Bilgisel'de bu hafta Yeşilçam klasiklerinden Züğürt Ağa'yı inceleyeceğiz. Taşradan, metropole göç eden bir köy ağasının hikâyesi üzerinden, 80'ler Türkiye'sinde yaşanan sosyolojik dönüşümü okumaya çalışacağız. Hazırsanız, başlayalım.

See Privacy Policy at https://art19.com/privacy and California Privacy Notice at https://art19.com/privacy#do-not-sell-my-info.

34: Köyden Kente Bir Göç Hikâyesi: Züğürt Ağa

Merhaba ben Ali Yağız Baltacı. Bilgisayarda bu hafta Yeşilçam klasiklerinden biri olan Züğürt Ağa'yı ve 80'ler Türkiye'sine dair verdiği mesajları inceledik. Hazırsanız başlayalım. Yeşilçam deyince ilk akla gelen filmlerden birisidir Züğürt Ağa. Başından geçen bir dizi olay sonucunda köyünü satıp soluğu İstanbul'da alan, varlıklı ve haşmetli bir köy ağasının hikayesini anlatıyordu bu yapım. Günümüz argosunda dahi sıklıkla işittiğimiz bazı ifadeleri ilk kez duymuştuk bu trajikomik filmde. Fakat filmin alt metni daha derin bir anlatıya sahipti. Hepsinden önce, 80'lerde Türkiye'nin liberalizmle tanışmasını ve gelenekçiliğin kapitalizme yenilmesini gözler önüne seriyordu zıyırta. Theodor Lichten'in çöküşünü, komedi unsurlarını kullanarak anlatıyordu bizlere. Dönemin memleket meselelerine ince göndermeler yapan, diyaloglarla örülüydü filmin senaryosu. Diğer yandan Şener Şen'i yetenekli bir oyuncu mertebesinden, usta mertebesine yükseltmişti züğürta. Şen'in salt komedi filmlerinden daha ağır rollere geçiş sürecinin de sembolüydü başlapıt. Türkiye'nin güneydoğusunda Şanlıurfa'daki Haraptar Köyü'nde başlıyor film. Eğitim seviyesi düşük, yoksul ve medeniyetten kopuk bu köyün sahibi ise Şenerşin'in canlandırdığı ağa karakteri. Ailesinden kendisine kalan köy ağalığı, ona doğuştan gelen bir ayrıcalık sağlamıştı. Çiğ köfte yoğurmak, ata binmek ve güreş tutmak dışında bildiği hiçbir iş yoktu ağanın. Ancak ona göre ağalık görevi başlı başına bir işti. Kendisinden beklendiği ölçüde sert ve otoriterdi ağa. Fakat aynı zamanda merhametli de bir adamdı. Yaşamını ailesi ve marabalarıyla köyünde geçiriyor, mümkün mertebe adil bir yönetimi ortaya koymaya çalışıyordu. Güneydoğu Anadolu'daki birçok ağa gibi onun da siyasetçilerle yakın ilişkileri vardı. Köylülerden kendisinin desteklediği siyasi partiye oy vermelerini istiyordu ağa. Ancak bu sefer hiç beklemediği bir problem çıkacaktı karşısına. Bu probleme de köyün gayr-resmi dini önderi olan şıh sebep olmuştu. Ziraşi, ağanın partisine değil başka bir siyasi partiye oy verin çağrısı yapmıştı köylülere. Karşılığındaysa cennetten tapu vaat ediyordu. Bu nedir? Tapu? Ne tapusu? Şık vermişler. Cennetten tapu. Çok güzel yerler ayarlamışlar. Hem tapu, hem biner kağıt para. Baban da almışlar. Yuh ulan yuh! Vay öküzler! Ulan önce bu dünyadan bir tapu ayarlamaya bakın. Dünya tapuları çoktan paylaşıldı ağam. Bize yer kalmadı ki. Ulan ulan bu şık size ne yapsa yeridir. Püh suratınıza! Köy halkı Şıh'ın sözüne kanmış, Ağa da ilk darbeyi buradan yemişti. Köydeki sandıktan Ağa'nın desteklediği partiye sadece bir oy çıkmıştı. Haliyle bu durum Ağa'nın çiftlik için Ankara'dan beklediği krediyi alamamasına sebep olmuştu. Yetmezmiş gibi bir de marabaları onu dolandırıp, ürünleri çalarak köyü terk etmişti. Çaresiz kalan ağa ise çözümü köyü satmakta buldu. Alıcı ise Ankaralı, uyanık bir politikacıydı. İyi misin, hoş musun? Çok şükür, sizleri sormalı. Politika işte, hep bildiğin gibi. Ya, duymuşum köyü satıyorsun ha? He. Sattın mı yoksa? Yok, bir enayi bekliyorum. Hah, o enayi geldi. Köye alıcı vardır. Yapılan pazarlık sonucunda ağa köyü satmış, ailesi ve yakın adamlarını da yanına alarak İstanbul'a göçme kararı vermişti. Köyü terk etmeden önce ağanın atıyla vedalaştığı sahne ise izleyicilerin yüreğini burkucak cinstendi. Şahin, kurban. Bilesen ki sen soylu bir atsın. Ama gittiğim yerde sana yer yoktur. Onun için seni götüremeyeyim. Kızma bana. Darılma bana. Bakma bana öyle. Elden bir şey gelmiyor. Ağa'yı İstanbul'da hiç alışık olmadığı türden bir macera bekliyordu. Ancak şimdi burada bölüme kısa bir ara verelim. Döndüğümüzde Ağa'nın şehirdeki macerasına ortak olacağız. İstanbul'a varan ağanın ilk işi çocukluk arkadaşı Behram'ı bulmak olmuştu. Elbette Behram'ın yeni ağaya güzelinden haberdar değildi ağa. Ailesiyle birlikte misafir kaldığı evde verdiği rahatsızlık her geçen gün daha yoğun şekilde hissediliyordu. Gel buraya! Gel buraya! Hayrola? Savaş mı çıktı? Bitirince ama gitti. Çocuklara bir şey olmadı ya, sağlık olsun. Sağlık olsun canım, sağlık olsun. Yiyip içip yatıyorlar. Çocuklar bir canavar. Ben böyle çocuk görmedim. Nasıl uykudular, sana söyleyeyim. Kardeşime gitme Diyan, nasıl olur? Ağa gururlu bir adamdı. Bu huzursuzluktan da memnun olmamış ve hemen harekete geçmişti tabii ki. Öncelikle kendisini dolandıran marabaları buldu. Onları affettikten sonra ev arayışlarını hızlandırdı. Ulan ben sizin neyiniz ulan be? Hadi Allah'ınızdan bulun. Zaten bulacağınızı bulmuşsunuz ya. Ağa bizi affetti ulan. Hadi öpün ulan ağamızı elini öpeyim. Ulan bu da bir çay yaptı. Ulan hırpın! Ne zamandan beri ağanın olduğu yerde marabalar çay ısmarlar oldu? Herkese çay benden! Oturun! Eskim arabalarının ve yeni şehir efradının desteğiyle taşınacağı evi kolayca bulmuştu ağa. Böylece zoraki misafirlikten ve çocukluk arkadaşına duyduğu mahcubiyetten de kurtuldu. Yeni bir düzen kuruyordu kurmasına ama beslediği kalabalık ve hane halkının masrafları bitmek, tükenmek bilmiyordu. Sattığı köyün parasıysa gittikçe azalıyordu. Bunun üzerine ağ, hazıra daha dayanmaz diyerek yeni bir iş kurma kararı aldı. Bir marketi devralıp işletmeciliğe girişti. Fakat işler hiç de planladığı gibi gitmemişti. Ağ ve yardımcıları modern bir şehir marketi işletme işini tabiri caizse kıvıramamıştı. Haliyle kısa süre sonra işletmenin kepenklerini indirmek zorunda kaldılar. Ağanın çizilen karizması marabalarının da davranışlarına yansıyordu. Eskiden karşısında nefes dahi almaktan korkan köylüler artık ağanın karşısında rahatça sigara içebiliyorlardı. Sen ağanın uzattığı cigarayı nasıl ararsın ulan? Ağalık beylik köyde kaldı Kâhya. Burası şehirdir. Burada ağalık başka türlü olur. Ağa çalışma ve şehir hayatına uyum sağlamak için çabalamaktan vazgeçmemişti elbette. Bu sefer de kendisine büyük bir sadakatle bağlı olan Kâhya'sı ile birlikte sokaklarda domates satmaya başladı. Domates satmaya çalışırken yaşadığı çekingenlik, köyde bıraktığı ağalık karakterini içinden söküp atamadığını gösteriyordu biz izleyenlere. Domates! Domates! Ağam biraz bağırsana, sesini kimse duymuyor. Yahu ayıptır, milleti rahatsız etmeyelim. Tıpkı market işi gibi domates satma girişimi de başarısız olmuştu. Alışkın olmadığı ticaret hayatı ağayı gün geçtikçe bir batağa sürüklüyordu. Parasının bitmesi bir yana etrafındaki insanlar da azalıyordu artık. Tam da bu noktada filmin en dokunaklı sahnelerinden biri çıkıyordu karşımıza. Ağanın yıllardır kahyalığını yapan Müselim Efendi ile vedalaştığı an, Züğürt Ağa içinde bir dönüm noktasıydı. Ağam, köye anama ne zamandır para yollayamadım. Haber geldi, hastaymış. Al. Ne yapayım bunları ağam? Sat. Hepsi kıymetlidir. Epey para eder. Anana yolla. Ağam, hiç olur mu? Al diyen lan. Alamam ağam! Öldür beni ama al deme! Hüserlim efendi! Seni sevdiğim için yapmayayım bunu. Ben bir ağayım. Kimseye borçlu kalamam. Başımı eğik gezemem. En iyisi sen artık başının çaresine bak. Koca adamsın. Benimle kaldıkça durumun daha bok olacak. Seni azat etmişim. Gidebilirsin. Ağam! Sen beni öldürmek mi istiyorsun? Marabaları, kahyası ve son olarak da ailesi kopmuştu ağadan. Kendisi gibi bir ağa çocuğu olan karısı çocuklarını da alıp baba ocağına kaçmıştı. Yanında yalnızca içten içe tutkun olduğu evin yardımcısı Kiraz kalmıştı ağanın. Kiraz Hanım, bu böyle olmayacak. Senin yerin ağabeyinin yanıdır. Ağam, hâlâ anlamamışsın. Ben seni bırakmam. Ben sana vurulmuşum. Vurulacak başka adam bulamadın mı? Her kızın gönlünde bir ağ vardır. Kız bu ağ züğürt ağıdır. Olsun, senin insanlığın güzeldir. Belki de onun için ağlığı beceremirsin. Kiraz'ın da desteğiyle hayata yeniden tutunan züğürt ağ... ...doğuştan gelen ayrıcalığının son simgesi olan eşyasını... ...yani çizmelerini de eskiciye satıp çiğ köfte işine girmeye karar verdi. mal varlığını, köklerini ve asaletini İstanbul sokaklarına asarak Şii Köfte satmaya başladı Züğürt Ağa. Film de Haraptar Köyü'nün kudretli ağasının Beyoğlu sokaklarında çınlayan Şii Köfte sesiyle sona eriyordu. Züğürt Ağa komedi öğeleriyle öne çıkan bir filmdi elbette. 70'ler ve 80'lerin yeşilçam yapımlarının çoğunluğu olduğu gibi... ...o da esprili replikleriyle kaldı akıllarımızda. Fakat izleyenlerin yüreğinde bir burukluk da yaratıyor Züğürt Ağa. Kapıcılar Kralı bölümümüzde köyden kente gelen şark kurnazlarının şehre ayak uydurup paraya kavuştuklarından bahsetmiştik. Elbette herkesin bahtı Kapıcı Seyyid kadar açık değil. Kimileri şehir yaşamının vahşiliğine ayak uydururken, kimileri alışkın oldukları düzenden, köklerinden ve geleneklerinden ayrı düşünce bocalamış ve hırpalanmıştı. Buna rağmen ağ olduklarını hiç unutmadılar. Züğürt Ağa'nın da yaşadığı en buhranlı anda söylediği, ''Ben bir ağayım, kimseye borçlu kalamam, başım eğik gezemem.'' sözü, bir insanın şartlar ve koşullar ne olursa olsun özünü unutmadığı gerçeğini hatırlatıyordu bizlere.

Merhaba ben Ali Yağız Baltacı. Bilgisayarda bu hafta Yeşilçam klasiklerinden biri olan Züğürt Ağa'yı ve 80'ler Türkiye'sine dair verdiği mesajları inceledik. Hazırsanız başlayalım.

Yeşilçam deyince ilk akla gelen filmlerden birisidir Züğürt Ağa. Başından geçen bir dizi olay sonucunda köyünü satıp soluğu İstanbul'da alan, varlıklı ve haşmetli bir köy ağasının hikayesini anlatıyordu bu yapım. Günümüz argosunda dahi sıklıkla işittiğimiz bazı ifadeleri ilk kez duymuştuk bu trajikomik filmde.

Fakat filmin alt metni daha derin bir anlatıya sahipti. Hepsinden önce, 80'lerde Türkiye'nin liberalizmle tanışmasını ve gelenekçiliğin kapitalizme yenilmesini gözler önüne seriyordu zıyırta. Theodor Lichten'in çöküşünü, komedi unsurlarını kullanarak anlatıyordu bizlere. Dönemin memleket meselelerine ince göndermeler yapan, diyaloglarla örülüydü filmin senaryosu.

Diğer yandan Şener Şen'i yetenekli bir oyuncu mertebesinden, usta mertebesine yükseltmişti züğürta. Şen'in salt komedi filmlerinden daha ağır rollere geçiş sürecinin de sembolüydü başlapıt.

Türkiye'nin güneydoğusunda Şanlıurfa'daki Haraptar Köyü'nde başlıyor film. Eğitim seviyesi düşük, yoksul ve medeniyetten kopuk bu köyün sahibi ise Şenerşin'in canlandırdığı ağa karakteri. Ailesinden kendisine kalan köy ağalığı, ona doğuştan gelen bir ayrıcalık sağlamıştı. Çiğ köfte yoğurmak, ata binmek ve güreş tutmak dışında bildiği hiçbir iş yoktu ağanın. Ancak ona göre ağalık görevi başlı başına bir işti.

Kendisinden beklendiği ölçüde sert ve otoriterdi ağa. Fakat aynı zamanda merhametli de bir adamdı. Yaşamını ailesi ve marabalarıyla köyünde geçiriyor, mümkün mertebe adil bir yönetimi ortaya koymaya çalışıyordu.

Güneydoğu Anadolu'daki birçok ağa gibi onun da siyasetçilerle yakın ilişkileri vardı. Köylülerden kendisinin desteklediği siyasi partiye oy vermelerini istiyordu ağa. Ancak bu sefer hiç beklemediği bir problem çıkacaktı karşısına. Bu probleme de köyün gayr-resmi dini önderi olan şıh sebep olmuştu.

Ziraşi, ağanın partisine değil başka bir siyasi partiye oy verin çağrısı yapmıştı köylülere. Karşılığındaysa cennetten tapu vaat ediyordu. Bu nedir? Tapu?

Ne tapusu? Şık vermişler. Cennetten tapu. Çok güzel yerler ayarlamışlar. Hem tapu, hem biner kağıt para. Baban da almışlar. Yuh ulan yuh! Vay öküzler! Ulan önce bu dünyadan bir tapu ayarlamaya bakın. Dünya tapuları çoktan paylaşıldı ağam. Bize yer kalmadı ki. Ulan ulan bu şık size ne yapsa yeridir. Püh suratınıza!

Köy halkı Şıh'ın sözüne kanmış, Ağa da ilk darbeyi buradan yemişti. Köydeki sandıktan Ağa'nın desteklediği partiye sadece bir oy çıkmıştı. Haliyle bu durum Ağa'nın çiftlik için Ankara'dan beklediği krediyi alamamasına sebep olmuştu.

Yetmezmiş gibi bir de marabaları onu dolandırıp, ürünleri çalarak köyü terk etmişti. Çaresiz kalan ağa ise çözümü köyü satmakta buldu. Alıcı ise Ankaralı, uyanık bir politikacıydı. İyi misin, hoş musun? Çok şükür, sizleri sormalı. Politika işte, hep bildiğin gibi. Ya, duymuşum köyü satıyorsun ha? He. Sattın mı yoksa? Yok, bir enayi bekliyorum. Hah, o enayi geldi. Köye alıcı vardır.

pazarlık sonucunda ağa köyü satmış, ailesi ve yakın adamlarını da yanına alarak İstanbul'a göçme kararı vermişti. Köyü terk etmeden önce ağanın atıyla vedalaştığı sahne ise izleyicilerin yüreğini burkucak cinstendi.

Şahin, kurban. Bilesen ki sen soylu bir atsın. Ama gittiğim yerde sana yer yoktur. Onun için seni götüremeyeyim. Kızma bana. Darılma bana. Bakma bana öyle. Elden bir şey gelmiyor. Ağa'yı İstanbul'da hiç alışık olmadığı türden bir macera bekliyordu. Ancak şimdi burada bölüme kısa bir ara verelim. Döndüğümüzde Ağa'nın şehirdeki macerasına ortak olacağız.

İstanbul'a varan ağanın ilk işi çocukluk arkadaşı Behram'ı bulmak olmuştu. Elbette Behram'ın yeni ağaya güzelinden haberdar değildi ağa. Ailesiyle birlikte misafir kaldığı evde verdiği rahatsızlık her geçen gün daha yoğun şekilde hissediliyordu. Gel buraya! Gel buraya! Hayrola?

Savaş mı çıktı? Bitirince ama gitti.

Çocuklara bir şey olmadı ya, sağlık olsun. Sağlık olsun canım, sağlık olsun. Yiyip içip yatıyorlar. Çocuklar bir canavar. Ben böyle çocuk görmedim. Nasıl uykudular, sana söyleyeyim. Kardeşime gitme Diyan, nasıl olur?

Ağa gururlu bir adamdı. Bu huzursuzluktan da memnun olmamış ve hemen harekete geçmişti tabii ki. Öncelikle kendisini dolandıran marabaları buldu. Onları affettikten sonra ev arayışlarını hızlandırdı. Ulan ben sizin neyiniz ulan be? Hadi Allah'ınızdan bulun. Zaten bulacağınızı bulmuşsunuz ya. Ağa bizi affetti ulan. Hadi öpün ulan ağamızı elini öpeyim. Ulan bu da bir çay yaptı.

Ulan hırpın! Ne zamandan beri ağanın olduğu yerde marabalar çay ısmarlar oldu? Herkese çay benden! Oturun! Eskim arabalarının ve yeni şehir efradının desteğiyle taşınacağı evi kolayca bulmuştu ağa. Böylece zoraki misafirlikten ve çocukluk arkadaşına duyduğu mahcubiyetten de kurtuldu. Yeni bir düzen kuruyordu kurmasına ama beslediği kalabalık ve hane halkının masrafları bitmek, tükenmek bilmiyordu. Sattığı köyün parasıysa gittikçe azalıyordu.

Bunun üzerine ağ, hazıra daha dayanmaz diyerek yeni bir iş kurma kararı aldı. Bir marketi devralıp işletmeciliğe girişti. Fakat işler hiç de planladığı gibi gitmemişti. Ağ ve yardımcıları modern bir şehir marketi işletme işini tabiri caizse kıvıramamıştı. Haliyle kısa süre sonra işletmenin kepenklerini indirmek zorunda kaldılar.

Ağanın çizilen karizması marabalarının da davranışlarına yansıyordu. Eskiden karşısında nefes dahi almaktan korkan köylüler artık ağanın karşısında rahatça sigara içebiliyorlardı. Sen ağanın uzattığı cigarayı nasıl ararsın ulan? Ağalık beylik köyde kaldı Kâhya. Burası şehirdir. Burada ağalık başka türlü olur. Ağa çalışma ve şehir hayatına uyum sağlamak için çabalamaktan vazgeçmemişti elbette. Bu sefer de kendisine büyük bir sadakatle bağlı olan Kâhya'sı ile birlikte sokaklarda domates satmaya başladı. Domates satmaya çalışırken yaşadığı çekingenlik, köyde bıraktığı ağalık karakterini içinden söküp atamadığını gösteriyordu biz izleyenlere. Domates! Domates! Ağam biraz bağırsana, sesini kimse duymuyor. Yahu ayıptır, milleti rahatsız etmeyelim.

Tıpkı market işi gibi domates satma girişimi de başarısız olmuştu. Alışkın olmadığı ticaret hayatı ağayı gün geçtikçe bir batağa sürüklüyordu. Parasının bitmesi bir yana etrafındaki insanlar da azalıyordu artık. Tam da bu noktada filmin en dokunaklı sahnelerinden biri çıkıyordu karşımıza.

Ağanın yıllardır kahyalığını yapan Müselim Efendi ile vedalaştığı an, Züğürt Ağa içinde bir dönüm noktasıydı. Ağam, köye anama ne zamandır para yollayamadım. Haber geldi, hastaymış. Al. Ne yapayım bunları ağam? Sat. Hepsi kıymetlidir. Epey para eder. Anana yolla. Ağam, hiç olur mu? Al diyen lan. Alamam ağam! Öldür beni ama al deme! Hüserlim efendi! Seni sevdiğim için yapmayayım bunu. Ben bir ağayım. Kimseye borçlu kalamam. Başımı eğik gezemem. En iyisi sen artık başının çaresine bak. Koca adamsın. Benimle kaldıkça durumun daha bok olacak. Seni azat etmişim. Gidebilirsin. Ağam! Sen beni öldürmek mi istiyorsun?

Marabaları, kahyası ve son olarak da ailesi kopmuştu ağadan. Kendisi gibi bir ağa çocuğu olan karısı çocuklarını da alıp baba ocağına kaçmıştı. Yanında yalnızca içten içe tutkun olduğu evin yardımcısı Kiraz kalmıştı ağanın. Kiraz Hanım, bu böyle olmayacak. Senin yerin ağabeyinin yanıdır. Ağam, hâlâ anlamamışsın. Ben seni bırakmam. Ben sana vurulmuşum.

Vurulacak başka adam bulamadın mı? Her kızın gönlünde bir ağ vardır. Kız bu ağ züğürt ağıdır. Olsun, senin insanlığın güzeldir. Belki de onun için ağlığı beceremirsin. Kiraz'ın da desteğiyle hayata yeniden tutunan züğürt ağ... ...doğuştan gelen ayrıcalığının son simgesi olan eşyasını... ...yani çizmelerini de eskiciye satıp çiğ köfte işine girmeye karar verdi.

mal varlığını, köklerini ve asaletini İstanbul sokaklarına asarak Şii Köfte satmaya başladı Züğürt Ağa. Film de Haraptar Köyü'nün kudretli ağasının Beyoğlu sokaklarında çınlayan Şii Köfte sesiyle sona eriyordu.

Züğürt Ağa komedi öğeleriyle öne çıkan bir filmdi elbette. 70'ler ve 80'lerin yeşilçam yapımlarının çoğunluğu olduğu gibi... ...o da esprili replikleriyle kaldı akıllarımızda. Fakat izleyenlerin yüreğinde bir burukluk da yaratıyor Züğürt Ağa.

Kapıcılar Kralı bölümümüzde köyden kente gelen şark kurnazlarının şehre ayak uydurup paraya kavuştuklarından bahsetmiştik. Elbette herkesin bahtı Kapıcı Seyyid kadar açık değil. Kimileri şehir yaşamının vahşiliğine ayak uydururken, kimileri alışkın oldukları düzenden, köklerinden ve geleneklerinden ayrı düşünce bocalamış ve hırpalanmıştı. Buna rağmen ağ olduklarını hiç unutmadılar.

Züğürt Ağa'nın da yaşadığı en buhranlı anda söylediği, ''Ben bir ağayım, kimseye borçlu kalamam, başım eğik gezemem.'' sözü, bir insanın şartlar ve koşullar ne olursa olsun özünü unutmadığı gerçeğini hatırlatıyordu bizlere.

Bilgisel'de bu hafta, son yılların en popüler siyasetçilerinden Ekrem İmamoğlu'nun politik kariyerindeki kırılma anlarına odaklanacağız. Onun, Türk Ocağı Limasol kalesinden İstanbul Büyükşehir Belediyesi Başkanlığı'na uzanan hikayesine tanıklık edeceğiz. Hazırsanız, başlayalım.











Tüm bölümler ve daha fazlası için podbeemedia.com'u ziyaret et!


----- Podbee Sunar -------

Bu podcast reklam içermektedir.

Bilgisel'de bu hafta, son yılların en popüler siyasetçilerinden Ekrem İmamoğlu'nun politik kariyerindeki kırılma anlarına odaklanacağız. Onun, Türk Ocağı Limasol kalesinden İstanbul Büyükşehir Belediyesi Başkanlığı'na uzanan hikayesine tanıklık edeceğiz. Hazırsanız, başlayalım.

------- Podbee Sunar -------
Bu podcast, getirfinans hakkında reklam içerir.  getirfinans iyi faizi vade beklemeden günlük kazandırır. Kredi faiz oranı düşüktür. Aidatsız kredi kartı sunar. Para transferinden ücret almaz. Sen de getirfinanslı ol. Bu podcast, Garanti BBVA hakkında reklam içerir. Bonus Platinum Dinamik'le tanışın!Kendiliğinden saatte bir değişen güvenlik koduyla internet alışverişlerinin en yeni ve daha da güvenli ödeme yöntemi!
See Privacy Policy at https://art19.com/privacy and California Privacy Notice at https://art19.com/privacy#do-not-sell-my-info.

22: Kalecilikten Politikaya : Ekrem İmamoğlu'nun Siyasi Yaşamı I Tekrar Dosyası

Bilgisel’in yeni bölümünde tüm özellikleriyle dünyanın en özel şehirlerinden olan İstanbul’un siyasi ve kültürel çerçevede 100 yıllık yolculuğunu derledik. Seçim öncesi İstanbul’un yerel dinamiklerini inceledik. Hazırsanız başlayalım.



Bölüm içerisinde referansta bulunduğumuz 31. Bölüm ektedir.

Kalecilikten Politikaya: Ekrem İmamoğlu'nun Siyasi Yaşamı

https://open.spotify.com/episode/61lwVwEsKVgaH5Pic2cReU?si=46d8771418764f09







Tüm bölümler ve daha fazlası için podbeemedia.com'u ziyaret et!

------ Podbee Sunar -------

Bu podcast reklam içermektedir.

Bilgisel’in yeni bölümünde tüm özellikleriyle dünyanın en özel şehirlerinden olan İstanbul’un siyasi ve kültürel çerçevede 100 yıllık yolculuğunu derledik. Seçim öncesi İstanbul’un yerel dinamiklerini inceledik. Hazırsanız başlayalım.

Bölüm içerisinde referansta bulunduğumuz 31. Bölüm ektedir.
Kalecilikten Politikaya: Ekrem İmamoğlu'nun Siyasi Yaşamı
https://open.spotify.com/episode/61lwVwEsKVgaH5Pic2cReU?si=46d8771418764f09

------- Podbee Sunar -------
Bu podcast, getirfinans hakkında reklam içerir.  getirfinans iyi faizi vade beklemeden günlük kazandırır. Kredi faiz oranı düşüktür. Aidatsız kredi kartı sunar. Para transferinden ücret almaz. Sen de getirfinanslı ol. Bu podcast, Garanti BBVA hakkında reklam içerir. Bonus Platinum Dinamik'le tanışın!Kendiliğinden saatte bir değişen güvenlik koduyla internet alışverişlerinin en yeni ve daha da güvenli ödeme yöntemi!
See Privacy Policy at https://art19.com/privacy and California Privacy Notice at https://art19.com/privacy#do-not-sell-my-info.

21: Dünyanın Başkenti: İstanbul'un 100 Yılı

18 Mart Çanakkale Deniz Zaferi'nin 109. yılında olağanüstü bir savaş hikayesiyle huzurlarınızdayız. Aynı asker, aynı savaşta, iki düşman ülkede birden kahraman olabilir mi? Alistair John Taylor mı yoksa Gazi Ali Can Çavuş mu? Tüyler ürpertici bu hikayeye hazırsanız başlayalım.





Oyuncular:

Beyaz Hala: Yasemin Yeşilgöz

Mustafa Kemal Paşa: Metin Bozkurt

Victoria Taylor: Dila Zeynep Dereli

Alistair John Taylor: Kadir Can Değer

Rehber: Gökbey Karataş

Türk Askeri: Zafer Peker

Köylü: Batuhan Kösegil









Tüm bölümler ve daha fazlası için podbeemedia.com'u ziyaret et!

------ Podbee Sunar -------

Bu podcast reklam içermektedir.

18 Mart Çanakkale Deniz Zaferi'nin 109. yılında olağanüstü bir savaş hikayesiyle huzurlarınızdayız. Aynı asker, aynı savaşta, iki düşman ülkede birden kahraman olabilir mi? Alistair John Taylor mı yoksa Gazi Ali Can Çavuş mu? Tüyler ürpertici bu hikayeye hazırsanız başlayalım.


Oyuncular:
Beyaz Hala: Yasemin Yeşilgöz
Mustafa Kemal Paşa: Metin Bozkurt
Victoria Taylor: Dila Zeynep Dereli
Alistair John Taylor: Kadir Can Değer
Rehber: Gökbey Karataş
Türk Askeri: Zafer Peker
Köylü: Batuhan Kösegil

------- Podbee Sunar -------
Bu podcast, getirfinans hakkında reklam içerir.  getirfinans iyi faizi vade beklemeden günlük kazandırır. Kredi faiz oranı düşüktür. Aidatsız kredi kartı sunar. Para transferinden ücret almaz. Sen de getirfinanslı ol. Bu podcast, Garanti BBVA hakkında reklam içerir. Bonus Platinum Dinamik'le tanışın!Kendiliğinden saatte bir değişen güvenlik koduyla internet alışverişlerinin en yeni ve daha da güvenli ödeme yöntemi!
See Privacy Policy at https://art19.com/privacy and California Privacy Notice at https://art19.com/privacy#do-not-sell-my-info.

20: Bir Çanakkale Öyküsü - İki Ulusun Kahramanı Ali Can Çavuş

Küçük bir Osmanlı şehrinden, mazlum bir halkın direniş karargahına, ardından Devrim’in ve Cumhuriyet’in başkentliğine uzanan yolculuk. Bilgisel’in yeni bölümünde Ankara’nın yakın tarihinde bir gezintiye çıkıp şehrin siyasi ve kültürel dokularını inceledik. Hazırsanız başlayalım.









Tüm bölümler ve daha fazlası için podbeemedia.com'u ziyaret et!

------ Podbee Sunar -------

Bu podcast reklam içermektedir.

Küçük bir Osmanlı şehrinden, mazlum bir halkın direniş karargahına, ardından Devrim’in ve Cumhuriyet’in başkentliğine uzanan yolculuk. Bilgisel’in yeni bölümünde Ankara’nın yakın tarihinde bir gezintiye çıkıp şehrin siyasi ve kültürel dokularını inceledik. Hazırsanız başlayalım.

------- Podbee Sunar -------
Bu podcast, getirfinans hakkında reklam içerir.  getirfinans iyi faizi vade beklemeden günlük kazandırır. Kredi faiz oranı düşüktür. Aidatsız kredi kartı sunar. Para transferinden ücret almaz. Sen de getirfinanslı ol. Bu podcast, Garanti BBVA hakkında reklam içerir. Bonus Platinum Dinamik'le tanışın!Kendiliğinden saatte bir değişen güvenlik koduyla internet alışverişlerinin en yeni ve daha da güvenli ödeme yöntemi!
See Privacy Policy at https://art19.com/privacy and California Privacy Notice at https://art19.com/privacy#do-not-sell-my-info.

19: Cumhuriyetin Şehri - Ankara'nın 100 Yılı

8 Mart Dünya Kadınlar Günü’nde Bilgisel’in özel bölümüyle huzurlarınızdayız. Türkiye’de kadınların seçme ve seçilme hakkı kazanması için daha cumhuriyet kurulmadan önce mücadele etmeye başlayan Nezihe Muhiddin’in ve Türkiye Kadınlar Birliği’nin öyküsünü çok seveceksiniz. Hazırsanız başlayalım.

Oyuncular:

Nezihe Muhiddin: Gülşah Dim

Mustafa Kemal Atatürk: Metin Bozkurt









Tüm bölümler ve daha fazlası için podbeemedia.com'u ziyaret et!

------ Podbee Sunar -------

Bu podcast reklam içermektedir.

8 Mart Dünya Kadınlar Günü’nde Bilgisel’in özel bölümüyle huzurlarınızdayız. Türkiye’de kadınların seçme ve seçilme hakkı kazanması için daha cumhuriyet kurulmadan önce mücadele etmeye başlayan Nezihe Muhiddin’in ve Türkiye Kadınlar Birliği’nin öyküsünü çok seveceksiniz. Hazırsanız başlayalım.
Oyuncular:
Nezihe Muhiddin: Gülşah Dim
Mustafa Kemal Atatürk: Metin Bozkurt

------- Podbee Sunar -------
Bu podcast, getirfinans hakkında reklam içerir.  getirfinans iyi faizi vade beklemeden günlük kazandırır. Kredi faiz oranı düşüktür. Aidatsız kredi kartı sunar. Para transferinden ücret almaz. Sen de getirfinanslı ol. Bu podcast, Garanti BBVA hakkında reklam içerir. Bonus Platinum Dinamik'le tanışın!Kendiliğinden saatte bir değişen güvenlik koduyla internet alışverişlerinin en yeni ve daha da güvenli ödeme yöntemi!
See Privacy Policy at https://art19.com/privacy and California Privacy Notice at https://art19.com/privacy#do-not-sell-my-info.

18: Kadının Fendi: Nezihe Muhiddin ve Kadınlar Halk Fırkası

Bilgisel’in yeni bölümünde Yerel Seçimlere kısa bir zaman kala şehirlerimizi mercek altına alıyoruz. Ege’nin incisi İzmir’in 100 yıllık macerası; siyasi yapısı, yerel dinamikleri ve belediyecilik tarihiyle huzurlarınızdayız. Keyifli dinlemeler.

See Privacy Policy at https://art19.com/privacy and California Privacy Notice at https://art19.com/privacy#do-not-sell-my-info.

17: Ege'nin İncisi - İzmir'in 100 Yılı

Bilgisel’in yeni bölümünde Türk sinemasının en kült yapımlarından olan Vizontele’nin kahkahaların arkasına gizlediği sosyo-politik saptamalarını sizler için derledik. Hazırsanız başlayalım.


See Privacy Policy at https://art19.com/privacy and California Privacy Notice at https://art19.com/privacy#do-not-sell-my-info.

16: Kahkahalar Arkasına Gizlenmiş Bir Melodram - Vizontele

Bilgisel’in yeni bölümünde yıkılan Yugoslavya’nın enkazından futbol topuna sarılarak çıkan, Bosna Hersek tarihinin en büyük futbolcusu Edin Dzeko’nun öyküsüyle huzurlarınızdayız. Keyifli dinlemeler.


See Privacy Policy at https://art19.com/privacy and California Privacy Notice at https://art19.com/privacy#do-not-sell-my-info.

15: Savaş ve Yıkımın Ortasından Zirveye - Edin Dzeko

Bilgisel'in yeni bölümünde koskoca bir devletin, bir hayvan türüne karşı açtığı savaşa tanık olacaksınız. Avustralya Ordusu'nun Emu Kuşları'na karşı verdiği mücadelenin hikayesi ile huzurlarınızdayız. Hazırsanız başlayalım.


See Privacy Policy at https://art19.com/privacy and California Privacy Notice at https://art19.com/privacy#do-not-sell-my-info.

14: Tarihin En Enteresan Savaşı - Avustralya, Emu Kuşlarına Karşı

Bilgisel’in yeni bölümünde, büyük deprem felaketinin birinci yılında, kaybettiğimiz canlarımızı anarken, enkaz altında yaşamını yitiren Hataysporlu Christian Aysu’nun yüreklere dokunan hikayesiyle huzurlarınızdayız. Hazırsanız, başlayalım.


See Privacy Policy at https://art19.com/privacy and California Privacy Notice at https://art19.com/privacy#do-not-sell-my-info.

13: Bir Son Saniye Golünün Öyküsü - Christian Atsu

6 Şubat 2023'te, Kahramanmaraş merkezli depremde yaşananların üzüntüsünü derinden hissediyoruz. Depremde hayatını kaybedenleri saygıyla anıyor, aileleri ve sevdiklerine başsağlığı diliyoruz. Yaralı olan ve evini kaybeden tüm vatandaşlarımız için de acil şifalar temennisinde bulunuyoruz. Hepimize geçmiş olsun.

Bilgisel'in bu bölümünde Osmanlı İmparatorluğu'nun son yıllarından, Milli Mücadele'nin ilk dönemine yansıyan bir hikâyeye odaklanacağız. Ebubekir Hâzım Bey'in vefa ve sadakatle örülü öyküsünü birlikte inceleyeceğiz. Hazırsanız, başlayalım.


See Privacy Policy at https://art19.com/privacy and California Privacy Notice at https://art19.com/privacy#do-not-sell-my-info.

35: Bir Kadirşinaslık Öyküsü: Ebubekir Hâzım Bey

Türkiye tarihinde iz bıraksa da geçen zamanda unutulmaya yüz tutan siyasi ve kültürel olaylara sesli bir kapı açıyoruz. Podbee Media yapımı Bilgisel ile hem yakın zaman Türkiye tarihine, hem de toplumsal olayların perde arkasını aralıyoruz.

Bilgisel

Bilgisel'in yeni bölümünde Cumhuriyet Halk Partisi lideri Kemal Kılıçdaroğlu'nun siyasi kariyerini inceleyeceğiz. Kılıçdaroğlu'nun ana muhalefetin zirvesinde yaşadığı önemli anları birlikte hatırlayacağız. Hazırsanız, başlayalım.

See Privacy Policy at https://art19.com/privacy and California Privacy Notice at https://art19.com/privacy#do-not-sell-my-info.

Podcast'e Soru Sor

Kaydet - Dinle - Gönder

Bildirimler

Bilgisel

Her hafta eklenen yeni bölümleri kaçırma!