bankacılık On'la Rahat. Dünya Döndükçe EFT-Havale- Fast Ücreti Yok.
ON Mobil'i İndir!
 
Bu podcast, Pegasus hakkında reklam içerir.
Yeni seyahat rotanı planlamak için hemen https://www.flypgs.com/’u veya Pegasus Mobil uygulamasını ziyaret et!

Bu podcast, Garanti BBVA hakkında reklam içerir.

See Privacy Policy at https://art19.com/privacy and California Privacy Notice at https://art19.com/privacy#do-not-sell-my-info.

Oyun Sektörünün Çöküşü |Lvl.3|

Oyunlar falanlar bir şeyler… Doom, Mouse, Dark Souls, Anakart, Sims Mims. Anladınız işte. Genel olarak oyunlar.

Yeraltından Botlar’da genel olarak konuşurken milyarlarca dolarlık bir sektör olan oyun sektörü hakkında birçok hikayeyi anlatacağız. Hep birlikte oyun dünyasına kule altı dalacağız. GL HF!

Podcast'e Soru Sor

Kaydet - Dinle - Gönder

Bildirimler

Yeraltından Botlar

Her hafta eklenen yeni bölümleri kaçırma!