Bilgisel'in yeni bölümünde Kurtuluş Savaşı dönemine uzanıyoruz. İtilaf devletlerinden İtalya'nın işgal ettiği bölgelerdeki tutumunu ve Türkiye ile kurduğu ilişkileri masaya yatırıyoruz. Hazırsanız, başlayalım.


See Privacy Policy at https://art19.com/privacy and California Privacy Notice at https://art19.com/privacy#do-not-sell-my-info.

28: Kurtuluş Savaşı Döneminde Türkiye - İtalya İlişkileri

Merhaba, ben Ali Yağız Baltacı. Bilgisayar'ın yeni bölümünde Kurtuluş Savaşı'nın ilk yıllarında İtalya'nın işgal ettiği bölgelerdeki tutumu üzerine konuşacağız. Hazırsanız başlayalım. Şimdi herkesin hafızasını zorlayarak aklına bir harita getirmesini rica ediyorum. Birinci Dünya Savaşı sonrasında Osmanlı İmparatorluğu'nun paylaştırıldığı haritayı, İstanbul ve çevresinin İngiltere liderliğindeki müttefik kuvvetler tarafından paylaşıldığı Ege ve Trakya'nın Yunanistan'a, Güneydoğu'nun Fransa'ya, Doğu Andolu'nun Ermenistan'a bırakıldığı renk renk boyanmış o piyano anımsayın. Eğer ilkokulu Türkiye'de okuduysanız bu haritayı hayat bilgisi ya da sosyal bilgiler derslerinde defalarca gördüğünüze eminim. Kurtuluş Savaşı öncesinde Andolu'nun farklı devletlere nasıl paylaştırıldığını resmediyordu bu harita. Nitekim Mustafa Kemal Paşa önderliğinde gerçekleştirdiğimiz Kurtuluş Savaşı'nda Bu ülkelerin neredeyse tamamıyla savaşmıştık. Savaşın merkez üssü olan Batı cephesinde Yunanistan'a karşı kanlı muharebeler gerçekleşti. İngiltere ile doğrudan savaşmadık. Fakat Yunanistan'ın hamisi onlardı. Güneyde Fransa, doğudaysa Ermenistanlı çetelere karşı şehir savaşları verildi. Henüz bahsetmediğimiz eksik bir ülke var bu hikayede. Aklınıza geldi mi? Evet, doğru bildiniz. Söz ettiğim haritadan önemli bir pay verilmişti İtalya'ya. Muğla'dan Mersin'e kadar tüm Akdeniz şeridi, Burdur, Isparta, Konya ve Antalya gibi birçok önemli şehir İtalya'ya teslim bırakılmıştı. Az buz değil, Yunanistan'a verilenden daha büyük bir bölgeydi bu. Peki neden işgalci İtalya askerleriyle hiç savaşmadık? Neden bu bölgelerde hiçbir çatışma veya direniş olmadı? Şimdi sizlere bu sorunun yanıltını vermeye çalışacağım. Osmanlı İmparatorluğu Birinci Dünya Savaşı'ndan mağlup ayrılıp boynu mükük bir şekilde ateşkes pasasına oturmuştu. Osmanlı topraklarına gözünü dikmiş itilaf devletleri arasında belki de en heveslisiydi İtalya. En büyük arzularıysa İzmir ve çevresini almaktı. Sınırlarını genişletmek isteyen İtalya, 1911'de Osmanlı'nın Ege denizindeki 12 adasını topraklarına katmıştı. Şimdi bu pastanın üstüne çileği koymanın vaktiydi. O çilek kuşkusuz İzmir'de. Anadolu, Rodos ve Onika'da yakın olması, zengin taş kömür yatakları, verimli toprakları, iklimi, doğal su kaynakları, çeşitli ağaçlarla dolu ormanları ve hayvancılığa elverişli mera ve otlakları sebebiyle İtalya için iştah kabartıcı özelliklere sahipti bu bölge. Ateşkes görüşmelerinde İzmir ve çevresini istediklerini açıkça ifade ettiler. Kararlılıklarını göstermek içinse 24 Nisan 1919'da Kuşadası'nı işgal ettiler. Şimdi sırada yavaşça kuzeye doğru çıkıp İzmir-Aydın-Demir yolunu kontrol altına almak vardı. Ancak 15 Mayıs'ta hiç hoşnut olmayacakları bir haber aldılar. Yunanistan çok büyük bir askeri güçle İzmir'e çıkartma yapmıştı. İtalya sırtından hançerlenmişti. Daha önce kendilerine vaat edilen bölge artık Yunanistan'ın kontrolü altındaydı. Yunanistan ise büyük bir iştahla İzmir, Aydın ve Manisa'yı işgal etti. İngiltere'nin Yunanistan ordusuna desteği karşısında İtalya çaresiz kalmıştı. Mecburen Ege'yi terk ederek daha güneye, Akdeniz'e yöneldiler ve toplamda 40 bin askerle Antalya ve çevresini işgal ettiler. Ancak akılları İzmir'de kalmıştı. Son dakikada yedikleri bu kazığı hiç unutmayacaklar. Peki İngiltere neden İtalya'nın öfkesine maruz kalmak pahasına İzmir'i, Yunanistan'ı bırakmıştı? İngilizler Anadolu'da yeşermeye başlayan dirniş hareketlerinden haberdardı. Nitekim Mustafa Kemal Paşa 19 Mayıs'ta Samsun'a çıkmış ve Anadolu'da yeni bir kurtuluş hareketi başlatmak üzere kongreler toplamaya başlamıştı. Bu sırada İzmir ve çevresindeki Yunanistan işgaline karşı çıkan Türk çeteleri Gerilla savaşları vererek düşmanı zayıflatıyordu. İngiltere'nin ise bu direnişe karşı gönüllerince kullanabilecekleri bir taşerona ihtiyacı vardı. İtalya'yı istedikleri kadar rahat kullanamazlardı. O yüzden bu rolü Yunanistan'a verdiler. İtalyanlar ise çekildikleri Akdeniz'de sessizce olacakları izlemeye koyuldu. İtalya'nın, Anadolu'da işgal ettiği bölgelerde yaşamış insanların ortak fikri, işgal güçlerinin kendilerine karşı çok iyi davrandıkları yönündedir. Bu bilgiyi çok sayıda farklı kaynaktan teyit etmek mümkün. Evet, gerçekten de Burdur, Antalya, Konya ve Muğla'da bölge halkı ile İtalyan askerleri arasında hiçbir çatışma yaşanmamıştı. Bunun çeşitli sebepleri var. Hepsinden önce İtalyanların Türkiye ile özel bir husumeti yoktu. İşgallere pragmatist düşüncelerle girişmişlerdi. yerli halk ile iyi geçinmeye çok önem veriyorlar, Anadolu'da herhangi bir çatışma içine girmekten imtina ediyorlardı. Bu yüzden işgal ettikleri bölgelerde hastaneler açtılar. İtalyan askerleri köylülere işlerinde yardım etti. Komutanları şehir efradıyla iyi ilişkiler kurdu. Diğer taraftan Türkler de İtalyan işgalcileri bir nevi ehveni şer. Yani kötünün iyisi olarak görüyordu. Zira Batı Anadolu'yu işgal eden Yunanistan'ın yerli halka zulmettiği haberleri geliyordu. İtalya askerlerinin olduğu şehirlere ise Yunanistan giremiyordu. Bu yüzden halk Yunanistan geleceğine İtalya kalsın diye düşünüyordu. Diğer taraftan Anadolu'da başlayan milli mücadeleyi de dikkatle izledi İtalya. Mustafa Kemal Paşa Ankara'ya gelmiş, savaş meclisini açmış, Yunanistan'a karşı savaşacak düzenli orduyu kurma çabalarına girişmişti. Düzenli ordu, Eskişehir'in kuzeyindeki Yunönü Meydanı'ndan galip çıkmış, Yunanistan ordusuna karşı ilk başarı elde edilmişti. Aynı dönemde Anadolu'nun her yerinde Kuva-i Milliye'ye katılım için seferberlikler başlamıştı. Dört bir taraftan Ankara'ya yeni direnişçiler geliyordu. Elbette Akdeniz bölgesinde, İtalya'nın hakimiyet alanında da bu çalışmalar yapılıyordu. İtalyan komutanlar kendi işgal bölgelerinde Kuva-i Milliye çalışmaları yapılmasına seslerini çıkarmadılar. Hatta aynı günlerde Ankara hükümeti Roma'da bir temsilcilik bile açmıştı. Anadolu'daki İtalya işgallerini en kapsamlı şekilde ele alan tarihçi yazar Mevlüt Çelebi, İtalyalı askerlerin Konya'yı işgalini şu sözlerle anlatıyor. İtalyanlar Konya'yı işgal ederken Konya halkı onları dikkatle izliyordu. Şehir içine ilerleyen İtalyan birliklerini izleyen halk üzerinde bunlar en düşük bir korku tesiri oluşturmuyordu. Halk bunların asker değil, maskara olduğunu dahi söylüyorlardı. İtalyanların bakışlarında Konyalılara şirin gözükmek için çırpındıkları ve çevreyi yadırgadıklarını görmek mümkündü. İtalyanlar yerleşmeye çalıştıkları Konya Erkek Öğretmen Okulu'nu karargaha dönüştürdüler. Karargahlarının bulunduğu yer ıslık sesinden, şakalaşmalarından geçilmiyordu. İtalyan karargahı bir işgal garnizonu değil de meşgeden musiki okulları gibiydi. Burdur'da da farklı bir durum yoktu. Bölgede bir hastane açan İtalyalılar şehirdeki çocuklara kart ve çikolata dağıttı. Yunanistan'ı destekleyen İngiltere'nin İtalya ile arası açılmıştı. Diğer itilaf devletleri de İtalya'nın isteklerine destek vermiyordu. İtalya, müttefikleri arasında yalnız kalmıştı. Bu atmosferden yararlanmak isteyen Mussolini önderliğindeki Ulusal Faşist Partisi iktidarı ele geçirmeye çalışıyordu. Tüm bu sebeplerle İtalya'da ciddi iç karışıklıklar yaşanıyordu. Bu şartlar altında İtalya işgal ettiği yerlerden çekilmek zorunda kalmıştı. İtalya'nın işgal ettiği yerlerden çekilme kararı, milli mücadelenin gücünün ve kararlılığının ortaya çıktığı 2. İonis Savaşı sonrasında alındı. Ancak arkasından gerçekleşen Kütahya-Eskişehir Muharebelerinde, Türk birliklerinin Yunanistan karşısında yenilgiye uğraması üzerine İtalya çekilme işlemlerini durdurdu. Sakarya Savaşı'ndan sonra ise kurtuluş mücadelesinin başarıya ulaşacağı ortaya çıkınca İtalya işgal ettiği bölge ve şehirlerden kesin olarak çekildi. Sessiz sedasız giderken arkalarında da bir sürü silah bıraktılar.

Merhaba, ben Ali Yağız Baltacı. Bilgisayar'ın yeni bölümünde Kurtuluş Savaşı'nın ilk yıllarında İtalya'nın işgal ettiği bölgelerdeki tutumu üzerine konuşacağız. Hazırsanız başlayalım.

herkesin hafızasını zorlayarak aklına bir harita getirmesini rica ediyorum.

Birinci Dünya Savaşı sonrasında Osmanlı İmparatorluğu'nun paylaştırıldığı haritayı, İstanbul ve çevresinin İngiltere liderliğindeki müttefik kuvvetler tarafından paylaşıldığı Ege ve Trakya'nın Yunanistan'a, Güneydoğu'nun Fransa'ya, Doğu Andolu'nun Ermenistan'a bırakıldığı renk renk boyanmış o piyano anımsayın. Eğer ilkokulu Türkiye'de okuduysanız bu haritayı hayat bilgisi ya da sosyal bilgiler derslerinde defalarca gördüğünüze eminim. Kurtuluş Savaşı öncesinde Andolu'nun farklı devletlere nasıl paylaştırıldığını resmediyordu bu harita. Nitekim Mustafa Kemal Paşa önderliğinde gerçekleştirdiğimiz Kurtuluş Savaşı'nda

Bu ülkelerin neredeyse tamamıyla savaşmıştık. Savaşın merkez üssü olan Batı cephesinde Yunanistan'a karşı kanlı muharebeler gerçekleşti. İngiltere ile doğrudan savaşmadık. Fakat Yunanistan'ın hamisi onlardı. Güneyde Fransa, doğudaysa Ermenistanlı çetelere karşı şehir savaşları verildi. Henüz bahsetmediğimiz eksik bir ülke var bu hikayede. Aklınıza geldi mi?

Söz ettiğim haritadan önemli bir pay verilmişti İtalya'ya. Muğla'dan Mersin'e kadar tüm Akdeniz şeridi, Burdur, Isparta, Konya ve Antalya gibi birçok önemli şehir İtalya'ya teslim bırakılmıştı. Az buz değil, Yunanistan'a verilenden daha büyük bir bölgeydi bu. Peki neden işgalci İtalya askerleriyle hiç savaşmadık?

Neden bu bölgelerde hiçbir çatışma veya direniş olmadı? Şimdi sizlere bu sorunun yanıltını vermeye çalışacağım.

Osmanlı İmparatorluğu Birinci Dünya Savaşı'ndan mağlup ayrılıp boynu mükük bir şekilde ateşkes pasasına oturmuştu. Osmanlı topraklarına gözünü dikmiş itilaf devletleri arasında belki de en heveslisiydi İtalya. En büyük arzularıysa İzmir ve çevresini almaktı. Sınırlarını genişletmek isteyen İtalya, 1911'de Osmanlı'nın Ege denizindeki 12 adasını topraklarına katmıştı. Şimdi bu pastanın üstüne çileği koymanın vaktiydi. O çilek kuşkusuz İzmir'de. Anadolu, Rodos ve Onika'da yakın olması, zengin taş kömür yatakları, verimli toprakları, iklimi, doğal su kaynakları, çeşitli ağaçlarla dolu ormanları ve hayvancılığa elverişli mera ve otlakları sebebiyle İtalya için iştah kabartıcı özelliklere sahipti bu bölge.

Ateşkes görüşmelerinde İzmir ve çevresini istediklerini açıkça ifade ettiler. Kararlılıklarını göstermek içinse 24 Nisan 1919'da Kuşadası'nı işgal ettiler. Şimdi sırada yavaşça kuzeye doğru çıkıp İzmir-Aydın-Demir yolunu kontrol altına almak vardı. Ancak 15 Mayıs'ta hiç hoşnut olmayacakları bir haber aldılar.

Yunanistan çok büyük bir askeri güçle İzmir'e çıkartma yapmıştı. İtalya sırtından hançerlenmişti. Daha önce kendilerine vaat edilen bölge artık Yunanistan'ın kontrolü altındaydı. Yunanistan ise büyük bir iştahla İzmir, Aydın ve Manisa'yı işgal etti. İngiltere'nin Yunanistan ordusuna desteği karşısında İtalya çaresiz kalmıştı. Mecburen Ege'yi terk ederek daha güneye, Akdeniz'e yöneldiler ve toplamda 40 bin askerle Antalya ve çevresini işgal ettiler. Ancak akılları İzmir'de kalmıştı. Son dakikada yedikleri bu kazığı hiç unutmayacaklar.

Peki İngiltere neden İtalya'nın öfkesine maruz kalmak pahasına İzmir'i, Yunanistan'ı bırakmıştı? İngilizler Anadolu'da yeşermeye başlayan dirniş hareketlerinden haberdardı. Nitekim Mustafa Kemal Paşa 19 Mayıs'ta Samsun'a çıkmış ve Anadolu'da yeni bir kurtuluş hareketi başlatmak üzere kongreler toplamaya başlamıştı. Bu sırada İzmir ve çevresindeki Yunanistan işgaline karşı çıkan Türk çeteleri

Gerilla savaşları vererek düşmanı zayıflatıyordu. İngiltere'nin ise bu direnişe karşı gönüllerince kullanabilecekleri bir taşerona ihtiyacı vardı. İtalya'yı istedikleri kadar rahat kullanamazlardı. O yüzden bu rolü Yunanistan'a verdiler.

İtalyanlar ise çekildikleri Akdeniz'de sessizce olacakları izlemeye koyuldu. İtalya'nın, Anadolu'da işgal ettiği bölgelerde yaşamış insanların ortak fikri, işgal güçlerinin kendilerine karşı çok iyi davrandıkları yönündedir. Bu bilgiyi çok sayıda farklı kaynaktan teyit etmek mümkün. Evet, gerçekten de Burdur, Antalya, Konya ve Muğla'da bölge halkı ile İtalyan askerleri arasında hiçbir çatışma yaşanmamıştı. Bunun çeşitli sebepleri var. Hepsinden önce İtalyanların Türkiye ile özel bir husumeti yoktu. İşgallere pragmatist düşüncelerle girişmişlerdi.

yerli halk ile iyi geçinmeye çok önem veriyorlar, Anadolu'da herhangi bir çatışma içine girmekten imtina ediyorlardı. Bu yüzden işgal ettikleri bölgelerde hastaneler açtılar. İtalyan askerleri köylülere işlerinde yardım etti. Komutanları şehir efradıyla iyi ilişkiler kurdu. Diğer taraftan Türkler de İtalyan işgalcileri bir nevi ehveni şer.

Yani kötünün iyisi olarak görüyordu. Zira Batı Anadolu'yu işgal eden Yunanistan'ın yerli halka zulmettiği haberleri geliyordu. İtalya askerlerinin olduğu şehirlere ise Yunanistan giremiyordu. Bu yüzden halk Yunanistan geleceğine İtalya kalsın diye düşünüyordu. Diğer taraftan Anadolu'da başlayan milli mücadeleyi de dikkatle izledi İtalya.

Mustafa Kemal Paşa Ankara'ya gelmiş, savaş meclisini açmış, Yunanistan'a karşı savaşacak düzenli orduyu kurma çabalarına girişmişti. Düzenli ordu, Eskişehir'in kuzeyindeki Yunönü Meydanı'ndan galip çıkmış, Yunanistan ordusuna karşı ilk başarı elde edilmişti. Aynı dönemde Anadolu'nun her yerinde Kuva-i Milliye'ye katılım için seferberlikler başlamıştı. Dört bir taraftan Ankara'ya yeni direnişçiler geliyordu. Elbette Akdeniz bölgesinde, İtalya'nın hakimiyet alanında da bu çalışmalar yapılıyordu. İtalyan komutanlar kendi işgal bölgelerinde Kuva-i Milliye çalışmaları yapılmasına seslerini çıkarmadılar.

Hatta aynı günlerde Ankara hükümeti Roma'da bir temsilcilik bile açmıştı. Anadolu'daki İtalya işgallerini en kapsamlı şekilde ele alan tarihçi yazar Mevlüt Çelebi, İtalyalı askerlerin Konya'yı işgalini şu sözlerle anlatıyor.

İtalyanlar Konya'yı işgal ederken Konya halkı onları dikkatle izliyordu. Şehir içine ilerleyen İtalyan birliklerini izleyen halk üzerinde bunlar en düşük bir korku tesiri oluşturmuyordu. Halk bunların asker değil, maskara olduğunu dahi söylüyorlardı. İtalyanların bakışlarında Konyalılara şirin gözükmek için çırpındıkları ve çevreyi yadırgadıklarını görmek mümkündü.

İtalyanlar yerleşmeye çalıştıkları Konya Erkek Öğretmen Okulu'nu karargaha dönüştürdüler. Karargahlarının bulunduğu yer ıslık sesinden, şakalaşmalarından geçilmiyordu. İtalyan karargahı bir işgal garnizonu değil de meşgeden musiki okulları gibiydi. Burdur'da da farklı bir durum yoktu.

Bölgede bir hastane açan İtalyalılar şehirdeki çocuklara kart ve çikolata dağıttı. Yunanistan'ı destekleyen İngiltere'nin İtalya ile arası açılmıştı. Diğer itilaf devletleri de İtalya'nın isteklerine destek vermiyordu. İtalya, müttefikleri arasında yalnız kalmıştı.

Bu atmosferden yararlanmak isteyen Mussolini önderliğindeki Ulusal Faşist Partisi iktidarı ele geçirmeye çalışıyordu. Tüm bu sebeplerle İtalya'da ciddi iç karışıklıklar yaşanıyordu. Bu şartlar altında İtalya işgal ettiği yerlerden çekilmek zorunda kalmıştı.

İtalya'nın işgal ettiği yerlerden çekilme kararı, milli mücadelenin gücünün ve kararlılığının ortaya çıktığı 2. İonis Savaşı sonrasında alındı. Ancak arkasından gerçekleşen Kütahya-Eskişehir Muharebelerinde, Türk birliklerinin Yunanistan karşısında yenilgiye uğraması üzerine İtalya çekilme işlemlerini durdurdu. Sakarya Savaşı'ndan sonra ise kurtuluş mücadelesinin başarıya ulaşacağı ortaya çıkınca İtalya işgal ettiği bölge ve şehirlerden kesin olarak çekildi. Sessiz sedasız giderken arkalarında da bir sürü silah bıraktılar.

Bilgisel'de bu hafta, son yılların en popüler siyasetçilerinden Ekrem İmamoğlu'nun politik kariyerindeki kırılma anlarına odaklanacağız. Onun, Türk Ocağı Limasol kalesinden İstanbul Büyükşehir Belediyesi Başkanlığı'na uzanan hikayesine tanıklık edeceğiz. Hazırsanız, başlayalım.











Tüm bölümler ve daha fazlası için podbeemedia.com'u ziyaret et!


----- Podbee Sunar -------

Bu podcast reklam içermektedir.

Bilgisel'de bu hafta, son yılların en popüler siyasetçilerinden Ekrem İmamoğlu'nun politik kariyerindeki kırılma anlarına odaklanacağız. Onun, Türk Ocağı Limasol kalesinden İstanbul Büyükşehir Belediyesi Başkanlığı'na uzanan hikayesine tanıklık edeceğiz. Hazırsanız, başlayalım.

------- Podbee Sunar -------
Bu podcast, getirfinans hakkında reklam içerir.  getirfinans iyi faizi vade beklemeden günlük kazandırır. Kredi faiz oranı düşüktür. Aidatsız kredi kartı sunar. Para transferinden ücret almaz. Sen de getirfinanslı ol. Bu podcast, Garanti BBVA hakkında reklam içerir. Bonus Platinum Dinamik'le tanışın!Kendiliğinden saatte bir değişen güvenlik koduyla internet alışverişlerinin en yeni ve daha da güvenli ödeme yöntemi!
See Privacy Policy at https://art19.com/privacy and California Privacy Notice at https://art19.com/privacy#do-not-sell-my-info.

22: Kalecilikten Politikaya : Ekrem İmamoğlu'nun Siyasi Yaşamı I Tekrar Dosyası

Bilgisel’in yeni bölümünde tüm özellikleriyle dünyanın en özel şehirlerinden olan İstanbul’un siyasi ve kültürel çerçevede 100 yıllık yolculuğunu derledik. Seçim öncesi İstanbul’un yerel dinamiklerini inceledik. Hazırsanız başlayalım.



Bölüm içerisinde referansta bulunduğumuz 31. Bölüm ektedir.

Kalecilikten Politikaya: Ekrem İmamoğlu'nun Siyasi Yaşamı

https://open.spotify.com/episode/61lwVwEsKVgaH5Pic2cReU?si=46d8771418764f09







Tüm bölümler ve daha fazlası için podbeemedia.com'u ziyaret et!

------ Podbee Sunar -------

Bu podcast reklam içermektedir.

Bilgisel’in yeni bölümünde tüm özellikleriyle dünyanın en özel şehirlerinden olan İstanbul’un siyasi ve kültürel çerçevede 100 yıllık yolculuğunu derledik. Seçim öncesi İstanbul’un yerel dinamiklerini inceledik. Hazırsanız başlayalım.

Bölüm içerisinde referansta bulunduğumuz 31. Bölüm ektedir.
Kalecilikten Politikaya: Ekrem İmamoğlu'nun Siyasi Yaşamı
https://open.spotify.com/episode/61lwVwEsKVgaH5Pic2cReU?si=46d8771418764f09

------- Podbee Sunar -------
Bu podcast, getirfinans hakkında reklam içerir.  getirfinans iyi faizi vade beklemeden günlük kazandırır. Kredi faiz oranı düşüktür. Aidatsız kredi kartı sunar. Para transferinden ücret almaz. Sen de getirfinanslı ol. Bu podcast, Garanti BBVA hakkında reklam içerir. Bonus Platinum Dinamik'le tanışın!Kendiliğinden saatte bir değişen güvenlik koduyla internet alışverişlerinin en yeni ve daha da güvenli ödeme yöntemi!
See Privacy Policy at https://art19.com/privacy and California Privacy Notice at https://art19.com/privacy#do-not-sell-my-info.

21: Dünyanın Başkenti: İstanbul'un 100 Yılı

18 Mart Çanakkale Deniz Zaferi'nin 109. yılında olağanüstü bir savaş hikayesiyle huzurlarınızdayız. Aynı asker, aynı savaşta, iki düşman ülkede birden kahraman olabilir mi? Alistair John Taylor mı yoksa Gazi Ali Can Çavuş mu? Tüyler ürpertici bu hikayeye hazırsanız başlayalım.





Oyuncular:

Beyaz Hala: Yasemin Yeşilgöz

Mustafa Kemal Paşa: Metin Bozkurt

Victoria Taylor: Dila Zeynep Dereli

Alistair John Taylor: Kadir Can Değer

Rehber: Gökbey Karataş

Türk Askeri: Zafer Peker

Köylü: Batuhan Kösegil









Tüm bölümler ve daha fazlası için podbeemedia.com'u ziyaret et!

------ Podbee Sunar -------

Bu podcast reklam içermektedir.

18 Mart Çanakkale Deniz Zaferi'nin 109. yılında olağanüstü bir savaş hikayesiyle huzurlarınızdayız. Aynı asker, aynı savaşta, iki düşman ülkede birden kahraman olabilir mi? Alistair John Taylor mı yoksa Gazi Ali Can Çavuş mu? Tüyler ürpertici bu hikayeye hazırsanız başlayalım.


Oyuncular:
Beyaz Hala: Yasemin Yeşilgöz
Mustafa Kemal Paşa: Metin Bozkurt
Victoria Taylor: Dila Zeynep Dereli
Alistair John Taylor: Kadir Can Değer
Rehber: Gökbey Karataş
Türk Askeri: Zafer Peker
Köylü: Batuhan Kösegil

------- Podbee Sunar -------
Bu podcast, getirfinans hakkında reklam içerir.  getirfinans iyi faizi vade beklemeden günlük kazandırır. Kredi faiz oranı düşüktür. Aidatsız kredi kartı sunar. Para transferinden ücret almaz. Sen de getirfinanslı ol. Bu podcast, Garanti BBVA hakkında reklam içerir. Bonus Platinum Dinamik'le tanışın!Kendiliğinden saatte bir değişen güvenlik koduyla internet alışverişlerinin en yeni ve daha da güvenli ödeme yöntemi!
See Privacy Policy at https://art19.com/privacy and California Privacy Notice at https://art19.com/privacy#do-not-sell-my-info.

20: Bir Çanakkale Öyküsü - İki Ulusun Kahramanı Ali Can Çavuş

Küçük bir Osmanlı şehrinden, mazlum bir halkın direniş karargahına, ardından Devrim’in ve Cumhuriyet’in başkentliğine uzanan yolculuk. Bilgisel’in yeni bölümünde Ankara’nın yakın tarihinde bir gezintiye çıkıp şehrin siyasi ve kültürel dokularını inceledik. Hazırsanız başlayalım.









Tüm bölümler ve daha fazlası için podbeemedia.com'u ziyaret et!

------ Podbee Sunar -------

Bu podcast reklam içermektedir.

Küçük bir Osmanlı şehrinden, mazlum bir halkın direniş karargahına, ardından Devrim’in ve Cumhuriyet’in başkentliğine uzanan yolculuk. Bilgisel’in yeni bölümünde Ankara’nın yakın tarihinde bir gezintiye çıkıp şehrin siyasi ve kültürel dokularını inceledik. Hazırsanız başlayalım.

------- Podbee Sunar -------
Bu podcast, getirfinans hakkında reklam içerir.  getirfinans iyi faizi vade beklemeden günlük kazandırır. Kredi faiz oranı düşüktür. Aidatsız kredi kartı sunar. Para transferinden ücret almaz. Sen de getirfinanslı ol. Bu podcast, Garanti BBVA hakkında reklam içerir. Bonus Platinum Dinamik'le tanışın!Kendiliğinden saatte bir değişen güvenlik koduyla internet alışverişlerinin en yeni ve daha da güvenli ödeme yöntemi!
See Privacy Policy at https://art19.com/privacy and California Privacy Notice at https://art19.com/privacy#do-not-sell-my-info.

19: Cumhuriyetin Şehri - Ankara'nın 100 Yılı

8 Mart Dünya Kadınlar Günü’nde Bilgisel’in özel bölümüyle huzurlarınızdayız. Türkiye’de kadınların seçme ve seçilme hakkı kazanması için daha cumhuriyet kurulmadan önce mücadele etmeye başlayan Nezihe Muhiddin’in ve Türkiye Kadınlar Birliği’nin öyküsünü çok seveceksiniz. Hazırsanız başlayalım.

Oyuncular:

Nezihe Muhiddin: Gülşah Dim

Mustafa Kemal Atatürk: Metin Bozkurt









Tüm bölümler ve daha fazlası için podbeemedia.com'u ziyaret et!

------ Podbee Sunar -------

Bu podcast reklam içermektedir.

8 Mart Dünya Kadınlar Günü’nde Bilgisel’in özel bölümüyle huzurlarınızdayız. Türkiye’de kadınların seçme ve seçilme hakkı kazanması için daha cumhuriyet kurulmadan önce mücadele etmeye başlayan Nezihe Muhiddin’in ve Türkiye Kadınlar Birliği’nin öyküsünü çok seveceksiniz. Hazırsanız başlayalım.
Oyuncular:
Nezihe Muhiddin: Gülşah Dim
Mustafa Kemal Atatürk: Metin Bozkurt

------- Podbee Sunar -------
Bu podcast, getirfinans hakkında reklam içerir.  getirfinans iyi faizi vade beklemeden günlük kazandırır. Kredi faiz oranı düşüktür. Aidatsız kredi kartı sunar. Para transferinden ücret almaz. Sen de getirfinanslı ol. Bu podcast, Garanti BBVA hakkında reklam içerir. Bonus Platinum Dinamik'le tanışın!Kendiliğinden saatte bir değişen güvenlik koduyla internet alışverişlerinin en yeni ve daha da güvenli ödeme yöntemi!
See Privacy Policy at https://art19.com/privacy and California Privacy Notice at https://art19.com/privacy#do-not-sell-my-info.

18: Kadının Fendi: Nezihe Muhiddin ve Kadınlar Halk Fırkası

Bilgisel’in yeni bölümünde Yerel Seçimlere kısa bir zaman kala şehirlerimizi mercek altına alıyoruz. Ege’nin incisi İzmir’in 100 yıllık macerası; siyasi yapısı, yerel dinamikleri ve belediyecilik tarihiyle huzurlarınızdayız. Keyifli dinlemeler.

See Privacy Policy at https://art19.com/privacy and California Privacy Notice at https://art19.com/privacy#do-not-sell-my-info.

17: Ege'nin İncisi - İzmir'in 100 Yılı

Bilgisel’in yeni bölümünde Türk sinemasının en kült yapımlarından olan Vizontele’nin kahkahaların arkasına gizlediği sosyo-politik saptamalarını sizler için derledik. Hazırsanız başlayalım.


See Privacy Policy at https://art19.com/privacy and California Privacy Notice at https://art19.com/privacy#do-not-sell-my-info.

16: Kahkahalar Arkasına Gizlenmiş Bir Melodram - Vizontele

Bilgisel’in yeni bölümünde yıkılan Yugoslavya’nın enkazından futbol topuna sarılarak çıkan, Bosna Hersek tarihinin en büyük futbolcusu Edin Dzeko’nun öyküsüyle huzurlarınızdayız. Keyifli dinlemeler.


See Privacy Policy at https://art19.com/privacy and California Privacy Notice at https://art19.com/privacy#do-not-sell-my-info.

15: Savaş ve Yıkımın Ortasından Zirveye - Edin Dzeko

Bilgisel'in yeni bölümünde koskoca bir devletin, bir hayvan türüne karşı açtığı savaşa tanık olacaksınız. Avustralya Ordusu'nun Emu Kuşları'na karşı verdiği mücadelenin hikayesi ile huzurlarınızdayız. Hazırsanız başlayalım.


See Privacy Policy at https://art19.com/privacy and California Privacy Notice at https://art19.com/privacy#do-not-sell-my-info.

14: Tarihin En Enteresan Savaşı - Avustralya, Emu Kuşlarına Karşı

Bilgisel’in yeni bölümünde, büyük deprem felaketinin birinci yılında, kaybettiğimiz canlarımızı anarken, enkaz altında yaşamını yitiren Hataysporlu Christian Aysu’nun yüreklere dokunan hikayesiyle huzurlarınızdayız. Hazırsanız, başlayalım.


See Privacy Policy at https://art19.com/privacy and California Privacy Notice at https://art19.com/privacy#do-not-sell-my-info.

13: Bir Son Saniye Golünün Öyküsü - Christian Atsu

Türkiye tarihinin son yıllarına yön veren, tüm odakları üzerinde toplayan bir krizi masaya yatırıyoruz Bilgisel'in bu bölümünde. Ak Parti ve FETÖ'nün ortaklıkla başlayıp, büyük bir politik kavgaya dönüşen ilişkisindeki kırılma anlarını takip ediyoruz. Hazırsanız, başlayalım.


See Privacy Policy at https://art19.com/privacy and California Privacy Notice at https://art19.com/privacy#do-not-sell-my-info.

29: Ak Parti - FETÖ Krizinin Tarihçesi

Türkiye tarihinde iz bıraksa da geçen zamanda unutulmaya yüz tutan siyasi ve kültürel olaylara sesli bir kapı açıyoruz. Podbee Media yapımı Bilgisel ile hem yakın zaman Türkiye tarihine, hem de toplumsal olayların perde arkasını aralıyoruz.

Bilgisel

Bilgisel'de bu hafta, Türkiye futbol tarihinin en tartışmalı konularından birini, 3 Temmuz Şike Davası Sürecini mercek altına aldık. Fenerbahçe ve başkan Aziz Yıldırım'ın ekseninde gelişen soruşturmaların perde arkasını inceledik. Hazırsanız başlayalım.

See Privacy Policy at https://art19.com/privacy and California Privacy Notice at https://art19.com/privacy#do-not-sell-my-info.

Podcast'e Soru Sor

Kaydet - Dinle - Gönder

Bildirimler

Bilgisel

Her hafta eklenen yeni bölümleri kaçırma!