1998 yılının son günlerine geldiğimizde Şampiyonlar Ligi B Grubu'nda Juventus, İstanbul'a gelip Galatasaray'la karşılaşacaktı. Bu cümlenin normalliğini bozan dev bir olaysa eş zamanlı olarak yaşanıyor, bölücü terör örgütü PKK'nın başı Abdullah Öcalan, İtalya tarafından Türkiye'ye teslim edilmiyordu. Devamı için hazırsanız başlayalım mı?


See Privacy Policy at https://art19.com/privacy and California Privacy Notice at https://art19.com/privacy#do-not-sell-my-info.

22: Abdullah Öcalan'ın Yakalanmasının Gerginliğinde Bir Maç: Galatasaray-Juventus

Merhaba ben Ali Yağız Baltacı. Bilgisayarda bu hafta Galatasaray ile Juventus arasında 1998'de oynanan maçın PKK terör örgütü lideri Abdullah Öcalan yüzünden nasıl bir gerginlik altında oynandığını anlattık. Öyleyse başlayalım. 24 sene önce İtalyanların güçlü temsilcisi Juventus kafilesi tedirgin, endişeli, ürkek adımlarla İstanbul'a ayak basıyordu. Şampiyonlar Ligi tarihinin en sürüncemeli, netameli maçlarından biri o gece İstanbul'da Galatasaray'la Juventus arasında oynanacaktı. Bir futbol maçının çok ötesinde bir kimliğe bürünen İtalyan oyuncuların İstanbul'a ancak cesedimiz gelir dediği süreç ise bir yıllık bir zamana yayılıyordu. Terörist başı Abdullah Koçalan yüzünden de bu gerginlik. Çeyrek asırdır Türkiye'nin gündeminden bir an olsun düşmeyen bu figürün yakalanma ve Türkiye'ye getirilme sürecinin yalnızca siyasetin konusu olduğunu düşünüyorsunuz değil mi? Öyleyse şimdi tüm bildiklerinizi unutun. Abdullah Öcalan, liderlerini yüttüğü PKK terör örgütünü Suriye'den idare ediyordu. 1998 yılının Ekim ayında Türkiye'nin yoğun baskısı sonucu Suriye'yi terk etmek zorunda kaldı. Hafız Esat, nereye giderse gitsin ama artık burada kalmasın demişti. Suriye'den ayrılması sonrası Öcalan için aylarca oradan oraya sürükleneceği uzun bir yolculuk başladı. Peki Abdullah Öcalan nereye gidecekti? PKK'ya ve Öcalan'a dolaylı yoldan destek veren çok sayıda ülke vardı. Ancak hiçbirisi Öcalan'ı ülkelerine kabul etmeyi göze alacak kadar gözünü karartamıyordu. Öcalan'ın ilk adresi Rusya oldu. Ancak kendisine sığınma hakkı verilmedi. Kendisine yeni bir adres bulmaya çalıştı. İlk uçakla Yunanistan'a gitti. Yunanistan'ın kendisine yardımcı olacağına, kapılarını açacağına inanıyordu. Ancak hiç beklemediği bir yanıt aldı. Dışişleri Bakanı Theodoros Pangalos, dünyanın her ülkesine gidebilirsin. Dünyada gidemeyeceğin tek bir ülke varsa o da Yunanistan'dır. Yunan makamlarının bu tavrı son derece anlaşılırdı. Zira Türkiye ve Yunanistan'ın zaten yeteri kadar sorunu vardı. Bir de Öcalan'ın Yunanistan tarafından kabul edilmesi kıyameti koparırdı. Ayrıca Yunanistan ile Türkiye'nin NATO'da müttefikliğinin bozulması göze alınamayacak bir riskti. Bunu iyi bilen Yunan politikacılar Öcalan'ın ülkeye girişine izin vermedi. Abdullah Öcalan çaresiz bir şekilde Atina'yı terk etti. Tekrardan Rusya'ya sığınmak istedi. Moskova'ya hareket etti. Ancak Türk istihbaratı bundan haberdar oldu ve Rus makamlarıyla iletişime geçerek Öcalan'ın Rusya'da kalmasının önüne geçildi. Abdullah Öcalan bir paket gibi oradan oraya sürükleniyordu. Bir sonraki adresi İtalya oldu. Sonunda Rusya'da edindiği sahte bir kimlikle İtalya'ya hareket etti ve Roma'da havalimanında yakalandı. İtalya'ya vardığında ülkeye giriş yaparken sahte bir pasaport kullandığı gerekçesiyle tutuklandı. İtalya Başbakanı Massimo Della Ma'a, Öcalan'ın İtalya'daki Kürt diasporasıyla iletişim kurarak geldiğini, kendilerinin haberi olmadığını söyledi. Öcalan'ın İtalya'da yakalanıp tutuklandığı haberi Türkiye'ye ulaşınca bir anda yer yerinde oynadı. Başta şehit aileleri olmak üzere on binlerce kişi mutlulukla sokağa çıktı, kutlamalar yaptı. Herkes Öcalan'ın Türkiye'ye iade edilmesine kesin gözüyle bakıyordu. Ancak İtalyan makamları Öcalan'ı Türkiye'ye iade etmek yerine ev hapsini almayı tercih etti. İtalya'nın bu kararı Türkiye'ye atom bombası gibi düştü. Roma'da İtalyan Komünist Partisi'ne ait bir mülke yerleştirilen Öcalan'ın iade edilmemesi Türkiye'de büyük çaplı gösterilerle protesto edildi. Türkiye Cumhuriyeti, kurulduğu 1923'ten 1998'e kadar İtalya ile ilişkilerinin en zorlu dönemini yaşamaya başladı. Türkiye'de korkunç bir İtalya nefreti peydah oldu. Meydanlarda İtalya bayrakları yakılıyor, terörist İtalya sloganları atılıyor, Türkiye'deki İtalyan malları ulu orta parçalanıyordu. İtalya'nın Ankara Büyükelçisi gün aşırı Dışişleri Bakanlığı'na çağrılıyor, sürekli kendisine protesto notaları veriliyordu. Öcalan'ın iade edilmemesi Türkiye'yi çılgına çevirmişti. Ancak İtalya geri adım atmadı. Başbakan Massimo Dillamma, ''Sizde idam cezası var, veremeyiz.'' diyordu. ''Yargı sürecini bekleyin.'' diye de ekliyordu. Gelin görün ki Türkiye'nin beklemeye tahammülü yoktu. Türkiye İstihbaratı, Öcağ'ın kaldığı villayı havaya uçurma planları yapıyordu. Herkes bir anda gerilimli bir aksiyon filminin ortasına düştü. Bir Fransız atasözü der ki, felaketler üst üste gelir. Tam da bu söze doğru orantılı olarak, Türkiye ile İtalya'nın savaşın eşiğine geldiği günlerde bir Şampiyonlar Ligi maçı gelip çattı. Türkiye'nin kalbinin attığı yerden, Ali Samiyen stadından hepinize mutlu akşamlar diliyorum sevgili seyirciler. Galatasaray ile Juventus, İstanbul'da Alisanyan stadında karşılaşacaktı. Hem o dönemde hem de günümüzde Avrupa'nın en güçlü kulüplerinden birisi olan Juventus takımı, Türkiye'de İtalya'ya yönelik büyük bir tepki olduğunu, can güvenliklerinin olmadığını, bu yüzden İstanbul'a gitmeyeceklerini açıkladı. Juventus takım kaptanları Zidane ve Filippo Inzaghi, canımızı yolda bulmadık. Maç tarafsız sahada oynanmalı. İstanbul'a ancak cesedimiz gelir şeklinde demeçler verdiler. Galatasaray yönetimi Juventus'un talebini kabul edilemez buldu. Zaten İtalya'ya karşı yeteri kadar kurulmuş olan Türkiye kamuoyu da Juventus'un bu tutumunu şımarıklık olarak yorumladı. Tüm gözler UEFA'ya çevrildi. UEFA da maçı bir hafta erteleyip süre kazandı. En nihayetinde maçın İstanbul'da oynanmasına karar verdi. Juventus, UEFA'nın kararı sonrası 2 Aralık 1998 günü olağanüstü güvenlik önlemleri eşliğinde günü birlik İstanbul'a geldi. Rivayetler şudur ki, Juventus kafilesindeki her bir kişiyi yaklaşık 100 polis korumuştur. Türkiye'deki makamların her türlü garantiyi vermesine rağmen Juventus, Türkiye'deki İtalya karşıtı gösterilerden çok etkilenmişti. Bu yüzden İstanbul'da konaklamadılar. Havalimanından doğrudan Alisamien Stadyumuna hareket ettiler. Üç hafta boyunca Avrupa'nın bir numaralı gündemi olan UEFA'nın en üst düzeyde riskli maç kategorisini aldığı Galatasaray-Juventus maçı ise Nicola Amoruso'nun golüne son dakikada karşılık veren Suat Kaya ile bir bir berabere bitti. Peki bunca tantananın ve gerginliğin merkezinde yer alan Abdullah Öcalan'a ne oldu? İtalya geri adım atmadı. Öcalan'ı iade etmedi. Türkiye-İtalya ilişkileri tarihinin en gergin dönemini yaşadı. Öcalan ise bir sabah ansızın kaldığı evden çıkarak İtalya'yı terk etti. 16 Ocak 1999'da Öcalan, Rusya'da güvenli bir sığınak bulma umuduyla Yeniden Moskova'nın yolunu tuttu. Bir süre askeri bir üste saklandıktan sonra Rusya'yı terk etmek zorunda kaldı. Öcalan daha sonra uluslararası ceza mahkemesindeki hukuki durumuna bir çözüm bulmak için Laha'ya gitmek istedi. Ancak Hollanda hükümeti Öcalan'ın uçağının inmesine izin vermedi. ve onu Yunanistan'a geri gönderdi. Öcalan İonya denizindeki Korfu adasına iniş yaptı. Bir kargo paketi gibi oradan oraya sürükleniyordu. Gittiği yerde kapılar yüzüne kapandı. Sonunda Yunanistan kendisine Kıbrıs Cumhuriyeti pasaportu vererek Öcalan'ı Kenya'ya gönderdi. Nairobi de Yunanistan'ın Kenya Büyükelçiliği'ne geçici olarak yerleştirildi. En nihayetinde 15 Şubat 1999'da Türkiye ile ABD'nin ortak operasyonu sonucu Kenya'da yakalandı ve Türkiye'ye getirildi. Bu sabaha karşı saat 3'den itibaren ölücü terör örgütü PKK'nın başı Abdullah Öcalan Türkiye'dedir. Şehit analarına verilen söz yerine getirildi. Bütün dünyadan dışlanan Abdullah Öcalan sonunda kendini Türkiye'nin kucağında buldu.

Merhaba ben Ali Yağız Baltacı. Bilgisayarda bu hafta Galatasaray ile Juventus arasında 1998'de oynanan maçın PKK terör örgütü lideri Abdullah Öcalan yüzünden nasıl bir gerginlik altında oynandığını anlattık. Öyleyse başlayalım.

24 sene önce İtalyanların güçlü temsilcisi Juventus kafilesi tedirgin, endişeli, ürkek adımlarla İstanbul'a ayak basıyordu. Şampiyonlar Ligi tarihinin en sürüncemeli, netameli maçlarından biri o gece İstanbul'da Galatasaray'la Juventus arasında oynanacaktı.

Bir futbol maçının çok ötesinde bir kimliğe bürünen İtalyan oyuncuların İstanbul'a ancak cesedimiz gelir dediği süreç ise bir yıllık bir zamana yayılıyordu. Terörist başı Abdullah Koçalan yüzünden de bu gerginlik. Çeyrek asırdır Türkiye'nin gündeminden bir an olsun düşmeyen bu figürün yakalanma ve Türkiye'ye getirilme sürecinin yalnızca siyasetin konusu olduğunu düşünüyorsunuz değil mi?

Öyleyse şimdi tüm bildiklerinizi unutun. Abdullah Öcalan, liderlerini yüttüğü PKK terör örgütünü Suriye'den idare ediyordu. 1998 yılının Ekim ayında Türkiye'nin yoğun baskısı sonucu Suriye'yi terk etmek zorunda kaldı. Hafız Esat, nereye giderse gitsin ama artık burada kalmasın demişti.

Suriye'den ayrılması sonrası Öcalan için aylarca oradan oraya sürükleneceği uzun bir yolculuk başladı. Peki Abdullah Öcalan nereye gidecekti? PKK'ya ve Öcalan'a dolaylı yoldan destek veren çok sayıda ülke vardı. Ancak hiçbirisi Öcalan'ı ülkelerine kabul etmeyi göze alacak kadar gözünü karartamıyordu.

Öcalan'ın ilk adresi Rusya oldu. Ancak kendisine sığınma hakkı verilmedi. Kendisine yeni bir adres bulmaya çalıştı. İlk uçakla Yunanistan'a gitti.

Yunanistan'ın kendisine yardımcı olacağına, kapılarını açacağına inanıyordu. Ancak hiç beklemediği bir yanıt aldı. Dışişleri Bakanı Theodoros Pangalos, dünyanın her ülkesine gidebilirsin. Dünyada gidemeyeceğin tek bir ülke varsa o da Yunanistan'dır. Yunan makamlarının bu tavrı son derece anlaşılırdı. Zira Türkiye ve Yunanistan'ın zaten yeteri kadar sorunu vardı. Bir de Öcalan'ın Yunanistan tarafından kabul edilmesi kıyameti koparırdı. Ayrıca Yunanistan ile Türkiye'nin NATO'da müttefikliğinin bozulması göze alınamayacak bir riskti.

Bunu iyi bilen Yunan politikacılar Öcalan'ın ülkeye girişine izin vermedi. Abdullah Öcalan çaresiz bir şekilde Atina'yı terk etti. Tekrardan Rusya'ya sığınmak istedi. Moskova'ya hareket etti. Ancak Türk istihbaratı bundan haberdar oldu ve Rus makamlarıyla iletişime geçerek Öcalan'ın Rusya'da kalmasının önüne geçildi. Abdullah Öcalan bir paket gibi oradan oraya sürükleniyordu.

Bir sonraki adresi İtalya oldu. Sonunda Rusya'da edindiği sahte bir kimlikle İtalya'ya hareket etti ve Roma'da havalimanında yakalandı. İtalya'ya vardığında ülkeye giriş yaparken sahte bir pasaport kullandığı gerekçesiyle tutuklandı. İtalya Başbakanı Massimo Della Ma'a, Öcalan'ın İtalya'daki Kürt diasporasıyla iletişim kurarak geldiğini, kendilerinin haberi olmadığını söyledi.

Öcalan'ın İtalya'da yakalanıp tutuklandığı haberi Türkiye'ye ulaşınca bir anda yer yerinde oynadı. Başta şehit aileleri olmak üzere on binlerce kişi mutlulukla sokağa çıktı, kutlamalar yaptı. Herkes Öcalan'ın Türkiye'ye iade edilmesine kesin gözüyle bakıyordu. Ancak İtalyan makamları Öcalan'ı Türkiye'ye iade etmek yerine ev hapsini almayı tercih etti. İtalya'nın bu kararı Türkiye'ye atom bombası gibi düştü.

Roma'da İtalyan Komünist Partisi'ne ait bir mülke yerleştirilen Öcalan'ın iade edilmemesi Türkiye'de büyük çaplı gösterilerle protesto edildi. Türkiye

Cumhuriyeti, kurulduğu 1923'ten 1998'e kadar İtalya ile ilişkilerinin en zorlu dönemini yaşamaya başladı. Türkiye'de korkunç bir İtalya nefreti peydah oldu.

Meydanlarda İtalya bayrakları yakılıyor, terörist İtalya sloganları atılıyor, Türkiye'deki İtalyan malları ulu orta parçalanıyordu. İtalya'nın Ankara Büyükelçisi gün aşırı Dışişleri Bakanlığı'na çağrılıyor, sürekli kendisine protesto notaları veriliyordu. Öcalan'ın iade edilmemesi Türkiye'yi çılgına çevirmişti.

Ancak İtalya geri adım atmadı. Başbakan Massimo Dillamma, ''Sizde idam cezası var, veremeyiz.'' diyordu. ''Yargı sürecini bekleyin.'' diye de ekliyordu. Gelin görün ki Türkiye'nin beklemeye tahammülü yoktu. Türkiye İstihbaratı, Öcağ'ın kaldığı villayı havaya uçurma planları yapıyordu. Herkes bir anda gerilimli bir aksiyon filminin ortasına düştü.

Bir Fransız atasözü der ki, felaketler üst üste gelir. Tam da bu söze doğru orantılı olarak, Türkiye ile İtalya'nın savaşın eşiğine geldiği günlerde bir Şampiyonlar Ligi maçı gelip çattı. Türkiye'nin kalbinin attığı yerden, Ali Samiyen stadından hepinize mutlu akşamlar diliyorum sevgili seyirciler.

Galatasaray ile Juventus, İstanbul'da Alisanyan stadında karşılaşacaktı. Hem o dönemde hem de günümüzde Avrupa'nın en güçlü kulüplerinden birisi olan Juventus takımı, Türkiye'de İtalya'ya yönelik büyük bir tepki olduğunu, can güvenliklerinin olmadığını, bu yüzden İstanbul'a gitmeyeceklerini açıkladı. Juventus takım kaptanları Zidane ve Filippo Inzaghi, canımızı yolda bulmadık. Maç tarafsız sahada oynanmalı.

İstanbul'a ancak cesedimiz gelir şeklinde demeçler verdiler. Galatasaray yönetimi Juventus'un talebini kabul edilemez buldu. Zaten İtalya'ya karşı yeteri kadar kurulmuş olan Türkiye kamuoyu da Juventus'un bu tutumunu şımarıklık olarak yorumladı.

Tüm gözler UEFA'ya çevrildi. UEFA da maçı bir hafta erteleyip süre kazandı. En nihayetinde maçın İstanbul'da oynanmasına karar verdi. Juventus, UEFA'nın kararı sonrası 2 Aralık 1998 günü olağanüstü güvenlik önlemleri eşliğinde günü birlik İstanbul'a geldi.

Rivayetler şudur ki, Juventus kafilesindeki her bir kişiyi yaklaşık 100 polis korumuştur. Türkiye'deki makamların her türlü garantiyi vermesine rağmen Juventus, Türkiye'deki İtalya karşıtı gösterilerden çok etkilenmişti. Bu yüzden İstanbul'da konaklamadılar. Havalimanından doğrudan Alisamien Stadyumuna hareket ettiler. Üç hafta boyunca Avrupa'nın bir numaralı gündemi olan UEFA'nın en üst düzeyde riskli maç kategorisini aldığı Galatasaray-Juventus maçı ise Nicola Amoruso'nun golüne son dakikada karşılık veren Suat Kaya ile bir bir berabere bitti.

Peki bunca tantananın ve gerginliğin merkezinde yer alan Abdullah Öcalan'a ne oldu? İtalya geri adım atmadı. Öcalan'ı iade etmedi. Türkiye-İtalya ilişkileri tarihinin en gergin dönemini yaşadı. Öcalan ise bir sabah ansızın kaldığı evden çıkarak İtalya'yı terk etti. 16 Ocak 1999'da Öcalan, Rusya'da güvenli bir sığınak bulma umuduyla

Yeniden Moskova'nın yolunu tuttu. Bir süre askeri bir üste saklandıktan sonra Rusya'yı terk etmek zorunda kaldı. Öcalan daha sonra uluslararası ceza mahkemesindeki hukuki durumuna bir çözüm bulmak için Laha'ya gitmek istedi. Ancak Hollanda hükümeti Öcalan'ın uçağının inmesine izin vermedi.

ve onu Yunanistan'a geri gönderdi. Öcalan İonya denizindeki Korfu adasına iniş yaptı. Bir kargo paketi gibi oradan oraya sürükleniyordu. Gittiği yerde kapılar yüzüne kapandı. Sonunda Yunanistan kendisine Kıbrıs Cumhuriyeti pasaportu vererek Öcalan'ı Kenya'ya gönderdi. Nairobi de Yunanistan'ın Kenya Büyükelçiliği'ne geçici olarak yerleştirildi.

En nihayetinde 15 Şubat 1999'da Türkiye ile ABD'nin ortak operasyonu sonucu Kenya'da yakalandı ve Türkiye'ye getirildi.

Bu sabaha karşı saat 3'den itibaren ölücü terör örgütü PKK'nın başı Abdullah Öcalan Türkiye'dedir. Şehit analarına verilen söz yerine getirildi. Bütün dünyadan dışlanan Abdullah Öcalan sonunda kendini Türkiye'nin kucağında buldu.

Bilgisel'de bu hafta, son yılların en popüler siyasetçilerinden Ekrem İmamoğlu'nun politik kariyerindeki kırılma anlarına odaklanacağız. Onun, Türk Ocağı Limasol kalesinden İstanbul Büyükşehir Belediyesi Başkanlığı'na uzanan hikayesine tanıklık edeceğiz. Hazırsanız, başlayalım.











Tüm bölümler ve daha fazlası için podbeemedia.com'u ziyaret et!


----- Podbee Sunar -------

Bu podcast reklam içermektedir.

Bilgisel'de bu hafta, son yılların en popüler siyasetçilerinden Ekrem İmamoğlu'nun politik kariyerindeki kırılma anlarına odaklanacağız. Onun, Türk Ocağı Limasol kalesinden İstanbul Büyükşehir Belediyesi Başkanlığı'na uzanan hikayesine tanıklık edeceğiz. Hazırsanız, başlayalım.

------- Podbee Sunar -------
Bu podcast, getirfinans hakkında reklam içerir.  getirfinans iyi faizi vade beklemeden günlük kazandırır. Kredi faiz oranı düşüktür. Aidatsız kredi kartı sunar. Para transferinden ücret almaz. Sen de getirfinanslı ol. Bu podcast, Garanti BBVA hakkında reklam içerir. Bonus Platinum Dinamik'le tanışın!Kendiliğinden saatte bir değişen güvenlik koduyla internet alışverişlerinin en yeni ve daha da güvenli ödeme yöntemi!
See Privacy Policy at https://art19.com/privacy and California Privacy Notice at https://art19.com/privacy#do-not-sell-my-info.

22: Kalecilikten Politikaya : Ekrem İmamoğlu'nun Siyasi Yaşamı I Tekrar Dosyası

Bilgisel’in yeni bölümünde tüm özellikleriyle dünyanın en özel şehirlerinden olan İstanbul’un siyasi ve kültürel çerçevede 100 yıllık yolculuğunu derledik. Seçim öncesi İstanbul’un yerel dinamiklerini inceledik. Hazırsanız başlayalım.



Bölüm içerisinde referansta bulunduğumuz 31. Bölüm ektedir.

Kalecilikten Politikaya: Ekrem İmamoğlu'nun Siyasi Yaşamı

https://open.spotify.com/episode/61lwVwEsKVgaH5Pic2cReU?si=46d8771418764f09







Tüm bölümler ve daha fazlası için podbeemedia.com'u ziyaret et!

------ Podbee Sunar -------

Bu podcast reklam içermektedir.

Bilgisel’in yeni bölümünde tüm özellikleriyle dünyanın en özel şehirlerinden olan İstanbul’un siyasi ve kültürel çerçevede 100 yıllık yolculuğunu derledik. Seçim öncesi İstanbul’un yerel dinamiklerini inceledik. Hazırsanız başlayalım.

Bölüm içerisinde referansta bulunduğumuz 31. Bölüm ektedir.
Kalecilikten Politikaya: Ekrem İmamoğlu'nun Siyasi Yaşamı
https://open.spotify.com/episode/61lwVwEsKVgaH5Pic2cReU?si=46d8771418764f09

------- Podbee Sunar -------
Bu podcast, getirfinans hakkında reklam içerir.  getirfinans iyi faizi vade beklemeden günlük kazandırır. Kredi faiz oranı düşüktür. Aidatsız kredi kartı sunar. Para transferinden ücret almaz. Sen de getirfinanslı ol. Bu podcast, Garanti BBVA hakkında reklam içerir. Bonus Platinum Dinamik'le tanışın!Kendiliğinden saatte bir değişen güvenlik koduyla internet alışverişlerinin en yeni ve daha da güvenli ödeme yöntemi!
See Privacy Policy at https://art19.com/privacy and California Privacy Notice at https://art19.com/privacy#do-not-sell-my-info.

21: Dünyanın Başkenti: İstanbul'un 100 Yılı

18 Mart Çanakkale Deniz Zaferi'nin 109. yılında olağanüstü bir savaş hikayesiyle huzurlarınızdayız. Aynı asker, aynı savaşta, iki düşman ülkede birden kahraman olabilir mi? Alistair John Taylor mı yoksa Gazi Ali Can Çavuş mu? Tüyler ürpertici bu hikayeye hazırsanız başlayalım.





Oyuncular:

Beyaz Hala: Yasemin Yeşilgöz

Mustafa Kemal Paşa: Metin Bozkurt

Victoria Taylor: Dila Zeynep Dereli

Alistair John Taylor: Kadir Can Değer

Rehber: Gökbey Karataş

Türk Askeri: Zafer Peker

Köylü: Batuhan Kösegil









Tüm bölümler ve daha fazlası için podbeemedia.com'u ziyaret et!

------ Podbee Sunar -------

Bu podcast reklam içermektedir.

18 Mart Çanakkale Deniz Zaferi'nin 109. yılında olağanüstü bir savaş hikayesiyle huzurlarınızdayız. Aynı asker, aynı savaşta, iki düşman ülkede birden kahraman olabilir mi? Alistair John Taylor mı yoksa Gazi Ali Can Çavuş mu? Tüyler ürpertici bu hikayeye hazırsanız başlayalım.


Oyuncular:
Beyaz Hala: Yasemin Yeşilgöz
Mustafa Kemal Paşa: Metin Bozkurt
Victoria Taylor: Dila Zeynep Dereli
Alistair John Taylor: Kadir Can Değer
Rehber: Gökbey Karataş
Türk Askeri: Zafer Peker
Köylü: Batuhan Kösegil

------- Podbee Sunar -------
Bu podcast, getirfinans hakkında reklam içerir.  getirfinans iyi faizi vade beklemeden günlük kazandırır. Kredi faiz oranı düşüktür. Aidatsız kredi kartı sunar. Para transferinden ücret almaz. Sen de getirfinanslı ol. Bu podcast, Garanti BBVA hakkında reklam içerir. Bonus Platinum Dinamik'le tanışın!Kendiliğinden saatte bir değişen güvenlik koduyla internet alışverişlerinin en yeni ve daha da güvenli ödeme yöntemi!
See Privacy Policy at https://art19.com/privacy and California Privacy Notice at https://art19.com/privacy#do-not-sell-my-info.

20: Bir Çanakkale Öyküsü - İki Ulusun Kahramanı Ali Can Çavuş

Küçük bir Osmanlı şehrinden, mazlum bir halkın direniş karargahına, ardından Devrim’in ve Cumhuriyet’in başkentliğine uzanan yolculuk. Bilgisel’in yeni bölümünde Ankara’nın yakın tarihinde bir gezintiye çıkıp şehrin siyasi ve kültürel dokularını inceledik. Hazırsanız başlayalım.









Tüm bölümler ve daha fazlası için podbeemedia.com'u ziyaret et!

------ Podbee Sunar -------

Bu podcast reklam içermektedir.

Küçük bir Osmanlı şehrinden, mazlum bir halkın direniş karargahına, ardından Devrim’in ve Cumhuriyet’in başkentliğine uzanan yolculuk. Bilgisel’in yeni bölümünde Ankara’nın yakın tarihinde bir gezintiye çıkıp şehrin siyasi ve kültürel dokularını inceledik. Hazırsanız başlayalım.

------- Podbee Sunar -------
Bu podcast, getirfinans hakkında reklam içerir.  getirfinans iyi faizi vade beklemeden günlük kazandırır. Kredi faiz oranı düşüktür. Aidatsız kredi kartı sunar. Para transferinden ücret almaz. Sen de getirfinanslı ol. Bu podcast, Garanti BBVA hakkında reklam içerir. Bonus Platinum Dinamik'le tanışın!Kendiliğinden saatte bir değişen güvenlik koduyla internet alışverişlerinin en yeni ve daha da güvenli ödeme yöntemi!
See Privacy Policy at https://art19.com/privacy and California Privacy Notice at https://art19.com/privacy#do-not-sell-my-info.

19: Cumhuriyetin Şehri - Ankara'nın 100 Yılı

8 Mart Dünya Kadınlar Günü’nde Bilgisel’in özel bölümüyle huzurlarınızdayız. Türkiye’de kadınların seçme ve seçilme hakkı kazanması için daha cumhuriyet kurulmadan önce mücadele etmeye başlayan Nezihe Muhiddin’in ve Türkiye Kadınlar Birliği’nin öyküsünü çok seveceksiniz. Hazırsanız başlayalım.

Oyuncular:

Nezihe Muhiddin: Gülşah Dim

Mustafa Kemal Atatürk: Metin Bozkurt









Tüm bölümler ve daha fazlası için podbeemedia.com'u ziyaret et!

------ Podbee Sunar -------

Bu podcast reklam içermektedir.

8 Mart Dünya Kadınlar Günü’nde Bilgisel’in özel bölümüyle huzurlarınızdayız. Türkiye’de kadınların seçme ve seçilme hakkı kazanması için daha cumhuriyet kurulmadan önce mücadele etmeye başlayan Nezihe Muhiddin’in ve Türkiye Kadınlar Birliği’nin öyküsünü çok seveceksiniz. Hazırsanız başlayalım.
Oyuncular:
Nezihe Muhiddin: Gülşah Dim
Mustafa Kemal Atatürk: Metin Bozkurt

------- Podbee Sunar -------
Bu podcast, getirfinans hakkında reklam içerir.  getirfinans iyi faizi vade beklemeden günlük kazandırır. Kredi faiz oranı düşüktür. Aidatsız kredi kartı sunar. Para transferinden ücret almaz. Sen de getirfinanslı ol. Bu podcast, Garanti BBVA hakkında reklam içerir. Bonus Platinum Dinamik'le tanışın!Kendiliğinden saatte bir değişen güvenlik koduyla internet alışverişlerinin en yeni ve daha da güvenli ödeme yöntemi!
See Privacy Policy at https://art19.com/privacy and California Privacy Notice at https://art19.com/privacy#do-not-sell-my-info.

18: Kadının Fendi: Nezihe Muhiddin ve Kadınlar Halk Fırkası

Bilgisel’in yeni bölümünde Yerel Seçimlere kısa bir zaman kala şehirlerimizi mercek altına alıyoruz. Ege’nin incisi İzmir’in 100 yıllık macerası; siyasi yapısı, yerel dinamikleri ve belediyecilik tarihiyle huzurlarınızdayız. Keyifli dinlemeler.

See Privacy Policy at https://art19.com/privacy and California Privacy Notice at https://art19.com/privacy#do-not-sell-my-info.

17: Ege'nin İncisi - İzmir'in 100 Yılı

Bilgisel’in yeni bölümünde Türk sinemasının en kült yapımlarından olan Vizontele’nin kahkahaların arkasına gizlediği sosyo-politik saptamalarını sizler için derledik. Hazırsanız başlayalım.


See Privacy Policy at https://art19.com/privacy and California Privacy Notice at https://art19.com/privacy#do-not-sell-my-info.

16: Kahkahalar Arkasına Gizlenmiş Bir Melodram - Vizontele

Bilgisel’in yeni bölümünde yıkılan Yugoslavya’nın enkazından futbol topuna sarılarak çıkan, Bosna Hersek tarihinin en büyük futbolcusu Edin Dzeko’nun öyküsüyle huzurlarınızdayız. Keyifli dinlemeler.


See Privacy Policy at https://art19.com/privacy and California Privacy Notice at https://art19.com/privacy#do-not-sell-my-info.

15: Savaş ve Yıkımın Ortasından Zirveye - Edin Dzeko

Bilgisel'in yeni bölümünde koskoca bir devletin, bir hayvan türüne karşı açtığı savaşa tanık olacaksınız. Avustralya Ordusu'nun Emu Kuşları'na karşı verdiği mücadelenin hikayesi ile huzurlarınızdayız. Hazırsanız başlayalım.


See Privacy Policy at https://art19.com/privacy and California Privacy Notice at https://art19.com/privacy#do-not-sell-my-info.

14: Tarihin En Enteresan Savaşı - Avustralya, Emu Kuşlarına Karşı

Bilgisel’in yeni bölümünde, büyük deprem felaketinin birinci yılında, kaybettiğimiz canlarımızı anarken, enkaz altında yaşamını yitiren Hataysporlu Christian Aysu’nun yüreklere dokunan hikayesiyle huzurlarınızdayız. Hazırsanız, başlayalım.


See Privacy Policy at https://art19.com/privacy and California Privacy Notice at https://art19.com/privacy#do-not-sell-my-info.

13: Bir Son Saniye Golünün Öyküsü - Christian Atsu

MHP'de bir noktaya kadar her şey yolunda görünse de içerdeki kazanlar kaynamış, değişim isteği yüksek sesle dile getiriliyordu. Bu hareket parti içinde bir kırılmaya, kırılma da yeni bir partinin doğmasına yol açtı. Bilgisel'in bu bölümünde İyi Parti'nin kuruluş sürecinin ilk kısmını ele aldık. Hazırsanız başlayalım!


See Privacy Policy at https://art19.com/privacy and California Privacy Notice at https://art19.com/privacy#do-not-sell-my-info.

23: İyi Parti'nin Kuruluşu Birinci Kısım I MHP'de Yollar Ayrılıyor

Türkiye tarihinde iz bıraksa da geçen zamanda unutulmaya yüz tutan siyasi ve kültürel olaylara sesli bir kapı açıyoruz. Podbee Media yapımı Bilgisel ile hem yakın zaman Türkiye tarihine, hem de toplumsal olayların perde arkasını aralıyoruz.

Bilgisel

Bilgisel'de bu hafta, bir yeşilçam klasiği olan Kapıcılar Kralı'nın neden hala bir Türkiye Panorama'sı olarak anıldığının izini sürdük. Hazırsanız başlayalım!


See Privacy Policy at https://art19.com/privacy and California Privacy Notice at https://art19.com/privacy#do-not-sell-my-info.

Podcast'e Soru Sor

Kaydet - Dinle - Gönder

Bildirimler

Bilgisel

Her hafta eklenen yeni bölümleri kaçırma!