Bilgisel’in yeni bölümünde tüm özellikleriyle dünyanın en özel şehirlerinden olan İstanbul’un siyasi ve kültürel çerçevede 100 yıllık yolculuğunu derledik. Seçim öncesi İstanbul’un yerel dinamiklerini inceledik. Hazırsanız başlayalım.



Bölüm içerisinde referansta bulunduğumuz 31. Bölüm ektedir.

Kalecilikten Politikaya: Ekrem İmamoğlu'nun Siyasi Yaşamı

https://open.spotify.com/episode/61lwVwEsKVgaH5Pic2cReU?si=46d8771418764f09







Tüm bölümler ve daha fazlası için podbeemedia.com'u ziyaret et!

------ Podbee Sunar -------

Bu podcast reklam içermektedir.

Bilgisel’in yeni bölümünde tüm özellikleriyle dünyanın en özel şehirlerinden olan İstanbul’un siyasi ve kültürel çerçevede 100 yıllık yolculuğunu derledik. Seçim öncesi İstanbul’un yerel dinamiklerini inceledik. Hazırsanız başlayalım.

Bölüm içerisinde referansta bulunduğumuz 31. Bölüm ektedir.
Kalecilikten Politikaya: Ekrem İmamoğlu'nun Siyasi Yaşamı
https://open.spotify.com/episode/61lwVwEsKVgaH5Pic2cReU?si=46d8771418764f09

------- Podbee Sunar -------
Bu podcast, getirfinans hakkında reklam içerir.  getirfinans iyi faizi vade beklemeden günlük kazandırır. Kredi faiz oranı düşüktür. Aidatsız kredi kartı sunar. Para transferinden ücret almaz. Sen de getirfinanslı ol. Bu podcast, Garanti BBVA hakkında reklam içerir. Bonus Platinum Dinamik'le tanışın!Kendiliğinden saatte bir değişen güvenlik koduyla internet alışverişlerinin en yeni ve daha da güvenli ödeme yöntemi!
See Privacy Policy at https://art19.com/privacy and California Privacy Notice at https://art19.com/privacy#do-not-sell-my-info.

21: Dünyanın Başkenti: İstanbul'un 100 Yılı

...Yıldız Sarayı salonu oldukça büyüktü. Sultan Vahdettin ise bu büyük salonda... ...kendisi için özel yaptırılan geniş koltuğunda değil... ...misafirler için ayrılan bölümde... ...genişçe bir kanepenin köşesinde... ...başını önüne eğmiş... ...düşünceli ve çekinyen bir Eda ile oturuyordu. Yaveri Fahri Engin içeri girdi. Vahdettin sesini çıkarmadan başını hafifçe havaya kaldırıp yaverine ne söyleyeceksen söyle derdesine baktı. Hünkarım, Ankara'daki sözlü hükümet saltanatı kaldırdı. Baba Ali'ye telgraf gönderip tüm bürokratların işlerine son vermişler. Bunun dışında da... Yaver, Ankara'nın aldığı kararları anlatmaya devam ediyordu ki, Vahdettin eliyle durmasını işaret etti. Ayağa kalktı, yavaş adımlarla pencere kenarına yürüdü. Uzun uzun boğazın görüntüsüne daldı. 623 yıllık bir saltanat sona ermişti. Ertesi gün Şafak sökmeden uyandı Sultan. 9 yaşındaki Şehzadesi Ertuğrul ve 10 kişilik kafilesiyle birlikte Merasim Köşkü'nün arka kapısından çıkıp Silahane kapısına doğru yürüdü. Saray ahalisi kendisini son kez selamladı. Padişah ve Küçük Şehzadesi iki Kızılaç ambulansından birine, kafile ise diğer ambulansa bindi. Bal Mumcu Beşiktaş yoluyla biraz gecikmeli de olsa Dolmabahçe Saad Kulesi önündeki rıhtıma geldiler. İngiliz Malaya zırhlısına binen Sultan payitahtı terk etti. Osmanlı İmparatorluğu'nun son padişahı kendi mülkünden ailesinin atalarının emanetinden bu şekilde ayrıldı. Bir devrin sonu gelmişti. Konstantiniyye, Konstantinopolis, Estenpoli, Şehri İstanbul, Baba Ali, Payitaht... Tarih boyunca pek çok medeniyet tarafından pek çok şekilde anıldı bu şehir. Büyükçe bir dünya haritasını önümüze serdiğimizde konumun sayesinde coğrafyaya pek merakı olmayan birisinin dahi en fazla birkaç saniye içinde gözüne çarpacak bir yer burası. Napolyon'un söylediği rivayet edilen Dünya'nın başkenti. İslam peygamberinin kendi ümmetine müjdelediği kabul edilen şehir. İmparatorlukların başkenti. İnsanlık medeniyetinin en eski yerleşkelerinden. Türkiye Cumhuriyeti'nin en büyük megapolu. Dünya'nın en kalabalık şehirlerinden birisi. Merhabalar, ben Ali Yağız Baltacı. Bilgisayar'ın yeni bölümünde İzmir ve Ankara'nın ardından İstanbul şehrinin yakın dönem siyasi yapısıyla huzurlarınızdayız. Yerel seçim öncesi sonucu en çok merak edilen, özgür ağırlığıyla adeta diğer tüm şehirlerin toplam önem seviyesi kadar önemli görülen bir yer. İstanbul Büyükşehir Belediyesi'ni kazanmak demokrasi tarihimizde hep çok kıymetli bir kazanım olarak görüldü. Bu şehri yöneten siyasetçiler bir yerel yöneticiden ziyade ülkenin en tanınan siyasi aktörleri oldular. İstanbul'da yıldızını parlatıp parti genel başkanı, başbakan, cumhurbaşkanı olan isimler oldu. Bakalım geride bıraktığımız 100 yıllık dilimde İstanbul'da Türkiye'nin de kaderini etkileyen hangi siyasi gelişmeler yaşanmış. Hazırsanız başlayalım. 1 Kasım 1922'de saltanatın kaldırılmasıyla 1453'den beri devam eden payitaht hüviyetini kaybetti İstanbul. 13 Ekim 1923'te yani yaklaşık bir sene sonraysa Roma İmparatorluğu'ndan beri devam eden başkent sıfatını yitirdi. Atatürk'ün ifadesiyle bundan böyle İstanbul, Anadolu'ya hakim değil tabi olmak mecburiyetindeydi. Aynı Atatürk, milli mücadele yıllarından kalan İstanbul kırgınlığını uzun süre üstüne atamadı. Zaferden sonra tam 5 sene İstanbul'a gelmedi. 1927'de İstanbul'a geldiğinde kendisini karşılayan binlerce kişiyi gördüğünde ağzından şu sözler döküldü. Hiçbir şey hissetmiyorum. Zira bu kitlenin beni linç etmek için de toplanacağını biliyorum. Cumhuriyet döneminde İstanbul, 1927-1957 yılları arasında İstanbul Valiliği tarafından yönetildi. 1984 yılında da Ankara ve İzmir'le birlikte Türkiye'nin ilk büyük şehirlerinden oldu. Osmanlı İmparatorluğu döneminde ülkenin en kozmopolit şehirlerinden olan İstanbul'da Müslüman Türklerin yanı sıra şehrin neredeyse yarısını kapsayan Rum, Ermeni, Yahudi toplumları da yaşıyordu. Bugünkü Beyoğlu dönemin ismiyle Pera, Adalar noktalarında gayrimüslim İstanbul halkının demografik üstünlüğü vardı. İstanbul'un çok dilli ve çok kültürlü yapısı Cumhuriyet'in ilk 40 yılında ciddi şekilde değişti. Varlık vergisi, 6-7 Eylül olayları, 1963-64 göçleriyle İstanbul'un en eski sakinleri olan gayrimüslim İstanbulluların nüfusunda ciddi bir azalma yaşandı. Günümüzde nüfusu 20 milyona yaklaşan İstanbul'da Rum, Ermeni, Yahudi vatandaşlarımızın nüfusu 100 bine aşmıyor. 1950'lere kadar şehrin %20'lik kısmını bu toplumlar kapsıyordu. İstanbul'da yerel siyaset 1960'larda başlıyor. İlk yerel seçimler 1963'te yapıldı. 63 ve 68 seçimlerini Adalet Partisi adayları kazandı. 1973'te ise Ecevit'le çehresini değiştiren CHP, Ahmet İsvan ile İstanbul'u kazanmayı başardı. İsvan, fırıncıların fiyat tekelini kırarak halka ucuz, sağlıklı ekmek sağlamak amacıyla Halk Ekmek Fabrikası'nı kurdu. Aralık 1977'ye kadar bu görevde kaldı ancak tekrar da gösterilmedi. İstanbul'un bu tarihteki yeni başkanı yine aynı partiden Aytekin Kotil oldu. Halkçı, toplumcu bir belediyecilik anlayışıyla hareket eden Kotil'in görevi ise seçimle değil, askeri darbeyle sona erdi. Darbe sonrası tüm siyasi partiler kapatılıp yeni partiler kuruldu. Türkiye'de bu yıllarda Turgut Özal ve Anavatan Partisi ile tanıştı. Arım balım peteyim Anavatan çiçeğim Gitsem ki öleceğim Yine onu seçeceğim Bedrettin Dalan, ANAP'ın neoliberal politikasının İstanbul'daki yansıması oldu. Bu dönemde şehirde onlarca yeni yatırım ve inşaat ihaleleri gerçekleşti. Üsküdar sahili imarı açıldı ve bugünkü haline getirildi. Tarlabaşı yıkımlarıyla bugünkü Tarlabaşı Bulvarı ortaya çıktı. Kentin kanalizasyon başlığı olmak üzere altyapı çalışmalarına hız verildi. Darlık Barajı inşa edildi. İDOK kurularak kent ulaşımına kazandırıldı. Talan'ın bu çalışmaları ise sonraki seçimde görevinde kalması için yeterli olmadı. Genel Başkan Turgut Özal'la ayrışması Talan'ın siyasi kimliğini yıprattı. 1989 seçimlerinde CHP adayı Nurettin Sozen'e mağlup oldu. 12 Eylül darbesi sonrası CHP kapatılınca, CHP'nin gelineksel tabanın oyunu alan Sosyal Demokrat Halkçı Parti, özellikle yerel yönetimlerde halkın teveccüh gösterdiği bir hareket oldu. CHP Genel Başkanı Erdal İnönü'nün saygın kimliği halkta karşılık buluyordu. Özellikle yolsuzluk, usulsüzlük gibi konularda sosyal demokratların daha şeffaf yönetimler sergilediğine inanılmaya başlandı. CHP bu algının mükafatını 89 elel seçimlerinde aldığı belediyelerle kazandı. Gelin görün ki bu olumlu yaklaşım çok büyük bir skandalla paramparça olacaktı. Siyasi tarihimize İSKİ skandal olarak geçen olay 1993 yılında patladı. İstanbul'un içme suyu temin etmekle görevli kurumu İSKİ'nin genel müdürü Ergün Göknel bir akşam evine gittiğinde eşine boşanmak istediğini söyledi. Bu kararının tüm kariyerini hatta Türkiye'nin siyasi dengelerini sarsacağını hayal dahi edemezdi. Göknel'in eşi Nurdan Hanım, kocasının boşanma teklifini içine sindiremedi. Göknel'in İSKİ'de sekreterliğini yapan genç bir kadınla ilişkisi olduğunu öğrenince iyice çılgına döndü. Bir kadının kırılan gururu kıyameti kopartacaktı. Nurdan Hanım, eşinin yolsuzluklarını bir bir ortaya çıkardı. Basına röportajlar verdi. Böyle bir skandala hem siyaset hem de magazin basınının ilgi göstermemesi düşünülemezdi. Olay günlerce Türkiye'nin gündemini meşgul etti. Sosyal demokratların dürüst, şeffaf algısını da yerle yeksan etti. İSKİ skandalı sonrası İstanbulluların siyasi tercihinde oldukça radikal bir değişiklik olacaktı. Kısa bir aranın ardından devam edeceğiz. SHP ile geçen yılların ardından 1994 yılı geldiğinde İstanbullular bambaşka bir tercih önerecekti. Sovyetler Birliği dağıldıktan sonra tüm dünyada artan muhafazakarlılaşma, Türkiye'de merkez partilerin yetersizliği sonrası iyiden iyiye kendini belli etmeye başladı. Bunun sonucuysa İslamcı ideolojiye sahip Refah Partisi'nin yükselişi oldu. 94 real seçimlerinde birçok önemli merkezi kazanan Refah, en büyük kazanımını ise İstanbul'da elde etti. Gökler, yerler açılsın! Üzerimize tufanlar, yanardağlar saçılsın! 1994 İstanbul seçimleri Türkiye'nin gelecek 30 yılına damgasını vuracak, Cumhuriyet tarihinin en önemli siyaset fenomenlerinden birisini de sahneye çıkartacaktı. 40 yaşındaki Recep Tayyip Erdoğan, Merkez Sağ ve Merkez Sol partilerin birbirlerine girip bölük pörçük olmasıyla aradan sıyrılıp sadece %25 oy oranıyla Refah Partisi'nden İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı seçildi. içerisinde birlikte yürütelim ve İstanbul'umuzu Sayın Başkanımın başlattığı tüm hizmetleri kaldığı noktadan süratle devam ettirmenin gayreti bilinci içerisinde olacağız. Cumhuriyet tarihinde ilk kez Ankara ve İstanbul İslami köklerden gelen akımların temsilcilerine teslim edilmişti. İstanbul'da Tayyip Erdoğan'ın zaferi şehirde endişe ve şaşkınlıkla karşılandı. Nitekim İstanbulluların %75'i Erdoğan'a oy vermemişti. Erdoğan daha görevine başlamadan endişeli sekülerler kaygılarını dile getirmeye başladı. Trende hanımları ayrı, erkekleri ayrı bindiriyorlarmış, bilmem ne. İşte işitiyor, korkuyoruz. Tezgaha haç koyarken tedirginlik duyuyorum ben. Herhangi bir şey olabilir. Belki parti bu konuda bir şey yapmayacak ama bir takım fanatikler bazı olaylar gerçekleştirebilir. Recep Tayyip Erdoğan, 20 yaşından beri siyasetin içinde olan, partisinin gençlik kollarından yükselip bu günlere gelmiş bir isimdi. İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığının ne kadar büyük bir fırsat olduğunun farkındaydı. Üstelik artık popülaritesi de günden güne artıyordu. Kabına sığmayan Erdoğan, zamanla Refah Partisi Genel Merkezi'ni aşan çıkışlar, açıklamalarda yapmaya başladı. İstanbul'da yerel bir yöneticiden ziyade ismi parti liderliği için geçen herkesin konuştuğu bir figüre dönüştü. Mezarlıklarda şu anda yoğun çalışma var. Yani temizliğinden tutun, ağaçlandırma, çevre duvarlarının yapılması... Kendisine olan ilginin farkına varan Erdoğan şehir şehir gezip nabız yoklamaya başladı. 1997 yılında eşinin memleketi Siirt'e gitti. Burada okuduğu şiir hem kendi hayatını hem de Türkiye'nin siyasi geleceğini doğrudan etkileyecekti. ''Minareler zülgün, kubbeler mifer, camiler kışlamın, müminler asker, Okuduğu bu şiir sonrası halkı din ve mezhep farkı gözeterek kin ve düşmanlığa tahrikten hapis cezası aldı Erdoğan. Bu ceza gücüne güç katacak, kendisini cumhurbaşkanlığa taşıyacak uzun bir yolun kıvılcımı olacaktı. Erdoğan sonrası İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı'nın sembolik yükü de artmıştı. 99'da Erdoğan'ın başkan vekilliğini yapan Ali Müfit Gürtünal bu makama seçildi ve 5 sene Büyükşehir Belediye Başkanı olarak görev yaptı. 2004'te ise İstanbul'da Kadir Topbaşlı yıllar başladı. 2004, 2009 ve 2014'te tam 3 defa AKP'den İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı seçilen Topbaş, bu görevini aralıksız 13 yıl boyunca sürdürdü. Topbaş'ın önceki başkanlardan en büyük farkı ve elbette avantajı tek başına iktidarda olan bir siyasi partinin temsilcisi olmasıydı. Bu sayede çok rahat çalıştı. Merkez yönetimin de desteğiyle kolay sonuç aldı. Bu dönemde her yere metro, her yerde metro sloganıyla onlarca kilometrelik metro hattı faaliyete geçti. Bir İstanbul timsali olan Metrobüs de 2007 yılında ulaşım sistemine girdi. Buna karşın özellikle 2014 sonrası yani malumunuz Gülen AK Parti çatışmalarının başlamasıyla top başında siyasi gücü düşmeye başladı. kendi partisi içinde FETÖ'ye yakın olduğu, aile üyelerinde FETÖ yöneticileri olduğu iddialarıyla epey yıprandı. Neticede 2017 yılında Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın isteği sonucu görevinden istifa etti. Görevinin alınmayı hazmedemeyen, her şeye kabul edilebilir ama adam yerine konulmamak edilemez diyen Topbaş, yalnız ve dışlanmış geçirdiği bir düremin ardından 16 Kasım 2020'de COVID sebebiyle hayatını kaybetti. Topbaş'ın özellikle görevi bırakma sürecinde kendi partisi içinde maruz kaldığı mobbing, bugün dahi AKP içinde en çok tartışılan konulardan birisidir. 2018'in son günlerinde Türkiye, adı sanı pek duyulmamış bir ilçe belediye başkanıyla tanıştı. CHP ve İYİ Parti'nin İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı adayı olarak belirlediği bu isim Trabzonlu bir müteahhitti. 2007'de CHP'de siyasete giren, 2009'da CHP B'lik düzi ilçe başkanı, 2014'te belediye başkanı olan bu adamın ismi Ekrem İmamoğlu'ydu. CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu kendisini aday olarak kamuoyuna tanıttığında bu figürün sadece birkaç ay içinde bir popstara dönüşeceğini kimse tahmin etmiyordu. İmamoğlu'nun yaşamın ve siyasette yükselişini Bilgisayar Podcast serimizin 31. bölümünde tüm ayrıntılarıyla anlatmıştık. Henüz dinlemeyenler varsa bu bölüm biter bitmez ona geçiş yapabilir. Bu bölümde ise şunu net bir şekilde ifade edebiliriz. İstanbul şehri Recep Tayyip Erdoğan'ın ardından ikinci bir siyaset fenomenini daha kendi bünyesinden çıkardı. 31 Mart 2019 seçim sürecinde Binali Yıldırım karşısında pek çok kişinin şans tanımadığı Ekrem Bey sessiz ve derinden ilerledi. çok fazla tanınmamasını, ideolojik bagajı olmamasını avantaj haline getirdi. 31 Mart 2019 günü geldiğinde ise siyasi tarihimizin en kaotik gecelerinden birisi yaşandı. Yıldırım %50'nin altına düştü. %49,97. Sandıkların %83'ü açıldı şu an için. Ekrem İmamoğlu ise %47,48 oranında bir oya sahip. Ne görüyorsunuz şu an? Yani işte foto finishle bitecek, öyle görünüyor. Başa baş gidiyor. Bu gece aynı zamanda Ekrem İmamoğlu profilinin sıradan bir belediye başkan adayından lider hasreti çeken toplumsal muhalefet nezdinde bir idole dönüşmesinin miladı oldu. Yıldırım ve İmamoğlu'nun oyları birbirlerine çok yakın seyrederken henüz oy sayılmaları tamamlanmadan Binali Yıldırım İstanbul'u kazandıklarını açıkladı. İmamoğlu ise 31 Mart'ı 1 Nisan'a bağlayan gece kan ter içinde açıklama üstüne açıklama yaptı. Anadolu Ajansı'nı ilgiye, alakaya ve ahlaklı bir süreç yönetimine davet ederken herkesin gözünün içine baka baka şunu söylüyorum. Hak yemedim yemem ama hakkımı da yedirtmem. Bu kadar net. Tek bir oyun bile peşine düşmesi, haksızlığa karşı dik durması kendisinin değerini seçmen gözünde daha çok büyüttü. Sandıkta görev alan arkadaşlarım, ilçelerde bulunan milletvekillerim, parti meclis üyelerim, İstanbul gönüllüleri, görev alan herkes, lütfen sandıklardaki görevinizi asla bırakmayın. Neticede sabah Yedisuları'nda Anadolu Ajansı da İmamoğlu'nun İstanbul'da seçimi kazandığını tescilledi. Buna rağmen iktidarın baskısıyla seçim sonuçları kabul edilmeyerek seçimlerin yenilenmesine karar verildi. Heyecanınız yüksek! Geçmeyiniz var! Geçmeyiniz var! 23 Haziran'da tekrar edilen seçimde Ekrem İmamoğlu bu sefer rakibine 800 bin oy fark attı. Türkiye bir yıldız doğurmuştu. 31 Mart ve 23 Haziran 2019 seçimlerini kazanan İmamoğlu, İstanbul'da CHP İYİ Parti Dem Parti seçmen tabanlarından oy almayı başardı. Erdoğan'ın en sadık kurmayı ve partisinin en ağır toplarından Binali Yıldırım'ı yenmeyi başaran İmamoğlu, Aslında bu süreçte Erdoğan'ın da Wiener kimliğine ciddi bir darbe indirdi. Barışmaya geldik. Buluşmaya geldik. Uzlaşmaya geldik. Konuşmaya, sohbet etmeye geldik. Birbirimizi, birbirimizi sevmeye geldik. 2023 Cumhurbaşkanlığı seçimi öncesi pek çok otoriteye göre altlı masanın Cumhurbaşkanı adayı olması beklenen İmamoğlu, İYİ Parti lideri Akşener'in açıktan çağrısına rağmen Genel Başkan Kılıçdaroğlu'nu çiğnemeyerek aday olmadı. Ancak Kılıçdaroğlu'nun seçim ezimeti sonrası Özgür Özel'le birlikte çalışarak CHP'de yaşanan lider değişiminin ana aktörü oldu. Bugünlerde İmamoğlu İstanbul'da 2. Büyükşehir Başkanlığı için seçimlere hazırlanıyor. Kendisini ise 2019'dan bile daha zor bir sınav bekliyor. Zira bu sefer hem İYİ Parti hem de DEM Partisi kendi adaylarını çıkarttı. İYİ Parti, uzun süre partinin İstanbul İl Başkanlığı'nı yapan Buğra Kavuncu'yla, DEM Partisi ise partinin meclisteki Grup Başkan Vekili Meral Danış Beştaş ve Murat Çetni'yle hazırlanıyor. İYİ Parti ve demin böleceği oylar İmamoğlu için bu seçimi çok daha zorlu hale getiriyor. Buna karşın Cumhur İttifakı adayı Murat Kurum'un İmamoğlu'nun popülaritesi karşısında pek güçlü gözükmediği de su götürmez bir gerçek. Buna rağmen Cumhur İttifakı'nın iki büyük paydaşı AKP ve MHP Murat Kurum'un armasında konuşlandı. Bu ittifakın en büyük handikapı ise yeniden Refah Partisi'nin aday çıkartması oldu. 31 Mart 2024 geldiğinde İstanbul seçimleri yine gündemin bir numaralı konusu olacak. Hiç kuşkusuz diğer şehirlerde hangi sonuçlar olursa olsun İstanbul'da kazanan çok büyük bir artıyı hanesine yazdıracak. Hatta seçim sonuçlarına ilişkin yapılacak genel yorumları da yine İstanbul'daki netice direkt etkileyecek. Yıllık 500 milyar TL'nin üstündeki bütçesiyle dünyanın en büyük belediye bütçelerinden birine sahip olan İBB, birçok bakanlıktan daha geniş istihdam ve rant gücüne sahip. Bu yüzden İstanbul'a sahip olmak siyasetin en büyük ganimetleri arasında. Bunun yanı sıra Erdoğan iktidarının mutlak dominasyonu altındaki Türkiye'de en azından İstanbul gibi çok güçlü bir siyasi pozisyonun muhalefetin elinde kalması, ülkedeki güç dengelerinin de daha çok şaşmaması adına mühim gözüküyor. Cumhur İttifakı adayı Murat Kurum ise çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı döneminde sivrilmiş bir isim. Bu dönemde tanınan Kurum, Erzincan'daki maden kazasının sorumlularından birisi olarak gösterildi. Bakanlığı döneminde faciaya sebebiyet veren şirketin ihmallerini görmezden gelmekle itham edilen kurum, belediye başkanlığı kampanya sürecinde de bu konuda kendini aklamaya çalışmakla uğraştı. Bakalım 1 Nisan sabahı gücüne güç katmış bir İmamoğlu profiliyle mi yoksa 5 yıldır oturduğu koltuktan kalkmak zorunda kalan bir İmamoğlu ile mi karşılaşacağız? Bakalım Murat Kurum, arkasına aldığı iktidar desteğiyle ipi göğüsleyecek mi? Yoksa 2019'da Binali Yıldırım'ın yaşadığı kaderin benzerini mi yaşayacak? Hep birlikte göreceğiz!

...Yıldız Sarayı salonu oldukça büyüktü. Sultan Vahdettin ise bu büyük salonda... ...kendisi için özel yaptırılan geniş koltuğunda değil... ...misafirler için ayrılan bölümde... ...genişçe bir kanepenin köşesinde... ...başını önüne eğmiş... ...düşünceli ve çekinyen bir Eda ile oturuyordu. Yaveri Fahri Engin içeri girdi. Vahdettin sesini çıkarmadan başını hafifçe havaya kaldırıp yaverine ne söyleyeceksen söyle derdesine baktı. Hünkarım, Ankara'daki sözlü hükümet saltanatı kaldırdı. Baba Ali'ye telgraf gönderip tüm bürokratların işlerine son vermişler. Bunun dışında da...

Yaver, Ankara'nın aldığı kararları anlatmaya devam ediyordu ki, Vahdettin eliyle durmasını işaret etti. Ayağa kalktı, yavaş adımlarla pencere kenarına yürüdü. Uzun

uzun boğazın görüntüsüne daldı. 623 yıllık bir saltanat sona ermişti.

Ertesi gün Şafak sökmeden uyandı Sultan. 9 yaşındaki Şehzadesi Ertuğrul ve 10 kişilik kafilesiyle birlikte Merasim Köşkü'nün arka kapısından çıkıp Silahane kapısına doğru yürüdü. Saray ahalisi kendisini son kez selamladı. Padişah ve Küçük Şehzadesi iki Kızılaç ambulansından birine, kafile ise diğer ambulansa bindi.

Bal Mumcu Beşiktaş yoluyla biraz gecikmeli de olsa Dolmabahçe Saad Kulesi önündeki rıhtıma geldiler.

İngiliz Malaya zırhlısına binen Sultan payitahtı terk etti. Osmanlı İmparatorluğu'nun son padişahı kendi mülkünden ailesinin atalarının emanetinden bu şekilde ayrıldı. Bir devrin sonu gelmişti.

Konstantiniyye, Konstantinopolis, Estenpoli, Şehri İstanbul, Baba Ali, Payitaht... Tarih boyunca pek çok medeniyet tarafından pek çok şekilde anıldı bu şehir. Büyükçe bir dünya haritasını önümüze serdiğimizde konumun sayesinde coğrafyaya pek merakı olmayan birisinin dahi en fazla birkaç saniye içinde gözüne çarpacak bir yer burası.

Napolyon'un söylediği rivayet edilen Dünya'nın başkenti. İslam peygamberinin kendi ümmetine müjdelediği kabul edilen şehir. İmparatorlukların başkenti. İnsanlık medeniyetinin en eski yerleşkelerinden. Türkiye Cumhuriyeti'nin en büyük megapolu. Dünya'nın en kalabalık şehirlerinden birisi.

Merhabalar, ben Ali Yağız Baltacı. Bilgisayar'ın yeni bölümünde İzmir ve Ankara'nın ardından İstanbul şehrinin yakın dönem siyasi yapısıyla huzurlarınızdayız. Yerel seçim öncesi sonucu en çok merak edilen, özgür ağırlığıyla adeta diğer tüm şehirlerin toplam önem seviyesi kadar önemli görülen bir yer.

İstanbul Büyükşehir Belediyesi'ni kazanmak demokrasi tarihimizde hep çok kıymetli bir kazanım olarak görüldü. Bu şehri yöneten siyasetçiler bir yerel yöneticiden ziyade ülkenin en tanınan siyasi aktörleri oldular. İstanbul'da yıldızını parlatıp parti genel başkanı, başbakan, cumhurbaşkanı olan isimler oldu.

Bakalım geride bıraktığımız 100 yıllık dilimde İstanbul'da Türkiye'nin de kaderini etkileyen hangi siyasi gelişmeler yaşanmış. Hazırsanız başlayalım.

1 Kasım 1922'de saltanatın kaldırılmasıyla 1453'den beri devam eden payitaht hüviyetini kaybetti İstanbul. 13 Ekim 1923'te yani yaklaşık bir sene sonraysa Roma İmparatorluğu'ndan beri devam eden başkent sıfatını yitirdi. Atatürk'ün ifadesiyle bundan böyle İstanbul, Anadolu'ya hakim değil tabi olmak mecburiyetindeydi. Aynı Atatürk, milli mücadele yıllarından kalan İstanbul kırgınlığını uzun süre üstüne atamadı. Zaferden sonra tam 5 sene İstanbul'a gelmedi. 1927'de İstanbul'a geldiğinde kendisini karşılayan binlerce kişiyi gördüğünde ağzından şu sözler döküldü.

Hiçbir şey hissetmiyorum. Zira bu kitlenin beni linç etmek için de toplanacağını biliyorum. Cumhuriyet döneminde İstanbul, 1927-1957 yılları arasında İstanbul Valiliği tarafından yönetildi. 1984 yılında da Ankara ve İzmir'le birlikte Türkiye'nin ilk büyük şehirlerinden oldu.

Osmanlı İmparatorluğu döneminde ülkenin en kozmopolit şehirlerinden olan İstanbul'da Müslüman Türklerin yanı sıra şehrin neredeyse yarısını kapsayan Rum, Ermeni, Yahudi toplumları da yaşıyordu. Bugünkü Beyoğlu dönemin ismiyle Pera, Adalar noktalarında gayrimüslim İstanbul halkının demografik üstünlüğü vardı.

İstanbul'un çok dilli ve çok kültürlü yapısı Cumhuriyet'in ilk 40 yılında ciddi şekilde değişti. Varlık vergisi, 6-7 Eylül olayları, 1963-64 göçleriyle İstanbul'un en eski sakinleri olan gayrimüslim İstanbulluların nüfusunda ciddi bir azalma yaşandı. Günümüzde nüfusu 20 milyona yaklaşan İstanbul'da Rum, Ermeni, Yahudi vatandaşlarımızın nüfusu 100 bine aşmıyor.

1950'lere kadar şehrin %20'lik kısmını bu toplumlar kapsıyordu. İstanbul'da yerel siyaset 1960'larda başlıyor. İlk yerel seçimler 1963'te yapıldı. 63 ve 68 seçimlerini Adalet Partisi adayları kazandı. 1973'te ise Ecevit'le çehresini değiştiren CHP, Ahmet İsvan ile İstanbul'u kazanmayı başardı.

İsvan, fırıncıların fiyat tekelini kırarak halka ucuz, sağlıklı ekmek sağlamak amacıyla Halk Ekmek Fabrikası'nı kurdu. Aralık 1977'ye kadar bu görevde kaldı ancak tekrar da gösterilmedi. İstanbul'un bu tarihteki yeni başkanı yine aynı partiden Aytekin Kotil oldu. Halkçı, toplumcu bir belediyecilik anlayışıyla hareket eden Kotil'in görevi ise seçimle değil, askeri darbeyle sona erdi.

Darbe sonrası tüm siyasi partiler kapatılıp yeni partiler kuruldu. Türkiye'de bu yıllarda Turgut Özal ve Anavatan Partisi ile tanıştı. Arım balım peteyim Anavatan çiçeğim Gitsem ki öleceğim Yine onu seçeceğim

Bedrettin Dalan, ANAP'ın neoliberal politikasının İstanbul'daki yansıması oldu. Bu dönemde şehirde onlarca yeni yatırım ve inşaat ihaleleri gerçekleşti. Üsküdar sahili imarı açıldı ve bugünkü haline getirildi. Tarlabaşı yıkımlarıyla bugünkü Tarlabaşı Bulvarı ortaya çıktı. Kentin kanalizasyon başlığı olmak üzere altyapı çalışmalarına hız verildi.

Darlık Barajı inşa edildi. İDOK kurularak kent ulaşımına kazandırıldı. Talan'ın bu çalışmaları ise sonraki seçimde görevinde kalması için yeterli olmadı. Genel Başkan Turgut Özal'la ayrışması Talan'ın siyasi kimliğini yıprattı.

1989 seçimlerinde CHP adayı Nurettin Sozen'e mağlup oldu. 12 Eylül darbesi sonrası CHP kapatılınca, CHP'nin gelineksel tabanın oyunu alan Sosyal Demokrat Halkçı Parti, özellikle yerel yönetimlerde halkın teveccüh gösterdiği bir hareket oldu.

CHP Genel Başkanı Erdal İnönü'nün saygın kimliği halkta karşılık buluyordu. Özellikle yolsuzluk, usulsüzlük gibi konularda sosyal demokratların daha şeffaf yönetimler sergilediğine inanılmaya başlandı. CHP bu algının mükafatını 89 elel seçimlerinde aldığı belediyelerle kazandı. Gelin görün ki bu olumlu yaklaşım çok büyük bir skandalla paramparça olacaktı.

Siyasi tarihimize İSKİ skandal olarak geçen olay 1993 yılında patladı. İstanbul'un içme suyu temin etmekle görevli kurumu İSKİ'nin genel müdürü Ergün Göknel bir akşam evine gittiğinde eşine boşanmak istediğini söyledi. Bu kararının tüm kariyerini hatta Türkiye'nin siyasi dengelerini sarsacağını hayal dahi edemezdi.

Göknel'in eşi Nurdan Hanım, kocasının boşanma teklifini içine sindiremedi. Göknel'in İSKİ'de sekreterliğini yapan genç bir kadınla ilişkisi olduğunu öğrenince iyice çılgına döndü. Bir kadının kırılan gururu kıyameti kopartacaktı. Nurdan Hanım, eşinin yolsuzluklarını bir bir ortaya çıkardı. Basına röportajlar verdi. Böyle bir skandala hem siyaset hem de magazin basınının ilgi göstermemesi düşünülemezdi.

Olay günlerce Türkiye'nin gündemini meşgul etti. Sosyal demokratların dürüst, şeffaf algısını da yerle yeksan etti. İSKİ skandalı sonrası İstanbulluların siyasi tercihinde oldukça radikal bir değişiklik olacaktı. Kısa bir aranın ardından devam edeceğiz.

SHP ile geçen yılların ardından 1994 yılı geldiğinde İstanbullular bambaşka bir tercih önerecekti.

Sovyetler Birliği dağıldıktan sonra tüm dünyada artan muhafazakarlılaşma, Türkiye'de merkez partilerin yetersizliği sonrası iyiden iyiye kendini belli etmeye başladı. Bunun sonucuysa İslamcı ideolojiye sahip Refah Partisi'nin yükselişi oldu. 94 real seçimlerinde birçok önemli merkezi kazanan Refah, en büyük kazanımını ise İstanbul'da elde etti.

Gökler, yerler açılsın! Üzerimize tufanlar, yanardağlar saçılsın!

1994 İstanbul seçimleri Türkiye'nin gelecek 30 yılına damgasını vuracak, Cumhuriyet tarihinin en önemli siyaset fenomenlerinden birisini de sahneye çıkartacaktı. 40 yaşındaki Recep Tayyip Erdoğan, Merkez Sağ ve Merkez Sol partilerin birbirlerine girip bölük pörçük olmasıyla aradan sıyrılıp sadece %25 oy oranıyla Refah Partisi'nden İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı seçildi.

içerisinde birlikte yürütelim ve İstanbul'umuzu Sayın Başkanımın başlattığı tüm hizmetleri kaldığı noktadan süratle devam ettirmenin gayreti bilinci içerisinde olacağız.

Cumhuriyet tarihinde ilk kez Ankara ve İstanbul İslami köklerden gelen akımların temsilcilerine teslim edilmişti. İstanbul'da Tayyip Erdoğan'ın zaferi şehirde endişe ve şaşkınlıkla karşılandı. Nitekim İstanbulluların %75'i Erdoğan'a oy vermemişti. Erdoğan daha görevine başlamadan endişeli sekülerler kaygılarını dile getirmeye başladı.

Trende hanımları ayrı, erkekleri ayrı bindiriyorlarmış, bilmem ne. İşte işitiyor, korkuyoruz. Tezgaha haç koyarken tedirginlik duyuyorum ben. Herhangi bir şey olabilir. Belki parti bu konuda bir şey yapmayacak ama bir takım fanatikler bazı olaylar gerçekleştirebilir.

Recep Tayyip Erdoğan, 20 yaşından beri siyasetin içinde olan, partisinin gençlik kollarından yükselip bu günlere gelmiş bir isimdi. İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığının ne kadar büyük bir fırsat olduğunun farkındaydı. Üstelik artık popülaritesi de günden güne artıyordu. Kabına sığmayan Erdoğan, zamanla Refah Partisi Genel Merkezi'ni aşan çıkışlar, açıklamalarda yapmaya başladı. İstanbul'da yerel bir yöneticiden ziyade ismi parti liderliği için geçen herkesin konuştuğu bir figüre dönüştü. Mezarlıklarda

şu anda yoğun çalışma var. Yani temizliğinden tutun, ağaçlandırma, çevre duvarlarının yapılması...

Kendisine olan ilginin farkına varan Erdoğan şehir şehir gezip nabız yoklamaya başladı. 1997 yılında eşinin memleketi Siirt'e gitti. Burada okuduğu şiir hem kendi hayatını hem de Türkiye'nin siyasi geleceğini doğrudan etkileyecekti. ''Minareler zülgün, kubbeler mifer, camiler kışlamın, müminler asker,

bu şiir sonrası halkı din ve mezhep farkı gözeterek kin ve düşmanlığa tahrikten hapis cezası aldı Erdoğan. Bu ceza gücüne güç katacak, kendisini cumhurbaşkanlığa taşıyacak uzun bir yolun kıvılcımı olacaktı.

Erdoğan sonrası İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı'nın sembolik yükü de artmıştı. 99'da Erdoğan'ın başkan vekilliğini yapan Ali Müfit Gürtünal bu makama seçildi ve 5 sene Büyükşehir Belediye Başkanı olarak görev yaptı. 2004'te ise İstanbul'da Kadir Topbaşlı yıllar başladı.

2004, 2009 ve 2014'te tam 3 defa AKP'den İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı seçilen Topbaş, bu görevini aralıksız 13 yıl boyunca sürdürdü. Topbaş'ın önceki başkanlardan en büyük farkı ve elbette avantajı tek başına iktidarda olan bir siyasi partinin temsilcisi olmasıydı. Bu sayede çok rahat çalıştı. Merkez yönetimin de desteğiyle kolay sonuç aldı.

Bu dönemde her yere metro, her yerde metro sloganıyla onlarca kilometrelik metro hattı faaliyete geçti. Bir İstanbul timsali olan Metrobüs de 2007 yılında ulaşım sistemine girdi. Buna karşın özellikle 2014 sonrası yani malumunuz Gülen AK Parti çatışmalarının başlamasıyla top başında siyasi gücü düşmeye başladı.

kendi partisi içinde FETÖ'ye yakın olduğu, aile üyelerinde FETÖ yöneticileri olduğu iddialarıyla epey yıprandı. Neticede 2017 yılında Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın isteği sonucu görevinden istifa etti. Görevinin alınmayı hazmedemeyen, her şeye kabul edilebilir ama adam yerine konulmamak edilemez diyen Topbaş, yalnız ve dışlanmış geçirdiği bir düremin ardından 16 Kasım 2020'de COVID sebebiyle hayatını kaybetti.

Topbaş'ın özellikle görevi bırakma sürecinde kendi partisi içinde maruz kaldığı mobbing, bugün dahi AKP içinde en çok tartışılan konulardan birisidir. 2018'in son günlerinde Türkiye, adı sanı pek duyulmamış bir ilçe belediye başkanıyla tanıştı. CHP ve İYİ Parti'nin İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı adayı olarak belirlediği bu isim Trabzonlu bir müteahhitti.

2007'de CHP'de siyasete giren, 2009'da CHP B'lik düzi ilçe başkanı, 2014'te belediye başkanı olan bu adamın ismi Ekrem İmamoğlu'ydu.

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu kendisini aday olarak kamuoyuna tanıttığında bu figürün sadece birkaç ay içinde bir popstara dönüşeceğini kimse tahmin etmiyordu. İmamoğlu'nun yaşamın ve siyasette yükselişini Bilgisayar Podcast serimizin 31. bölümünde tüm ayrıntılarıyla anlatmıştık. Henüz dinlemeyenler varsa bu bölüm biter bitmez ona geçiş yapabilir. Bu bölümde ise şunu net bir şekilde ifade edebiliriz.

İstanbul şehri Recep Tayyip Erdoğan'ın ardından ikinci bir siyaset fenomenini daha kendi bünyesinden çıkardı. 31 Mart 2019 seçim sürecinde Binali Yıldırım karşısında pek çok kişinin şans tanımadığı Ekrem Bey sessiz ve derinden ilerledi.

çok fazla tanınmamasını, ideolojik bagajı olmamasını avantaj haline getirdi. 31 Mart 2019 günü geldiğinde ise siyasi tarihimizin en kaotik gecelerinden birisi yaşandı. Yıldırım %50'nin altına düştü. %49,97. Sandıkların %83'ü açıldı şu an için. Ekrem İmamoğlu ise %47,48 oranında bir oya sahip. Ne görüyorsunuz şu an? Yani işte foto finishle bitecek, öyle görünüyor. Başa baş gidiyor. Bu gece aynı zamanda Ekrem İmamoğlu profilinin sıradan bir belediye başkan adayından lider hasreti çeken toplumsal muhalefet nezdinde bir idole dönüşmesinin miladı oldu. Yıldırım ve İmamoğlu'nun oyları birbirlerine çok yakın seyrederken henüz oy sayılmaları tamamlanmadan Binali Yıldırım İstanbul'u kazandıklarını açıkladı. İmamoğlu ise 31 Mart'ı 1 Nisan'a bağlayan gece kan ter içinde açıklama üstüne açıklama yaptı.

Anadolu Ajansı'nı ilgiye, alakaya ve ahlaklı bir süreç yönetimine davet ederken herkesin gözünün içine baka baka şunu söylüyorum. Hak yemedim yemem ama hakkımı da yedirtmem. Bu kadar net.

Tek bir oyun bile peşine düşmesi, haksızlığa karşı dik durması kendisinin değerini seçmen gözünde daha çok büyüttü. Sandıkta görev alan arkadaşlarım, ilçelerde bulunan milletvekillerim, parti meclis üyelerim, İstanbul gönüllüleri, görev alan herkes, lütfen sandıklardaki görevinizi asla bırakmayın.

Neticede sabah Yedisuları'nda Anadolu Ajansı da İmamoğlu'nun İstanbul'da seçimi kazandığını tescilledi. Buna rağmen iktidarın baskısıyla seçim sonuçları kabul edilmeyerek seçimlerin yenilenmesine karar verildi. Heyecanınız yüksek! Geçmeyiniz var! Geçmeyiniz var! 23 Haziran'da tekrar edilen seçimde Ekrem İmamoğlu bu sefer rakibine 800 bin oy fark attı. Türkiye bir yıldız doğurmuştu. 31 Mart ve 23 Haziran 2019 seçimlerini kazanan İmamoğlu, İstanbul'da CHP İYİ Parti Dem Parti seçmen tabanlarından oy almayı başardı. Erdoğan'ın en sadık kurmayı ve partisinin en ağır toplarından Binali Yıldırım'ı yenmeyi başaran İmamoğlu, Aslında bu süreçte Erdoğan'ın da Wiener kimliğine ciddi bir darbe indirdi. Barışmaya geldik. Buluşmaya geldik. Uzlaşmaya geldik. Konuşmaya, sohbet etmeye geldik. Birbirimizi, birbirimizi sevmeye geldik.

2023 Cumhurbaşkanlığı seçimi öncesi pek çok otoriteye göre altlı masanın Cumhurbaşkanı adayı olması beklenen İmamoğlu, İYİ Parti lideri Akşener'in açıktan çağrısına rağmen Genel Başkan Kılıçdaroğlu'nu çiğnemeyerek aday olmadı. Ancak Kılıçdaroğlu'nun seçim ezimeti sonrası Özgür Özel'le birlikte çalışarak CHP'de yaşanan lider değişiminin ana aktörü oldu.

Bugünlerde İmamoğlu İstanbul'da 2. Büyükşehir Başkanlığı için seçimlere hazırlanıyor. Kendisini ise 2019'dan bile daha zor bir sınav bekliyor. Zira bu sefer hem İYİ Parti hem de DEM Partisi kendi adaylarını çıkarttı. İYİ Parti, uzun süre partinin İstanbul İl Başkanlığı'nı yapan Buğra Kavuncu'yla, DEM Partisi ise partinin meclisteki Grup Başkan Vekili Meral Danış Beştaş ve Murat Çetni'yle hazırlanıyor.

İYİ Parti ve demin böleceği oylar İmamoğlu için bu seçimi çok daha zorlu hale getiriyor. Buna karşın Cumhur İttifakı adayı Murat Kurum'un İmamoğlu'nun popülaritesi karşısında pek güçlü gözükmediği de su götürmez bir gerçek. Buna rağmen Cumhur İttifakı'nın iki büyük paydaşı AKP ve MHP Murat Kurum'un armasında konuşlandı. Bu ittifakın en büyük handikapı ise yeniden Refah Partisi'nin aday çıkartması oldu.

31 Mart 2024 geldiğinde İstanbul seçimleri yine gündemin bir numaralı konusu olacak. Hiç kuşkusuz diğer şehirlerde hangi sonuçlar olursa olsun İstanbul'da kazanan çok büyük bir artıyı hanesine yazdıracak. Hatta seçim sonuçlarına ilişkin yapılacak genel yorumları da yine İstanbul'daki netice direkt etkileyecek.

Yıllık 500 milyar TL'nin üstündeki bütçesiyle dünyanın en büyük belediye bütçelerinden birine sahip olan İBB, birçok bakanlıktan daha geniş istihdam ve rant gücüne sahip. Bu yüzden İstanbul'a sahip olmak siyasetin en büyük ganimetleri arasında. Bunun yanı sıra Erdoğan iktidarının mutlak dominasyonu altındaki Türkiye'de en azından İstanbul gibi çok güçlü bir siyasi pozisyonun muhalefetin elinde kalması, ülkedeki güç dengelerinin de daha çok şaşmaması adına mühim gözüküyor. Cumhur İttifakı adayı Murat Kurum ise çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı döneminde sivrilmiş bir isim. Bu dönemde tanınan Kurum, Erzincan'daki maden kazasının sorumlularından birisi olarak gösterildi.

Bakanlığı döneminde faciaya sebebiyet veren şirketin ihmallerini görmezden gelmekle itham edilen kurum, belediye başkanlığı kampanya sürecinde de bu konuda kendini aklamaya çalışmakla uğraştı. Bakalım 1 Nisan sabahı gücüne güç katmış bir İmamoğlu profiliyle mi yoksa 5 yıldır oturduğu koltuktan kalkmak zorunda kalan bir İmamoğlu ile mi karşılaşacağız?

Bakalım Murat Kurum, arkasına aldığı iktidar desteğiyle ipi göğüsleyecek mi? Yoksa 2019'da Binali Yıldırım'ın yaşadığı kaderin benzerini mi yaşayacak? Hep birlikte göreceğiz!

Bilgisel'de bu hafta, son yılların en popüler siyasetçilerinden Ekrem İmamoğlu'nun politik kariyerindeki kırılma anlarına odaklanacağız. Onun, Türk Ocağı Limasol kalesinden İstanbul Büyükşehir Belediyesi Başkanlığı'na uzanan hikayesine tanıklık edeceğiz. Hazırsanız, başlayalım.











Tüm bölümler ve daha fazlası için podbeemedia.com'u ziyaret et!


----- Podbee Sunar -------

Bu podcast reklam içermektedir.

Bilgisel'de bu hafta, son yılların en popüler siyasetçilerinden Ekrem İmamoğlu'nun politik kariyerindeki kırılma anlarına odaklanacağız. Onun, Türk Ocağı Limasol kalesinden İstanbul Büyükşehir Belediyesi Başkanlığı'na uzanan hikayesine tanıklık edeceğiz. Hazırsanız, başlayalım.

------- Podbee Sunar -------
Bu podcast, getirfinans hakkında reklam içerir.  getirfinans iyi faizi vade beklemeden günlük kazandırır. Kredi faiz oranı düşüktür. Aidatsız kredi kartı sunar. Para transferinden ücret almaz. Sen de getirfinanslı ol. Bu podcast, Garanti BBVA hakkında reklam içerir. Bonus Platinum Dinamik'le tanışın!Kendiliğinden saatte bir değişen güvenlik koduyla internet alışverişlerinin en yeni ve daha da güvenli ödeme yöntemi!
See Privacy Policy at https://art19.com/privacy and California Privacy Notice at https://art19.com/privacy#do-not-sell-my-info.

22: Kalecilikten Politikaya : Ekrem İmamoğlu'nun Siyasi Yaşamı I Tekrar Dosyası

18 Mart Çanakkale Deniz Zaferi'nin 109. yılında olağanüstü bir savaş hikayesiyle huzurlarınızdayız. Aynı asker, aynı savaşta, iki düşman ülkede birden kahraman olabilir mi? Alistair John Taylor mı yoksa Gazi Ali Can Çavuş mu? Tüyler ürpertici bu hikayeye hazırsanız başlayalım.





Oyuncular:

Beyaz Hala: Yasemin Yeşilgöz

Mustafa Kemal Paşa: Metin Bozkurt

Victoria Taylor: Dila Zeynep Dereli

Alistair John Taylor: Kadir Can Değer

Rehber: Gökbey Karataş

Türk Askeri: Zafer Peker

Köylü: Batuhan Kösegil









Tüm bölümler ve daha fazlası için podbeemedia.com'u ziyaret et!

------ Podbee Sunar -------

Bu podcast reklam içermektedir.

18 Mart Çanakkale Deniz Zaferi'nin 109. yılında olağanüstü bir savaş hikayesiyle huzurlarınızdayız. Aynı asker, aynı savaşta, iki düşman ülkede birden kahraman olabilir mi? Alistair John Taylor mı yoksa Gazi Ali Can Çavuş mu? Tüyler ürpertici bu hikayeye hazırsanız başlayalım.


Oyuncular:
Beyaz Hala: Yasemin Yeşilgöz
Mustafa Kemal Paşa: Metin Bozkurt
Victoria Taylor: Dila Zeynep Dereli
Alistair John Taylor: Kadir Can Değer
Rehber: Gökbey Karataş
Türk Askeri: Zafer Peker
Köylü: Batuhan Kösegil

------- Podbee Sunar -------
Bu podcast, getirfinans hakkında reklam içerir.  getirfinans iyi faizi vade beklemeden günlük kazandırır. Kredi faiz oranı düşüktür. Aidatsız kredi kartı sunar. Para transferinden ücret almaz. Sen de getirfinanslı ol. Bu podcast, Garanti BBVA hakkında reklam içerir. Bonus Platinum Dinamik'le tanışın!Kendiliğinden saatte bir değişen güvenlik koduyla internet alışverişlerinin en yeni ve daha da güvenli ödeme yöntemi!
See Privacy Policy at https://art19.com/privacy and California Privacy Notice at https://art19.com/privacy#do-not-sell-my-info.

20: Bir Çanakkale Öyküsü - İki Ulusun Kahramanı Ali Can Çavuş

Küçük bir Osmanlı şehrinden, mazlum bir halkın direniş karargahına, ardından Devrim’in ve Cumhuriyet’in başkentliğine uzanan yolculuk. Bilgisel’in yeni bölümünde Ankara’nın yakın tarihinde bir gezintiye çıkıp şehrin siyasi ve kültürel dokularını inceledik. Hazırsanız başlayalım.









Tüm bölümler ve daha fazlası için podbeemedia.com'u ziyaret et!

------ Podbee Sunar -------

Bu podcast reklam içermektedir.

Küçük bir Osmanlı şehrinden, mazlum bir halkın direniş karargahına, ardından Devrim’in ve Cumhuriyet’in başkentliğine uzanan yolculuk. Bilgisel’in yeni bölümünde Ankara’nın yakın tarihinde bir gezintiye çıkıp şehrin siyasi ve kültürel dokularını inceledik. Hazırsanız başlayalım.

------- Podbee Sunar -------
Bu podcast, getirfinans hakkında reklam içerir.  getirfinans iyi faizi vade beklemeden günlük kazandırır. Kredi faiz oranı düşüktür. Aidatsız kredi kartı sunar. Para transferinden ücret almaz. Sen de getirfinanslı ol. Bu podcast, Garanti BBVA hakkında reklam içerir. Bonus Platinum Dinamik'le tanışın!Kendiliğinden saatte bir değişen güvenlik koduyla internet alışverişlerinin en yeni ve daha da güvenli ödeme yöntemi!
See Privacy Policy at https://art19.com/privacy and California Privacy Notice at https://art19.com/privacy#do-not-sell-my-info.

19: Cumhuriyetin Şehri - Ankara'nın 100 Yılı

8 Mart Dünya Kadınlar Günü’nde Bilgisel’in özel bölümüyle huzurlarınızdayız. Türkiye’de kadınların seçme ve seçilme hakkı kazanması için daha cumhuriyet kurulmadan önce mücadele etmeye başlayan Nezihe Muhiddin’in ve Türkiye Kadınlar Birliği’nin öyküsünü çok seveceksiniz. Hazırsanız başlayalım.

Oyuncular:

Nezihe Muhiddin: Gülşah Dim

Mustafa Kemal Atatürk: Metin Bozkurt









Tüm bölümler ve daha fazlası için podbeemedia.com'u ziyaret et!

------ Podbee Sunar -------

Bu podcast reklam içermektedir.

8 Mart Dünya Kadınlar Günü’nde Bilgisel’in özel bölümüyle huzurlarınızdayız. Türkiye’de kadınların seçme ve seçilme hakkı kazanması için daha cumhuriyet kurulmadan önce mücadele etmeye başlayan Nezihe Muhiddin’in ve Türkiye Kadınlar Birliği’nin öyküsünü çok seveceksiniz. Hazırsanız başlayalım.
Oyuncular:
Nezihe Muhiddin: Gülşah Dim
Mustafa Kemal Atatürk: Metin Bozkurt

------- Podbee Sunar -------
Bu podcast, getirfinans hakkında reklam içerir.  getirfinans iyi faizi vade beklemeden günlük kazandırır. Kredi faiz oranı düşüktür. Aidatsız kredi kartı sunar. Para transferinden ücret almaz. Sen de getirfinanslı ol. Bu podcast, Garanti BBVA hakkında reklam içerir. Bonus Platinum Dinamik'le tanışın!Kendiliğinden saatte bir değişen güvenlik koduyla internet alışverişlerinin en yeni ve daha da güvenli ödeme yöntemi!
See Privacy Policy at https://art19.com/privacy and California Privacy Notice at https://art19.com/privacy#do-not-sell-my-info.

18: Kadının Fendi: Nezihe Muhiddin ve Kadınlar Halk Fırkası

Bilgisel’in yeni bölümünde Yerel Seçimlere kısa bir zaman kala şehirlerimizi mercek altına alıyoruz. Ege’nin incisi İzmir’in 100 yıllık macerası; siyasi yapısı, yerel dinamikleri ve belediyecilik tarihiyle huzurlarınızdayız. Keyifli dinlemeler.

See Privacy Policy at https://art19.com/privacy and California Privacy Notice at https://art19.com/privacy#do-not-sell-my-info.

17: Ege'nin İncisi - İzmir'in 100 Yılı

Bilgisel’in yeni bölümünde Türk sinemasının en kült yapımlarından olan Vizontele’nin kahkahaların arkasına gizlediği sosyo-politik saptamalarını sizler için derledik. Hazırsanız başlayalım.


See Privacy Policy at https://art19.com/privacy and California Privacy Notice at https://art19.com/privacy#do-not-sell-my-info.

16: Kahkahalar Arkasına Gizlenmiş Bir Melodram - Vizontele

Bilgisel’in yeni bölümünde yıkılan Yugoslavya’nın enkazından futbol topuna sarılarak çıkan, Bosna Hersek tarihinin en büyük futbolcusu Edin Dzeko’nun öyküsüyle huzurlarınızdayız. Keyifli dinlemeler.


See Privacy Policy at https://art19.com/privacy and California Privacy Notice at https://art19.com/privacy#do-not-sell-my-info.

15: Savaş ve Yıkımın Ortasından Zirveye - Edin Dzeko

Bilgisel'in yeni bölümünde koskoca bir devletin, bir hayvan türüne karşı açtığı savaşa tanık olacaksınız. Avustralya Ordusu'nun Emu Kuşları'na karşı verdiği mücadelenin hikayesi ile huzurlarınızdayız. Hazırsanız başlayalım.


See Privacy Policy at https://art19.com/privacy and California Privacy Notice at https://art19.com/privacy#do-not-sell-my-info.

14: Tarihin En Enteresan Savaşı - Avustralya, Emu Kuşlarına Karşı

Bilgisel’in yeni bölümünde, büyük deprem felaketinin birinci yılında, kaybettiğimiz canlarımızı anarken, enkaz altında yaşamını yitiren Hataysporlu Christian Aysu’nun yüreklere dokunan hikayesiyle huzurlarınızdayız. Hazırsanız, başlayalım.


See Privacy Policy at https://art19.com/privacy and California Privacy Notice at https://art19.com/privacy#do-not-sell-my-info.

13: Bir Son Saniye Golünün Öyküsü - Christian Atsu

Türkiye tarihinde iz bıraksa da geçen zamanda unutulmaya yüz tutan siyasi ve kültürel olaylara sesli bir kapı açıyoruz. Podbee Media yapımı Bilgisel ile hem yakın zaman Türkiye tarihine, hem de toplumsal olayların perde arkasını aralıyoruz.

Podcast'e Soru Sor

Kaydet - Dinle - Gönder

Bildirimler

Bilgisel

Her hafta eklenen yeni bölümleri kaçırma!