6 Şubat 2023'te, Kahramanmaraş merkezli depremde yaşananların üzüntüsünü derinden hissediyoruz. Depremde hayatını kaybedenleri saygıyla anıyor, aileleri ve sevdiklerine başsağlığı diliyoruz. Yaralı olan ve evini kaybeden tüm vatandaşlarımız için de acil şifalar temennisinde bulunuyoruz. Hepimize geçmiş olsun.

Bilgisel'in bu bölümünde Osmanlı İmparatorluğu'nun son yıllarından, Milli Mücadele'nin ilk dönemine yansıyan bir hikâyeye odaklanacağız. Ebubekir Hâzım Bey'in vefa ve sadakatle örülü öyküsünü birlikte inceleyeceğiz. Hazırsanız, başlayalım.


See Privacy Policy at https://art19.com/privacy and California Privacy Notice at https://art19.com/privacy#do-not-sell-my-info.

35: Bir Kadirşinaslık Öyküsü: Ebubekir Hâzım Bey

Hepinize selamlar sevgili bilgisayar dinleyenleri. 6 Şubat günü Kahramanmaraş merkezli yaşadığımız iki depremin üzüntüsünü hala içimizde yaşıyoruz. Hayatın normal akışını idrak etmekte güçlük çektiğimiz bu dönemi birbirimize destek olarak dayanışmayla atlatacağız. Tüm içtenliğimle hepimize başsağlığı diliyorum. Hepimize çok geçmiş olsun. Az sonra dinleyeceğiniz bölümü bu felaketleri yaşamadan önce hazırlamıştık. Bölüme geçmeden önce bilgisayarı beraber hazırladığım PodB Media ekibiyle ortak hissiyatlarımızı dile getirmek istedim. Hazırsanız buyurun başlayalım. Sevgiler... Merhaba, ben Ali Yağız Baltacı. Bilgisayar'ın yeni bölümünde Osmanlı'nın son yıllarından milli mücadelenin ilk dönemine yansıyan bir trajediyi, Ebu Bekir Hazim Bey'in hikayesini anlattık. Hazırsanız başlayalım. Tarihin kazananlar ve kaybedenler olmak üzere sonuç odaklı yazıldığı bir dünyada yaşıyoruz. Savaşları kazananlar kahraman olarak görülürken kaybedenlerse ölümlerden ölüm beğenmek durumunda kalıyor. Peki ya arada kalanlar? Onların hikayelerini çoğu zaman gözden kaçırıyor, anlatmıyoruz. Ebu Bekir Hazım Bey'in yaşadığı trajedi de bunlardan birisi. Kurtuluş Savaşı'nın en karanlık günlerinde geçen bir vefa öyküsü. Sahici bir hatırşinastlık destanı onunkisi. Osmanlı İmparatorluğu'nun valisi ve İçişleri Bakanı'ydı Ebu Bekir Hazım Bey. 1864'te hayata merhaba dedi. Bugünkü Niğde il sınırında bulunan Tepeviran semtinde dünyaya gelmişti. Babasıysa bölgenin önemli bürokratlarından Beyzade Hazan Efendi'ydi. Osmanlı İmparatorluğu çöküş dönemindeyken doğmuştu Hazım Bey. Çok iyi bir eğitim almış, Arapça ve Farsçanın yanında kendi gayretleriyle Fransızca da öğrenmişti. Babasının izinden ilerleyip bürokrat oldu. Önce Vali Yardımcıları Mutasarrıflık, yani bugünkü adıyla Kaymakamlık görevlerini icra etti Hazım Bey. Ardından Musul Valisi oldu. Dönem istibdat dönemiydi. İkinci Abdülhamid'in 1878'de başlattığı ve 30 yıl sonra ikinci meşrutiyetin ilanıyla son bulan bir süreçti bu. Abdülhamid, Jön Türklere yakınlığıyla bilinen bürokratları devlet makamlarından tasfiye ediyordu. Hazım Bey de bu uygulamalardan nasibini almıştı. Musul'daki görevinden geri çekilmiş ve İstanbul'a merkeze tayin edilmişti. Ardından önce Sivas, sonra da Ankara valiliğine atandı Hazım Bey. Bürokratlık görevini problemsiz bir şekilde sürdürüyordu. Ta ki 1918'e kadar. Birinci Dünya Savaşı'ndan yenilgiyle çıkan Osmanlı İmparatorluğu dört bir yandan kuşatma altındaydı. Başkent İstanbul teslim bayrağını çekmişti. Bununla birlikte Anadolu'da işgallere karşı direniş mücadelesi başlamıştı. Hazım Bey de bu direniş hareketlerine sempati duyuyor, Anadolu'ya geçip bu harekete dahil olmayı arzuluyordu. Ancak tam da o günlerde İngiltere sempatizanı Hulisi Paşa'nın yönettiği hükümetin İçişleri Bakanı olarak atandığını öğrendi. Bu hükümetin işgalci kuklası olduğunu biliyordu Hazım Bey. Başına gelen bu durumu hazmedemedi. Diğer yandan Mustafa Kemal, Samsun'a çıkmış direniş hareketinin ateşini yakmıştı. Bunun üzerine Hazım Bey de Anadolu ile irtibatını kesmeme kararı aldı. İngiltere bu direniş hareketine doğrudan ya da dolaylı olarak destek veren herkesin cezalandırılmasını istiyordu. Çok geçmeden İçişleri Bakanı Hazım Bey'in gizli bir direniş destekçisi olduğunu tespit ettiler. Hükümeti bir direktifte bulunarak kabinedeki tüm bakanların Kuvayi Milliye'yi hain ve asi bir oluşum olarak ilan etmesini istediler. Hazım Bey ise bunu onaylamadı ve bakanlık görevinden istifa etti. Verdiği bu kararsa ona çok pahalıya mal olacaktı. Hükümetten istifa ettikten hemen sonra Mustafa Kemal Paşa ile gizli gizli irtibata geçtiği ve Anadolu'ya giderek milli mücadeleye katılacağı ihbar edildi. Bunun üzerine Hazım Bey, İstanbul'u terk edemeden tutuklandı. Tam 8 ay boyunca hapishanelerde yatan Eski İçişleri Bakanı, İşgal Ordusu tarafından kurulan Nemrut Mustafa Paşa divanında hainlik ve asiyelik suçlamasıyla yargılandı ve ölüm cezasına mahkum edildi. Lakin Hazım Bey'in hikayesindeki en kritik gelişme henüz yaşanmamıştı. Bu ana geçmeden evvel bölümümüze kısa bir ara verelim. Ardından kaldığımız yerden devam edeceğiz. Ünlü yazar Falih Rıfkı Atay'ın herkesin dürüstlüğüne ve namusuna kefil olduğu devlet emektarı bir beyefendi, sözleriyle tanımladığı Hazım Bey, infazını bekleyen bir asi olarak hüküm giyiyordu. Zindanda geçirdiği akşamların birinde gardiyanlar, Hazım Bey'i apar topar cezaevi müdürünün odasına götürdüler. Koyu bir saltanatçı olan Müdür Bey, birkaç sene önce olsa önünde el pençe divan duracağı Eski İçişleri Bakanı'na idam hükmünü okudu. Hazım Bey'in cezası kesinleşmişti. Sabaha karşı infaz edilecekti. Kararı metanetle karşıladı Hazım Bey. Zaten başka bir beklentisi de yoktu. Nöbetçilerin gözetiminde, cezaevi avlusunda dar ağacına gideceği anı beklemeye koyuldu. Bir ara tuvalete gitmek istese de gardiyanlardan şu yanıtı aldı. ''Canım efendim, yarım saat sonra ölüp gideceksiniz. Biraz kendiniz tutuverin.'' son isteği ihtiyacını gidermek olan Eski İçişleri Bakanı'ndan bu bile esirgenmişti. Çaresizce idam edilmeyi beklerken, bir memurun koştura koştura Cezayir'e avlusuna girdiğini gördü Hazım Bey. Nefes nefese kalan memur, üzerinde padişah mührü olan bir kağıt tutuyordu elinde. Ferman şöyle buyuruyordu. ''Sabık nazır, Hazım Efendi'nin idam cezası kürek cezasına çevrilmiştir. Herkes gibi Hazım Bey de idam hükmünün neden son anda bozulduğunu merak ediyordu. Kısa süre sonra aldığı bir mektup bu sorunun da cevabını içeriyordu. Valilik günlerinde Sultan Vahdettin'in damatlarından biriyle tanışmış, sonrasında iyi bir dostluk kurmuştu. Eski dostunun infaz edileceğini öğrenen bu damat, gece yarısı saraya çıkmış, yalvarmış, yakarmış, en sonunda padişahdan infazı durduracak fermanı almıştı. Olaydan bir yıl sonra hapisten çıkan Hazım Bey'in ilk işlerinden biri, İstanbul'a gidip hayatını kurtaran dostuyla buluşmak oldu. kendisiyle Anadolu'ya gelmesini ve direniş mücadelesine katılmasını teklif etti Hazım Bey. Ama olumlu yanıt alamadı. İki dost kucaklaşıp vedalaştılar. Ardından 1921'de Anadolu'ya geçti ve Kurtuluş Savaşı'na katıldı Hazım Bey. Mustafa Kemal Paşa tarafından mutlulukla karşılandı ve derhal Ankara hükümetinin Sivas valiliğine atandı. Milli mücadele zaferi sonrasındaysa yine Mustafa Kemal'in tasarrufuyla yeni meclisin milletvekillerinden biri oldu. Cumhuriyet'in ilanından hemen sonra Türkiye Büyük Millet Meclisi'nde birçok konu tartışıldı. Bu tartışmaların en gerilimli anları Osmanlı Hanedanı mensuplarının ve işgal sempatizanlarının hain olarak yargılanmaları ve yurt dışına sürgün edilmeleri meselesi görüştürürken yaşanıyordu. Milli mücadelenin öncüleri yıllarca kelle koltukta savaşmış, idam fermanlarına karşı gelmiş, hain olmakla itham edilmişti. Haklı olarak işgalci sempatisanlarına karşı hepsi öfke doluydu. Vekillerin bir kısmı bu kişilerin sürgü edilmesini isterken bir kısmı da Ankara'da yargılanmaları gerektiğini savunuyordu. Hatta içlerinden bazıları bu kişileri kafes içinde gezdirmek gibi ileri giden cezalar dahi öneriyordu. Yaptığı fedakarlıklar sonucu meclisin büyük saygısını kazanan Hazım Bey de söz aldı bu tartışmalarda. Bürokrasi geleneğinden gelen Hazım Bey, marifetli bir hatip sayılmazdı. Bu tip nutuklar atmayı pek de beceremiyordu. Dolayısıyla mecbur kalmadıkça meclis kürsüsüne çıkmıyordu. Fakat bu sefer söyleyecek sözü vardı Hazım Bey'in. Derin bir nefes alıp, ''Muhterem efendiler, damatları göndermeyelim.'' dedi. Hazım Bey'in bu çıkışıyla birlikte meclis bir anda buz kesti. Birkaç saniye süren şok etkisinin ardından genel kurulda, saltanat uşağı, hanedancı, gerici sesleri yükselmeye başladı. Hazım Bey, nutkunu tamamlayamadan kürsüyü terk etmek durumunda kalmıştı. Tüm bu anlara tanıklık eden gazeteci yazar Fahri Rıfki ise o anların not defterine şu kelimelerle yazdı... Ebu Bekir Hazım Bey, bu olayların ardından 1939 yılına kadar bir daha milletvekilliği yapmadı. 1939'da başlayan Türkiye Büyük Millet Meclisi'nin 6. döneminde, Niğde milletvekili olarak geri döndü parlamentoya. 1943'teki son tek partili mecliste de bu görevini sürdürdü. 5 Haziran 1947 tarihinde ise İstanbul'da hayata gözlerini yumdu. Son bir notumuz da var. Bu bölümün hazırlanmasında Falih Rıfkı Atay'ın Çankaya ve Ebu Bekir Hazım Tepeyra'nın zalimhane bir idam hükmü eserlerinden faydalanılmıştır. Her iki eserde de Tepeyra'nın hayatını kurtaran damadın kimliği açıklanmamıştır.

Hepinize selamlar sevgili bilgisayar dinleyenleri. 6 Şubat günü Kahramanmaraş merkezli yaşadığımız iki depremin üzüntüsünü hala içimizde yaşıyoruz. Hayatın normal akışını idrak etmekte güçlük çektiğimiz bu dönemi birbirimize destek olarak dayanışmayla atlatacağız.

Tüm içtenliğimle hepimize başsağlığı diliyorum. Hepimize çok geçmiş olsun. Az sonra dinleyeceğiniz bölümü bu felaketleri yaşamadan önce hazırlamıştık. Bölüme geçmeden önce bilgisayarı beraber hazırladığım PodB Media ekibiyle ortak hissiyatlarımızı dile getirmek istedim. Hazırsanız buyurun başlayalım. Sevgiler...

Merhaba, ben Ali Yağız Baltacı. Bilgisayar'ın yeni bölümünde Osmanlı'nın son yıllarından milli mücadelenin ilk dönemine yansıyan bir trajediyi, Ebu Bekir Hazim Bey'in hikayesini anlattık. Hazırsanız başlayalım.

Tarihin kazananlar ve kaybedenler olmak üzere sonuç odaklı yazıldığı bir dünyada yaşıyoruz. Savaşları kazananlar kahraman olarak görülürken kaybedenlerse ölümlerden ölüm beğenmek durumunda kalıyor. Peki ya arada kalanlar? Onların hikayelerini çoğu zaman gözden kaçırıyor, anlatmıyoruz.

Ebu Bekir Hazım Bey'in yaşadığı trajedi de bunlardan birisi. Kurtuluş Savaşı'nın en karanlık günlerinde geçen bir vefa öyküsü. Sahici bir hatırşinastlık destanı onunkisi.

Osmanlı İmparatorluğu'nun valisi ve İçişleri Bakanı'ydı Ebu Bekir Hazım Bey. 1864'te hayata merhaba dedi. Bugünkü Niğde il sınırında bulunan Tepeviran semtinde dünyaya gelmişti. Babasıysa bölgenin önemli bürokratlarından Beyzade Hazan Efendi'ydi.

Osmanlı İmparatorluğu çöküş dönemindeyken doğmuştu Hazım Bey. Çok iyi bir eğitim almış, Arapça ve Farsçanın yanında kendi gayretleriyle Fransızca da öğrenmişti. Babasının izinden ilerleyip bürokrat oldu. Önce Vali Yardımcıları Mutasarrıflık, yani bugünkü adıyla Kaymakamlık görevlerini icra etti Hazım Bey. Ardından Musul Valisi oldu. Dönem istibdat dönemiydi.

İkinci Abdülhamid'in 1878'de başlattığı ve 30 yıl sonra ikinci meşrutiyetin ilanıyla son bulan bir süreçti bu. Abdülhamid, Jön Türklere yakınlığıyla bilinen bürokratları devlet makamlarından tasfiye ediyordu. Hazım Bey de bu uygulamalardan nasibini almıştı. Musul'daki görevinden geri çekilmiş ve İstanbul'a merkeze tayin edilmişti.

Ardından önce Sivas, sonra da Ankara valiliğine atandı Hazım Bey. Bürokratlık görevini problemsiz bir şekilde sürdürüyordu. Ta ki 1918'e kadar.

Birinci Dünya Savaşı'ndan yenilgiyle çıkan Osmanlı İmparatorluğu dört bir yandan kuşatma altındaydı. Başkent İstanbul teslim bayrağını çekmişti. Bununla birlikte Anadolu'da işgallere karşı direniş mücadelesi başlamıştı. Hazım Bey de bu direniş hareketlerine sempati duyuyor, Anadolu'ya geçip bu harekete dahil olmayı arzuluyordu.

Ancak tam da o günlerde İngiltere sempatizanı Hulisi Paşa'nın yönettiği hükümetin İçişleri Bakanı olarak atandığını öğrendi. Bu hükümetin işgalci kuklası olduğunu biliyordu Hazım Bey. Başına gelen bu durumu hazmedemedi. Diğer yandan Mustafa Kemal, Samsun'a çıkmış direniş hareketinin ateşini yakmıştı. Bunun üzerine Hazım Bey de Anadolu ile irtibatını kesmeme kararı aldı. İngiltere bu direniş hareketine doğrudan ya da dolaylı olarak destek veren herkesin cezalandırılmasını istiyordu. Çok geçmeden İçişleri Bakanı Hazım Bey'in gizli bir direniş destekçisi olduğunu tespit ettiler. Hükümeti bir direktifte bulunarak kabinedeki tüm bakanların Kuvayi Milliye'yi hain ve asi bir oluşum olarak ilan etmesini istediler.

Hazım Bey ise bunu onaylamadı ve bakanlık görevinden istifa etti. Verdiği bu kararsa ona çok pahalıya mal olacaktı.

istifa ettikten hemen sonra Mustafa Kemal Paşa ile gizli gizli irtibata geçtiği ve Anadolu'ya giderek milli mücadeleye katılacağı ihbar edildi. Bunun üzerine Hazım Bey, İstanbul'u terk edemeden tutuklandı.

Tam 8 ay boyunca hapishanelerde yatan Eski İçişleri Bakanı, İşgal Ordusu tarafından kurulan Nemrut Mustafa Paşa divanında hainlik ve asiyelik suçlamasıyla yargılandı ve ölüm cezasına mahkum edildi. Lakin Hazım Bey'in hikayesindeki en kritik gelişme henüz yaşanmamıştı. Bu ana geçmeden evvel bölümümüze kısa bir ara verelim. Ardından kaldığımız yerden devam edeceğiz.

Ünlü yazar Falih Rıfkı Atay'ın herkesin dürüstlüğüne ve namusuna kefil olduğu devlet emektarı bir beyefendi, sözleriyle tanımladığı Hazım Bey, infazını bekleyen bir asi olarak hüküm giyiyordu. Zindanda geçirdiği akşamların birinde gardiyanlar, Hazım Bey'i apar topar cezaevi müdürünün odasına götürdüler.

Koyu bir saltanatçı olan Müdür Bey, birkaç sene önce olsa önünde el pençe divan duracağı Eski İçişleri Bakanı'na idam hükmünü okudu. Hazım Bey'in cezası kesinleşmişti. Sabaha karşı infaz edilecekti.

Kararı metanetle karşıladı Hazım Bey. Zaten başka bir beklentisi de yoktu. Nöbetçilerin gözetiminde, cezaevi avlusunda dar ağacına gideceği anı beklemeye koyuldu. Bir ara tuvalete gitmek istese de gardiyanlardan şu yanıtı aldı. ''Canım efendim, yarım saat sonra ölüp gideceksiniz. Biraz kendiniz tutuverin.'' son isteği ihtiyacını gidermek olan Eski İçişleri Bakanı'ndan bu bile esirgenmişti. Çaresizce idam edilmeyi beklerken, bir memurun koştura koştura Cezayir'e avlusuna girdiğini gördü Hazım Bey. Nefes nefese kalan memur, üzerinde padişah mührü olan bir kağıt tutuyordu elinde. Ferman şöyle buyuruyordu. ''Sabık nazır, Hazım Efendi'nin idam cezası kürek cezasına çevrilmiştir.

Herkes gibi Hazım Bey de idam hükmünün neden son anda bozulduğunu merak ediyordu. Kısa süre sonra aldığı bir mektup bu sorunun da cevabını içeriyordu.

Valilik günlerinde Sultan Vahdettin'in damatlarından biriyle tanışmış, sonrasında iyi bir dostluk kurmuştu. Eski dostunun infaz edileceğini öğrenen bu damat, gece yarısı saraya çıkmış, yalvarmış, yakarmış, en sonunda padişahdan infazı durduracak fermanı almıştı. Olaydan bir yıl sonra hapisten çıkan Hazım Bey'in ilk işlerinden biri, İstanbul'a gidip hayatını kurtaran dostuyla buluşmak oldu.

kendisiyle Anadolu'ya gelmesini ve direniş mücadelesine katılmasını teklif etti Hazım Bey. Ama olumlu yanıt alamadı. İki dost kucaklaşıp vedalaştılar. Ardından 1921'de Anadolu'ya geçti ve Kurtuluş Savaşı'na katıldı Hazım Bey. Mustafa Kemal Paşa tarafından mutlulukla karşılandı ve derhal Ankara hükümetinin Sivas valiliğine atandı.

Milli mücadele zaferi sonrasındaysa yine Mustafa Kemal'in tasarrufuyla yeni meclisin milletvekillerinden biri oldu. Cumhuriyet'in ilanından hemen sonra Türkiye Büyük Millet Meclisi'nde birçok konu tartışıldı. Bu tartışmaların en gerilimli anları Osmanlı Hanedanı mensuplarının ve işgal sempatizanlarının hain olarak yargılanmaları ve yurt dışına sürgün edilmeleri meselesi görüştürürken yaşanıyordu.

Milli mücadelenin öncüleri yıllarca kelle koltukta savaşmış, idam fermanlarına karşı gelmiş, hain olmakla itham edilmişti. Haklı olarak işgalci sempatisanlarına karşı hepsi öfke doluydu.

Vekillerin bir kısmı bu kişilerin sürgü edilmesini isterken bir kısmı da Ankara'da yargılanmaları gerektiğini savunuyordu. Hatta içlerinden bazıları bu kişileri kafes içinde gezdirmek gibi ileri giden cezalar dahi öneriyordu.

Yaptığı fedakarlıklar sonucu meclisin büyük saygısını kazanan Hazım Bey de söz aldı bu tartışmalarda. Bürokrasi geleneğinden gelen Hazım Bey, marifetli bir hatip sayılmazdı. Bu tip nutuklar atmayı pek de beceremiyordu. Dolayısıyla mecbur kalmadıkça meclis kürsüsüne çıkmıyordu. Fakat bu sefer söyleyecek sözü vardı Hazım Bey'in. Derin bir nefes alıp,

''Muhterem efendiler, damatları göndermeyelim.'' dedi. Hazım Bey'in bu çıkışıyla birlikte meclis bir anda buz kesti. Birkaç saniye süren şok etkisinin ardından genel kurulda, saltanat uşağı, hanedancı, gerici sesleri yükselmeye başladı. Hazım Bey, nutkunu tamamlayamadan kürsüyü terk etmek durumunda kalmıştı.

Tüm bu anlara tanıklık eden gazeteci yazar Fahri Rıfki ise o anların not defterine şu kelimelerle yazdı...

Ebu Bekir Hazım Bey, bu olayların ardından 1939 yılına kadar bir daha milletvekilliği yapmadı. 1939'da başlayan Türkiye Büyük Millet Meclisi'nin 6. döneminde, Niğde milletvekili olarak geri döndü parlamentoya. 1943'teki son tek partili mecliste de bu görevini sürdürdü. 5 Haziran 1947 tarihinde ise İstanbul'da hayata gözlerini yumdu.

Son bir notumuz da var. Bu bölümün hazırlanmasında Falih Rıfkı Atay'ın Çankaya ve Ebu Bekir Hazım Tepeyra'nın zalimhane bir idam hükmü eserlerinden faydalanılmıştır. Her iki eserde de Tepeyra'nın hayatını kurtaran damadın kimliği açıklanmamıştır.

Bilgisel'de bu hafta, son yılların en popüler siyasetçilerinden Ekrem İmamoğlu'nun politik kariyerindeki kırılma anlarına odaklanacağız. Onun, Türk Ocağı Limasol kalesinden İstanbul Büyükşehir Belediyesi Başkanlığı'na uzanan hikayesine tanıklık edeceğiz. Hazırsanız, başlayalım.











Tüm bölümler ve daha fazlası için podbeemedia.com'u ziyaret et!


----- Podbee Sunar -------

Bu podcast reklam içermektedir.

Bilgisel'de bu hafta, son yılların en popüler siyasetçilerinden Ekrem İmamoğlu'nun politik kariyerindeki kırılma anlarına odaklanacağız. Onun, Türk Ocağı Limasol kalesinden İstanbul Büyükşehir Belediyesi Başkanlığı'na uzanan hikayesine tanıklık edeceğiz. Hazırsanız, başlayalım.

------- Podbee Sunar -------
Bu podcast, getirfinans hakkında reklam içerir.  getirfinans iyi faizi vade beklemeden günlük kazandırır. Kredi faiz oranı düşüktür. Aidatsız kredi kartı sunar. Para transferinden ücret almaz. Sen de getirfinanslı ol. Bu podcast, Garanti BBVA hakkında reklam içerir. Bonus Platinum Dinamik'le tanışın!Kendiliğinden saatte bir değişen güvenlik koduyla internet alışverişlerinin en yeni ve daha da güvenli ödeme yöntemi!
See Privacy Policy at https://art19.com/privacy and California Privacy Notice at https://art19.com/privacy#do-not-sell-my-info.

22: Kalecilikten Politikaya : Ekrem İmamoğlu'nun Siyasi Yaşamı I Tekrar Dosyası

Bilgisel’in yeni bölümünde tüm özellikleriyle dünyanın en özel şehirlerinden olan İstanbul’un siyasi ve kültürel çerçevede 100 yıllık yolculuğunu derledik. Seçim öncesi İstanbul’un yerel dinamiklerini inceledik. Hazırsanız başlayalım.



Bölüm içerisinde referansta bulunduğumuz 31. Bölüm ektedir.

Kalecilikten Politikaya: Ekrem İmamoğlu'nun Siyasi Yaşamı

https://open.spotify.com/episode/61lwVwEsKVgaH5Pic2cReU?si=46d8771418764f09







Tüm bölümler ve daha fazlası için podbeemedia.com'u ziyaret et!

------ Podbee Sunar -------

Bu podcast reklam içermektedir.

Bilgisel’in yeni bölümünde tüm özellikleriyle dünyanın en özel şehirlerinden olan İstanbul’un siyasi ve kültürel çerçevede 100 yıllık yolculuğunu derledik. Seçim öncesi İstanbul’un yerel dinamiklerini inceledik. Hazırsanız başlayalım.

Bölüm içerisinde referansta bulunduğumuz 31. Bölüm ektedir.
Kalecilikten Politikaya: Ekrem İmamoğlu'nun Siyasi Yaşamı
https://open.spotify.com/episode/61lwVwEsKVgaH5Pic2cReU?si=46d8771418764f09

------- Podbee Sunar -------
Bu podcast, getirfinans hakkında reklam içerir.  getirfinans iyi faizi vade beklemeden günlük kazandırır. Kredi faiz oranı düşüktür. Aidatsız kredi kartı sunar. Para transferinden ücret almaz. Sen de getirfinanslı ol. Bu podcast, Garanti BBVA hakkında reklam içerir. Bonus Platinum Dinamik'le tanışın!Kendiliğinden saatte bir değişen güvenlik koduyla internet alışverişlerinin en yeni ve daha da güvenli ödeme yöntemi!
See Privacy Policy at https://art19.com/privacy and California Privacy Notice at https://art19.com/privacy#do-not-sell-my-info.

21: Dünyanın Başkenti: İstanbul'un 100 Yılı

18 Mart Çanakkale Deniz Zaferi'nin 109. yılında olağanüstü bir savaş hikayesiyle huzurlarınızdayız. Aynı asker, aynı savaşta, iki düşman ülkede birden kahraman olabilir mi? Alistair John Taylor mı yoksa Gazi Ali Can Çavuş mu? Tüyler ürpertici bu hikayeye hazırsanız başlayalım.





Oyuncular:

Beyaz Hala: Yasemin Yeşilgöz

Mustafa Kemal Paşa: Metin Bozkurt

Victoria Taylor: Dila Zeynep Dereli

Alistair John Taylor: Kadir Can Değer

Rehber: Gökbey Karataş

Türk Askeri: Zafer Peker

Köylü: Batuhan Kösegil









Tüm bölümler ve daha fazlası için podbeemedia.com'u ziyaret et!

------ Podbee Sunar -------

Bu podcast reklam içermektedir.

18 Mart Çanakkale Deniz Zaferi'nin 109. yılında olağanüstü bir savaş hikayesiyle huzurlarınızdayız. Aynı asker, aynı savaşta, iki düşman ülkede birden kahraman olabilir mi? Alistair John Taylor mı yoksa Gazi Ali Can Çavuş mu? Tüyler ürpertici bu hikayeye hazırsanız başlayalım.


Oyuncular:
Beyaz Hala: Yasemin Yeşilgöz
Mustafa Kemal Paşa: Metin Bozkurt
Victoria Taylor: Dila Zeynep Dereli
Alistair John Taylor: Kadir Can Değer
Rehber: Gökbey Karataş
Türk Askeri: Zafer Peker
Köylü: Batuhan Kösegil

------- Podbee Sunar -------
Bu podcast, getirfinans hakkında reklam içerir.  getirfinans iyi faizi vade beklemeden günlük kazandırır. Kredi faiz oranı düşüktür. Aidatsız kredi kartı sunar. Para transferinden ücret almaz. Sen de getirfinanslı ol. Bu podcast, Garanti BBVA hakkında reklam içerir. Bonus Platinum Dinamik'le tanışın!Kendiliğinden saatte bir değişen güvenlik koduyla internet alışverişlerinin en yeni ve daha da güvenli ödeme yöntemi!
See Privacy Policy at https://art19.com/privacy and California Privacy Notice at https://art19.com/privacy#do-not-sell-my-info.

20: Bir Çanakkale Öyküsü - İki Ulusun Kahramanı Ali Can Çavuş

Küçük bir Osmanlı şehrinden, mazlum bir halkın direniş karargahına, ardından Devrim’in ve Cumhuriyet’in başkentliğine uzanan yolculuk. Bilgisel’in yeni bölümünde Ankara’nın yakın tarihinde bir gezintiye çıkıp şehrin siyasi ve kültürel dokularını inceledik. Hazırsanız başlayalım.









Tüm bölümler ve daha fazlası için podbeemedia.com'u ziyaret et!

------ Podbee Sunar -------

Bu podcast reklam içermektedir.

Küçük bir Osmanlı şehrinden, mazlum bir halkın direniş karargahına, ardından Devrim’in ve Cumhuriyet’in başkentliğine uzanan yolculuk. Bilgisel’in yeni bölümünde Ankara’nın yakın tarihinde bir gezintiye çıkıp şehrin siyasi ve kültürel dokularını inceledik. Hazırsanız başlayalım.

------- Podbee Sunar -------
Bu podcast, getirfinans hakkında reklam içerir.  getirfinans iyi faizi vade beklemeden günlük kazandırır. Kredi faiz oranı düşüktür. Aidatsız kredi kartı sunar. Para transferinden ücret almaz. Sen de getirfinanslı ol. Bu podcast, Garanti BBVA hakkında reklam içerir. Bonus Platinum Dinamik'le tanışın!Kendiliğinden saatte bir değişen güvenlik koduyla internet alışverişlerinin en yeni ve daha da güvenli ödeme yöntemi!
See Privacy Policy at https://art19.com/privacy and California Privacy Notice at https://art19.com/privacy#do-not-sell-my-info.

19: Cumhuriyetin Şehri - Ankara'nın 100 Yılı

8 Mart Dünya Kadınlar Günü’nde Bilgisel’in özel bölümüyle huzurlarınızdayız. Türkiye’de kadınların seçme ve seçilme hakkı kazanması için daha cumhuriyet kurulmadan önce mücadele etmeye başlayan Nezihe Muhiddin’in ve Türkiye Kadınlar Birliği’nin öyküsünü çok seveceksiniz. Hazırsanız başlayalım.

Oyuncular:

Nezihe Muhiddin: Gülşah Dim

Mustafa Kemal Atatürk: Metin Bozkurt









Tüm bölümler ve daha fazlası için podbeemedia.com'u ziyaret et!

------ Podbee Sunar -------

Bu podcast reklam içermektedir.

8 Mart Dünya Kadınlar Günü’nde Bilgisel’in özel bölümüyle huzurlarınızdayız. Türkiye’de kadınların seçme ve seçilme hakkı kazanması için daha cumhuriyet kurulmadan önce mücadele etmeye başlayan Nezihe Muhiddin’in ve Türkiye Kadınlar Birliği’nin öyküsünü çok seveceksiniz. Hazırsanız başlayalım.
Oyuncular:
Nezihe Muhiddin: Gülşah Dim
Mustafa Kemal Atatürk: Metin Bozkurt

------- Podbee Sunar -------
Bu podcast, getirfinans hakkında reklam içerir.  getirfinans iyi faizi vade beklemeden günlük kazandırır. Kredi faiz oranı düşüktür. Aidatsız kredi kartı sunar. Para transferinden ücret almaz. Sen de getirfinanslı ol. Bu podcast, Garanti BBVA hakkında reklam içerir. Bonus Platinum Dinamik'le tanışın!Kendiliğinden saatte bir değişen güvenlik koduyla internet alışverişlerinin en yeni ve daha da güvenli ödeme yöntemi!
See Privacy Policy at https://art19.com/privacy and California Privacy Notice at https://art19.com/privacy#do-not-sell-my-info.

18: Kadının Fendi: Nezihe Muhiddin ve Kadınlar Halk Fırkası

Bilgisel’in yeni bölümünde Yerel Seçimlere kısa bir zaman kala şehirlerimizi mercek altına alıyoruz. Ege’nin incisi İzmir’in 100 yıllık macerası; siyasi yapısı, yerel dinamikleri ve belediyecilik tarihiyle huzurlarınızdayız. Keyifli dinlemeler.

See Privacy Policy at https://art19.com/privacy and California Privacy Notice at https://art19.com/privacy#do-not-sell-my-info.

17: Ege'nin İncisi - İzmir'in 100 Yılı

Bilgisel’in yeni bölümünde Türk sinemasının en kült yapımlarından olan Vizontele’nin kahkahaların arkasına gizlediği sosyo-politik saptamalarını sizler için derledik. Hazırsanız başlayalım.


See Privacy Policy at https://art19.com/privacy and California Privacy Notice at https://art19.com/privacy#do-not-sell-my-info.

16: Kahkahalar Arkasına Gizlenmiş Bir Melodram - Vizontele

Bilgisel’in yeni bölümünde yıkılan Yugoslavya’nın enkazından futbol topuna sarılarak çıkan, Bosna Hersek tarihinin en büyük futbolcusu Edin Dzeko’nun öyküsüyle huzurlarınızdayız. Keyifli dinlemeler.


See Privacy Policy at https://art19.com/privacy and California Privacy Notice at https://art19.com/privacy#do-not-sell-my-info.

15: Savaş ve Yıkımın Ortasından Zirveye - Edin Dzeko

Bilgisel'in yeni bölümünde koskoca bir devletin, bir hayvan türüne karşı açtığı savaşa tanık olacaksınız. Avustralya Ordusu'nun Emu Kuşları'na karşı verdiği mücadelenin hikayesi ile huzurlarınızdayız. Hazırsanız başlayalım.


See Privacy Policy at https://art19.com/privacy and California Privacy Notice at https://art19.com/privacy#do-not-sell-my-info.

14: Tarihin En Enteresan Savaşı - Avustralya, Emu Kuşlarına Karşı

Bilgisel’in yeni bölümünde, büyük deprem felaketinin birinci yılında, kaybettiğimiz canlarımızı anarken, enkaz altında yaşamını yitiren Hataysporlu Christian Aysu’nun yüreklere dokunan hikayesiyle huzurlarınızdayız. Hazırsanız, başlayalım.


See Privacy Policy at https://art19.com/privacy and California Privacy Notice at https://art19.com/privacy#do-not-sell-my-info.

13: Bir Son Saniye Golünün Öyküsü - Christian Atsu

Bilgisel'in yeni bölümünde Sivasspor ve Kayserispor arasındaki rekabeti odağımıza alacağız. İki şehrin takımları arasındaki gerilimin sebeplerini, tarihsel bir okuma yaparak bulmaya çalışacağız. Hazırsanız, başlayalım.


See Privacy Policy at https://art19.com/privacy and California Privacy Notice at https://art19.com/privacy#do-not-sell-my-info.

36: Kaosa Dönüşen Sivasspor - Kayserispor Maçı

Türkiye tarihinde iz bıraksa da geçen zamanda unutulmaya yüz tutan siyasi ve kültürel olaylara sesli bir kapı açıyoruz. Podbee Media yapımı Bilgisel ile hem yakın zaman Türkiye tarihine, hem de toplumsal olayların perde arkasını aralıyoruz.

Bilgisel

Bilgisel'de bu hafta Yeşilçam klasiklerinden Züğürt Ağa'yı inceleyeceğiz. Taşradan, metropole göç eden bir köy ağasının hikâyesi üzerinden, 80'ler Türkiye'sinde yaşanan sosyolojik dönüşümü okumaya çalışacağız. Hazırsanız, başlayalım.

See Privacy Policy at https://art19.com/privacy and California Privacy Notice at https://art19.com/privacy#do-not-sell-my-info.

Podcast'e Soru Sor

Kaydet - Dinle - Gönder

Bildirimler

Bilgisel

Her hafta eklenen yeni bölümleri kaçırma!