Küçük bir Osmanlı şehrinden, mazlum bir halkın direniş karargahına, ardından Devrim’in ve Cumhuriyet’in başkentliğine uzanan yolculuk. Bilgisel’in yeni bölümünde Ankara’nın yakın tarihinde bir gezintiye çıkıp şehrin siyasi ve kültürel dokularını inceledik. Hazırsanız başlayalım.









Tüm bölümler ve daha fazlası için podbeemedia.com'u ziyaret et!

------ Podbee Sunar -------

Bu podcast reklam içermektedir.

Küçük bir Osmanlı şehrinden, mazlum bir halkın direniş karargahına, ardından Devrim’in ve Cumhuriyet’in başkentliğine uzanan yolculuk. Bilgisel’in yeni bölümünde Ankara’nın yakın tarihinde bir gezintiye çıkıp şehrin siyasi ve kültürel dokularını inceledik. Hazırsanız başlayalım.

------- Podbee Sunar -------
Bu podcast, getirfinans hakkında reklam içerir.  getirfinans iyi faizi vade beklemeden günlük kazandırır. Kredi faiz oranı düşüktür. Aidatsız kredi kartı sunar. Para transferinden ücret almaz. Sen de getirfinanslı ol. Bu podcast, Garanti BBVA hakkında reklam içerir. Bonus Platinum Dinamik'le tanışın!Kendiliğinden saatte bir değişen güvenlik koduyla internet alışverişlerinin en yeni ve daha da güvenli ödeme yöntemi!
See Privacy Policy at https://art19.com/privacy and California Privacy Notice at https://art19.com/privacy#do-not-sell-my-info.

19: Cumhuriyetin Şehri - Ankara'nın 100 Yılı

Rivayet odur ki Büyük İskender M.Ö. Büyük Doğu Seferi sırasında buradan geçmişti. Efsaneye göre Firik kralı Midas burada bir gemi çapası bulmuştu. Bundan dolayı da bu köhne bozkır yerleşkesinin ismi Firik dilinde gemi çapası anlamına gelen Anküra oldu. 31 Mart yerel seçimleri kapsamında İzmir, Ankara ve İstanbul şehirlerimizin 100 yıllık anatomisini anlattığımız bölümlerimizden İzmir bölümümüzü dinlemiştiniz. Bugün ise yeni bölümümüzde bir ülkeyi kuran şehri anlatacağız. Başkentimiz Ankara'yı. Seçimler öncesi Ankara'nın tarihine, yapısına, siyasi ve kültürel birikimlerine odaklanacağız. Bakalım 1919'dan günümüze Ankara için koca bir asır nasıl geçmiş. Hazırsanız başlayalım. Mustafa Kemal Paşa tam 7 ay süren kongre ve örgütlenme takvimini nihayet tamamlamıştı. Amasya'da mücadele yemine etmiş, Erzurum'da manda ve himayeyi reddetmiş, Sivas'ta ise bütün direniş örgütlerini birleştirmişti. Ve şimdi birleşen tüm bu direnişçilerin tek bir merkeze toplanması gerekiyordu. O merkezin adresiyse Andolu'nun ortasında bir kalenin etrafında kurulmuş balı ve keçisinden başka bir şeyi olmayan nüfusu 35 bin civarında seyreden küçük bir Osmanlı şehriydi. Mustafa Kemal Paşa Sivas'tan 18 Aralık 1919'da üç arabayla yola çıktı. 9 günlük yolculuk boyunca Kayseri, Mucur, Hacıbektaş, Kırşehir, Kaman, Behnen güzelgahlarını izledi. 27 Aralık günü ise ömrünün sonuna kadar kalbinde taşıyacağı o şehre geldi. Ankaralılar günlerdir onu bekliyorlardı. Esnaf loncalarıyla, kılıç kalkan ekipleriyle dikmen sırtlarında karşıladılar paşayı. Selanikli bir Osmanlı generali olan Mustafa Kemal, ömründe ilk kez geldiği ve Selanik'e hiç benzemeyen bu Anadolu şehrinde bir elinde tabanca, diğer elinde hakkında çıkan idam fermanlarıyla yönetti savaşı. İdam fermanlarının, isyanların, İstanbul'dan gönderilen milli mücadele karşıtı milis kuvvetlerin tehditleri altında üstüne doğru gelen büyük Yunan ordularına karşı Paşa'nın biricik sığınığı bu küçük direniş karargahı olmuştu. Hem İstanbul'daki hilafet merkezine hem Yunan ordusuna hem de onları destekleyen büyük İngiliz imparatorluğuna karşı bu küçük şehir direndi. Türkiye Büyük Millet Meclisi burada açıldı. Savaş buradan yönetildi. En karanlık günlerde Yunan ordusu şehre 60 km kadar yaklaştığında bile terk edilmedi Ankara. Bu yüzden Ankara için düşman gelse bile terk edilmeyen şehir yakıştırması yapıldı. Eylül 1921'de Yunanistan güçleri tüm kuvvetiyle şehre saldırdı. 22 gün 22 gece savunuldu şehir. Düşmedi, düşürülmedi. Direnişin ve zaferin merkezi oldu. Ardından başkent yapıldı. Mustafa Kemal Paşa öyle bir aidiyet hissediyordu ki buraya. Ekim 1938'de Doğmabahçe Sarayı'ndaki yatağında Kılıç Aliye yürekleri dağlayan şu sözü söylemişti. Gel Kılıç gel. Bak sana ne diyeceğim. Bu kalın çorapları ayağıma çekerim. Boynuma bu atkıyı sararım. Trenle gazi istasyonuna inerim. Oradan hemen otomobille Çankaya'ya çıkarım. Ne olur Ankara'ya gidelim çocuk. Ne olacaksam orada olalım. Ne yazık ki bu, gerçekleşmesi mümkün olmayan bir hayaldi. Gazi Paşa, biricik başkentine sağlığına dönemedi ama vefatından sonra Ankaralılara emanet edildi. 30-40 bin insandan ibaret olan Ankara, yeni cumhuriyetin başkenti olmasıyla yıllar boyunca Anadolu taşrasından göç üstüne göç aldı. Her yöne doğru sürekli büyüyen şehir, yeni sakinleriyle doldu taştı. Milli mücadelede üstlendiği büyük misyon ve yeni devletin merkezi olmasaydı, hiç kuşkusuz günümüzde Ankara alelade bir orta Antalya şehri olmaktan öteye gidemezdi. Ankara'nın yazgısı yeni devletle değişmişti. Ulus adı verilen şehir merkezi, bir ülkenin ve rejimin kurulduğu semt oldu. Meclis binası, Ankara Palas, tenis kulübü, stadyum, heykel, opera binası... Bununla da kalmadı. Ankara'nın bugün de en merkezi noktası olan Kızılay'ın inşa sürecinde Avusturyalı mimar Clemens Holzmeister bizzat görev üstlendi. Holzmeister, Milli Eğitim Bakanlığı, Ordu Evi, Harp Okulu, Güven Anıntı, İçişleri Bakanlığı, Cumhurbaşkanlığı Merkez Köşkü, Vilayet Meydanı, Bayındırlık Bakanlığı, Yargıtay, Emlak Bankası, Ulus Merkez Bankası, Avusturya Konsolosluğu gibi yapıların birbirlerine uyulmu şekilde projesini oluşturdu. Ankara'nın bugün dahi İstanbul'a nispeten trafik sorununun daha az olması ve şehrin daha biçimli ve geniş yollarla kurulmasında bu dönemde alınan mimari desteğin payı çok büyüktür. Tüm bunlar, bozkırın ortasında yapılan çağdaş bir devrimin ilk adımları oldu. Atatürk'ün ve devrimin şehri Çankaya sırtlarında küçük elit muhitlerde kendini gösterirken, şehrin çok daha büyük kısmı Gecekondu mahallelerine, Taşra'dan Bir Umut başkentte gelmiş yoksul Andola halkının meskenlerine, gettolarına dönüştü. Yıllar geçtikçe şehrin elit merkezi olan Ulus, Taşra'dan gelenlerin mesken bellediği bir semt haline geldi. Devletin başkenti olmak demek bürokrasi ve istihdam olmaklarının da merkezi olmak demekti. Özellikle Çankırı, Çorum, Sivas, Kırşehir, Yozgat gibi şehirlerden on binlerce insan daha fazla iş imkanı olduğu için Ankara'ya taşındı. Bakanlıkların ve devlet kurumlarının varlığı on binlerce memurun da şehre yığılmasını beraberinde getirdi. Bu durum şehri bugün dahi ifade edilen memur ve bürokrasi merkezine dönüştürdü. Ankara'da siyaset ve belediye başkanlıkları ise 1994 yılına kadar merkez sağ ve merkez sol partiler tarafından kazanıldı. Başkent halkı siyaseten de gri noktalarda durmayı tercih etti. Ta ki o seçime kadar. 1994 seçimleri demek, Refah Partisi ve Siyasal İslam'ın kesin zaferi demekti. Merkez Sağ ve Merkez Sol partilerin kendi aralarında kavgaya tutuşmasıyla aradan çıkan Refah Partisi, bu seçimde Ankara ve İstanbul Büyükşehir belediyelerini kazanmayı başardı. Böylece Ankara, çeyrek asır boyunca birlikte olacağı bir politikacı ile tanışmış oldu. O siyasetçinin ismi Melih Gökçek'ti. Yani yer altında 6 milyar dolarlık jelibon bulunuyor. Bu ne anlama geliyor bilmiyorum. Bugünkü şeylere bakın, medyaya bakın. Hat falan olmasın başkanım. Fake değil hala. Doğru. Resmi şey. Ve bulunuyor. Burada 1217 tane oyuncak var. Desneyland'lara gittiğiniz zaman 60-70 tane. 1994 seçimlerinin ardından 1999 seçimlerini de kazanan Gökçek, 2001 yılında AKP'nin kurulmasıyla bu partiye geçiş yaparak İslamcı oyların yanı sıra merkez saha oylarını da domine etmeyi başardı. Kazanma alışkanlığı ve konforuyla Ankara'yı arzu ettiği gibi yöneten Gökçek'in bu süreçte ilginç alışkanlıkları da ortaya çıktı. Şehrin birçok noktasına dinozor heykelleri yaptıran Melih Bey'in, dinozorlara yönelik bu ilgisinin sebepleri ise hala anlaşılabilmiş değil. Melih Gökçe'ye ilişkin yolsuzluk ve rüşvet iddiaları da 2000'li yıllar boyunca artarak sürdü. CHP'nin önceki genel başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, Gökçe'yin yolsuzluklarını anlatarak yıldızını parlattı. Bu fiyatı siz Ankara halkına 300 dolara sattınız mı satmadınız mı? Dördün, çünkü ben o programda özet vermiştik. Ben ayrıntıya girmek zorundayım. Ankara halkının yüz milyonlarca dolar nasıl soyulduğunu anlatmak zorundayım ben. 30 Mart 2014 yılında Ankara'da gerçekleşen yerel seçimler ise Cumhuriyet tarihinin en kaotik ve şaibeli seçimlerinden birisi olarak tarihe kazındı. Kökçek, Mazmatas'ın alıp koltuğuna oturdu. Ama seçim sonuçlarında şaibi olduğunu savunan rakibi Mansur Yavaş, Ankara yarışınının peşini bırakmamakta kararlı. Türkiye, 2014 yılında yeni bir politikacı tanıdı. MHP ve ülkücü kökeniyle bilinen avukat Mansur Yavaş, CHP'nin Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı adayı oldu. Aslında Yavaş'ın siyaset sahnesine çıkışı çok daha eskiye, 90'lı yıllara dayanıyordu. Şehrin kuzeyinde küçük bir ilçe olan Beypazarı'nın belediye başkanı olan Yavaş, bu küçük ilçedeki çalışmalarıyla Beypazarı'nı bir turizm merkezi haline getirmeyi başardı. Bu ilçedeki çalışmaları Yavaş'ın 2009 yılında MHP'den Ankara Büyükşehir adayı olmasını sağladı. 2009 seçimlerinde Gökçe'yi geçemese bile MHP'nin oylarını çok arttıran Yavaş, Ankara'nın gelecekteki başkanı olarak konuşulmaya başlandı. Bu süreç Kemal Kılıçdaroğlu yönetimindeki CHP'yi de Mansur Yavaş'a yöneltti. 2014 yılı geldiğinde CHP'nin büyükşehir adayı olan Yavaş, Ankara'daki milliyetçi ve sosyal demokrat seçmeni birleştirmeyi başardı. Melih Gökçe'nin işi ise oldukça zor gözüküyordu. 30 Mart günü geldiğinde tüm Türkiye ile birlikte Ankara'da da halk sandık başına gitti. Yarışa önde başlayan mevcut başkan Melih Gökçe'nin oy oranları saatler geçtikçe düşmeye başladı. Gökçek'le Yavaş arasındaki oy farkı 2000'e kadar indiğinde veriler donduruldu. Gün ağardığındaysa Melik Gökçek seçimleri kazandığını ilan etti. Adet ve şekilde yapılmadığını düşünüyorlar ve Ankara'lılar haklarını arıyorlar. Elbette ki biz de Ankara'lıların hakkını, onların bize güvenip verdiği oyların sonuna kadar takipçisi olacağız. Mansur Yavaş sonuçlara itiraz etti. YSK'ya başvurdu. Ancak iktidarın belge başkanı Melih Gökçe'ye mazbatası verildi. 30 Mart 2014 seçimleri, Mansur sayılır bu yolda mağlup sloganıyla uzun yıllar anımsanacaktı. Kısa bir aranın ardından devam edeceğiz. Melih Gökçek'in tabiri caizse Cebren ve Hile ile kazandığını ilan ettiği 2014 seçimleri Gökçek için aslında sonun başlangıcıydı. Artık kendi partisinden bile sert eleştiriler geliyordu. Bu seçimden bir sene sonra AKP'nin en ağır toplarından Bülent Arınç'la sert bir polemiğe girdi Gökçek. Arınç'ın Gökçek hakkında söyledikleri yenilir yutulur cinsten değildi. Gökçek'in Ankara'yı Gülencilere parsel parsel sattığını belirtti. Ama Gökçek bunlardan daha fazlasını yapmıştır. Belediye başkanlığı adaylığında ve seçimlerde oy isterken bu yapının kucağında oturmuştur. Ve bu yapıya Ankara'yı parsel parsel satmıştır. Arınç'ın bu dehşet verici sözlerine rağmen Ankara'da Gökçek yönetimi bir süre daha devam etti. Gülencilerin bankasına para yatıran veyahut evlerinde kalan öğrenciler tutuklanırken Melik Gökçek'e herhangi bir soruşturma bile açılmadı. Ancak netice itibarıyla 2017 yılında Recep Tayyip Erdoğan'ın özel talimatıyla 23 yıldır sürdürdüğü Ankara Büyükşehir Belediye Başkanlığı görevinden istifa etmek zorunda kaldı. istifa konuşmasında Erdoğan'la arasının açılmasına yol açanlara beddua etti. Melik Gökçek 23 yıllık görev süresinin sonunda bizzat kendi partisi tarafından boş bir damacana şişesi gibi kapının önüne koyuldu. Gökçek'in ardından Ankara'nın dört bir yanına diktiği dinozora heykelleri ise yetim kaldı. Sahipsiz kalan dinozorlar kısa zaman sonra kaldırıldı. Gökçek'in dinozorlarının kaldırılma görüntüsü adeta bir rejimin izlerinin silinmesini yansıtıyordu. Melik Gökçek'in yüksek yaratıcılık kabiliyetinin yalnızca dinozorlarla sınırlı olduğunu sanıyorsanız yanılıyorsunuz. Gökçek pek önemli görmüş olmalı ki şehrin güney, kuzey, doğu ve batı girişlerine şehre girildiğini sembolize eden büyük kapılar yaptırdı. Ne anlam ifade ettiğini hiçbir Ankaralı'nın anlamadığı bu kapılar için 2014 yılında 31 milyon TL harcandı. Devlet Belediye Başkanı Melik Gökçek ise o günden beri sosyal medya üzerinden yorumlarını sürdürüyor. Hakkındaki onca yolsuzluk iddiasına, sahip olduğu mal varlığına, FETÖ ile ilişkisine dair ise herhangi bir soruşturma 2024 itibariyle açılmış değil. Ankara'da travmalarla dolu Melik Gökçek sonrası, kısa bir dönem Mustafa Tuna, Büyükşehir Belediye Başkanı olarak görev yaptı. Mustafa Tuna, Gökçek döneminin en çok eleştirilen konularından birisi olan ulaşım meselesini el attı. Ankara'nın akşam 10'dan sonra ölü şehir haline geldiği yönündeki algıları kırmaya çalıştı. Buna rağmen AKP, 2019 yılında Mustafa Tuna'yı aday göstermek yerine çok daha problemli bir isim olan Mehmet Özhaseki de karar kıldı. 2019 iler seçimlerini Millet İttifakı adayı Mansur Yavaş, Cumhur İttifakı adayı Mehmet Özhaseki'yi geçerek kazanmayı başardı. Yavaş, 2014'te oturamadığı koltuğa 2019'da oturmuştu. Onların televizyon ve gazeteleri, onların dilekleri varsa bizim de yüreklerimiz var diyerek tarihi değiştiren kardeşlerim. Hepiniz sağ olun, var olun. Ankara'da SHP'nin kazandığı 1989'dan tam 30 sene sonra 7'den kazanan aynı gelinlik olmuştu. Mansur Yavaş ise bu tarihten itibaren popülaritesini daha da arttırdı. Türkiye'nin en yakından takip edilen siyasetçilerinden birisi oldu. 2023 seçimlerinde Recep Tayyip Erdoğan'a karşı muhalefetin Cumhurbaşkanı adayı olmasını isteyen pek çok kişi de vardı. Buna rağmen Yavaş, bu tutumundan dolayı ise İyi Parti Lideri Meral Akşener tarafından korkaklıkla itham edildi. Bu sürecin ardından 2019'da kendisini başkanlığa taşıyan Millet İttifakı'nın iki paydaşından birisiyle ipleri koparmış oldu Yavaş. Aynı zamanda Cumhurbaşkanlığı seçiminde aday olmadığı için toplumun bazı kesimlerinden eleştiriler dağıldı. Tüm bu etmenlere rağmen 2024 elel seçimlerinde Ankara'da favor olarak gösteriliyor. Karşısındaki en büyük rakipse Cumhur İttifakı adayı Keçiören Belediye Başkanı Turgut Altunok. Ankara'da son yıllarda toplumsal muhalefet lehine değişen demografik yapı da dikkatleri çeken bir başka konu. Uzun yıllar merkez sağın çoğunluk olduğu Ankara'da Erdoğan karşıtlığında buluşan blok çoğunluğu kıl payı da olsa ele geçirmiş durumda. Bu durumun somut örneklerini ise 2017 başkanlık referandumunda çıkan hayır ve 2023 cumhurbaşkanlığı seçiminde Kılıçdaroğlu'nun birinci gelmesinde görebiliyoruz. Buna karşın iktidar bloğunun kesin ve net üstünlüğü şehrin özellikle Taşrı ilçelerinde devam ediyor. Başta Çankaya olmak üzere şehir merkezinde ise muhalefetin siyasi üstünlüğe sahip olduğunu ifade etmek pek de yanlış sayılmaz. Bakalım Ankara'da 31 Mart seçimlerinde ipi kim göğüsleyecek? Dünyada bir ülkeyle tanımlanan şehirler vardır. Ankara da öyle bir şehir. İstanbul ve İzmir gibi özgür ağırlığı ve binlerce yıllık tarihinden ziyade Kurtuluş Savaşı Karargahı, Atatürk'ün sığındığı son liman ve bir ulusun yeniden doğuşunun merkezi olmasıyla namsaldı. Arka fonda çalan marşın sözlerinde vurgulandığı gibi, yoktan var edilen ilk şehir sensin, var olsun toprağın taşın Ankara ifadeleriyle Türkiye için kıymetini özetlemek mümkün. Türkiye'nin sosyal ve siyasi geleceğinde de hiç kuşkusuz Ankara yine çok önemli roller üstlenmeye devam edecek. 20. yüzyılın ilk çeyreğinde mazlum bir halkın direniş karargahı olan bir kalenin çevresinde kurulmuş onurlu şehrin, cumhuriyetin ve devrimlerin ikinci yüzyılında da ağırlığına ve asayetine yakışan bir geleceğe sahip olmasını diliyoruz.

Rivayet odur ki Büyük İskender M.Ö. Büyük Doğu Seferi sırasında buradan geçmişti. Efsaneye göre Firik kralı Midas burada bir gemi çapası bulmuştu. Bundan dolayı da bu köhne bozkır yerleşkesinin ismi Firik dilinde gemi çapası anlamına gelen Anküra oldu.

31 Mart yerel seçimleri kapsamında İzmir, Ankara ve İstanbul şehirlerimizin 100 yıllık anatomisini anlattığımız bölümlerimizden İzmir bölümümüzü dinlemiştiniz. Bugün ise yeni bölümümüzde bir ülkeyi kuran şehri anlatacağız. Başkentimiz Ankara'yı. Seçimler öncesi Ankara'nın tarihine, yapısına, siyasi ve kültürel birikimlerine odaklanacağız. Bakalım 1919'dan günümüze Ankara için koca bir asır nasıl geçmiş. Hazırsanız başlayalım.

Mustafa Kemal Paşa tam 7 ay süren kongre ve örgütlenme takvimini nihayet tamamlamıştı. Amasya'da mücadele yemine etmiş, Erzurum'da manda ve himayeyi reddetmiş, Sivas'ta ise bütün direniş örgütlerini birleştirmişti. Ve şimdi birleşen tüm bu direnişçilerin tek bir merkeze toplanması gerekiyordu. O merkezin adresiyse Andolu'nun ortasında bir kalenin etrafında kurulmuş balı ve keçisinden başka bir şeyi olmayan nüfusu 35 bin civarında seyreden küçük bir Osmanlı şehriydi. Mustafa Kemal Paşa Sivas'tan 18 Aralık 1919'da üç arabayla yola çıktı.

9 günlük yolculuk boyunca Kayseri, Mucur, Hacıbektaş, Kırşehir, Kaman, Behnen güzelgahlarını izledi. 27 Aralık günü ise ömrünün sonuna kadar kalbinde taşıyacağı o şehre geldi.

Ankaralılar günlerdir onu bekliyorlardı. Esnaf loncalarıyla, kılıç kalkan ekipleriyle dikmen sırtlarında karşıladılar paşayı. Selanikli bir Osmanlı generali olan Mustafa Kemal, ömründe ilk kez geldiği ve Selanik'e hiç benzemeyen bu Anadolu şehrinde bir elinde tabanca, diğer elinde hakkında çıkan idam fermanlarıyla yönetti savaşı.

İdam fermanlarının, isyanların, İstanbul'dan gönderilen milli mücadele karşıtı milis kuvvetlerin tehditleri altında üstüne doğru gelen büyük Yunan ordularına karşı Paşa'nın biricik sığınığı bu küçük direniş karargahı olmuştu. Hem İstanbul'daki hilafet merkezine hem Yunan ordusuna hem de onları destekleyen büyük İngiliz imparatorluğuna karşı bu küçük şehir direndi.

Türkiye Büyük Millet Meclisi burada açıldı. Savaş buradan yönetildi. En karanlık günlerde Yunan ordusu şehre 60 km kadar yaklaştığında bile terk edilmedi Ankara. Bu yüzden Ankara için düşman gelse bile terk edilmeyen şehir yakıştırması yapıldı. Eylül 1921'de Yunanistan güçleri tüm kuvvetiyle şehre saldırdı. 22 gün 22 gece savunuldu şehir. Düşmedi, düşürülmedi.

Direnişin ve zaferin merkezi oldu. Ardından başkent yapıldı. Mustafa Kemal Paşa öyle bir aidiyet hissediyordu ki buraya. Ekim 1938'de Doğmabahçe Sarayı'ndaki yatağında Kılıç Aliye yürekleri dağlayan şu sözü söylemişti. Gel Kılıç gel. Bak sana ne diyeceğim. Bu kalın çorapları ayağıma çekerim. Boynuma bu atkıyı sararım. Trenle gazi istasyonuna inerim. Oradan hemen otomobille Çankaya'ya çıkarım. Ne olur Ankara'ya gidelim çocuk. Ne olacaksam orada olalım.

Ne yazık ki bu, gerçekleşmesi mümkün olmayan bir hayaldi. Gazi Paşa, biricik başkentine sağlığına dönemedi ama vefatından sonra Ankaralılara emanet edildi. 30-40 bin insandan ibaret olan Ankara, yeni cumhuriyetin başkenti olmasıyla yıllar boyunca Anadolu taşrasından göç üstüne göç aldı. Her yöne doğru sürekli büyüyen şehir, yeni sakinleriyle doldu taştı.

Milli mücadelede üstlendiği büyük misyon ve yeni devletin merkezi olmasaydı, hiç kuşkusuz günümüzde Ankara alelade bir orta Antalya şehri olmaktan öteye gidemezdi. Ankara'nın yazgısı yeni devletle değişmişti. Ulus adı verilen şehir merkezi, bir ülkenin ve rejimin kurulduğu semt oldu. Meclis binası, Ankara Palas, tenis kulübü, stadyum, heykel, opera binası... Bununla da kalmadı.

Ankara'nın bugün de en merkezi noktası olan Kızılay'ın inşa sürecinde Avusturyalı mimar Clemens Holzmeister bizzat görev üstlendi. Holzmeister, Milli Eğitim Bakanlığı, Ordu Evi, Harp Okulu, Güven Anıntı, İçişleri Bakanlığı, Cumhurbaşkanlığı Merkez Köşkü, Vilayet Meydanı, Bayındırlık Bakanlığı, Yargıtay, Emlak Bankası, Ulus Merkez Bankası, Avusturya Konsolosluğu gibi yapıların birbirlerine uyulmu şekilde projesini oluşturdu.

Ankara'nın bugün dahi İstanbul'a nispeten trafik sorununun daha az olması ve şehrin daha biçimli ve geniş yollarla kurulmasında bu dönemde alınan mimari desteğin payı çok büyüktür. Tüm bunlar, bozkırın ortasında yapılan çağdaş bir devrimin ilk adımları oldu.

Atatürk'ün ve devrimin şehri Çankaya sırtlarında küçük elit muhitlerde kendini gösterirken, şehrin çok daha büyük kısmı Gecekondu mahallelerine, Taşra'dan Bir Umut başkentte gelmiş yoksul Andola halkının meskenlerine, gettolarına dönüştü. Yıllar geçtikçe şehrin elit merkezi olan Ulus, Taşra'dan gelenlerin mesken bellediği bir semt haline geldi.

Devletin başkenti olmak demek bürokrasi ve istihdam olmaklarının da merkezi olmak demekti. Özellikle Çankırı, Çorum, Sivas, Kırşehir, Yozgat gibi şehirlerden on binlerce insan daha fazla iş imkanı olduğu için Ankara'ya taşındı. Bakanlıkların ve devlet kurumlarının varlığı on binlerce memurun da şehre yığılmasını beraberinde getirdi. Bu durum şehri bugün dahi ifade edilen memur ve bürokrasi merkezine dönüştürdü.

Ankara'da siyaset ve belediye başkanlıkları ise 1994 yılına kadar merkez sağ ve merkez sol partiler tarafından kazanıldı. Başkent halkı siyaseten de gri noktalarda durmayı tercih etti. Ta ki o seçime kadar.

1994 seçimleri demek, Refah Partisi ve Siyasal İslam'ın kesin zaferi demekti. Merkez Sağ ve Merkez Sol partilerin kendi aralarında kavgaya tutuşmasıyla aradan çıkan Refah Partisi, bu seçimde Ankara ve İstanbul Büyükşehir belediyelerini kazanmayı başardı. Böylece Ankara, çeyrek asır boyunca birlikte olacağı bir politikacı ile tanışmış oldu. O siyasetçinin ismi Melih Gökçek'ti.

Yani yer altında 6 milyar dolarlık jelibon bulunuyor. Bu ne anlama geliyor bilmiyorum. Bugünkü şeylere bakın, medyaya bakın. Hat falan olmasın başkanım. Fake değil hala. Doğru. Resmi şey. Ve bulunuyor. Burada 1217 tane oyuncak var. Desneyland'lara gittiğiniz zaman 60-70 tane. 1994 seçimlerinin ardından 1999 seçimlerini de kazanan Gökçek, 2001 yılında AKP'nin kurulmasıyla bu partiye geçiş yaparak İslamcı oyların yanı sıra merkez saha oylarını da domine etmeyi başardı. Kazanma alışkanlığı ve konforuyla Ankara'yı arzu ettiği gibi yöneten Gökçek'in bu süreçte ilginç alışkanlıkları da ortaya çıktı.

Şehrin birçok noktasına dinozor heykelleri yaptıran Melih Bey'in, dinozorlara yönelik bu ilgisinin sebepleri ise hala anlaşılabilmiş değil. Melih Gökçe'ye ilişkin yolsuzluk ve rüşvet iddiaları da 2000'li yıllar boyunca artarak sürdü. CHP'nin önceki genel başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, Gökçe'yin yolsuzluklarını anlatarak yıldızını parlattı. Bu fiyatı siz Ankara halkına 300 dolara sattınız mı satmadınız mı?

Dördün, çünkü ben o programda özet vermiştik. Ben ayrıntıya girmek zorundayım. Ankara halkının yüz milyonlarca dolar nasıl soyulduğunu anlatmak zorundayım ben. 30 Mart 2014 yılında Ankara'da gerçekleşen yerel seçimler ise Cumhuriyet tarihinin en kaotik ve şaibeli seçimlerinden birisi olarak tarihe kazındı. Kökçek, Mazmatas'ın alıp koltuğuna oturdu. Ama seçim sonuçlarında şaibi olduğunu savunan rakibi Mansur Yavaş, Ankara yarışınının peşini bırakmamakta kararlı.

Türkiye, 2014 yılında yeni bir politikacı tanıdı. MHP ve ülkücü kökeniyle bilinen avukat Mansur Yavaş, CHP'nin Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı adayı oldu. Aslında Yavaş'ın siyaset sahnesine çıkışı çok daha eskiye, 90'lı yıllara dayanıyordu. Şehrin kuzeyinde küçük bir ilçe olan Beypazarı'nın belediye başkanı olan Yavaş, bu küçük ilçedeki çalışmalarıyla Beypazarı'nı bir turizm merkezi haline getirmeyi başardı.

Bu ilçedeki çalışmaları Yavaş'ın 2009 yılında MHP'den Ankara Büyükşehir adayı olmasını sağladı. 2009 seçimlerinde Gökçe'yi geçemese bile MHP'nin oylarını çok arttıran Yavaş, Ankara'nın gelecekteki başkanı olarak konuşulmaya başlandı. Bu süreç Kemal Kılıçdaroğlu yönetimindeki CHP'yi de Mansur Yavaş'a yöneltti.

2014 yılı geldiğinde CHP'nin büyükşehir adayı olan Yavaş, Ankara'daki milliyetçi ve sosyal demokrat seçmeni birleştirmeyi başardı. Melih Gökçe'nin işi ise oldukça zor gözüküyordu. 30 Mart günü geldiğinde tüm Türkiye ile birlikte Ankara'da da halk sandık başına gitti. Yarışa önde başlayan mevcut başkan Melih Gökçe'nin oy oranları saatler geçtikçe düşmeye başladı.

Gökçek'le Yavaş arasındaki oy farkı 2000'e kadar indiğinde veriler donduruldu. Gün ağardığındaysa Melik Gökçek seçimleri kazandığını ilan etti. Adet ve şekilde yapılmadığını düşünüyorlar ve Ankara'lılar haklarını arıyorlar. Elbette ki biz de Ankara'lıların hakkını, onların bize güvenip verdiği oyların sonuna kadar takipçisi olacağız.

Mansur Yavaş sonuçlara itiraz etti. YSK'ya başvurdu. Ancak iktidarın belge başkanı Melih Gökçe'ye mazbatası verildi. 30 Mart 2014 seçimleri, Mansur sayılır bu yolda mağlup sloganıyla uzun yıllar anımsanacaktı. Kısa bir aranın ardından devam edeceğiz.

Melih Gökçek'in tabiri caizse Cebren ve Hile ile kazandığını ilan ettiği 2014 seçimleri Gökçek için aslında sonun başlangıcıydı.

Artık kendi partisinden bile sert eleştiriler geliyordu. Bu seçimden bir sene sonra AKP'nin en ağır toplarından Bülent Arınç'la sert bir polemiğe girdi Gökçek. Arınç'ın Gökçek hakkında söyledikleri yenilir yutulur cinsten değildi. Gökçek'in Ankara'yı Gülencilere parsel parsel sattığını belirtti.

Ama Gökçek bunlardan daha fazlasını yapmıştır. Belediye başkanlığı adaylığında ve seçimlerde oy isterken bu yapının kucağında oturmuştur. Ve bu yapıya Ankara'yı parsel parsel satmıştır.

Arınç'ın bu dehşet verici sözlerine rağmen Ankara'da Gökçek yönetimi bir süre daha devam etti. Gülencilerin bankasına para yatıran veyahut evlerinde kalan öğrenciler tutuklanırken Melik Gökçek'e herhangi bir soruşturma bile açılmadı. Ancak netice itibarıyla 2017 yılında Recep Tayyip Erdoğan'ın özel talimatıyla 23 yıldır sürdürdüğü Ankara Büyükşehir Belediye Başkanlığı görevinden istifa etmek zorunda kaldı.

istifa konuşmasında Erdoğan'la arasının açılmasına yol açanlara beddua etti.

Melik Gökçek 23 yıllık görev süresinin sonunda bizzat kendi partisi tarafından boş bir damacana şişesi gibi kapının önüne koyuldu. Gökçek'in ardından Ankara'nın dört bir yanına diktiği dinozora heykelleri ise yetim kaldı. Sahipsiz kalan dinozorlar kısa zaman sonra kaldırıldı. Gökçek'in dinozorlarının kaldırılma görüntüsü adeta bir rejimin izlerinin silinmesini yansıtıyordu.

Melik Gökçek'in yüksek yaratıcılık kabiliyetinin yalnızca dinozorlarla sınırlı olduğunu sanıyorsanız yanılıyorsunuz. Gökçek pek önemli görmüş olmalı ki şehrin güney, kuzey, doğu ve batı girişlerine şehre girildiğini sembolize eden büyük kapılar yaptırdı.

Ne anlam ifade ettiğini hiçbir Ankaralı'nın anlamadığı bu kapılar için 2014 yılında 31 milyon TL harcandı. Devlet Belediye Başkanı Melik Gökçek ise o günden beri sosyal medya üzerinden yorumlarını sürdürüyor. Hakkındaki onca yolsuzluk iddiasına, sahip olduğu mal varlığına, FETÖ ile ilişkisine dair ise herhangi bir soruşturma 2024 itibariyle açılmış değil.

Ankara'da travmalarla dolu Melik Gökçek sonrası, kısa bir dönem Mustafa Tuna, Büyükşehir Belediye Başkanı olarak görev yaptı. Mustafa Tuna, Gökçek döneminin en çok eleştirilen konularından birisi olan ulaşım meselesini el attı. Ankara'nın akşam 10'dan sonra ölü şehir haline geldiği yönündeki algıları kırmaya çalıştı.

Buna rağmen AKP, 2019 yılında Mustafa Tuna'yı aday göstermek yerine çok daha problemli bir isim olan Mehmet Özhaseki de karar kıldı. 2019 iler seçimlerini Millet İttifakı adayı Mansur Yavaş, Cumhur İttifakı adayı Mehmet Özhaseki'yi geçerek kazanmayı başardı. Yavaş, 2014'te oturamadığı koltuğa 2019'da oturmuştu.

Onların televizyon ve gazeteleri, onların dilekleri varsa bizim de yüreklerimiz var diyerek tarihi değiştiren kardeşlerim. Hepiniz sağ olun, var olun. Ankara'da SHP'nin kazandığı 1989'dan tam 30 sene sonra 7'den kazanan aynı gelinlik olmuştu. Mansur Yavaş ise bu tarihten itibaren popülaritesini daha da arttırdı. Türkiye'nin en yakından takip edilen siyasetçilerinden birisi oldu.

2023 seçimlerinde Recep Tayyip Erdoğan'a karşı muhalefetin Cumhurbaşkanı adayı olmasını isteyen pek çok kişi de vardı. Buna rağmen Yavaş, bu tutumundan dolayı ise İyi Parti Lideri Meral Akşener tarafından korkaklıkla itham edildi. Bu sürecin ardından 2019'da kendisini başkanlığa taşıyan Millet İttifakı'nın iki paydaşından birisiyle ipleri koparmış oldu Yavaş. Aynı zamanda Cumhurbaşkanlığı seçiminde aday olmadığı için toplumun bazı kesimlerinden eleştiriler dağıldı.

Tüm bu etmenlere rağmen 2024 elel seçimlerinde Ankara'da favor olarak gösteriliyor. Karşısındaki en büyük rakipse Cumhur İttifakı adayı Keçiören Belediye Başkanı Turgut Altunok. Ankara'da son yıllarda toplumsal muhalefet lehine değişen demografik yapı da dikkatleri çeken bir başka konu. Uzun yıllar merkez sağın çoğunluk olduğu Ankara'da Erdoğan karşıtlığında buluşan blok çoğunluğu kıl payı da olsa ele geçirmiş durumda.

Bu durumun somut örneklerini ise 2017 başkanlık referandumunda çıkan hayır ve 2023 cumhurbaşkanlığı seçiminde Kılıçdaroğlu'nun birinci gelmesinde görebiliyoruz. Buna karşın iktidar bloğunun kesin ve net üstünlüğü şehrin özellikle Taşrı ilçelerinde devam ediyor. Başta Çankaya olmak üzere şehir merkezinde ise muhalefetin siyasi üstünlüğe sahip olduğunu ifade etmek pek de yanlış sayılmaz. Bakalım Ankara'da 31 Mart seçimlerinde ipi kim göğüsleyecek? Dünyada

bir ülkeyle tanımlanan şehirler vardır. Ankara da öyle bir şehir. İstanbul ve İzmir gibi özgür ağırlığı ve binlerce yıllık tarihinden ziyade Kurtuluş Savaşı Karargahı, Atatürk'ün sığındığı son liman ve bir ulusun yeniden doğuşunun merkezi olmasıyla namsaldı.

Arka fonda çalan marşın sözlerinde vurgulandığı gibi, yoktan var edilen ilk şehir sensin, var olsun toprağın taşın Ankara ifadeleriyle Türkiye için kıymetini özetlemek mümkün. Türkiye'nin sosyal ve siyasi geleceğinde de hiç kuşkusuz Ankara yine çok önemli roller üstlenmeye devam edecek. 20. yüzyılın ilk çeyreğinde mazlum bir halkın direniş karargahı olan bir kalenin çevresinde kurulmuş onurlu şehrin, cumhuriyetin ve devrimlerin ikinci yüzyılında da ağırlığına ve asayetine yakışan bir geleceğe sahip olmasını diliyoruz.

Bilgisel'de bu hafta, son yılların en popüler siyasetçilerinden Ekrem İmamoğlu'nun politik kariyerindeki kırılma anlarına odaklanacağız. Onun, Türk Ocağı Limasol kalesinden İstanbul Büyükşehir Belediyesi Başkanlığı'na uzanan hikayesine tanıklık edeceğiz. Hazırsanız, başlayalım.











Tüm bölümler ve daha fazlası için podbeemedia.com'u ziyaret et!


----- Podbee Sunar -------

Bu podcast reklam içermektedir.

Bilgisel'de bu hafta, son yılların en popüler siyasetçilerinden Ekrem İmamoğlu'nun politik kariyerindeki kırılma anlarına odaklanacağız. Onun, Türk Ocağı Limasol kalesinden İstanbul Büyükşehir Belediyesi Başkanlığı'na uzanan hikayesine tanıklık edeceğiz. Hazırsanız, başlayalım.

------- Podbee Sunar -------
Bu podcast, getirfinans hakkında reklam içerir.  getirfinans iyi faizi vade beklemeden günlük kazandırır. Kredi faiz oranı düşüktür. Aidatsız kredi kartı sunar. Para transferinden ücret almaz. Sen de getirfinanslı ol. Bu podcast, Garanti BBVA hakkında reklam içerir. Bonus Platinum Dinamik'le tanışın!Kendiliğinden saatte bir değişen güvenlik koduyla internet alışverişlerinin en yeni ve daha da güvenli ödeme yöntemi!
See Privacy Policy at https://art19.com/privacy and California Privacy Notice at https://art19.com/privacy#do-not-sell-my-info.

22: Kalecilikten Politikaya : Ekrem İmamoğlu'nun Siyasi Yaşamı I Tekrar Dosyası

Bilgisel’in yeni bölümünde tüm özellikleriyle dünyanın en özel şehirlerinden olan İstanbul’un siyasi ve kültürel çerçevede 100 yıllık yolculuğunu derledik. Seçim öncesi İstanbul’un yerel dinamiklerini inceledik. Hazırsanız başlayalım.



Bölüm içerisinde referansta bulunduğumuz 31. Bölüm ektedir.

Kalecilikten Politikaya: Ekrem İmamoğlu'nun Siyasi Yaşamı

https://open.spotify.com/episode/61lwVwEsKVgaH5Pic2cReU?si=46d8771418764f09







Tüm bölümler ve daha fazlası için podbeemedia.com'u ziyaret et!

------ Podbee Sunar -------

Bu podcast reklam içermektedir.

Bilgisel’in yeni bölümünde tüm özellikleriyle dünyanın en özel şehirlerinden olan İstanbul’un siyasi ve kültürel çerçevede 100 yıllık yolculuğunu derledik. Seçim öncesi İstanbul’un yerel dinamiklerini inceledik. Hazırsanız başlayalım.

Bölüm içerisinde referansta bulunduğumuz 31. Bölüm ektedir.
Kalecilikten Politikaya: Ekrem İmamoğlu'nun Siyasi Yaşamı
https://open.spotify.com/episode/61lwVwEsKVgaH5Pic2cReU?si=46d8771418764f09

------- Podbee Sunar -------
Bu podcast, getirfinans hakkında reklam içerir.  getirfinans iyi faizi vade beklemeden günlük kazandırır. Kredi faiz oranı düşüktür. Aidatsız kredi kartı sunar. Para transferinden ücret almaz. Sen de getirfinanslı ol. Bu podcast, Garanti BBVA hakkında reklam içerir. Bonus Platinum Dinamik'le tanışın!Kendiliğinden saatte bir değişen güvenlik koduyla internet alışverişlerinin en yeni ve daha da güvenli ödeme yöntemi!
See Privacy Policy at https://art19.com/privacy and California Privacy Notice at https://art19.com/privacy#do-not-sell-my-info.

21: Dünyanın Başkenti: İstanbul'un 100 Yılı

18 Mart Çanakkale Deniz Zaferi'nin 109. yılında olağanüstü bir savaş hikayesiyle huzurlarınızdayız. Aynı asker, aynı savaşta, iki düşman ülkede birden kahraman olabilir mi? Alistair John Taylor mı yoksa Gazi Ali Can Çavuş mu? Tüyler ürpertici bu hikayeye hazırsanız başlayalım.





Oyuncular:

Beyaz Hala: Yasemin Yeşilgöz

Mustafa Kemal Paşa: Metin Bozkurt

Victoria Taylor: Dila Zeynep Dereli

Alistair John Taylor: Kadir Can Değer

Rehber: Gökbey Karataş

Türk Askeri: Zafer Peker

Köylü: Batuhan Kösegil









Tüm bölümler ve daha fazlası için podbeemedia.com'u ziyaret et!

------ Podbee Sunar -------

Bu podcast reklam içermektedir.

18 Mart Çanakkale Deniz Zaferi'nin 109. yılında olağanüstü bir savaş hikayesiyle huzurlarınızdayız. Aynı asker, aynı savaşta, iki düşman ülkede birden kahraman olabilir mi? Alistair John Taylor mı yoksa Gazi Ali Can Çavuş mu? Tüyler ürpertici bu hikayeye hazırsanız başlayalım.


Oyuncular:
Beyaz Hala: Yasemin Yeşilgöz
Mustafa Kemal Paşa: Metin Bozkurt
Victoria Taylor: Dila Zeynep Dereli
Alistair John Taylor: Kadir Can Değer
Rehber: Gökbey Karataş
Türk Askeri: Zafer Peker
Köylü: Batuhan Kösegil

------- Podbee Sunar -------
Bu podcast, getirfinans hakkında reklam içerir.  getirfinans iyi faizi vade beklemeden günlük kazandırır. Kredi faiz oranı düşüktür. Aidatsız kredi kartı sunar. Para transferinden ücret almaz. Sen de getirfinanslı ol. Bu podcast, Garanti BBVA hakkında reklam içerir. Bonus Platinum Dinamik'le tanışın!Kendiliğinden saatte bir değişen güvenlik koduyla internet alışverişlerinin en yeni ve daha da güvenli ödeme yöntemi!
See Privacy Policy at https://art19.com/privacy and California Privacy Notice at https://art19.com/privacy#do-not-sell-my-info.

20: Bir Çanakkale Öyküsü - İki Ulusun Kahramanı Ali Can Çavuş

8 Mart Dünya Kadınlar Günü’nde Bilgisel’in özel bölümüyle huzurlarınızdayız. Türkiye’de kadınların seçme ve seçilme hakkı kazanması için daha cumhuriyet kurulmadan önce mücadele etmeye başlayan Nezihe Muhiddin’in ve Türkiye Kadınlar Birliği’nin öyküsünü çok seveceksiniz. Hazırsanız başlayalım.

Oyuncular:

Nezihe Muhiddin: Gülşah Dim

Mustafa Kemal Atatürk: Metin Bozkurt









Tüm bölümler ve daha fazlası için podbeemedia.com'u ziyaret et!

------ Podbee Sunar -------

Bu podcast reklam içermektedir.

8 Mart Dünya Kadınlar Günü’nde Bilgisel’in özel bölümüyle huzurlarınızdayız. Türkiye’de kadınların seçme ve seçilme hakkı kazanması için daha cumhuriyet kurulmadan önce mücadele etmeye başlayan Nezihe Muhiddin’in ve Türkiye Kadınlar Birliği’nin öyküsünü çok seveceksiniz. Hazırsanız başlayalım.
Oyuncular:
Nezihe Muhiddin: Gülşah Dim
Mustafa Kemal Atatürk: Metin Bozkurt

------- Podbee Sunar -------
Bu podcast, getirfinans hakkında reklam içerir.  getirfinans iyi faizi vade beklemeden günlük kazandırır. Kredi faiz oranı düşüktür. Aidatsız kredi kartı sunar. Para transferinden ücret almaz. Sen de getirfinanslı ol. Bu podcast, Garanti BBVA hakkında reklam içerir. Bonus Platinum Dinamik'le tanışın!Kendiliğinden saatte bir değişen güvenlik koduyla internet alışverişlerinin en yeni ve daha da güvenli ödeme yöntemi!
See Privacy Policy at https://art19.com/privacy and California Privacy Notice at https://art19.com/privacy#do-not-sell-my-info.

18: Kadının Fendi: Nezihe Muhiddin ve Kadınlar Halk Fırkası

Bilgisel’in yeni bölümünde Yerel Seçimlere kısa bir zaman kala şehirlerimizi mercek altına alıyoruz. Ege’nin incisi İzmir’in 100 yıllık macerası; siyasi yapısı, yerel dinamikleri ve belediyecilik tarihiyle huzurlarınızdayız. Keyifli dinlemeler.

See Privacy Policy at https://art19.com/privacy and California Privacy Notice at https://art19.com/privacy#do-not-sell-my-info.

17: Ege'nin İncisi - İzmir'in 100 Yılı

Bilgisel’in yeni bölümünde Türk sinemasının en kült yapımlarından olan Vizontele’nin kahkahaların arkasına gizlediği sosyo-politik saptamalarını sizler için derledik. Hazırsanız başlayalım.


See Privacy Policy at https://art19.com/privacy and California Privacy Notice at https://art19.com/privacy#do-not-sell-my-info.

16: Kahkahalar Arkasına Gizlenmiş Bir Melodram - Vizontele

Bilgisel’in yeni bölümünde yıkılan Yugoslavya’nın enkazından futbol topuna sarılarak çıkan, Bosna Hersek tarihinin en büyük futbolcusu Edin Dzeko’nun öyküsüyle huzurlarınızdayız. Keyifli dinlemeler.


See Privacy Policy at https://art19.com/privacy and California Privacy Notice at https://art19.com/privacy#do-not-sell-my-info.

15: Savaş ve Yıkımın Ortasından Zirveye - Edin Dzeko

Bilgisel'in yeni bölümünde koskoca bir devletin, bir hayvan türüne karşı açtığı savaşa tanık olacaksınız. Avustralya Ordusu'nun Emu Kuşları'na karşı verdiği mücadelenin hikayesi ile huzurlarınızdayız. Hazırsanız başlayalım.


See Privacy Policy at https://art19.com/privacy and California Privacy Notice at https://art19.com/privacy#do-not-sell-my-info.

14: Tarihin En Enteresan Savaşı - Avustralya, Emu Kuşlarına Karşı

Bilgisel’in yeni bölümünde, büyük deprem felaketinin birinci yılında, kaybettiğimiz canlarımızı anarken, enkaz altında yaşamını yitiren Hataysporlu Christian Aysu’nun yüreklere dokunan hikayesiyle huzurlarınızdayız. Hazırsanız, başlayalım.


See Privacy Policy at https://art19.com/privacy and California Privacy Notice at https://art19.com/privacy#do-not-sell-my-info.

13: Bir Son Saniye Golünün Öyküsü - Christian Atsu

Türkiye tarihinde iz bıraksa da geçen zamanda unutulmaya yüz tutan siyasi ve kültürel olaylara sesli bir kapı açıyoruz. Podbee Media yapımı Bilgisel ile hem yakın zaman Türkiye tarihine, hem de toplumsal olayların perde arkasını aralıyoruz.

Podcast'e Soru Sor

Kaydet - Dinle - Gönder

Bildirimler

Bilgisel

Her hafta eklenen yeni bölümleri kaçırma!