Bilgisel'in yeni bölümünde Cumhuriyet Halk Partisi lideri Kemal Kılıçdaroğlu'nun siyasi kariyerini inceleyeceğiz. Kılıçdaroğlu'nun ana muhalefetin zirvesinde yaşadığı önemli anları birlikte hatırlayacağız. Hazırsanız, başlayalım.

See Privacy Policy at https://art19.com/privacy and California Privacy Notice at https://art19.com/privacy#do-not-sell-my-info.

33: Muhalefetin Zirvesinde: Kemal Kılıçdaroğlu'nun Siyasi Yaşamı

Merhaba ben Ali Yağız Baltacı. Bilgisayarda bu hafta Cumhuriyet Halk Partisi Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nun siyaset serüvenini mercek altına alıyoruz. Hazırsanız başlayalım. 1999 genel seçimlerine kısa bir süre kala Ankara'daki DSP genel merkezi önünde orta yaşlı, yeni emekli bir bürokrat, tereddütlü, çekingen ve ihtiyatlı bir tavırla kapıdaki gazeteciye şöyle bir soru sordu. Afedersiniz, DSP sizce Ankara'dan 6 milletvekili çıkarabilir mi? DSP'nin seçim listesini açıklamasını bekleyen gazeteci, aday adaylarının sorularına aşina olmalı ki, ''Bilemiyorum, pek kolay değil'' şeklinde geçiştirici ve umursamaz bir yanıt verdi. Bu cevap karşısında canı sıkılmış bir şekilde gazetecinin yanına uzaklaştı Bürokrat. SSK Genel Müdürlüğünden emekli olduktan sonra siyasete atılmaya karar veren bu kişinin ismi Kemal Kılıçdaroğlu'ydu. DSP'den gelen Ankara 6. Sıra Milletvekili Adaleti teklifini kabul edip etmeme arasında gidip geliyordu Kemal Bey. DSP'nin esas planı Kılıçdaroğlu'nu daha konforlu bir yerden 3. sıradan aday göstermekti. Ancak Rahşen Ecevit'in kararıyla kendisine 6. sıra uygun görülmüştü. Bunun üzerine DSP dertlerini kapatan Kılıçdaroğlu'nun siyaset macerası ise daha yeni başlıyordu. CHP bilim yönetim ve kültür platformu için yolsuzluk raporu hazırlayan Kılıçdaroğlu, dönemin genel başkanı Deniz Baykal'ın dikkatini çekmeyi başardı. Böylece 3 Kasım 2002 genel seçimlerinde İstanbul'dan milletvekili adayı olarak siyasi arenaya atıldı Kemal Kılıçdaroğlu. Seçim sonucunda DYP ve MHP'nin baraj altında kalması üzerine beklenenden daha çok milletvekili çıkarmıştı CHP. Parlamento'daki yeni yüzlerden biri de Kılıçdaroğlu olmuştu. İslamcı köklerden gelen AK Parti'nin tek başına iktidar olması, ana muhalefet partisi CHP'yi de rejim savunucusu bir pozisyonda konuşlandırdı. Baykal öncülüğündeki parti, şeriat iddialarına karşı askerin ve laik bürokrasinin güvencesi konumundaydı. Bu konuşlanma, CHP'nin ideolojik duruşuna da yansıyordu. Batı yanlısı, liberal, Ilımlı İslamcı AK Parti'nin karşısında ulusalcı, devletçi, güvenlikçi, rejim muhafızı bir hüviyete büründüler. Baykal'ın bu tavrı, dindar kesimin ve Kürt vatandaşların partiden uzaklaşmasına sebep oldu. CHP, %20'lik bir dairenin içine sınırlanmıştı. 2004 yerel seçimlerinde alınan mağlubiyet, parti içinde yeniden yapılanma konusunda gündeme getirdi. Baykal'a muhalif 30 milletvekili, İktidara Yürüyüş Hareketi adında bir bildiri yayınladı. Bildiri özetle CHP'nin siyaset yelpazesini genişletmesini istiyordu. Ancak bu bildiriyi imzalayanların çoğu Deniz Baykal'ın hışmına uğrayıp tasfiye edildi. Bilgiri de imzası olanlar arasında Kemal Kılıçdaroğlu da vardı. Ama bu tasfiye furyasından kendini kurtarmayı başarıp kara listeye girmedi. İlk muhalefet girişimi genel merkezin kalın duvarlarına çarpan Kılıçdaroğlu, daha küçük adımlarla ilerlemeye karar verdi. 2007 seçimlerinde yeniden milletvekili seçildi. Meclisteki staj dönemini tamamlayan Kemal Bey için yeni dönem, sesini daha fazla duyurabileceği imkanları da beraberinde getirmişti. Deniz Baykal'ın isteğiyle partinin grup başkan vekili oldu. Kılıçdaroğlu'nun en azılı muhaliflerinden biri olan Muharrem İnce'nin aktardığına göre Kemal Bey, eşi görülmemiş bir çalışkanlıkla bu grup başkan vekilliği görevine asıldı. Öyle ki, Türkiye Büyük Millet Meclisi'nin en çalışkan vekil olarak anılıyordu. Başta yolsuzluk olmak üzere birçok konuda raporlar hazırladı. Bu dosyaların meclis sınırlarını aşıp tüm kamuoyunun dikkatini çekmesi ise çok uzun sürmedi. Muhalif camiaların büyük beğeniyle karşıladığı Kılıçdaroğlu'nun yaptığı açıklamalar artık ülke çapında takip ediliyordu. Müthiş bir özveriyle yolsuzluk dosyalarına odaklanmaya devam etti Kılıçdaroğlu. AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Şaban Dişli, Milletvekili Dengirmir Mehmet Fırat ve Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Melih Gökçek hedefindeki isimler oldu. Bu siyasilere yönelik hazırladığı yolsuzluk dosyaları sayesinde televizyonlarda adını en sık duyduğumuz siyasetçilerden biri haline geldi. Öyle kolay kolay kaçmak yok. Ben şu sorunun yanıtını daha alamadım. Bakın 300 dolardan herhangi bir büyükşehir belediye başkanı ister Türkiye'de ister yurt dışında 300 dolardan kendi halkına doğal gaz sayacı satan bir ülke göstersin. Bu başarısı üzerine CHP, 2009 yerel seçimlerinde kendisini İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı'na aday gösterdi. Kadir Topbaş karşısında son derece enerjik ve pozitif bir kampanya yürüttü. Kağıthaneyi de biliyorum, Sancaktepe'yi de biliyorum. Sayın Kadir Topbaş hiç meraklanmasın. Ben metroyu da biliyorum. Metronun nasıl yapılması gerektiğini de biliyorum. İstanbul'un kaynaklarının bir avuç rantiyeye değil, İstanbullulara hizmet etmesi gerektiğini gayet iyi biliyorum. Yine Sayın Kadir Topbaş'a hatırlatmak isterim. Ben saydam belediyeciliği getireceğim. Kapalı kapılar ardında ihale yapılan bir belediyeciliği İstanbul'un tarihine gömeceğim. Bundan Sayın Kadir Topbaş emin olsun. Buna rağmen CHP İstanbul seçimlerini kaybetti. Fakat oy aranında artış vardı. Bu süreç Kemal Bey adına birçok artı sağladı. Seçim sonrası Grup Başkan Vekilliği görevine geri döndü Kılıçdaroğlu. Çalışmalarına kaldığı yerden devam etti. Yükselen şöhreti kendisine cesaret ve özgüvende aşıladı. Artık genel merkezden bağımsız çıkışlar ve açıklamalar da yapıyordu. Bunun ilk örneği 2009 sonlarında görüldü. CHP Genel Başkan Yardımcısı Onur Öğmen, partinin en etkili ve ulusalcı isimlerinden biriydi. Türkiye Büyük Millet Meclisi'nde Demokratik Açılım görüşmeleri yapılırken, CHP adına konuşmuş ve Dersim isyanında yaşananları savunmuştu. Şeyh Said'le müzakere mi etti? Dersim isyamı yapanlarla müzakere mi etti? Onların sözcüleriyle, temsilcileriyle masaya mı oturdu? Bunların hiçbirini yapmadı arkadaşlar. Yabancı ülkelerin istihbaratından mı yararlandı? Hayır. Türkiye'nin istihbaratına yararlandı ve kısa bir sürede bütün terör örgütlerini bize getirdi. Öğmen'in bu çıkışı AK Parti ve HDP'nin öncülüğü olan Barış ve Demokrasi Partisi tarafından çok yoğun şekilde eleştirildi. Ancak Öğmen'e en sert yanıtı partilisi Kemal Kılıçdaroğlu verdi. Bu ifadelerin insani olmadığını söyledi. 16 Kasım'da annesinin cenazesi için memleketi Tunceli'ye giden Kılıçdaroğlu, burada da bir açıklama yaparak Öğmen'i istifaya çağırdı. Onur Öğmen ise istifa etmeyi düşünmediğini belirterek, kamuoyuna açık bir şekilde birbirimizi eleştirmek, parti geleneğimizde olan bir durum değildir, sözleriyle Kılıçdaroğlu'na yanıt verdi. Mayıs 2010'da Kemal Kılıçdaroğlu'nun siyasi kariyerindeki en büyük dönüm noktası yaşandı. Kendisine kurulan kaset kumpası sonrası Deniz Baykal, CHP Genel Başkanlığından istifa etmek zorunda kalmıştı. Bu konuyu CHP Kaset Süreci, Baykal'ın istifası başlıklı 6. Bilgisayar bölümümüzde tüm ayrıntılarıyla anlatmıştık. Hikayenin tüm detaylarını o bölümde dinleyebilirsiniz. Baykal'ın istifası sonrasında partinin genel başkanı seçildi Kemal Kılıçdaroğlu. 12 Haziran 2011'deki genel seçimler, siyasi kariyerindeki ilk ciddi sınavdı Kemal Bey'in. %26 oy oranını yakalayan Kılıçdaroğlu'nun liderliğindeki CHP, bir önceki seçime kıyasla puanını %5 yükseltmişti. Bu da 3,5 milyon yeni oy aldıkları anlamına geliyordu. Yeni CHP iddiası ilk meyvesini vermişti. Adalet ve Kalkınma Partisi'ne başarılar diliyoruz. Ancak şunu unutmasınlar. Daha güçlü bir Cumhuriyet Halk Partisi var. Bunu unutmasınlar. Sadece AKP değil. Sadece AKP değil. Bütün dünya unutmasın. Daha güçlü, daha dinamik, daha genç, dünyaya daha hüzünce bakan bir Cumhuriyet Halk Partisi var. Patinlerin güven oyunu alan Kılıçdaroğlu yenilenme çalışmalarını sürdürmeye devam etti. Ancak burada bölüme ufak bir ara vereceğiz. Döndüğümüzde CHP'deki kabuk değişimini masaya yatıracağız. 2011 genel seçimlerinden sonra Kılıçdaroğlu partideki yenilenme çalışmalarını daha da yoğunlaştırdı. İlk olarak Deniz Baykal ve Önder Savun öncülüğündeki kadrolarla hesaplaştı. Ona göre 2002-2007 arasındaki dönemde partinin konuşlandığı ulusalcı ve sert profilin değişmesi gerekiyordu. CHP'nin seçmen kitlesi ancak bu şekilde büyüyebilirdi. Parti örgütlerinde, genel merkezde ve milletvekili listelerinde liberaller, mütedeyyin kişiler ve Kürt kimlikleriyle tanınan siyasetçiler de yer alıyordu artık. Kılıçdaroğlu'nun en büyük başarısı ise bu dönüşümü sessiz sedasız yapabilmesi, kadro değişimini çok olağan bir durummuş gibi gösterebilmesiydi. 2014 Cumhurbaşkanlığı seçimlerindeyse ilk siyasi kumarını oynadı Kılıçdaroğlu. MHP ile ortaklık kurup seçimlerde Ekmelettin İhsanoğlu'nu aday gösterdiler. İhsanoğlu, CHP'nin siyasi kültürüyle hiç örtüşmeyen bir isimdi. İslam İşbirliği Teşkilatı'nın eski genel sekreterini Cumhurbaşkanı adayı olarak göstermek, CHP'nin muhafazakar kesime açılma sürecinin O güne dek en cesur hamlesi olmuştu. Yapılan eleştirilere rağmen Kılıçdaroğlu bu kararının arkasında durdu. Parti içinden yükselen tepkilere ise bugün bile tartışılan şu açıklamayla yanıt verdi. Kalkmışız, efendim biz sandığa gitmeyeceğiz. Niye gitmeyeceğiz? E o da Erdoğan'a benziyor, bu da Erdoğan'a benziyor. Siz Erdoğan'ı hiç tanımamışsınız demek. Bu ülkede yaşıyorsanız çocuklarınıza karşı sorumluluğunuz var. Adam gibi tıpış tıpış sandığa gireceksiniz. Oyununuzu kullanacaksınız. Devam. 2014 Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde Ekmelettin İhsanoğlu istenen etkiyi gösterememiş, oyların %38'ini toplayarak Recep Tayyip Erdoğan karşısında yenilgiye uğramıştı. CHP ve MHP ile birlikte toplamda 11 partinin desteğini alan İhsanoğlu ve Çatı Aday projesi başarısız olmuştu. İnsanoğlu tercihindeki tutum ve seçimde alınan başarısızlık, CHP için de Kılıçdaroğlu'na muhalif seslerinde yükselmesine zemin hazırladı. Parti için muhalefetin başındaysa Muharrem İnce yer alıyordu. İnce, seçimde alınan başarısızlığın ardından kazan kaldırarak 5 Eylül 2014'te yapılan 18. Olağanüstü Kurultay'da genel başkanlığı adaylığını koydu. Ancak kurultaydan mağlubiyetle ayrıldı. Kemal Kılıçdaroğlu muhteşem bir hatip, birikimli bir teorisyen değildi. İdeolojik bir mücadeleden ziyade Recep Tayyip Erdoğan'ı alt etmenin matematiğine odaklanıyordu. CHP tabanını genişletebilmek için ideolojiyi arka planda bırakıp çalışmalarını sürdürdü Kemal Bey. 2015 genel seçimleri, Bunun en çarpıcı örneğiydi. 7 Haziran seçimlerinin ana gündemlerinden birini, HDP'nin barajı aşabilmesi meselesi oluşturuyordu. Toplumsal muhalefetin adığı haline gelen HDP'nin meclise girebilmesi için örtülü bir destek verdi Kemal Bey. Dolayısıyla CHP'den HDP'ye önemli bir oy kayması olmuş, Bu da büyük tartışmaları beraberinde getirmişti. Ancak bu oyları işe yaramış, HDP barajı aşmıştı. Bu sayede AK Parti, kurulduğu tarihten bu yana ilk defa tek başına iktidara gelemedi. Böylece Kemal Kılıçdaroğlu için başbakanlık yolda açılmış oldu. Ancak MHP ve HDP'nin koalisyon kurmayı kabul etmemesi süreci tıkadı. Koalisyon hükümetinin kurulamaması seçimlerin yeniden yapılacağı anlamına geliyordu. 1 Kasım 2015'te yapılan seçimde AK Parti yeniden tek başına iktidara geldi. Bir sonraki sınavında, 2017'deki başkanlık referandumunda ılımlı bir kampanya yürüttü Kemal Bey. Ancak bu kampanyada başarısızlıkla sonuçlanmış, Sandıklardan %51,5 oranında evet oyu çıkmıştı. Seçimlerde üst üste alınan yenilgiler sonucunda Kılıçdaroğlu masaya yumruğunu vurmamakla eleştiriliyordu. Kendisinden beklenen reaksiyonu ise 2017 referandumundan iki ay sonra. Enis Berberoğlu'nun tutuklanmasının ardından gösterdi Kılıçdaroğlu. Bu durumu protesto etmek için Ankara'dan İstanbul'a bir yürüyüş gerçekleştirdi. 25 gün süren bu yürüyüş, sadece CHP örgütleri ve partinin tabanında değil, Türkiye'nin muhalefet bloğunda büyük bir heyecan uyandırmıştı. CHP'den daha reaktif olmasını, ses getirecek çıkışlar yapmasını bekleyen seçmenler, uzun zaman sonra bu protesto yürüyüşünde kenetlendi. Bu ülkenin geleceği için, çocuklarımızın geleceği için hep birlikte mücadele etmek zorundayız. Bu yürüyüşümüzün bir siyasal parti ile ilgisi yok. Bu yürüyüş kutlu bir yürüyüştür. Bu yürüyüş adalet yürüyüşüdür. Adaleti isteyen herkes bu yürüyüşe destek vermek zorundadır. Adalet yürüyüşünde yakalanan havanın 2018 Cumhurbaşkanlığı seçimlerine de sirayet etmesi bekleniyordu. Seçimlere Saadet ve İYİ Parti ile kurduğu Millet İttifakı ile hazırlandı CHP. Cumhurbaşkanı adayını seçerken yine muhafazakar kesimi cezbedebilecek bir isim olan Abdullah Gül'e yöneldi Kılıçdaroğlu. Ancak Meral Akşener'in direnciyle karşılaştı. Olay basına yansıyınca da Gülden vazgeçmek zorunda kaldı. Yapılan görüşmeler sonucunda Millet İttifakı'nın adayı Muharrem İnce oldu. 25 Haziranda sadece İzmir'in dağlarında değil, Türkiye'nin bütün dağlarında çiçekler açacak. Ne dedik? Fitri hür, irfanı hür, vicdanı hür nesiller yetiştireceğiz. Bunları kim yapacak? Öğretmenler yapacak. Ve bu sorunları çözme konusunda bir öğretmen kararlı, inançlı, enerjik çabasını harcamak istiyor. Ve eski bir öğretmen, yeni bir politikacı. Sayın Muharrem İnce, gel bakalım buraya. İnce seçmende büyük heyecan yaratmıştı. Ancak bu seçim de CHP açısından hüsranla sonuçlandı. Cumhurbaşkan adayı Muharrem İnce, CHP Genel Merkezi'nin seçim sürecinde kendisini yalnız bıraktığını düşünüyordu. Kılıçdaroğlu'na duyulan güven bir kez daha sarsılmış, parti içindeki muhaliflerin sesi daha gür çıkmaya başlamıştı. Olağanüstü kurultay çağrısı yapan muhaliflerin bu taleplerini zor da olsa püskürttü Kılıçdaroğlu. 2019 yerel seçimleri öncesinde ülkenin muhalif kesiminin pek de umudu yoktu. Hatta Kılıçdaroğlu'na duyulan güven o kadar azalmıştı ki, katıldığı bir programda büyükşehirleri kazanacaklarını iddia ettiğinde karşısında kahkaha atan sunucuları buldu. Şimdi bu seçime daha önümüzde var. Büyük şehirlerde özellikle iddialı olduğunuzu da görüyoruz. Ama diyelim ki beklediğiniz sunuşları alamadınız. Alacağız. İstanbul'u alacağız. Ankara'yı alacağız. Bursa'yı alacağız. Kesinlikle Adana'yı alacağız. Mersin'i alacağız. Bütün bunları alacağız. Bütün bunları biz görüyoruz. Bugün formunuzdasınız. Öyle ama ben gerçeği söylüyorum. 2019 yerel seçimleri Kemal Kılıçdaroğlu için belki de son şanstı. Bu sefer hata yapmadı. İyi Parti ile ittifak kuran, HDP seçmeninden de destek alan CHP, doğru aday taktiğiyle Antalya, Adana ve Mersin gibi çok önemli merkezleri kazandı. Daha da önemlisi İstanbul, Ankara ve İzmir'de zaferler elde etmesi oldu. Millet İttifakı'nın bu başarısı Kılıçdaroğlu'nun da parti içindeki elini tekrardan güçlendirdi. Ardından Muharrem İnce ve ekibinin ayrılmasıyla parti kadroları üzerinde tam hakimiyet sağladı. Ve gelelim bugüne. Birçok otorite 2023 seçimlerinin Türkiye tarihindeki en önemli viraj olduğu yorumunu yapıyor. Cumhur İttifakı'nın adayı Tayyip Erdoğan'ın rakibinin kim olacağı ise büyük bir merak konusu. Adı en çok konuşulan isimlerden biri de kuşkusuz Kemal Kılıçdaroğlu. Altılı masayıyla seçimlere hazırlanan Kemal Bey'in, Geçmiş seçimlerdeki başarısızlığı ve son dönemde yaptığı helalleşme çağrısı ise adaylık tartışmalarını daha hararetli kılıyor. Kılıçdaroğlu aday olmakta ısrarcı mı davranacak yoksa başka bir ismi mi öne çıkaracak bunu yakın zamanda öğreneceğiz. Şimdilik bildiğimiz tek gerçek şu. Bu seçimler artık 75 yaşındaki Kılıçdaroğlu için en zor ve en önemli sınav olacak. Bu süreçteki tutumu ve elde edilecek sonuç ise, hakkındaki tüm değerlendirmeleri etkileyecek kuşkusuz.

Merhaba ben Ali Yağız Baltacı. Bilgisayarda bu hafta Cumhuriyet Halk Partisi Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nun siyaset serüvenini mercek altına alıyoruz. Hazırsanız başlayalım.

1999 genel seçimlerine kısa bir süre kala Ankara'daki DSP genel merkezi önünde orta yaşlı, yeni emekli bir bürokrat, tereddütlü, çekingen ve ihtiyatlı bir tavırla kapıdaki gazeteciye şöyle bir soru sordu. Afedersiniz, DSP sizce Ankara'dan 6 milletvekili çıkarabilir mi?

DSP'nin seçim listesini açıklamasını bekleyen gazeteci, aday adaylarının sorularına aşina olmalı ki, ''Bilemiyorum, pek kolay değil'' şeklinde geçiştirici ve umursamaz bir yanıt verdi. Bu cevap karşısında canı sıkılmış bir şekilde gazetecinin yanına uzaklaştı Bürokrat.

SSK Genel Müdürlüğünden emekli olduktan sonra siyasete atılmaya karar veren bu kişinin ismi Kemal Kılıçdaroğlu'ydu. DSP'den gelen Ankara 6. Sıra Milletvekili Adaleti teklifini kabul edip etmeme arasında gidip geliyordu Kemal Bey.

DSP'nin esas planı Kılıçdaroğlu'nu daha konforlu bir yerden 3. sıradan aday göstermekti. Ancak Rahşen Ecevit'in kararıyla kendisine 6. sıra uygun görülmüştü. Bunun üzerine DSP dertlerini kapatan Kılıçdaroğlu'nun siyaset macerası ise daha yeni başlıyordu. CHP bilim yönetim ve kültür platformu için yolsuzluk raporu hazırlayan Kılıçdaroğlu, dönemin genel başkanı Deniz Baykal'ın dikkatini çekmeyi başardı.

Böylece 3 Kasım 2002 genel seçimlerinde İstanbul'dan milletvekili adayı olarak siyasi arenaya atıldı Kemal Kılıçdaroğlu. Seçim sonucunda DYP ve MHP'nin baraj altında kalması üzerine beklenenden daha çok milletvekili çıkarmıştı CHP. Parlamento'daki yeni yüzlerden biri de Kılıçdaroğlu olmuştu.

İslamcı köklerden gelen AK Parti'nin tek başına iktidar olması, ana muhalefet partisi CHP'yi de rejim savunucusu bir pozisyonda konuşlandırdı. Baykal öncülüğündeki parti, şeriat iddialarına karşı askerin ve laik bürokrasinin güvencesi konumundaydı. Bu konuşlanma, CHP'nin ideolojik duruşuna da yansıyordu. Batı yanlısı, liberal, Ilımlı İslamcı AK Parti'nin karşısında ulusalcı, devletçi, güvenlikçi, rejim muhafızı bir hüviyete büründüler. Baykal'ın bu tavrı, dindar kesimin ve Kürt vatandaşların partiden uzaklaşmasına sebep oldu. CHP, %20'lik bir dairenin içine sınırlanmıştı. 2004 yerel seçimlerinde alınan mağlubiyet, parti içinde yeniden yapılanma konusunda gündeme getirdi. Baykal'a muhalif 30 milletvekili, İktidara Yürüyüş Hareketi adında bir bildiri yayınladı. Bildiri özetle CHP'nin siyaset yelpazesini genişletmesini istiyordu. Ancak bu bildiriyi imzalayanların çoğu Deniz Baykal'ın hışmına uğrayıp tasfiye edildi.

Bilgiri de imzası olanlar arasında Kemal Kılıçdaroğlu da vardı. Ama bu tasfiye furyasından kendini kurtarmayı başarıp kara listeye girmedi. İlk muhalefet girişimi genel merkezin kalın duvarlarına çarpan Kılıçdaroğlu, daha küçük adımlarla ilerlemeye karar verdi. 2007 seçimlerinde yeniden milletvekili seçildi.

Meclisteki staj dönemini tamamlayan Kemal Bey için yeni dönem, sesini daha fazla duyurabileceği imkanları da beraberinde getirmişti. Deniz Baykal'ın isteğiyle partinin grup başkan vekili oldu. Kılıçdaroğlu'nun en azılı muhaliflerinden biri olan Muharrem İnce'nin aktardığına göre Kemal Bey, eşi görülmemiş bir çalışkanlıkla bu grup başkan vekilliği görevine asıldı. Öyle ki, Türkiye Büyük Millet Meclisi'nin en çalışkan vekil olarak anılıyordu. Başta yolsuzluk olmak üzere birçok konuda raporlar hazırladı. Bu dosyaların meclis sınırlarını aşıp tüm kamuoyunun dikkatini çekmesi ise çok uzun sürmedi. Muhalif camiaların büyük beğeniyle karşıladığı Kılıçdaroğlu'nun yaptığı açıklamalar artık ülke çapında takip ediliyordu. Müthiş bir özveriyle yolsuzluk dosyalarına odaklanmaya devam etti Kılıçdaroğlu.

AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Şaban Dişli, Milletvekili Dengirmir Mehmet Fırat ve Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Melih Gökçek hedefindeki isimler oldu. Bu siyasilere yönelik hazırladığı yolsuzluk dosyaları sayesinde televizyonlarda adını en sık duyduğumuz siyasetçilerden biri haline geldi.

Öyle kolay kolay kaçmak yok. Ben şu sorunun yanıtını daha alamadım. Bakın 300 dolardan herhangi bir büyükşehir belediye başkanı ister Türkiye'de ister yurt dışında 300 dolardan kendi halkına doğal gaz sayacı satan bir ülke göstersin.

Bu başarısı üzerine CHP, 2009 yerel seçimlerinde kendisini İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı'na aday gösterdi. Kadir Topbaş karşısında son derece enerjik ve pozitif bir kampanya yürüttü. Kağıthaneyi de biliyorum, Sancaktepe'yi de biliyorum. Sayın Kadir Topbaş hiç meraklanmasın. Ben metroyu da biliyorum. Metronun nasıl yapılması gerektiğini de biliyorum.

İstanbul'un kaynaklarının bir avuç rantiyeye değil, İstanbullulara hizmet etmesi gerektiğini gayet iyi biliyorum. Yine Sayın Kadir Topbaş'a hatırlatmak isterim. Ben saydam belediyeciliği getireceğim. Kapalı kapılar ardında ihale yapılan bir belediyeciliği İstanbul'un tarihine gömeceğim. Bundan Sayın Kadir Topbaş emin olsun.

Buna rağmen CHP İstanbul seçimlerini kaybetti. Fakat oy aranında artış vardı. Bu süreç Kemal Bey adına birçok artı sağladı. Seçim sonrası Grup Başkan Vekilliği görevine geri döndü Kılıçdaroğlu. Çalışmalarına kaldığı yerden devam etti. Yükselen şöhreti kendisine cesaret ve özgüvende aşıladı. Artık genel merkezden bağımsız çıkışlar ve açıklamalar da yapıyordu. Bunun ilk örneği 2009 sonlarında görüldü.

CHP Genel Başkan Yardımcısı Onur Öğmen, partinin en etkili ve ulusalcı isimlerinden biriydi. Türkiye Büyük Millet Meclisi'nde Demokratik Açılım görüşmeleri yapılırken, CHP adına konuşmuş ve Dersim isyanında yaşananları savunmuştu. Şeyh Said'le müzakere mi etti? Dersim isyamı yapanlarla müzakere mi etti? Onların sözcüleriyle, temsilcileriyle masaya mı oturdu? Bunların hiçbirini yapmadı arkadaşlar. Yabancı ülkelerin istihbaratından mı yararlandı? Hayır. Türkiye'nin istihbaratına yararlandı ve kısa bir sürede bütün terör örgütlerini bize getirdi. Öğmen'in bu çıkışı AK Parti ve HDP'nin öncülüğü olan Barış ve Demokrasi Partisi tarafından çok yoğun şekilde eleştirildi.

Ancak Öğmen'e en sert yanıtı partilisi Kemal Kılıçdaroğlu verdi. Bu ifadelerin insani olmadığını söyledi. 16 Kasım'da annesinin cenazesi için memleketi Tunceli'ye giden Kılıçdaroğlu, burada da bir açıklama yaparak Öğmen'i istifaya çağırdı. Onur Öğmen ise istifa etmeyi düşünmediğini belirterek, kamuoyuna açık bir şekilde birbirimizi eleştirmek, parti geleneğimizde olan bir durum değildir, sözleriyle Kılıçdaroğlu'na yanıt verdi.

Mayıs 2010'da Kemal Kılıçdaroğlu'nun siyasi kariyerindeki en büyük dönüm noktası yaşandı. Kendisine kurulan kaset kumpası sonrası Deniz Baykal, CHP Genel Başkanlığından istifa etmek zorunda kalmıştı. Bu konuyu CHP Kaset Süreci, Baykal'ın istifası başlıklı 6. Bilgisayar bölümümüzde tüm ayrıntılarıyla anlatmıştık. Hikayenin tüm detaylarını o bölümde dinleyebilirsiniz.

Baykal'ın istifası sonrasında partinin genel başkanı seçildi Kemal Kılıçdaroğlu. 12 Haziran 2011'deki genel seçimler, siyasi kariyerindeki ilk ciddi sınavdı Kemal Bey'in. %26 oy oranını yakalayan Kılıçdaroğlu'nun liderliğindeki CHP, bir önceki seçime kıyasla puanını %5 yükseltmişti. Bu da 3,5 milyon yeni oy aldıkları anlamına geliyordu. Yeni CHP iddiası ilk meyvesini vermişti.

Adalet ve Kalkınma Partisi'ne başarılar diliyoruz. Ancak şunu unutmasınlar. Daha güçlü bir Cumhuriyet Halk Partisi var. Bunu unutmasınlar. Sadece AKP değil. Sadece AKP değil. Bütün dünya unutmasın. Daha güçlü, daha dinamik, daha genç, dünyaya daha hüzünce bakan bir Cumhuriyet Halk Partisi var.

Patinlerin güven oyunu alan Kılıçdaroğlu yenilenme çalışmalarını sürdürmeye devam etti. Ancak burada bölüme ufak bir ara vereceğiz. Döndüğümüzde CHP'deki kabuk değişimini masaya yatıracağız.

2011 genel seçimlerinden sonra Kılıçdaroğlu partideki yenilenme çalışmalarını daha da yoğunlaştırdı. İlk olarak Deniz Baykal ve Önder Savun öncülüğündeki kadrolarla hesaplaştı. Ona göre 2002-2007 arasındaki dönemde partinin konuşlandığı ulusalcı ve sert profilin değişmesi gerekiyordu. CHP'nin seçmen kitlesi ancak bu şekilde büyüyebilirdi.

Parti örgütlerinde, genel merkezde ve milletvekili listelerinde liberaller, mütedeyyin kişiler ve Kürt kimlikleriyle tanınan siyasetçiler de yer alıyordu artık. Kılıçdaroğlu'nun en büyük başarısı ise bu dönüşümü sessiz sedasız yapabilmesi, kadro değişimini çok olağan bir durummuş gibi gösterebilmesiydi. 2014 Cumhurbaşkanlığı seçimlerindeyse ilk siyasi kumarını oynadı Kılıçdaroğlu.

MHP ile ortaklık kurup seçimlerde Ekmelettin İhsanoğlu'nu aday gösterdiler. İhsanoğlu, CHP'nin siyasi kültürüyle hiç örtüşmeyen bir isimdi. İslam İşbirliği Teşkilatı'nın eski genel sekreterini Cumhurbaşkanı adayı olarak göstermek, CHP'nin muhafazakar kesime açılma sürecinin

O güne dek en cesur hamlesi olmuştu. Yapılan eleştirilere rağmen Kılıçdaroğlu bu kararının arkasında durdu. Parti içinden yükselen tepkilere ise bugün bile tartışılan şu açıklamayla yanıt verdi. Kalkmışız, efendim biz sandığa gitmeyeceğiz. Niye gitmeyeceğiz? E o da Erdoğan'a benziyor, bu da Erdoğan'a benziyor. Siz Erdoğan'ı hiç tanımamışsınız demek.

Bu ülkede yaşıyorsanız çocuklarınıza karşı sorumluluğunuz var. Adam gibi tıpış tıpış sandığa gireceksiniz. Oyununuzu kullanacaksınız. Devam.

2014 Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde Ekmelettin İhsanoğlu istenen etkiyi gösterememiş, oyların %38'ini toplayarak Recep Tayyip Erdoğan karşısında yenilgiye uğramıştı. CHP ve MHP ile birlikte toplamda 11 partinin desteğini alan İhsanoğlu ve Çatı Aday projesi başarısız olmuştu. İnsanoğlu tercihindeki tutum ve seçimde alınan başarısızlık, CHP için de Kılıçdaroğlu'na muhalif seslerinde yükselmesine zemin hazırladı. Parti için muhalefetin başındaysa Muharrem İnce yer alıyordu. İnce, seçimde alınan başarısızlığın ardından kazan kaldırarak 5 Eylül 2014'te yapılan 18. Olağanüstü Kurultay'da genel başkanlığı adaylığını koydu. Ancak kurultaydan mağlubiyetle ayrıldı.

Kemal Kılıçdaroğlu muhteşem bir hatip, birikimli bir teorisyen değildi. İdeolojik bir mücadeleden ziyade Recep Tayyip Erdoğan'ı alt etmenin matematiğine odaklanıyordu. CHP tabanını genişletebilmek için ideolojiyi arka planda bırakıp çalışmalarını sürdürdü Kemal Bey. 2015 genel seçimleri, Bunun en çarpıcı örneğiydi. 7 Haziran seçimlerinin ana gündemlerinden birini, HDP'nin barajı aşabilmesi meselesi oluşturuyordu. Toplumsal muhalefetin adığı haline gelen HDP'nin meclise girebilmesi için örtülü bir destek verdi Kemal Bey. Dolayısıyla CHP'den HDP'ye önemli bir oy kayması olmuş,

Bu da büyük tartışmaları beraberinde getirmişti. Ancak bu oyları işe yaramış, HDP barajı aşmıştı. Bu sayede AK Parti, kurulduğu tarihten bu yana ilk defa tek başına iktidara gelemedi. Böylece Kemal Kılıçdaroğlu için başbakanlık yolda açılmış oldu.

Ancak MHP ve HDP'nin koalisyon kurmayı kabul etmemesi süreci tıkadı. Koalisyon hükümetinin kurulamaması seçimlerin yeniden yapılacağı anlamına geliyordu. 1 Kasım 2015'te yapılan seçimde AK Parti yeniden tek başına iktidara geldi. Bir sonraki sınavında, 2017'deki başkanlık referandumunda ılımlı bir kampanya yürüttü Kemal Bey. Ancak bu kampanyada başarısızlıkla sonuçlanmış,

Sandıklardan %51,5 oranında evet oyu çıkmıştı. Seçimlerde üst üste alınan yenilgiler sonucunda Kılıçdaroğlu masaya yumruğunu vurmamakla eleştiriliyordu. Kendisinden beklenen reaksiyonu ise 2017 referandumundan iki ay sonra. Enis Berberoğlu'nun tutuklanmasının ardından gösterdi Kılıçdaroğlu. Bu durumu protesto etmek için Ankara'dan İstanbul'a bir yürüyüş gerçekleştirdi. 25 gün süren bu yürüyüş, sadece CHP örgütleri ve partinin tabanında değil, Türkiye'nin muhalefet bloğunda büyük bir heyecan uyandırmıştı. CHP'den daha reaktif olmasını, ses getirecek çıkışlar yapmasını bekleyen seçmenler, uzun zaman sonra bu protesto yürüyüşünde kenetlendi.

Bu ülkenin geleceği için, çocuklarımızın geleceği için hep birlikte mücadele etmek zorundayız. Bu yürüyüşümüzün bir siyasal parti ile ilgisi yok. Bu yürüyüş kutlu bir yürüyüştür. Bu yürüyüş adalet yürüyüşüdür. Adaleti isteyen herkes bu yürüyüşe destek vermek zorundadır.

Adalet yürüyüşünde yakalanan havanın 2018 Cumhurbaşkanlığı seçimlerine de sirayet etmesi bekleniyordu. Seçimlere Saadet ve İYİ Parti ile kurduğu Millet İttifakı ile hazırlandı CHP. Cumhurbaşkanı adayını seçerken yine muhafazakar kesimi cezbedebilecek bir isim olan Abdullah Gül'e yöneldi Kılıçdaroğlu. Ancak Meral Akşener'in direnciyle karşılaştı. Olay basına yansıyınca da Gülden vazgeçmek zorunda kaldı.

Yapılan görüşmeler sonucunda Millet İttifakı'nın adayı Muharrem İnce oldu. 25 Haziranda sadece İzmir'in dağlarında değil, Türkiye'nin bütün dağlarında çiçekler açacak.

Ne dedik? Fitri hür, irfanı hür, vicdanı hür nesiller yetiştireceğiz. Bunları kim yapacak? Öğretmenler yapacak. Ve bu sorunları çözme konusunda bir öğretmen kararlı, inançlı, enerjik çabasını harcamak istiyor. Ve eski bir öğretmen, yeni bir politikacı. Sayın Muharrem İnce, gel bakalım buraya.

İnce seçmende büyük heyecan yaratmıştı. Ancak bu seçim de CHP açısından hüsranla sonuçlandı. Cumhurbaşkan adayı Muharrem İnce, CHP Genel Merkezi'nin seçim sürecinde kendisini yalnız bıraktığını düşünüyordu. Kılıçdaroğlu'na duyulan güven bir kez daha sarsılmış, parti içindeki muhaliflerin sesi daha gür çıkmaya başlamıştı. Olağanüstü kurultay çağrısı yapan muhaliflerin bu taleplerini zor da olsa püskürttü Kılıçdaroğlu.

2019 yerel seçimleri öncesinde ülkenin muhalif kesiminin pek de umudu yoktu. Hatta Kılıçdaroğlu'na duyulan güven o kadar azalmıştı ki, katıldığı bir programda büyükşehirleri kazanacaklarını iddia ettiğinde karşısında kahkaha atan sunucuları buldu. Şimdi bu seçime daha önümüzde var. Büyük şehirlerde özellikle iddialı olduğunuzu da görüyoruz. Ama diyelim ki beklediğiniz sunuşları alamadınız. Alacağız. İstanbul'u alacağız. Ankara'yı alacağız. Bursa'yı alacağız. Kesinlikle Adana'yı alacağız. Mersin'i alacağız. Bütün bunları alacağız. Bütün bunları biz görüyoruz. Bugün formunuzdasınız. Öyle ama ben gerçeği söylüyorum.

2019 yerel seçimleri Kemal Kılıçdaroğlu için belki de son şanstı. Bu sefer hata yapmadı. İyi Parti ile ittifak kuran, HDP seçmeninden de destek alan CHP, doğru aday taktiğiyle Antalya, Adana ve Mersin gibi çok önemli merkezleri kazandı. Daha da önemlisi İstanbul, Ankara ve İzmir'de zaferler elde etmesi oldu. Millet İttifakı'nın bu başarısı Kılıçdaroğlu'nun da parti içindeki elini tekrardan güçlendirdi. Ardından Muharrem İnce ve ekibinin ayrılmasıyla parti kadroları üzerinde tam hakimiyet sağladı.

Ve gelelim bugüne. Birçok otorite 2023 seçimlerinin Türkiye tarihindeki en önemli viraj olduğu yorumunu yapıyor. Cumhur İttifakı'nın adayı Tayyip Erdoğan'ın rakibinin kim olacağı ise büyük bir merak konusu. Adı en çok konuşulan isimlerden biri de kuşkusuz Kemal Kılıçdaroğlu. Altılı masayıyla seçimlere hazırlanan Kemal Bey'in, Geçmiş seçimlerdeki başarısızlığı ve son dönemde yaptığı helalleşme çağrısı ise adaylık tartışmalarını daha hararetli kılıyor. Kılıçdaroğlu aday olmakta ısrarcı mı davranacak yoksa başka bir ismi mi öne çıkaracak bunu yakın zamanda öğreneceğiz. Şimdilik bildiğimiz tek gerçek şu. Bu seçimler artık 75 yaşındaki Kılıçdaroğlu için en zor

ve en önemli sınav olacak. Bu süreçteki tutumu ve elde edilecek sonuç ise, hakkındaki tüm değerlendirmeleri etkileyecek kuşkusuz.

Bilgisel'de bu hafta, son yılların en popüler siyasetçilerinden Ekrem İmamoğlu'nun politik kariyerindeki kırılma anlarına odaklanacağız. Onun, Türk Ocağı Limasol kalesinden İstanbul Büyükşehir Belediyesi Başkanlığı'na uzanan hikayesine tanıklık edeceğiz. Hazırsanız, başlayalım.











Tüm bölümler ve daha fazlası için podbeemedia.com'u ziyaret et!


----- Podbee Sunar -------

Bu podcast reklam içermektedir.

Bilgisel'de bu hafta, son yılların en popüler siyasetçilerinden Ekrem İmamoğlu'nun politik kariyerindeki kırılma anlarına odaklanacağız. Onun, Türk Ocağı Limasol kalesinden İstanbul Büyükşehir Belediyesi Başkanlığı'na uzanan hikayesine tanıklık edeceğiz. Hazırsanız, başlayalım.

------- Podbee Sunar -------
Bu podcast, getirfinans hakkında reklam içerir.  getirfinans iyi faizi vade beklemeden günlük kazandırır. Kredi faiz oranı düşüktür. Aidatsız kredi kartı sunar. Para transferinden ücret almaz. Sen de getirfinanslı ol. Bu podcast, Garanti BBVA hakkında reklam içerir. Bonus Platinum Dinamik'le tanışın!Kendiliğinden saatte bir değişen güvenlik koduyla internet alışverişlerinin en yeni ve daha da güvenli ödeme yöntemi!
See Privacy Policy at https://art19.com/privacy and California Privacy Notice at https://art19.com/privacy#do-not-sell-my-info.

22: Kalecilikten Politikaya : Ekrem İmamoğlu'nun Siyasi Yaşamı I Tekrar Dosyası

Bilgisel’in yeni bölümünde tüm özellikleriyle dünyanın en özel şehirlerinden olan İstanbul’un siyasi ve kültürel çerçevede 100 yıllık yolculuğunu derledik. Seçim öncesi İstanbul’un yerel dinamiklerini inceledik. Hazırsanız başlayalım.



Bölüm içerisinde referansta bulunduğumuz 31. Bölüm ektedir.

Kalecilikten Politikaya: Ekrem İmamoğlu'nun Siyasi Yaşamı

https://open.spotify.com/episode/61lwVwEsKVgaH5Pic2cReU?si=46d8771418764f09







Tüm bölümler ve daha fazlası için podbeemedia.com'u ziyaret et!

------ Podbee Sunar -------

Bu podcast reklam içermektedir.

Bilgisel’in yeni bölümünde tüm özellikleriyle dünyanın en özel şehirlerinden olan İstanbul’un siyasi ve kültürel çerçevede 100 yıllık yolculuğunu derledik. Seçim öncesi İstanbul’un yerel dinamiklerini inceledik. Hazırsanız başlayalım.

Bölüm içerisinde referansta bulunduğumuz 31. Bölüm ektedir.
Kalecilikten Politikaya: Ekrem İmamoğlu'nun Siyasi Yaşamı
https://open.spotify.com/episode/61lwVwEsKVgaH5Pic2cReU?si=46d8771418764f09

------- Podbee Sunar -------
Bu podcast, getirfinans hakkında reklam içerir.  getirfinans iyi faizi vade beklemeden günlük kazandırır. Kredi faiz oranı düşüktür. Aidatsız kredi kartı sunar. Para transferinden ücret almaz. Sen de getirfinanslı ol. Bu podcast, Garanti BBVA hakkında reklam içerir. Bonus Platinum Dinamik'le tanışın!Kendiliğinden saatte bir değişen güvenlik koduyla internet alışverişlerinin en yeni ve daha da güvenli ödeme yöntemi!
See Privacy Policy at https://art19.com/privacy and California Privacy Notice at https://art19.com/privacy#do-not-sell-my-info.

21: Dünyanın Başkenti: İstanbul'un 100 Yılı

18 Mart Çanakkale Deniz Zaferi'nin 109. yılında olağanüstü bir savaş hikayesiyle huzurlarınızdayız. Aynı asker, aynı savaşta, iki düşman ülkede birden kahraman olabilir mi? Alistair John Taylor mı yoksa Gazi Ali Can Çavuş mu? Tüyler ürpertici bu hikayeye hazırsanız başlayalım.





Oyuncular:

Beyaz Hala: Yasemin Yeşilgöz

Mustafa Kemal Paşa: Metin Bozkurt

Victoria Taylor: Dila Zeynep Dereli

Alistair John Taylor: Kadir Can Değer

Rehber: Gökbey Karataş

Türk Askeri: Zafer Peker

Köylü: Batuhan Kösegil









Tüm bölümler ve daha fazlası için podbeemedia.com'u ziyaret et!

------ Podbee Sunar -------

Bu podcast reklam içermektedir.

18 Mart Çanakkale Deniz Zaferi'nin 109. yılında olağanüstü bir savaş hikayesiyle huzurlarınızdayız. Aynı asker, aynı savaşta, iki düşman ülkede birden kahraman olabilir mi? Alistair John Taylor mı yoksa Gazi Ali Can Çavuş mu? Tüyler ürpertici bu hikayeye hazırsanız başlayalım.


Oyuncular:
Beyaz Hala: Yasemin Yeşilgöz
Mustafa Kemal Paşa: Metin Bozkurt
Victoria Taylor: Dila Zeynep Dereli
Alistair John Taylor: Kadir Can Değer
Rehber: Gökbey Karataş
Türk Askeri: Zafer Peker
Köylü: Batuhan Kösegil

------- Podbee Sunar -------
Bu podcast, getirfinans hakkında reklam içerir.  getirfinans iyi faizi vade beklemeden günlük kazandırır. Kredi faiz oranı düşüktür. Aidatsız kredi kartı sunar. Para transferinden ücret almaz. Sen de getirfinanslı ol. Bu podcast, Garanti BBVA hakkında reklam içerir. Bonus Platinum Dinamik'le tanışın!Kendiliğinden saatte bir değişen güvenlik koduyla internet alışverişlerinin en yeni ve daha da güvenli ödeme yöntemi!
See Privacy Policy at https://art19.com/privacy and California Privacy Notice at https://art19.com/privacy#do-not-sell-my-info.

20: Bir Çanakkale Öyküsü - İki Ulusun Kahramanı Ali Can Çavuş

Küçük bir Osmanlı şehrinden, mazlum bir halkın direniş karargahına, ardından Devrim’in ve Cumhuriyet’in başkentliğine uzanan yolculuk. Bilgisel’in yeni bölümünde Ankara’nın yakın tarihinde bir gezintiye çıkıp şehrin siyasi ve kültürel dokularını inceledik. Hazırsanız başlayalım.









Tüm bölümler ve daha fazlası için podbeemedia.com'u ziyaret et!

------ Podbee Sunar -------

Bu podcast reklam içermektedir.

Küçük bir Osmanlı şehrinden, mazlum bir halkın direniş karargahına, ardından Devrim’in ve Cumhuriyet’in başkentliğine uzanan yolculuk. Bilgisel’in yeni bölümünde Ankara’nın yakın tarihinde bir gezintiye çıkıp şehrin siyasi ve kültürel dokularını inceledik. Hazırsanız başlayalım.

------- Podbee Sunar -------
Bu podcast, getirfinans hakkında reklam içerir.  getirfinans iyi faizi vade beklemeden günlük kazandırır. Kredi faiz oranı düşüktür. Aidatsız kredi kartı sunar. Para transferinden ücret almaz. Sen de getirfinanslı ol. Bu podcast, Garanti BBVA hakkında reklam içerir. Bonus Platinum Dinamik'le tanışın!Kendiliğinden saatte bir değişen güvenlik koduyla internet alışverişlerinin en yeni ve daha da güvenli ödeme yöntemi!
See Privacy Policy at https://art19.com/privacy and California Privacy Notice at https://art19.com/privacy#do-not-sell-my-info.

19: Cumhuriyetin Şehri - Ankara'nın 100 Yılı

8 Mart Dünya Kadınlar Günü’nde Bilgisel’in özel bölümüyle huzurlarınızdayız. Türkiye’de kadınların seçme ve seçilme hakkı kazanması için daha cumhuriyet kurulmadan önce mücadele etmeye başlayan Nezihe Muhiddin’in ve Türkiye Kadınlar Birliği’nin öyküsünü çok seveceksiniz. Hazırsanız başlayalım.

Oyuncular:

Nezihe Muhiddin: Gülşah Dim

Mustafa Kemal Atatürk: Metin Bozkurt









Tüm bölümler ve daha fazlası için podbeemedia.com'u ziyaret et!

------ Podbee Sunar -------

Bu podcast reklam içermektedir.

8 Mart Dünya Kadınlar Günü’nde Bilgisel’in özel bölümüyle huzurlarınızdayız. Türkiye’de kadınların seçme ve seçilme hakkı kazanması için daha cumhuriyet kurulmadan önce mücadele etmeye başlayan Nezihe Muhiddin’in ve Türkiye Kadınlar Birliği’nin öyküsünü çok seveceksiniz. Hazırsanız başlayalım.
Oyuncular:
Nezihe Muhiddin: Gülşah Dim
Mustafa Kemal Atatürk: Metin Bozkurt

------- Podbee Sunar -------
Bu podcast, getirfinans hakkında reklam içerir.  getirfinans iyi faizi vade beklemeden günlük kazandırır. Kredi faiz oranı düşüktür. Aidatsız kredi kartı sunar. Para transferinden ücret almaz. Sen de getirfinanslı ol. Bu podcast, Garanti BBVA hakkında reklam içerir. Bonus Platinum Dinamik'le tanışın!Kendiliğinden saatte bir değişen güvenlik koduyla internet alışverişlerinin en yeni ve daha da güvenli ödeme yöntemi!
See Privacy Policy at https://art19.com/privacy and California Privacy Notice at https://art19.com/privacy#do-not-sell-my-info.

18: Kadının Fendi: Nezihe Muhiddin ve Kadınlar Halk Fırkası

Bilgisel’in yeni bölümünde Yerel Seçimlere kısa bir zaman kala şehirlerimizi mercek altına alıyoruz. Ege’nin incisi İzmir’in 100 yıllık macerası; siyasi yapısı, yerel dinamikleri ve belediyecilik tarihiyle huzurlarınızdayız. Keyifli dinlemeler.

See Privacy Policy at https://art19.com/privacy and California Privacy Notice at https://art19.com/privacy#do-not-sell-my-info.

17: Ege'nin İncisi - İzmir'in 100 Yılı

Bilgisel’in yeni bölümünde Türk sinemasının en kült yapımlarından olan Vizontele’nin kahkahaların arkasına gizlediği sosyo-politik saptamalarını sizler için derledik. Hazırsanız başlayalım.


See Privacy Policy at https://art19.com/privacy and California Privacy Notice at https://art19.com/privacy#do-not-sell-my-info.

16: Kahkahalar Arkasına Gizlenmiş Bir Melodram - Vizontele

Bilgisel’in yeni bölümünde yıkılan Yugoslavya’nın enkazından futbol topuna sarılarak çıkan, Bosna Hersek tarihinin en büyük futbolcusu Edin Dzeko’nun öyküsüyle huzurlarınızdayız. Keyifli dinlemeler.


See Privacy Policy at https://art19.com/privacy and California Privacy Notice at https://art19.com/privacy#do-not-sell-my-info.

15: Savaş ve Yıkımın Ortasından Zirveye - Edin Dzeko

Bilgisel'in yeni bölümünde koskoca bir devletin, bir hayvan türüne karşı açtığı savaşa tanık olacaksınız. Avustralya Ordusu'nun Emu Kuşları'na karşı verdiği mücadelenin hikayesi ile huzurlarınızdayız. Hazırsanız başlayalım.


See Privacy Policy at https://art19.com/privacy and California Privacy Notice at https://art19.com/privacy#do-not-sell-my-info.

14: Tarihin En Enteresan Savaşı - Avustralya, Emu Kuşlarına Karşı

Bilgisel’in yeni bölümünde, büyük deprem felaketinin birinci yılında, kaybettiğimiz canlarımızı anarken, enkaz altında yaşamını yitiren Hataysporlu Christian Aysu’nun yüreklere dokunan hikayesiyle huzurlarınızdayız. Hazırsanız, başlayalım.


See Privacy Policy at https://art19.com/privacy and California Privacy Notice at https://art19.com/privacy#do-not-sell-my-info.

13: Bir Son Saniye Golünün Öyküsü - Christian Atsu

Bilgisel'de bu hafta Yeşilçam klasiklerinden Züğürt Ağa'yı inceleyeceğiz. Taşradan, metropole göç eden bir köy ağasının hikâyesi üzerinden, 80'ler Türkiye'sinde yaşanan sosyolojik dönüşümü okumaya çalışacağız. Hazırsanız, başlayalım.

See Privacy Policy at https://art19.com/privacy and California Privacy Notice at https://art19.com/privacy#do-not-sell-my-info.

34: Köyden Kente Bir Göç Hikâyesi: Züğürt Ağa

Türkiye tarihinde iz bıraksa da geçen zamanda unutulmaya yüz tutan siyasi ve kültürel olaylara sesli bir kapı açıyoruz. Podbee Media yapımı Bilgisel ile hem yakın zaman Türkiye tarihine, hem de toplumsal olayların perde arkasını aralıyoruz.

Bilgisel

Bilgisel'in bu bölümünde, ölümünün 11'inci yılını andığımız Lefter Küçükandonyadis'in hikâyesine ortak oluyoruz. Ordinaryüs'ün Büyükada'da başlayan öyküsünü, İstanbullu Rumların yaşadığı trajedilerin ekseninde ele alıyoruz. Hazırsanız, başlayalım.


See Privacy Policy at https://art19.com/privacy and California Privacy Notice at https://art19.com/privacy#do-not-sell-my-info.

Podcast'e Soru Sor

Kaydet - Dinle - Gönder

Bildirimler

Bilgisel

Her hafta eklenen yeni bölümleri kaçırma!