Bilgisel'de bu hafta, Türkiye futbol tarihinin en tartışmalı konularından birini, 3 Temmuz Şike Davası Sürecini mercek altına aldık. Fenerbahçe ve başkan Aziz Yıldırım'ın ekseninde gelişen soruşturmaların perde arkasını inceledik. Hazırsanız başlayalım.

See Privacy Policy at https://art19.com/privacy and California Privacy Notice at https://art19.com/privacy#do-not-sell-my-info.

27: 3 Temmuz Şike Davası Sürecinde Yaşananlar

Merhaba ben Ali Yağız Baltacı. Bilgisayarda bu hafta Türkiye futbol tarihinin en tartışmalı konularından birini 3 Temmuz Şike davası sürecini mercak altına alacağız. Hazırsanız başlayalım. Temmuz ayının ilk haftalarıyla birlikte Türkiye'nin spor gündemi de şekil değiştirir. Likler ve turnuvalar biter, futbolcular tatile çıkar, tribünler sessizliğe bürünür. Sporun esas gündemini transfer haberlerinin oluşturduğu bir dönem başlar. 2011 yılının Temmuz ayında ise durum bambaşkaydı. Ülkenin tek gündemi futbol olmuştu. İnsanlar 3 Temmuz 2011 sabahına uyandığında televizyon kanallarının son dakika haberleriyle karşılaştı. Başta Fenerbahçe Spor Kulübü Başkanı Aziz Yıldırım olmak üzere aralarında futbolcu, teknik direktör ve spor yöneticilerinin bulunduğu 50 kişi gözaltına alınmıştı. Neler olup bittiğini anlamaya çalışan insanlar, büyük puntolarla yazılmış KJ'ler de şu ifadeyi gördüler. Büyük şike ve teşvik operasyonu. İki ay boyunca büyük gizlilik içinde yürütülen soruşturma, emniyet cephesinde Fenerbahçe Kulübü'nün Saracioğlu stadındaki polis araması ve mali kayıtlara el konulmasıyla başladı. Aynı saatlerde Fenerbahçe Başkanı Aziz Yıldırım'ın da evine giden polisler gözaltı kararını tebliğ etti. Türkiye Süper Ligi'nin 2010-2011 sezonunda oynanan maçların bazılarında şike yapıldığı iddia ediliyordu. Soruşturmayı İstanbul Cumhuriyet Başsavcı Vekili Zekeriya Öz başlatmıştı. Kamuoyunun yakından tanıdığı bir isimdi Savcı Öz. Özellikle Ergenekon davasındaki savcılık görevi sebebiyle ismi epey duyulmuştu. Emniyet teşkilatının 8 ay boyunca yürüttüğü dinleme ve delil toplama çalışmalarının ardından 3 Temmuz sabahı için operasyon emri verildi. Soruşturmayı savcı öz başlatmıştı ama kısa bir süre sonra görevini başka bir savcıya, Mehmet Berke devretti. Fenerbahçe sezonu 82 puan toplayarak şampiyon tamamladı. 2010-2011 sezonu şampiyonu Fenerbahçe! Şampiyonluk için Trabzonspor ile çekişiyordu Sarılar-Cıvertliler. Ligi ezeli rakibiyle aynı puanda bitirmelerine rağmen averajla kupayı kaldıran taraf oldular. Soruşturmanın merkezinde ise kulübün başkanı Aziz Yıldırım yer alıyordu. Dosyada birçok başka takımın maçları bulunsa da kamuoyu, davayı Aziz Yıldırım ve Fenerbahçe ekseninde değerlendiriyordu. Sarı lacivertlilerin şampiyonluğu şike yaparak kazandığı soruşturmanın da ana iddiasını oluşturuyordu. 8 Temmuz 2011 tarihinde Başkan Aziz Yıldırım mahkeme kararıyla tutuklandı. Türkiye'nin en büyük spor camialarından birinin başkanı bir şike tutuklusu olarak Metris cezaevindeydi artık. Soruşturmanın başlamasıyla kamuoyu da üçe ayrılmıştı. Bir yanda neler olup bittiğini anlamaya, davayı takip edip bilgi toplamaya çalışan ana akı medya yer alıyordu. Diğer tarafta şike derinlerinin çok kuvvetli olduğunu iddia eden ve süreci manşetlerinden veren iktidar ve gülencilere yakın gazeteler ve kanallar vardı. Ve son olarak da Fenerbahçe taraftarlarının başını çektiği tüm bu iddiaların kumpas olduğunu savunan kesim. Şike gündeminin Türkiye'yi sarstığı dönemde siyasi iklim de iki ana unsurun etkisi altındaydı. AK Parti iktidarı, 2010 referandumu ve 12 Haziran 2011 genel seçimlerinde AK Parti ve cemaat ortaklığı büyük zaferler kazanmış, kemalist subaylar tutuklanmış, yargı bu doğrultuda dizayn edilmişti. Diğer yandan Türkiye'yi yöneten bu iki mutlak güç arasında yavaş yavaş anlaşmazlıklar da yaşanmaya başlamıştı. İktidarı paylaşamamanın etkisiyle gerçekleşen ufak çatışmalar gün yüzüne çıkıyordu artık. 2011 seçimleri bunun ilk örneğiydi. Cemaat iktidardan 50 milletvekili istemiş fakat Başbakan Erdoğan'ın direnciyle karşılaşmıştı. 12 Haziran seçimlerinden sadece 21 gün sonra şike davası patlak verdi. İktidardan istediği payeyi alamayan gülencilerin kontrollerindeki yargıyı kullanarak bir gövde gösterisine teşebbüs edebilecekleri de yapılan yorumlar arasında. 15 Temmuz'da Serdar Adalı ve Tayfur Havuccu'nun da aralarında bulunduğu 5 kişi çıkarıldıkları nöbetçi mahkeme kararıyla tutuklandı. Aynı sezon Türkiye Kupası'nı müzesine götüren Beşiktaş, aklanana kadar kupanın iade edilmesi kararı aldı. Fenerbahçe ile Beşiktaş arasında oynanacak Süper Kupa finali de ertelendi. Dalgalar büyüdükçe büyüyordu. Tam da bu günlerde Galatasaray'dan dikkat çekici bir çıkış geldi. Kulübün yayınladığı resmi açıklamada ''Bu ateş üfleyerek sönmez. Konuyu örtbas etmeyin. Gerekenleri yapın.'' ifadeleri yer alıyordu. Galatasaray'ın bu açıklaması Trabzonspor tarafından memnuniyetle karşılanırken Fenerbahçeliler tarafından topa tutuldu. Bütün gözler Türkiye Futbol Federasyonu'na çevrildi. Başta Fenerbahçe olmak üzere dosyada ismi geçen kulüplerin tedbirli olarak disiplinle sevk edilmesi ve küme düşürülmesi beklentileri yoğunluktaydı. Futbol Federasyonu Başkanı Mehmet Ali Aydınlar, normal sezonun mevcut takımlarla başlayacağını ve yargı sürecinin bekleneceğini açıkladı. Bu konudaki disiplin soruşturması, Cumhuriyet Savcılığının iddianamesini hazırlayıp, Mahkemece bu iddianamenin kabul edilmesinden sonra başlatılacaktır. Alacağımız kararların toplumun tüm kesimlerini mutlu etmeyeceğinin bilinci içerisindeyiz. Biz en doğru kararı vermeye çalışacağız. Bugün birlik ve beraberlik günüdür. Bu konuda tüm kamuoyunun desteğini rica ediyoruz. Bu süreçte UEFA ve FIFA'yı da sürekli temas içerisinde bulunacağız. Lig planlandığı şekli de 5 Ağustos tarihinde başlayacaktır. Federasyon bu kararı vermişti vermesine ama UEFA'nın farklı planları vardı. 24 Ağustos'ta UEFA'nın verdiği ültimatomun ardından Türkiye Futbol Federasyonu Fenerbahçe'yi Şampiyonlar Ligi'ne katılmaktan men etti. Sarı lacivertlilerin yerine Ligi ikinci sırada bitiren Trabzonspor turnuvaya davet edildi. Şampiyonlar Ligi'nden men edilmek Fenerbahçe'de büyük bir kırılmaya yol açmıştı. Aziz Yıldırım Kulüpler Birliği Başkanlığından istifa etti. As Başkan Ali Koç ise federasyondan bizi düşürmesini talep ediyoruz dedi. Futbolcularımız artık Fenerbahçe'nin son bu gelişmeler çerçevesinde Bank Asya Ligi'nde devam etmesini ve bunun gerçekleşmesini bizden talep ettiler. Biz artık onurumuzdan Bank Asya Ligi'nde mücadele edip hem ulusal hem de uluslararası arenalarda bu kabul etmediğimiz iddiaların artık geride kalmasını Ondan sonra hukuk sürecinde karar verirse ona göre ilerlemenin daha doğru olduğunu düşünüyoruz. Türkiye Lig şampiyonluğunun hem maddi hem de prestij açısından en büyük payesi kuşkusuz Şampiyonlar Ligine katılma hakkının elde edilmesidir. Bu payenin Fenerbahçe'nin elinden alınıp Trabzonspor'a verilmesi ise çok büyük bir olaydı. Bu kararın ardından kulübün küme düşürüleceğinden endişe eden Lugano, Andres Santos gibi yıldız futbolcular Fenerbahçe'ne ayrıldı. 9 Eylül 2011 geldiğinde Türkiye Futbol Federasyonu son kararını açıkladı. Buna göre 2011-2012 sezonu mevcut takımlarla başlayacak, lig bu takımlarla oynanacak, asıl karar ise sezon sonunda verilecekti. Böylece Fenerbahçe hüküme düşürülmedi. 19 Kasım günü Savcı Mehmet Berkin emriyle son derece çarpıcı bir operasyon düzenlendi. Emniyet teşkilatı Türkiye Futbol Federasyonu'nun İstinye'deki binasında arama yaptı. Aramanın ardından TFF Başkan Vekili Göksel Gümüşdağ şüpheli sıfatıyla gözaltına alındı. O dönemki adıyla İstanbul Büyükşehir Belediyesipor'un yani şimdiki Başakşehir'in başkanlığını da yapan Göksel Gümüşdağ Emine Erdoğan'ın öz yeğeniydi. Dolayısıyla Tayyip Erdoğan'a en yakın isimlerin başında geliyordu. Cümüş Dağı'nın gözaltına alınması adeta ikinci mid krizi hüviyetindeydi. Operasyon Erdoğan'ın akrabasına kadar uzanmış oldu. Dönemin başbakanı Erdoğan ise konuya ilişkin bir açıklama yapmadı. Haftalar, aylar geçiyor. Türkiye futbolunun en etkili isimleri hapishanelerde tutuklu kalmaya devam ediyor. Aynı dönemde de ligler oynanıyordu. Playoff sisteminin uygulandığı 2011-2012 sezonunda Galatasaray yarım puan farkla şampiyon olup Fenerbahçe'nin sahasında Şükrü Saraçoğlu Stadyumunda Şampiyonluk Kupası'nı kaldırdı. Şike davasının ilk duruşması ise 14 Şubat 2012'de yapıldı. 23 tutuklu, 93 sanık hakkında açılan davanın ilk duruşmasında Aziz Yıldırım'ın sarf ettiği, ne şikesi ne davası memleket elden gidiyor. Sözleri Türkiye'nin gündemine oturdu. Aziz Yıldırım'ın bu çıkışı yoğun siyasi mesajlar içeriyordu. Yıldırım'ın iddiasına göre Şike davası, tıpkı Ergenekon ve Balyoz davalarında olduğu gibi Gülen cemaatinin kurduğu bir kumpastı. Cemaatin, yargıdaki kadrolarını kullanarak ülkeye ayar verme girişiminde bulunduğunu savunuyordu Aziz Yıldırım. İşin rengi değişivermişti. İnsanlar artık şikeyi değil, ülkedeki cemaat merkezli yapılanmaları tartışmaya başladı. Akıllarda yeni soru işaretleri belirmişti. Fenerbahçe ele mi geçirilmek isteniyordu? İktidar ile Gülen ortaklığının hedefinde Türkiye futbolu mu vardı? Fenerbahçe maçlarında Atatürk pankartları ve kalpaklı Mustafa Kemal fotoğraflı Türk bayrakları gözükmeye başladı. Fenerbahçe birden toplumsal muhalefetinde odağı olmuştu. Süreç Aziz Yıldırım'ı da sembol bir isim haline getirdi elbette. 2012'deki Olağan Genel Kurulu toplantısında seçime tek aday olarak girmişti cezaevindeki Yıldırım. 5269 oy alarak girdiği 10. Kongre'yi de kazanmış, tekrar başkan seçilmişti. Ali Koç, Nihat Özdemir, Murat Özaydınlı, Cihan Kamer, Vedat Olcay ve Serhat Çeçen gibi camianın önemli isimleri ise Yıldırım'ın yeni yönetim kurulunda yer almadılar. Davayı takip eden herkesin merakla beklediği bir gelişme yaşandı 1 Haziran 2012'de. Özel yetkili savcı Ufuk Er Mertcan esas hakkındaki görüşünü açıklamıştı. Aziz Yıldırım'ın haksız ekonomik çıkar sağlamak amacıyla suç örgütü kurmak, ve şike yapmak suçlarından cezalandırılmasını istedi. Mütalasıyla Aziz Yıldırım'ın ipini çeken savcı Ufuk Ermerkcan'ı Hanefi Avcı davasıyla tanımıştı kamuoyu. Haliç'te yaşayan Simonlar isimli kitabıyla Gülen cemaatini hedef alan eski emniyet müdürü Hanefi Avcı, Ufuk Ermerkcan'ın talebiyle apar topar tutuklanmıştı. O günlerin kudretli savcısı Ermerkcan, 15 Temmuz 2016 sonrasında FETÖ yöneticisi olmak suçlamasıyla 23 sene hapis cezasına çarptırıldı. 2 Temmuz 2012 tarihinde yani ilk operasyonun başladığı günden 364 gün sonra karar verildi. Aziz Yıldırım'ın spor müsabakalarının sonucunu etkilemek amacıyla Türkiye Profesyonel Süperligi'nde şike yapma ve teşvik primi verme suçlarını işlemek suretiyle suç örgütü kurup yönettiğinin belirlendiği bildirildi. Bu kararla tahliyesi kararlaştırılan Aziz Yıldırım'a toplamda 6 yıl 3 ay hafif cezası verildi. Mahkeme Aziz Yıldırım'ın Süper Lig'de Fenerbahçe İstanbul Büyükşehir Belediyesi, Karabük Spor Fenerbahçe, Fenerbahçe Ankara Gücü ve Sivas Spor Fenerbahçe müsabakalarının sonucunu etkilemek amacıyla şike yaptığına hükmetti. Bahsi geçen maçların hepsi şampiyonluk yolunda çok kritik karşılaşmalardı. Mahkeme kararı sonrasında 2010-2011 sezonu Şampiyonluk Kupası'nın kendilerine verilmesini talep eden Trabzonspor federasyondan red cevabı aldı. Bunun üzerine Borda-Mavilliler Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'ne başvurdu. Bu noktadan sonra Trabzonspor için şike süreci bir onur meselesi haline gelmişti. Hiçbir zaman arzu ettikleri gibi kupaya kavuşamadılar. Fakat bugün bile şehirde 2010-2011 şampiyonluğunu Trabzon'un kazandığına dönük güçlü bir inanç hakim. Türkiye Futbol Federasyonu bu süreçte hiçbir takımı küpe düşürmedi ya da puan kesintisi cezası uygulamadı. Ancak UEFA, Fenerbahçe'ye 2-1, Beşiktaş'a ise 1 yıl olmak üzere Avrupa Kupalarına katılmaktan men etti. Fenerbahçe, yürütmenin durdurulması için önce Spor Tahkim Mahkemesi'ne, oradan red gelince de İsviçre Federal Mahkemesi'ne başvurdu. Diğer taraftan Trabzonspor ise Fenerbahçe'nin küme düşürülmesini ve 2010-2011 sezonu şampiyonu olarak teskil edilmelerini UEFA'dan talep etti. Bunun üzerine UEFA bir müfettişini Türkiye'ye gönderdi. Yapılan inceleme sonrası müfettiş Jean Samuel Lyuba son noktayı koydu. UEFA'nın Türkiye Ligi sonucuna müdahale edemeyeceğini ve Fenerbahçe'nin küme düşürülmesi kararını veremeyeceklerini ifade etti. İki yıl süren küme düşürülme tartışmaları da bu şekilde son bulmuş oldu. Konunun futbol boyutunda bu gelişmeler yaşanırken, Türkiye'nin siyasi ve hukuki dengeleri de değişmişti. Gülen cemaati ile AK Parti iktidarı birbirine girmiş, her iki tarafta tüm güçleriyle saldırıya geçmişlerdi. Siyasi iktidar, eski ortaklarının orduda, emniyette ve yargıda keteleştiğini, paralel bir yapılanma oluşturduğunu savunuyordu. Şimdi tam seçimin arefesinde, ...niçin böyle bir karar açıklanır? Bunu 30 Mart sonrasında da yapabilirdin. Bütün bunlar... Zihin bulandırmaktan başka bir şey değil. Yargıdaki o paralel yapı burada da çok ince hesaplar yapmak suretiyle böyle bir adım attıklarına inanıyorum. Şike davasını yürüten savcılar ve medyada onları destekleyen isimlerin önemli kısmı Gülenciler ile özdeşleşen Ergenekon ve Balyoz gibi askeri davalardan tanınıyordu. Dolayısıyla Şike davası da bu bakış açısıyla değerlendirilmişti. AK Parti'nin Gülencilerle kapışması iktidarın şike davasına olan yaklaşımını da değiştirdi. Bunun üzerine davanın yeniden görülmesine karar verildi. Aziz Yıldırım'ın da aralarında bulunduğu 6 sanığın yeniden yargılanacağı dava 28 Nisan 2015'e ertelendi. Takvimler 9 Ekim 2015'i gösterdiğinde ise 4 yıldan fazla süren şike gündeminin sonuna gelinmişti. Böylece sanık Aziz Yıldırım şike davasındaki tüm suçlarından beraat etti. DVD ve dinleme tapeleri yok hükmünde sayıldı ve imha edilmeleri kararı alındı. Günümüzde 3 Temmuz sürecine ilişkin farklı bakış açıları mevcut. Bunlardan birisi şike ve teşvik iddialarının tümüyle yalan olduğu ve Fenerbahçe'ye kumpas kurulduğu yönünde. Bir başka düşünce ise şike iddialarının gerçek olduğu ancak Gülencilerin bu süreci kendi çıkarları doğrultusunda manipüle ettiği. Bir diğer bakış açısı ise Fenerbahçe ve iddianamede adı geçen diğer takımların küme düşürülmesi gerektiği ve konunun FETÖ ile bir ilgisi olmadığını savunuyor. Hangi bakış açısına sahip olacağınız elbette sizin inisiyatifinize kalmış. Ancak elimizde subjektif yorumlardan bağımsız, somut gerçeklerde var. Bunların en başında Türkiye futbolunun ne kadar kaotik ve illegal ilişkilerle sarmaş dolaşı olduğu gerçeği yer alıyor. Siyasetin ve siyasetle bütünleşen cemaatle tarikatların Futbol takımları üstünde tahakküm kurma heveslerinin en çarpıcı örneği oldu bu süreç. Ve Aziz Yıldırım, kimilerine göre Fenerbahçe bayrağını dik tutan bir halk kahramanı, kimilerine göre ise şike batağına batmış bir suçlu, herkesin kabul ettiği ise bu sürecin odağındaki isim oldu. Aziz Yıldırım 2012'de hapisten çıktıktan sonra uzun bir süre daha Fenerbahçe başkanlığı yaptı. 2013 yılındaki başkanlık seçiminde Yıldırım'ın bir rakibi vardı, Mehmet Ali Aydınlar. Aydınlar şike davası sürecinde federasyon başkanıydı. 2012'nin sonunda görevinden istifa etmiş, ve Fenerbahçe başkanlığına adaylığını koymuştu. 3 Kasım 2013'te gerçekleşen genel kurul toplantısında yapılan oylamada Aziz Yıldırım ezici bir üstünlük sağlayarak yeniden kulübün başkanı seçildi. Ardından 2015'te güçlü bir oy çoğunluğuyla yeniden başkan seçilen Aziz Yıldırım 2018 kongresinde de aday olduğunu açıkladı. Ancak bu sefer karşısında dişli bir rakip olan Ali Koç'u buldu. Aziz Yıldırım'ın 20 yıllık yorgunluğu, Fenerbahçe taraftarının değişim isteği, futbol şubesinde yıllardır süren başarısızlık ve karizması gibi etkiler seçimi Ali Koç'un lehine çevirdi. Kongre'de yuhlanan Aziz Yıldırım ise duygusallığa yaşadı. Ya Sayın Fenerbahçeler, lütfen herkes kendine gelsin. Burası Fenerbahçe Spor Kulübü Kongre Salonu. Lütfen, lütfen. Lütfen ama. Bak 20 sene bu kulübe hizmet ettim. Çocuğumun... ...her şeyimin refakatini bu kulübe verdim. Bu kulüp için hapis yattım, ayıp oluyor. Ayıp oluyor sonra... ...yarın buradan üzülerek gidersiniz haberiniz olsun. 3 Haziran 2018 günü 25.650 üyeden 21.350'si oy kullandı. Ali Koç aldığı 16.092 oyla 20 yıldır başkanlık görevinde bulunan Aziz Yıldırım'ı geçerek Fenerbahçe'nin yeni başkanı seçildi. Hepinizin önünde Saygı ve sevgiyle eğiliyorum. Bize bu rüyayı yaşattığınız için, bir hayali gerçeğe döndürdüğünüz için size ne kadar teşekkür etsem azdır. İnşallah biz de sizin hayallerinizi gerçeğe dönüştürürüz. Böylece Aziz Yıldırım devri kapanmış oldu.

Merhaba ben Ali Yağız Baltacı. Bilgisayarda bu hafta Türkiye futbol tarihinin en tartışmalı konularından birini 3 Temmuz Şike davası sürecini mercak altına alacağız. Hazırsanız başlayalım.

Temmuz ayının ilk haftalarıyla birlikte Türkiye'nin spor gündemi de şekil değiştirir. Likler ve turnuvalar biter, futbolcular tatile çıkar, tribünler sessizliğe bürünür. Sporun esas gündemini transfer haberlerinin oluşturduğu bir dönem başlar.

2011 yılının Temmuz ayında ise durum bambaşkaydı. Ülkenin tek gündemi futbol olmuştu. İnsanlar 3 Temmuz 2011 sabahına uyandığında televizyon kanallarının son dakika haberleriyle karşılaştı. Başta Fenerbahçe Spor Kulübü Başkanı Aziz Yıldırım olmak üzere aralarında futbolcu, teknik direktör ve spor yöneticilerinin bulunduğu 50 kişi gözaltına alınmıştı.

Neler olup bittiğini anlamaya çalışan insanlar, büyük puntolarla yazılmış KJ'ler de şu ifadeyi gördüler. Büyük şike ve teşvik operasyonu. İki ay boyunca büyük gizlilik içinde yürütülen soruşturma, emniyet cephesinde Fenerbahçe Kulübü'nün Saracioğlu stadındaki polis araması ve mali kayıtlara el konulmasıyla başladı. Aynı saatlerde Fenerbahçe Başkanı Aziz Yıldırım'ın da evine giden polisler gözaltı kararını tebliğ etti.

Türkiye Süper Ligi'nin 2010-2011 sezonunda oynanan maçların bazılarında şike yapıldığı iddia ediliyordu. Soruşturmayı İstanbul Cumhuriyet Başsavcı Vekili Zekeriya Öz başlatmıştı. Kamuoyunun yakından tanıdığı bir isimdi Savcı Öz. Özellikle Ergenekon davasındaki savcılık görevi sebebiyle ismi epey duyulmuştu. Emniyet teşkilatının 8 ay boyunca yürüttüğü dinleme ve delil toplama çalışmalarının ardından 3 Temmuz sabahı için operasyon emri verildi.

Soruşturmayı savcı öz başlatmıştı ama kısa bir süre sonra görevini başka bir savcıya, Mehmet Berke devretti. Fenerbahçe sezonu 82 puan toplayarak şampiyon tamamladı. 2010-2011 sezonu şampiyonu Fenerbahçe! Şampiyonluk için Trabzonspor ile çekişiyordu Sarılar-Cıvertliler. Ligi ezeli rakibiyle aynı puanda bitirmelerine rağmen averajla kupayı kaldıran taraf oldular. Soruşturmanın merkezinde ise kulübün başkanı Aziz Yıldırım yer alıyordu.

Dosyada birçok başka takımın maçları bulunsa da kamuoyu, davayı Aziz Yıldırım ve Fenerbahçe ekseninde değerlendiriyordu. Sarı lacivertlilerin şampiyonluğu şike yaparak kazandığı soruşturmanın da ana iddiasını oluşturuyordu. 8 Temmuz 2011 tarihinde Başkan Aziz Yıldırım mahkeme kararıyla tutuklandı.

Türkiye'nin en büyük spor camialarından birinin başkanı bir şike tutuklusu olarak Metris cezaevindeydi artık.

Soruşturmanın başlamasıyla kamuoyu da üçe ayrılmıştı. Bir yanda neler olup bittiğini anlamaya, davayı takip edip bilgi toplamaya çalışan ana akı medya yer alıyordu. Diğer tarafta şike derinlerinin çok kuvvetli olduğunu iddia eden

ve süreci manşetlerinden veren iktidar ve gülencilere yakın gazeteler ve kanallar vardı. Ve son olarak da Fenerbahçe taraftarlarının başını çektiği tüm bu iddiaların kumpas olduğunu savunan kesim. Şike gündeminin Türkiye'yi sarstığı dönemde siyasi iklim de iki ana unsurun etkisi altındaydı. AK Parti iktidarı, 2010 referandumu ve 12 Haziran 2011 genel seçimlerinde AK Parti ve cemaat ortaklığı büyük zaferler kazanmış, kemalist subaylar tutuklanmış, yargı bu doğrultuda dizayn edilmişti. Diğer yandan Türkiye'yi yöneten bu iki mutlak güç arasında yavaş yavaş anlaşmazlıklar da yaşanmaya başlamıştı. İktidarı paylaşamamanın etkisiyle gerçekleşen ufak çatışmalar gün yüzüne çıkıyordu artık. 2011 seçimleri bunun ilk örneğiydi. Cemaat iktidardan 50 milletvekili istemiş fakat Başbakan Erdoğan'ın direnciyle karşılaşmıştı.

12 Haziran seçimlerinden sadece 21 gün sonra şike davası patlak verdi. İktidardan istediği payeyi alamayan gülencilerin kontrollerindeki yargıyı kullanarak bir gövde gösterisine teşebbüs edebilecekleri de

yapılan yorumlar arasında. 15 Temmuz'da Serdar Adalı ve Tayfur Havuccu'nun da aralarında bulunduğu 5 kişi çıkarıldıkları nöbetçi mahkeme kararıyla tutuklandı. Aynı sezon Türkiye Kupası'nı müzesine götüren Beşiktaş, aklanana kadar kupanın iade edilmesi kararı aldı.

Fenerbahçe ile Beşiktaş arasında oynanacak Süper Kupa finali de ertelendi. Dalgalar büyüdükçe büyüyordu. Tam da bu günlerde Galatasaray'dan dikkat çekici bir çıkış geldi. Kulübün yayınladığı resmi açıklamada ''Bu ateş üfleyerek sönmez. Konuyu örtbas etmeyin. Gerekenleri yapın.'' ifadeleri yer alıyordu. Galatasaray'ın bu açıklaması Trabzonspor tarafından memnuniyetle karşılanırken

Fenerbahçeliler tarafından topa tutuldu. Bütün gözler Türkiye Futbol Federasyonu'na çevrildi. Başta Fenerbahçe olmak üzere dosyada ismi geçen kulüplerin tedbirli olarak disiplinle sevk edilmesi ve küme düşürülmesi beklentileri yoğunluktaydı.

Futbol Federasyonu Başkanı Mehmet Ali Aydınlar, normal sezonun mevcut takımlarla başlayacağını ve yargı sürecinin bekleneceğini açıkladı. Bu konudaki disiplin soruşturması, Cumhuriyet Savcılığının iddianamesini hazırlayıp, Mahkemece bu iddianamenin kabul edilmesinden sonra başlatılacaktır. Alacağımız kararların toplumun tüm kesimlerini mutlu etmeyeceğinin bilinci içerisindeyiz. Biz en doğru kararı vermeye çalışacağız. Bugün birlik ve beraberlik günüdür. Bu konuda tüm kamuoyunun desteğini rica ediyoruz.

Bu süreçte UEFA ve FIFA'yı da sürekli temas içerisinde bulunacağız. Lig planlandığı şekli de 5 Ağustos tarihinde başlayacaktır. Federasyon bu kararı vermişti vermesine ama UEFA'nın farklı planları vardı. 24 Ağustos'ta UEFA'nın verdiği ültimatomun ardından Türkiye Futbol Federasyonu Fenerbahçe'yi Şampiyonlar Ligi'ne katılmaktan men etti. Sarı lacivertlilerin yerine

Ligi ikinci sırada bitiren Trabzonspor turnuvaya davet edildi. Şampiyonlar Ligi'nden men edilmek Fenerbahçe'de büyük bir kırılmaya yol açmıştı. Aziz Yıldırım Kulüpler Birliği Başkanlığından istifa etti. As Başkan Ali Koç ise federasyondan bizi düşürmesini talep ediyoruz dedi.

Futbolcularımız artık Fenerbahçe'nin son bu gelişmeler çerçevesinde Bank Asya Ligi'nde devam etmesini ve bunun gerçekleşmesini bizden talep ettiler. Biz artık onurumuzdan Bank Asya Ligi'nde mücadele edip hem ulusal hem de uluslararası arenalarda bu kabul etmediğimiz iddiaların artık geride kalmasını

Ondan sonra hukuk sürecinde karar verirse ona göre ilerlemenin daha doğru olduğunu düşünüyoruz. Türkiye Lig şampiyonluğunun hem maddi hem de prestij açısından en büyük payesi kuşkusuz Şampiyonlar Ligine katılma hakkının elde edilmesidir. Bu payenin Fenerbahçe'nin elinden alınıp Trabzonspor'a verilmesi ise çok büyük bir olaydı.

Bu kararın ardından kulübün küme düşürüleceğinden endişe eden Lugano, Andres Santos gibi yıldız futbolcular Fenerbahçe'ne ayrıldı. 9 Eylül 2011 geldiğinde Türkiye Futbol Federasyonu son kararını açıkladı. Buna göre 2011-2012 sezonu mevcut takımlarla başlayacak, lig bu takımlarla oynanacak, asıl karar ise sezon sonunda verilecekti.

Böylece Fenerbahçe hüküme düşürülmedi. 19 Kasım günü Savcı Mehmet Berkin emriyle son derece çarpıcı bir operasyon düzenlendi. Emniyet teşkilatı Türkiye Futbol Federasyonu'nun İstinye'deki binasında arama yaptı. Aramanın ardından TFF Başkan Vekili Göksel Gümüşdağ şüpheli sıfatıyla gözaltına alındı.

O dönemki adıyla İstanbul Büyükşehir Belediyesipor'un yani şimdiki Başakşehir'in başkanlığını da yapan Göksel Gümüşdağ Emine Erdoğan'ın öz yeğeniydi. Dolayısıyla Tayyip Erdoğan'a en yakın isimlerin başında geliyordu.

Cümüş Dağı'nın gözaltına alınması adeta ikinci mid krizi hüviyetindeydi. Operasyon Erdoğan'ın akrabasına kadar uzanmış oldu. Dönemin başbakanı Erdoğan ise konuya ilişkin bir açıklama yapmadı.

Haftalar, aylar geçiyor. Türkiye futbolunun en etkili isimleri hapishanelerde tutuklu kalmaya devam ediyor. Aynı dönemde de ligler oynanıyordu. Playoff sisteminin uygulandığı 2011-2012 sezonunda Galatasaray yarım puan farkla şampiyon olup Fenerbahçe'nin sahasında Şükrü Saraçoğlu Stadyumunda Şampiyonluk Kupası'nı kaldırdı.

davasının ilk duruşması ise 14 Şubat 2012'de yapıldı. 23 tutuklu, 93 sanık hakkında açılan davanın ilk duruşmasında Aziz Yıldırım'ın sarf ettiği, ne şikesi ne davası memleket elden gidiyor.

Sözleri Türkiye'nin gündemine oturdu. Aziz Yıldırım'ın bu çıkışı yoğun siyasi mesajlar içeriyordu. Yıldırım'ın iddiasına göre Şike davası, tıpkı Ergenekon ve Balyoz davalarında olduğu gibi Gülen cemaatinin kurduğu bir kumpastı. Cemaatin, yargıdaki kadrolarını kullanarak ülkeye ayar verme girişiminde bulunduğunu savunuyordu Aziz Yıldırım.

İşin rengi değişivermişti. İnsanlar artık şikeyi değil, ülkedeki cemaat merkezli yapılanmaları tartışmaya başladı. Akıllarda yeni soru işaretleri belirmişti. Fenerbahçe ele mi geçirilmek isteniyordu? İktidar ile Gülen ortaklığının hedefinde Türkiye futbolu mu vardı?

Fenerbahçe maçlarında Atatürk pankartları ve kalpaklı Mustafa Kemal fotoğraflı Türk bayrakları gözükmeye başladı. Fenerbahçe birden toplumsal muhalefetinde odağı olmuştu.

Süreç Aziz Yıldırım'ı da sembol bir isim haline getirdi elbette. 2012'deki Olağan Genel Kurulu toplantısında seçime tek aday olarak girmişti cezaevindeki Yıldırım. 5269 oy alarak girdiği 10. Kongre'yi de kazanmış, tekrar başkan seçilmişti. Ali Koç, Nihat Özdemir, Murat Özaydınlı, Cihan Kamer, Vedat Olcay ve Serhat Çeçen gibi camianın önemli isimleri ise

Yıldırım'ın yeni yönetim kurulunda yer almadılar. Davayı takip eden herkesin merakla beklediği bir gelişme yaşandı 1 Haziran 2012'de. Özel yetkili savcı Ufuk Er Mertcan esas hakkındaki görüşünü açıklamıştı. Aziz Yıldırım'ın haksız ekonomik çıkar sağlamak amacıyla suç örgütü kurmak, ve şike yapmak suçlarından cezalandırılmasını istedi. Mütalasıyla Aziz Yıldırım'ın ipini çeken savcı Ufuk Ermerkcan'ı Hanefi Avcı davasıyla tanımıştı kamuoyu. Haliç'te yaşayan Simonlar isimli kitabıyla Gülen cemaatini hedef alan eski emniyet müdürü Hanefi Avcı, Ufuk Ermerkcan'ın talebiyle apar topar tutuklanmıştı. O günlerin kudretli savcısı Ermerkcan, 15 Temmuz 2016 sonrasında FETÖ yöneticisi olmak suçlamasıyla 23 sene hapis cezasına çarptırıldı.

2 Temmuz 2012 tarihinde yani ilk operasyonun başladığı günden 364 gün sonra karar verildi. Aziz Yıldırım'ın spor müsabakalarının sonucunu etkilemek amacıyla Türkiye Profesyonel Süperligi'nde şike yapma ve teşvik primi verme suçlarını işlemek suretiyle suç örgütü kurup yönettiğinin belirlendiği bildirildi.

Bu kararla tahliyesi kararlaştırılan Aziz Yıldırım'a toplamda 6 yıl 3 ay hafif cezası verildi. Mahkeme Aziz Yıldırım'ın Süper Lig'de Fenerbahçe İstanbul Büyükşehir Belediyesi, Karabük Spor Fenerbahçe, Fenerbahçe Ankara Gücü ve Sivas Spor Fenerbahçe müsabakalarının sonucunu etkilemek amacıyla şike yaptığına hükmetti. Bahsi geçen maçların hepsi şampiyonluk yolunda çok kritik karşılaşmalardı.

Mahkeme kararı sonrasında 2010-2011 sezonu Şampiyonluk Kupası'nın kendilerine verilmesini talep eden Trabzonspor federasyondan red cevabı aldı. Bunun üzerine Borda-Mavilliler Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'ne başvurdu.

Bu noktadan sonra Trabzonspor için şike süreci bir onur meselesi haline gelmişti. Hiçbir zaman arzu ettikleri gibi kupaya kavuşamadılar. Fakat bugün bile şehirde 2010-2011 şampiyonluğunu Trabzon'un kazandığına dönük güçlü bir inanç hakim. Türkiye Futbol Federasyonu bu süreçte hiçbir takımı küpe düşürmedi ya da puan kesintisi cezası uygulamadı.

Ancak UEFA, Fenerbahçe'ye 2-1, Beşiktaş'a ise 1 yıl olmak üzere Avrupa Kupalarına katılmaktan men etti. Fenerbahçe, yürütmenin durdurulması için önce Spor Tahkim Mahkemesi'ne, oradan red gelince de İsviçre Federal Mahkemesi'ne başvurdu. Diğer taraftan Trabzonspor ise Fenerbahçe'nin küme düşürülmesini ve 2010-2011 sezonu şampiyonu olarak teskil edilmelerini

UEFA'dan talep etti. Bunun üzerine UEFA bir müfettişini Türkiye'ye gönderdi. Yapılan inceleme sonrası müfettiş Jean Samuel Lyuba son noktayı koydu. UEFA'nın Türkiye Ligi sonucuna müdahale edemeyeceğini ve Fenerbahçe'nin küme düşürülmesi kararını veremeyeceklerini ifade etti. İki yıl süren küme düşürülme tartışmaları da bu şekilde son bulmuş oldu.

Konunun futbol boyutunda bu gelişmeler yaşanırken, Türkiye'nin siyasi ve hukuki dengeleri de değişmişti. Gülen cemaati ile AK Parti iktidarı birbirine girmiş, her iki tarafta tüm güçleriyle saldırıya geçmişlerdi. Siyasi iktidar, eski ortaklarının orduda, emniyette ve yargıda keteleştiğini, paralel bir yapılanma oluşturduğunu savunuyordu. Şimdi tam seçimin arefesinde,

...niçin böyle bir karar açıklanır? Bunu 30 Mart sonrasında da yapabilirdin. Bütün bunlar...

Zihin bulandırmaktan başka bir şey değil. Yargıdaki o paralel yapı burada da çok ince hesaplar yapmak suretiyle böyle bir adım attıklarına inanıyorum. Şike davasını yürüten savcılar ve medyada onları destekleyen isimlerin önemli kısmı Gülenciler ile özdeşleşen Ergenekon ve Balyoz gibi askeri davalardan tanınıyordu. Dolayısıyla Şike davası da bu bakış açısıyla değerlendirilmişti.

AK Parti'nin Gülencilerle kapışması iktidarın şike davasına olan yaklaşımını da değiştirdi. Bunun üzerine davanın yeniden görülmesine karar verildi. Aziz Yıldırım'ın da aralarında bulunduğu 6 sanığın yeniden yargılanacağı dava 28 Nisan 2015'e ertelendi.

Takvimler 9 Ekim 2015'i gösterdiğinde ise 4 yıldan fazla süren şike gündeminin sonuna gelinmişti. Böylece sanık Aziz Yıldırım şike davasındaki tüm suçlarından beraat etti. DVD ve dinleme tapeleri yok hükmünde sayıldı ve imha edilmeleri kararı alındı.

Günümüzde 3 Temmuz sürecine ilişkin farklı bakış açıları mevcut. Bunlardan birisi şike ve teşvik iddialarının tümüyle yalan olduğu ve Fenerbahçe'ye kumpas kurulduğu yönünde. Bir başka düşünce ise şike iddialarının gerçek olduğu ancak Gülencilerin bu süreci kendi çıkarları doğrultusunda manipüle ettiği. Bir diğer bakış açısı ise Fenerbahçe ve iddianamede adı geçen diğer takımların

küme düşürülmesi gerektiği ve konunun FETÖ ile bir ilgisi olmadığını savunuyor. Hangi bakış açısına sahip olacağınız elbette sizin inisiyatifinize kalmış. Ancak elimizde subjektif yorumlardan bağımsız, somut gerçeklerde var. Bunların en başında Türkiye futbolunun ne kadar kaotik ve illegal ilişkilerle sarmaş dolaşı olduğu gerçeği yer alıyor. Siyasetin ve siyasetle bütünleşen cemaatle tarikatların

Futbol takımları üstünde tahakküm kurma heveslerinin en çarpıcı örneği oldu bu süreç. Ve Aziz Yıldırım, kimilerine göre Fenerbahçe bayrağını dik tutan bir halk kahramanı, kimilerine göre ise şike batağına batmış bir suçlu, herkesin kabul ettiği ise bu sürecin odağındaki isim oldu.

Aziz Yıldırım 2012'de hapisten çıktıktan sonra uzun bir süre daha Fenerbahçe başkanlığı yaptı. 2013 yılındaki başkanlık seçiminde Yıldırım'ın bir rakibi vardı, Mehmet Ali Aydınlar. Aydınlar şike davası sürecinde federasyon başkanıydı. 2012'nin sonunda görevinden istifa etmiş, ve Fenerbahçe başkanlığına adaylığını koymuştu. 3 Kasım 2013'te gerçekleşen genel kurul toplantısında yapılan oylamada Aziz Yıldırım ezici bir üstünlük sağlayarak yeniden kulübün başkanı seçildi. Ardından 2015'te güçlü bir oy çoğunluğuyla yeniden başkan seçilen Aziz Yıldırım 2018 kongresinde de aday olduğunu açıkladı. Ancak bu sefer karşısında dişli bir rakip olan Ali Koç'u buldu.

Aziz Yıldırım'ın 20 yıllık yorgunluğu, Fenerbahçe taraftarının değişim isteği, futbol şubesinde yıllardır süren başarısızlık ve karizması gibi etkiler seçimi Ali Koç'un lehine çevirdi. Kongre'de yuhlanan Aziz Yıldırım ise duygusallığa yaşadı. Ya Sayın Fenerbahçeler, lütfen herkes kendine gelsin. Burası Fenerbahçe Spor Kulübü Kongre Salonu. Lütfen, lütfen.

Lütfen ama. Bak 20 sene bu kulübe hizmet ettim. Çocuğumun... ...her şeyimin refakatini bu kulübe verdim. Bu kulüp için hapis yattım, ayıp oluyor. Ayıp oluyor sonra... ...yarın buradan üzülerek gidersiniz haberiniz olsun.

3 Haziran 2018 günü 25.650 üyeden 21.350'si oy kullandı. Ali Koç aldığı 16.092 oyla 20 yıldır başkanlık görevinde bulunan Aziz Yıldırım'ı geçerek Fenerbahçe'nin yeni başkanı seçildi. Hepinizin önünde

Saygı ve sevgiyle eğiliyorum. Bize bu rüyayı yaşattığınız için, bir hayali gerçeğe döndürdüğünüz için size ne kadar teşekkür etsem azdır. İnşallah biz de sizin hayallerinizi gerçeğe dönüştürürüz. Böylece Aziz Yıldırım devri kapanmış oldu.

Bilgisel'de bu hafta, son yılların en popüler siyasetçilerinden Ekrem İmamoğlu'nun politik kariyerindeki kırılma anlarına odaklanacağız. Onun, Türk Ocağı Limasol kalesinden İstanbul Büyükşehir Belediyesi Başkanlığı'na uzanan hikayesine tanıklık edeceğiz. Hazırsanız, başlayalım.











Tüm bölümler ve daha fazlası için podbeemedia.com'u ziyaret et!


----- Podbee Sunar -------

Bu podcast reklam içermektedir.

Bilgisel'de bu hafta, son yılların en popüler siyasetçilerinden Ekrem İmamoğlu'nun politik kariyerindeki kırılma anlarına odaklanacağız. Onun, Türk Ocağı Limasol kalesinden İstanbul Büyükşehir Belediyesi Başkanlığı'na uzanan hikayesine tanıklık edeceğiz. Hazırsanız, başlayalım.

------- Podbee Sunar -------
Bu podcast, getirfinans hakkında reklam içerir.  getirfinans iyi faizi vade beklemeden günlük kazandırır. Kredi faiz oranı düşüktür. Aidatsız kredi kartı sunar. Para transferinden ücret almaz. Sen de getirfinanslı ol. Bu podcast, Garanti BBVA hakkında reklam içerir. Bonus Platinum Dinamik'le tanışın!Kendiliğinden saatte bir değişen güvenlik koduyla internet alışverişlerinin en yeni ve daha da güvenli ödeme yöntemi!
See Privacy Policy at https://art19.com/privacy and California Privacy Notice at https://art19.com/privacy#do-not-sell-my-info.

22: Kalecilikten Politikaya : Ekrem İmamoğlu'nun Siyasi Yaşamı I Tekrar Dosyası

Bilgisel’in yeni bölümünde tüm özellikleriyle dünyanın en özel şehirlerinden olan İstanbul’un siyasi ve kültürel çerçevede 100 yıllık yolculuğunu derledik. Seçim öncesi İstanbul’un yerel dinamiklerini inceledik. Hazırsanız başlayalım.



Bölüm içerisinde referansta bulunduğumuz 31. Bölüm ektedir.

Kalecilikten Politikaya: Ekrem İmamoğlu'nun Siyasi Yaşamı

https://open.spotify.com/episode/61lwVwEsKVgaH5Pic2cReU?si=46d8771418764f09







Tüm bölümler ve daha fazlası için podbeemedia.com'u ziyaret et!

------ Podbee Sunar -------

Bu podcast reklam içermektedir.

Bilgisel’in yeni bölümünde tüm özellikleriyle dünyanın en özel şehirlerinden olan İstanbul’un siyasi ve kültürel çerçevede 100 yıllık yolculuğunu derledik. Seçim öncesi İstanbul’un yerel dinamiklerini inceledik. Hazırsanız başlayalım.

Bölüm içerisinde referansta bulunduğumuz 31. Bölüm ektedir.
Kalecilikten Politikaya: Ekrem İmamoğlu'nun Siyasi Yaşamı
https://open.spotify.com/episode/61lwVwEsKVgaH5Pic2cReU?si=46d8771418764f09

------- Podbee Sunar -------
Bu podcast, getirfinans hakkında reklam içerir.  getirfinans iyi faizi vade beklemeden günlük kazandırır. Kredi faiz oranı düşüktür. Aidatsız kredi kartı sunar. Para transferinden ücret almaz. Sen de getirfinanslı ol. Bu podcast, Garanti BBVA hakkında reklam içerir. Bonus Platinum Dinamik'le tanışın!Kendiliğinden saatte bir değişen güvenlik koduyla internet alışverişlerinin en yeni ve daha da güvenli ödeme yöntemi!
See Privacy Policy at https://art19.com/privacy and California Privacy Notice at https://art19.com/privacy#do-not-sell-my-info.

21: Dünyanın Başkenti: İstanbul'un 100 Yılı

18 Mart Çanakkale Deniz Zaferi'nin 109. yılında olağanüstü bir savaş hikayesiyle huzurlarınızdayız. Aynı asker, aynı savaşta, iki düşman ülkede birden kahraman olabilir mi? Alistair John Taylor mı yoksa Gazi Ali Can Çavuş mu? Tüyler ürpertici bu hikayeye hazırsanız başlayalım.





Oyuncular:

Beyaz Hala: Yasemin Yeşilgöz

Mustafa Kemal Paşa: Metin Bozkurt

Victoria Taylor: Dila Zeynep Dereli

Alistair John Taylor: Kadir Can Değer

Rehber: Gökbey Karataş

Türk Askeri: Zafer Peker

Köylü: Batuhan Kösegil









Tüm bölümler ve daha fazlası için podbeemedia.com'u ziyaret et!

------ Podbee Sunar -------

Bu podcast reklam içermektedir.

18 Mart Çanakkale Deniz Zaferi'nin 109. yılında olağanüstü bir savaş hikayesiyle huzurlarınızdayız. Aynı asker, aynı savaşta, iki düşman ülkede birden kahraman olabilir mi? Alistair John Taylor mı yoksa Gazi Ali Can Çavuş mu? Tüyler ürpertici bu hikayeye hazırsanız başlayalım.


Oyuncular:
Beyaz Hala: Yasemin Yeşilgöz
Mustafa Kemal Paşa: Metin Bozkurt
Victoria Taylor: Dila Zeynep Dereli
Alistair John Taylor: Kadir Can Değer
Rehber: Gökbey Karataş
Türk Askeri: Zafer Peker
Köylü: Batuhan Kösegil

------- Podbee Sunar -------
Bu podcast, getirfinans hakkında reklam içerir.  getirfinans iyi faizi vade beklemeden günlük kazandırır. Kredi faiz oranı düşüktür. Aidatsız kredi kartı sunar. Para transferinden ücret almaz. Sen de getirfinanslı ol. Bu podcast, Garanti BBVA hakkında reklam içerir. Bonus Platinum Dinamik'le tanışın!Kendiliğinden saatte bir değişen güvenlik koduyla internet alışverişlerinin en yeni ve daha da güvenli ödeme yöntemi!
See Privacy Policy at https://art19.com/privacy and California Privacy Notice at https://art19.com/privacy#do-not-sell-my-info.

20: Bir Çanakkale Öyküsü - İki Ulusun Kahramanı Ali Can Çavuş

Küçük bir Osmanlı şehrinden, mazlum bir halkın direniş karargahına, ardından Devrim’in ve Cumhuriyet’in başkentliğine uzanan yolculuk. Bilgisel’in yeni bölümünde Ankara’nın yakın tarihinde bir gezintiye çıkıp şehrin siyasi ve kültürel dokularını inceledik. Hazırsanız başlayalım.









Tüm bölümler ve daha fazlası için podbeemedia.com'u ziyaret et!

------ Podbee Sunar -------

Bu podcast reklam içermektedir.

Küçük bir Osmanlı şehrinden, mazlum bir halkın direniş karargahına, ardından Devrim’in ve Cumhuriyet’in başkentliğine uzanan yolculuk. Bilgisel’in yeni bölümünde Ankara’nın yakın tarihinde bir gezintiye çıkıp şehrin siyasi ve kültürel dokularını inceledik. Hazırsanız başlayalım.

------- Podbee Sunar -------
Bu podcast, getirfinans hakkında reklam içerir.  getirfinans iyi faizi vade beklemeden günlük kazandırır. Kredi faiz oranı düşüktür. Aidatsız kredi kartı sunar. Para transferinden ücret almaz. Sen de getirfinanslı ol. Bu podcast, Garanti BBVA hakkında reklam içerir. Bonus Platinum Dinamik'le tanışın!Kendiliğinden saatte bir değişen güvenlik koduyla internet alışverişlerinin en yeni ve daha da güvenli ödeme yöntemi!
See Privacy Policy at https://art19.com/privacy and California Privacy Notice at https://art19.com/privacy#do-not-sell-my-info.

19: Cumhuriyetin Şehri - Ankara'nın 100 Yılı

8 Mart Dünya Kadınlar Günü’nde Bilgisel’in özel bölümüyle huzurlarınızdayız. Türkiye’de kadınların seçme ve seçilme hakkı kazanması için daha cumhuriyet kurulmadan önce mücadele etmeye başlayan Nezihe Muhiddin’in ve Türkiye Kadınlar Birliği’nin öyküsünü çok seveceksiniz. Hazırsanız başlayalım.

Oyuncular:

Nezihe Muhiddin: Gülşah Dim

Mustafa Kemal Atatürk: Metin Bozkurt









Tüm bölümler ve daha fazlası için podbeemedia.com'u ziyaret et!

------ Podbee Sunar -------

Bu podcast reklam içermektedir.

8 Mart Dünya Kadınlar Günü’nde Bilgisel’in özel bölümüyle huzurlarınızdayız. Türkiye’de kadınların seçme ve seçilme hakkı kazanması için daha cumhuriyet kurulmadan önce mücadele etmeye başlayan Nezihe Muhiddin’in ve Türkiye Kadınlar Birliği’nin öyküsünü çok seveceksiniz. Hazırsanız başlayalım.
Oyuncular:
Nezihe Muhiddin: Gülşah Dim
Mustafa Kemal Atatürk: Metin Bozkurt

------- Podbee Sunar -------
Bu podcast, getirfinans hakkında reklam içerir.  getirfinans iyi faizi vade beklemeden günlük kazandırır. Kredi faiz oranı düşüktür. Aidatsız kredi kartı sunar. Para transferinden ücret almaz. Sen de getirfinanslı ol. Bu podcast, Garanti BBVA hakkında reklam içerir. Bonus Platinum Dinamik'le tanışın!Kendiliğinden saatte bir değişen güvenlik koduyla internet alışverişlerinin en yeni ve daha da güvenli ödeme yöntemi!
See Privacy Policy at https://art19.com/privacy and California Privacy Notice at https://art19.com/privacy#do-not-sell-my-info.

18: Kadının Fendi: Nezihe Muhiddin ve Kadınlar Halk Fırkası

Bilgisel’in yeni bölümünde Yerel Seçimlere kısa bir zaman kala şehirlerimizi mercek altına alıyoruz. Ege’nin incisi İzmir’in 100 yıllık macerası; siyasi yapısı, yerel dinamikleri ve belediyecilik tarihiyle huzurlarınızdayız. Keyifli dinlemeler.

See Privacy Policy at https://art19.com/privacy and California Privacy Notice at https://art19.com/privacy#do-not-sell-my-info.

17: Ege'nin İncisi - İzmir'in 100 Yılı

Bilgisel’in yeni bölümünde Türk sinemasının en kült yapımlarından olan Vizontele’nin kahkahaların arkasına gizlediği sosyo-politik saptamalarını sizler için derledik. Hazırsanız başlayalım.


See Privacy Policy at https://art19.com/privacy and California Privacy Notice at https://art19.com/privacy#do-not-sell-my-info.

16: Kahkahalar Arkasına Gizlenmiş Bir Melodram - Vizontele

Bilgisel’in yeni bölümünde yıkılan Yugoslavya’nın enkazından futbol topuna sarılarak çıkan, Bosna Hersek tarihinin en büyük futbolcusu Edin Dzeko’nun öyküsüyle huzurlarınızdayız. Keyifli dinlemeler.


See Privacy Policy at https://art19.com/privacy and California Privacy Notice at https://art19.com/privacy#do-not-sell-my-info.

15: Savaş ve Yıkımın Ortasından Zirveye - Edin Dzeko

Bilgisel'in yeni bölümünde koskoca bir devletin, bir hayvan türüne karşı açtığı savaşa tanık olacaksınız. Avustralya Ordusu'nun Emu Kuşları'na karşı verdiği mücadelenin hikayesi ile huzurlarınızdayız. Hazırsanız başlayalım.


See Privacy Policy at https://art19.com/privacy and California Privacy Notice at https://art19.com/privacy#do-not-sell-my-info.

14: Tarihin En Enteresan Savaşı - Avustralya, Emu Kuşlarına Karşı

Bilgisel’in yeni bölümünde, büyük deprem felaketinin birinci yılında, kaybettiğimiz canlarımızı anarken, enkaz altında yaşamını yitiren Hataysporlu Christian Aysu’nun yüreklere dokunan hikayesiyle huzurlarınızdayız. Hazırsanız, başlayalım.


See Privacy Policy at https://art19.com/privacy and California Privacy Notice at https://art19.com/privacy#do-not-sell-my-info.

13: Bir Son Saniye Golünün Öyküsü - Christian Atsu

Bilgisel'in yeni bölümünde Kurtuluş Savaşı dönemine uzanıyoruz. İtilaf devletlerinden İtalya'nın işgal ettiği bölgelerdeki tutumunu ve Türkiye ile kurduğu ilişkileri masaya yatırıyoruz. Hazırsanız, başlayalım.


See Privacy Policy at https://art19.com/privacy and California Privacy Notice at https://art19.com/privacy#do-not-sell-my-info.

28: Kurtuluş Savaşı Döneminde Türkiye - İtalya İlişkileri

Türkiye tarihinde iz bıraksa da geçen zamanda unutulmaya yüz tutan siyasi ve kültürel olaylara sesli bir kapı açıyoruz. Podbee Media yapımı Bilgisel ile hem yakın zaman Türkiye tarihine, hem de toplumsal olayların perde arkasını aralıyoruz.

Bilgisel

Bilgisel'in bu bölümünde futbol tarihinin en ikonik rekabetlerinden birini, Arjantin ve İngiltere arasındaki çekişmeyi ele alıyoruz. 1966'da sahada başlayan bu husumetin tarihsel akışını inceliyoruz. Hazırsanız başlayalım.


See Privacy Policy at https://art19.com/privacy and California Privacy Notice at https://art19.com/privacy#do-not-sell-my-info.

Podcast'e Soru Sor

Kaydet - Dinle - Gönder

Bildirimler

Bilgisel

Her hafta eklenen yeni bölümleri kaçırma!