Türkiye tarihinin son yıllarına yön veren, tüm odakları üzerinde toplayan bir krizi masaya yatırıyoruz Bilgisel'in bu bölümünde. Ak Parti ve FETÖ'nün ortaklıkla başlayıp, büyük bir politik kavgaya dönüşen ilişkisindeki kırılma anlarını takip ediyoruz. Hazırsanız, başlayalım.


See Privacy Policy at https://art19.com/privacy and California Privacy Notice at https://art19.com/privacy#do-not-sell-my-info.

29: Ak Parti - FETÖ Krizinin Tarihçesi

Merhaba ben Ali Yağız Baltacı. Bilgisayar'ın bu bölümünde Türkiye siyasi tarihinin son dönemine damga vuran AK Parti FETÖ krizlerini ele aldık. Hazırsanız başlayalım. Lobiler oluşturacaksınız. Devlet kademelerini zorlayacaksınız. Başbakanlara kadar çıkacaksınız Bakanlarla görüşeceksiniz Siyasileri zorlayacaksınız Kültür Bakanlığı'nı zorlayacaksınız Fonlar ayırttıracaksınız Yurtlar aşırtacaksınız Bu hain örgütün gerçek yüzünü Çok daha önceden ortaya dökememiş olmanın Üzüntüsü içindeyim Bundan dolayı Hem Rabbimize hem de milletimize verecek hesabımız olduğunu biliyorum. Rabbim de milletim de bizi affetsin. Tanrıların fazla konuşanları cezalandırdığı, günün sonunda milletin devleti sokaktan topladığı, tarihe utanç vesikası olarak geçen bir sürecin ağırlığı hâlâ omuzlarımızda. Devletin tüm katmanlarıyla uyuşturulduğu bir skandalı tüm paydaşlarıyla anlatmaksa boynumuzun borcu. Hikayenin en başına döndüğümüzde tekke ve zaviyeleri kapatan gazinin endişesi aslında tam olarak buydu. Lakin bu denli derin bir yapılanmayı o bile öngöremezdi muhtemelen. Koskoca bir devletin gözümüzün önünde bir cemaate teslim edilme hikayesiydi bu. Türkiye Cumhuriyeti'nde devlet içinde kadrolaşmak çoğu iktidara nasip oldu aslında. Ancak kendi fikriyatıyla kendi kadrolarını yetiştirmek ise çok daha çetin bir işti. 3 Kasım 2002'de iktidara gelen Adalet ve Kalkınma Partisi için de devlette kadro yetiştirmek Kaf Dağı'nın ardındaki bir hayal kadar uzaktı. Fazilet Partisi'nin genç yenilikçileri ne olduklarını dahi anlamadan iki yıllık çabalarının sonunda kendilerini tek başlarına iktidarda buldular. Oyların %34,4'ünü alarak mecliste 363 sandalye elde etmişlerdi. Ordu, yargı, medya ve üniversiteler laik bürokrasinin kontrolü altındaydı. AK Parti'nin İslamcı kodları, müesses nizamı teyakkuzda tutuyordu. İktidar olmalarına rağmen umacı gibi bakılan ve her an yargı ile asker tarafından ayar verileceği düşünülen bir siyasi partiydiler. Böyle bir atmosferde kendi kadrolarını yetiştirme olanığı bulamayan AKP, başka çareler düşünmek durumunda kalmıştı. Çare ise uzakta değil, hemen yanı başlarındaydı. Fethullah Gülen Cemaati Fırnak içinde cemaat, 60'ların sonundan beri varlığını sürdürüyor, 1980'den beri de devlet içinde hızla örgütleniyordu. Müthiş bir örgütlenme ve gizlenme becerisiyle çalışan bu yapının mensupları Kemalist taklidinden liberal rollerine, ülkütü camialardan sosyalist örgütlere kadar her yere uyum sağlamayı başarıyorlardı. Türkiye'deki devlet yapısı ölçüsüne göre bütün anayasal müesselerdeki güç ve kuvveti cebrenize çekeceğiniz ana kadar her adım erken sayılır. Çoğu İslami tarikatın aksine giyim kuşam konusunda pek radikal olmayan bu cemaat, kendi çıkarları doğrultusunda her türlü yaşam tarzına ve eyleme onay veriyordu. Yeter ki zafere giden yola hizmet etsin. İşte AK Parti'nin sarıldığı can simidi bu olmuştu. Gülen cemaati, AKP iktidarının kanatları altında müthiş bir konforla gücüne güç kattı. Siyasi iktidar için kritik eşik ise 2007 ve 2008'di. Önce cumhuriyet mitingleri ve ulusalcı dalga püskürtülüp Abdullah Gül Cumhurbaşkanı yapıldı, ardından kendilerine muhalif kesimin son çabası olan AK Parti'nin kapatılma davasından da Teko ile kurtuldular. AK Parti'nin kapatılmasıyla ilgili açılan davanın sonucunda AK Parti kapatılmamıştır. Bu siyasi partiye son yıl aldığı hazine yardımının 1 bölü 2 oranında mahrum bırakılmasına karar verilmiştir. Artık roller değişiyordu. ve cemaat düğmeye bastı. 12 Haziran 2007'de Ümraniye'de Bir Gecekondu'da 27 el bombası bulunması sonucunda Türkiye yeni bir döneme uyandı. Bir anda iktidar karşıtı ve Atatürkçü fikirleriyle tanınan yüzlerce kişi tutuklandı. Ergenekon'u balyoz ve askeri casusluk davaları izledi. Türkiye resmen bir davalar silsilesi içine girmişti. Sivilleşme ve demokrasi konusunda hassas, anti-militarist duygulara sahip herkes manipüle edildi. Silivri'de tiyatro yok. Silivri'de milletin hakimleri, savcıları, milletin adına sanıkları yargılı. Fethullah Gülen'in mezardakiler bile evet demeli sözleriyle tam destek verdiği 12 Eylül 2010 anayasa değişikliği referandumundan güçlü bir evet kararı çıkınca cemaatin yargıdaki gücü de katlanarak arttı. Başbakan Erdoğan da Gülen'e desteği için teşekkür etti. Okyanus ötesinden bu sürece destek veren tüm kardeşlerimi destekliyorum. Ergene konu bitiyor, bal yozu başlıyordu. Askeri casusluk davasından askerlerin bazı siyasetçilere suikast düzenlemesinde destek vereceklerine dair iddiaları şike davası takip ediyordu. 3 Temmuz 2011'de bu sefer futbolda büyük bir deprem yaşandı. Başta Fenerbahçe Başkanı Aziz Yıldırım olmak üzere çok sayıda isim tutuklandı. O günlerde Türkiye tuhaf bir büyülenme yaşıyordu. Kemalizm marjinal ideolojiler arasında gösterildi. Üniversitelerde Atatürk ve Erken Cumhuriyet dönemi eleştirisi yapanların sayısı artıyordu. Bu davalara karşı muhalefetin iki büyük partisi CHP ve MHP kitleleri harekete geçirecek eylemler yapmamayı tercih etti. Bunun yerine sadece hukuki eleştiriler yapmakla yetindiler. Yaşananlar belli bir noktadan sonra artık iktidarı bile rahatsız etmeye başlamıştı. Başbakan Erdoğan, Haziran 2011 genel seçimlerinde cemaatin seçilmesi garanti bölgelerden aday gösterdiği 50 kişilik vekil listesini kabul etmedi. Bülent Arınç'ın ricası üzerine 4 kişinin seçilebilecekleri bölgelerden 30 kişinin de seçilmeleri zor yerlerden aday gösterilmesine onay verdi. Bunun üzerine MHP'yi baraj altında bırakma operasyonu başlatıldı. Dinleyicilerimiz bu konuda hazırladığımız MHP kaset olayları bölümünü hatırlayacaktır. 2011'de MHP'lilere yönelik düzenlenen kaset operasyonları aslında Gülencilerin gözlerini kararttıklarında babalarını bile tanımayacaklarını göstermesi açısından önemli bir örnekti. Ancak iktidar tehlikeyi göremedi. Cemaat devleti ele geçirmiş, devlete sızmış. Bunlar kargaları güldürür. Örneğin polis de yargıda. Bir cemaat yapılanması var mı? Hayır öyle bir şey olabilir mi? Biz gurbette olup şu vatan topraklarının hasreti içerisinde olanları aramızda görmek istiyoruz. Ve Ocak 2012, Türkiye Cumhuriyeti'nin 26. Genelkurmay Başkanı İlker Başbuğ, terör örgütü kurmak ve yönetmek iddiasıyla tutuklandı. Eski Genelkurmay Başkanı İlker Başbuğ, Silivri cezaevinde. Başbuğ, internet andıcı soruşturması kapsamında tutuklanarak cezaevine gönderildi. Suçlama, terör örgütü yöneticiliği ve darbeye teşebbüs. Bir dönem dünyanın en kapsamlı ordularından birinin başkomutanlığını yapmış emekli orgeneral terörist muamelesi görüyordu. Bunun üzerine Başbakan Erdoğan da kayıtsız kalmadı ve açıktan yargıyı eleştirdi. ''Tutuksuz yargılayın'' dedi. Burada tutuklama yoluyla değil de tutuksuz yargılanma yolu ki her zaman söylediğim tezimdir, olması Bizim her zamanki arzumuzdur ve bunun da süratle bu noktada neticelenmesi yine şahsımın ve partimin arzusudur." Baş pua destek çıkan Erdoğan'a Gülencilerin cevabı çok daha sert oldu. 7 Şubat'ta MIT müsteşarı Hakan Fidan sanık sıfatıyla ifadeye çağrıldı. Fidan'ın sanık sandalyesine oturması Erdoğan'ın da ifadeye alındığı anlamına geliyordu. MİT müsteşarıyla ilgili şüpheli sıfatıyla tanık olarak çağırmıyorsunuz. Şüpheli sıfatıyla çağırdığınız zaman burada her şey alt üst olur. Bir defa devletin işleyişine burada bir çomak sokuluyor. Gülenciler, Erdoğan'ın sır küpüm dediği müsteşarını tutuklayacak noktaya gelmişlerdi. Artık kılıçlar çekilmişti. Aslına bakarsanız AK Parti, kendi entelektüel kadrolarını yetiştiremeyip cemaate güvenmenin cezasını çekiyordu. Gülenciler bir nevi, madem benim sayemde iktidarda kaldın, şimdi iktidarını benimle paylaş, mesajı veriyordu. Cemaatin arzusu bu olsa da Erdoğan reste rest dedi. 2013 ortalarına doğru savaşı başlatacak hamlesini yaptı. Yani bütün bu eğitimi kalkıp da sadece cemaatin derneklerine veya kurumlarına teslim etmek gibi bir durumun içerisinde olamayız. Gülenciler için dershaneler sadece finansal değil, insan kaynağı açısından da son derece hayati bir noktaydı. Anadolu taşrasında keşfedilen zeki, başarılı ve en önemlisi yoksul çocuklar bir şekilde örgütün dershanelerine kazandırılıp yetiştiriliyorlardı. Bu dershanelerde gülenci mentalite ile yetişen çocuklar en iyi üniversitelerin en yüksek puanlı bölümlerini kazanıyor, kimi hakim, kimi savcı, kimi asker, kimi de polis oluyordu. Fethullah Gülen'in bahsettiği altın nesil işte tam olarak buydu. Bu çocuklar büyüyecek, en iyi makamlara gelecek, Türkiye'ye hakim olacaklardı. Nitekim oldular da. 2010'ların başlarında cemaat, iktidara kafa tutacak kadar kadrolaşmış ve artık gizli gizli değil, açıktan muhalefete hazır hale gelmişlerdi. Başbakan Erdoğan tüm bunları bilmesine rağmen gözünü kararttı. O güne kadar ne istedilerse verdiği Gülencilere tavır aldı ve dershaneleri kapatacağını açıkladı. İktidarın FETÖ ile kapışmasında miladın 17-25 Aralık operasyonları olduğu ifade edilir. Bana sorarsanız asıl milad dershane krizi yani 2013 Eylül-Ekim dönemi olarak kabul edilmeli. Bu kriz, cemaatin iktidara karşı açıktan kampanya yürüttüğü ilk olay olarak kayıtlara geçti. Gülenciler ilk başta tatlı dille iktidar yola getirmeye çalıştı. Twitter'da usta yapma, vazoyu kırma gibi hashtagler açıldı. zaman, samanyolu gibi yayın organları iktidarı yanlıştan dönmeye davet ettiler. Ancak Erdoğan kararını vermişti. Geri adım atmadı. Dershanelerin özel okula çevrilmesini de içeren yasa paketini meclise getirdi. Bu açık savaş ilanı yanıtsız kalmayacaktı, hiç kuşkusuz. Yaklaşmakta olan büyük savaş, 17-25 Aralık 2013'te başlayıp, yüzlerce insanın canına mal olan, milletin devleti sokaktan topladığı 15 Temmuz 2016'ya değin sürdü ve sürmeye devam ediyor. 2014-2022 arası olanlar ise başka bir bölümün konusu. Türkiye'deki siyaset bilimcileri yabancı meslek taşlarına FETÖ'yü ve 15 Temmuz sürecini anlatırken hep zorlanırlar. Zira Türkiye'nin dinamiklerine tam olarak hakim olmadan Anlaşılması çok zor bir yapı bu. Diğer taraftan aklı başında hiçbir insan koskoca bir devletin tüm kurumlarıyla bir dini cemaat tarafından kuşatılmasını ve devletin uzun yıllar bu kışatmayı püskürtememesini anlamlandıramıyor. Türkiye 15 Temmuz 2016'da FETÖ iskeletli darbe girişimini atlattı. Ancak bu yapının etkilediği nesillerin travmalarını yaşamaya devam ediyoruz. FETÖ'nün beyin takımı soluğu yurt dışında alırken bu terör örgütüne inanmış ve Türkiye'de kalmış kitleler sahipsiz kaldılar ve perişan oldular. Aralık 2022 itibariyle 1 milyondan fazla insanın adı tutuklu veya tutuksuz FETÖ soruşturmalarında geçerken cemaatin beyin takımının yurt dışında olması ve örgütün, AK Parti iktidarında elde ettiği güçlerin görmezden gelinmesi, soruşturmaların samimiyetine dönük inancı zayıflatıyor.

Merhaba ben Ali Yağız Baltacı. Bilgisayar'ın bu bölümünde Türkiye siyasi tarihinin son dönemine damga vuran AK Parti FETÖ krizlerini ele aldık. Hazırsanız başlayalım.

oluşturacaksınız. Devlet kademelerini zorlayacaksınız.

Başbakanlara kadar çıkacaksınız Bakanlarla görüşeceksiniz Siyasileri zorlayacaksınız Kültür Bakanlığı'nı zorlayacaksınız Fonlar ayırttıracaksınız Yurtlar aşırtacaksınız Bu hain örgütün gerçek yüzünü Çok daha önceden ortaya dökememiş olmanın Üzüntüsü içindeyim Bundan dolayı Hem Rabbimize

hem de milletimize verecek hesabımız olduğunu biliyorum. Rabbim de milletim de bizi affetsin.

Tanrıların fazla konuşanları cezalandırdığı, günün sonunda milletin devleti sokaktan topladığı, tarihe utanç vesikası olarak geçen bir sürecin ağırlığı hâlâ omuzlarımızda.

Devletin tüm katmanlarıyla uyuşturulduğu bir skandalı tüm paydaşlarıyla anlatmaksa boynumuzun borcu. Hikayenin en başına döndüğümüzde tekke ve zaviyeleri kapatan gazinin endişesi aslında tam olarak buydu. Lakin bu denli derin bir yapılanmayı o bile öngöremezdi muhtemelen. Koskoca bir devletin gözümüzün önünde bir cemaate teslim edilme hikayesiydi bu.

Türkiye Cumhuriyeti'nde devlet içinde kadrolaşmak çoğu iktidara nasip oldu aslında. Ancak kendi fikriyatıyla kendi kadrolarını yetiştirmek ise çok daha çetin bir işti. 3 Kasım 2002'de iktidara gelen Adalet ve Kalkınma Partisi için de devlette kadro yetiştirmek Kaf Dağı'nın ardındaki bir hayal kadar uzaktı.

Fazilet Partisi'nin genç yenilikçileri ne olduklarını dahi anlamadan iki yıllık çabalarının sonunda kendilerini tek başlarına iktidarda buldular. Oyların %34,4'ünü alarak mecliste 363 sandalye elde etmişlerdi. Ordu, yargı, medya ve üniversiteler

laik bürokrasinin kontrolü altındaydı. AK Parti'nin İslamcı kodları, müesses nizamı teyakkuzda tutuyordu. İktidar olmalarına rağmen umacı gibi bakılan ve her an yargı ile asker tarafından ayar verileceği düşünülen

bir siyasi partiydiler. Böyle bir atmosferde kendi kadrolarını yetiştirme olanığı bulamayan AKP, başka çareler düşünmek durumunda kalmıştı. Çare ise uzakta değil, hemen yanı başlarındaydı. Fethullah Gülen Cemaati

Fırnak içinde cemaat, 60'ların sonundan beri varlığını sürdürüyor, 1980'den beri de devlet içinde hızla örgütleniyordu. Müthiş bir örgütlenme ve gizlenme becerisiyle çalışan bu yapının mensupları Kemalist taklidinden liberal rollerine, ülkütü camialardan sosyalist örgütlere kadar her yere uyum sağlamayı başarıyorlardı.

Türkiye'deki devlet yapısı ölçüsüne göre bütün anayasal müesselerdeki güç ve kuvveti cebrenize çekeceğiniz ana kadar her adım erken sayılır. Çoğu İslami tarikatın aksine giyim kuşam konusunda pek radikal olmayan bu cemaat, kendi çıkarları doğrultusunda her türlü yaşam tarzına ve eyleme onay veriyordu. Yeter ki zafere giden yola hizmet etsin. İşte AK Parti'nin sarıldığı can simidi bu olmuştu. Gülen cemaati, AKP iktidarının kanatları altında müthiş bir konforla gücüne güç kattı. Siyasi iktidar için kritik eşik ise 2007 ve 2008'di. Önce cumhuriyet mitingleri ve ulusalcı dalga püskürtülüp Abdullah Gül Cumhurbaşkanı yapıldı, ardından kendilerine muhalif kesimin son çabası olan AK Parti'nin kapatılma davasından da Teko ile kurtuldular. AK Parti'nin kapatılmasıyla ilgili açılan davanın sonucunda AK Parti kapatılmamıştır. Bu siyasi partiye son yıl aldığı hazine yardımının 1 bölü 2 oranında mahrum bırakılmasına karar verilmiştir. Artık roller değişiyordu.

ve cemaat düğmeye bastı. 12 Haziran 2007'de Ümraniye'de Bir Gecekondu'da 27 el bombası bulunması sonucunda Türkiye yeni bir döneme uyandı. Bir anda iktidar karşıtı ve Atatürkçü fikirleriyle tanınan yüzlerce kişi tutuklandı. Ergenekon'u balyoz ve askeri casusluk davaları izledi. Türkiye resmen bir davalar silsilesi içine girmişti.

Sivilleşme ve demokrasi konusunda hassas, anti-militarist duygulara sahip herkes manipüle edildi. Silivri'de tiyatro yok. Silivri'de milletin hakimleri, savcıları, milletin adına sanıkları yargılı.

Fethullah Gülen'in mezardakiler bile evet demeli sözleriyle tam destek verdiği 12 Eylül 2010 anayasa değişikliği referandumundan güçlü bir evet kararı çıkınca cemaatin yargıdaki gücü de katlanarak arttı. Başbakan Erdoğan da Gülen'e desteği için teşekkür etti. Okyanus ötesinden bu sürece destek veren tüm kardeşlerimi destekliyorum.

Ergene konu bitiyor, bal yozu başlıyordu. Askeri casusluk davasından askerlerin bazı siyasetçilere suikast düzenlemesinde destek vereceklerine dair iddiaları şike davası takip ediyordu. 3 Temmuz 2011'de bu sefer futbolda büyük bir deprem yaşandı. Başta Fenerbahçe Başkanı Aziz Yıldırım olmak üzere çok sayıda isim tutuklandı.

O günlerde Türkiye tuhaf bir büyülenme yaşıyordu. Kemalizm marjinal ideolojiler arasında gösterildi. Üniversitelerde Atatürk ve Erken Cumhuriyet dönemi eleştirisi yapanların sayısı artıyordu. Bu davalara karşı muhalefetin iki büyük partisi CHP ve MHP kitleleri harekete geçirecek eylemler yapmamayı tercih etti.

Bunun yerine sadece hukuki eleştiriler yapmakla yetindiler. Yaşananlar belli bir noktadan sonra artık iktidarı bile rahatsız etmeye başlamıştı. Başbakan Erdoğan, Haziran 2011 genel seçimlerinde cemaatin seçilmesi garanti bölgelerden aday gösterdiği 50 kişilik vekil listesini kabul etmedi. Bülent Arınç'ın ricası üzerine 4 kişinin seçilebilecekleri bölgelerden

30 kişinin de seçilmeleri zor yerlerden aday gösterilmesine onay verdi. Bunun üzerine MHP'yi baraj altında bırakma operasyonu başlatıldı. Dinleyicilerimiz bu konuda hazırladığımız MHP kaset olayları bölümünü hatırlayacaktır.

2011'de MHP'lilere yönelik düzenlenen kaset operasyonları aslında Gülencilerin gözlerini kararttıklarında babalarını bile tanımayacaklarını göstermesi açısından önemli bir örnekti. Ancak iktidar tehlikeyi göremedi. Cemaat devleti ele geçirmiş, devlete sızmış. Bunlar kargaları güldürür. Örneğin polis de yargıda. Bir cemaat yapılanması var mı? Hayır öyle bir şey olabilir mi? Biz gurbette olup

şu vatan topraklarının hasreti içerisinde olanları aramızda görmek istiyoruz. Ve Ocak 2012, Türkiye Cumhuriyeti'nin 26. Genelkurmay Başkanı İlker Başbuğ, terör örgütü kurmak ve yönetmek iddiasıyla tutuklandı. Eski Genelkurmay Başkanı İlker Başbuğ, Silivri cezaevinde. Başbuğ, internet andıcı soruşturması kapsamında tutuklanarak cezaevine gönderildi. Suçlama, terör örgütü yöneticiliği ve darbeye teşebbüs.

Bir dönem dünyanın en kapsamlı ordularından birinin başkomutanlığını yapmış emekli orgeneral terörist muamelesi görüyordu. Bunun üzerine Başbakan Erdoğan da kayıtsız kalmadı ve açıktan yargıyı eleştirdi. ''Tutuksuz yargılayın'' dedi. Burada tutuklama yoluyla değil de tutuksuz yargılanma yolu ki her zaman söylediğim tezimdir, olması

Bizim her zamanki arzumuzdur ve bunun da süratle bu noktada neticelenmesi yine şahsımın ve partimin arzusudur." Baş pua destek çıkan Erdoğan'a Gülencilerin cevabı çok daha sert oldu. 7 Şubat'ta MIT müsteşarı Hakan Fidan sanık sıfatıyla ifadeye çağrıldı. Fidan'ın sanık sandalyesine oturması Erdoğan'ın da ifadeye alındığı anlamına geliyordu.

MİT müsteşarıyla ilgili şüpheli sıfatıyla tanık olarak çağırmıyorsunuz. Şüpheli sıfatıyla çağırdığınız zaman burada her şey alt üst olur. Bir defa devletin işleyişine burada bir çomak sokuluyor. Gülenciler, Erdoğan'ın sır küpüm dediği müsteşarını tutuklayacak noktaya gelmişlerdi. Artık kılıçlar çekilmişti.

Aslına bakarsanız AK Parti, kendi entelektüel kadrolarını yetiştiremeyip cemaate güvenmenin cezasını çekiyordu. Gülenciler bir nevi, madem benim sayemde iktidarda kaldın, şimdi iktidarını benimle paylaş, mesajı veriyordu. Cemaatin arzusu bu olsa da Erdoğan reste rest dedi. 2013 ortalarına doğru savaşı başlatacak hamlesini yaptı.

Yani bütün bu eğitimi kalkıp da sadece cemaatin derneklerine veya kurumlarına teslim etmek gibi bir durumun içerisinde olamayız. Gülenciler için dershaneler sadece finansal değil, insan kaynağı açısından da son derece hayati bir noktaydı. Anadolu taşrasında keşfedilen zeki, başarılı ve en önemlisi yoksul çocuklar bir şekilde örgütün dershanelerine kazandırılıp yetiştiriliyorlardı.

Bu dershanelerde gülenci mentalite ile yetişen çocuklar en iyi üniversitelerin en yüksek puanlı bölümlerini kazanıyor, kimi hakim, kimi savcı, kimi asker, kimi de polis oluyordu. Fethullah Gülen'in bahsettiği altın nesil işte tam olarak buydu. Bu çocuklar büyüyecek, en iyi makamlara gelecek, Türkiye'ye hakim olacaklardı. Nitekim oldular da. 2010'ların başlarında cemaat, iktidara kafa tutacak kadar kadrolaşmış ve artık gizli gizli değil, açıktan muhalefete hazır hale gelmişlerdi.

Başbakan Erdoğan tüm bunları bilmesine rağmen gözünü kararttı. O güne kadar ne istedilerse verdiği Gülencilere tavır aldı ve dershaneleri kapatacağını açıkladı. İktidarın FETÖ ile kapışmasında miladın 17-25 Aralık operasyonları olduğu ifade edilir. Bana sorarsanız asıl milad dershane krizi yani 2013 Eylül-Ekim dönemi olarak kabul edilmeli.

Bu kriz, cemaatin iktidara karşı açıktan kampanya yürüttüğü ilk olay olarak kayıtlara geçti. Gülenciler ilk başta tatlı dille iktidar yola getirmeye çalıştı. Twitter'da usta yapma, vazoyu kırma gibi hashtagler açıldı.

zaman, samanyolu gibi yayın organları iktidarı yanlıştan dönmeye davet ettiler. Ancak Erdoğan kararını vermişti. Geri adım atmadı. Dershanelerin özel okula çevrilmesini de içeren yasa paketini meclise getirdi. Bu açık savaş ilanı yanıtsız kalmayacaktı, hiç kuşkusuz.

Yaklaşmakta olan büyük savaş, 17-25 Aralık 2013'te başlayıp, yüzlerce insanın canına mal olan, milletin devleti sokaktan topladığı 15 Temmuz 2016'ya değin sürdü ve sürmeye devam ediyor.

2014-2022 arası olanlar ise başka bir bölümün konusu. Türkiye'deki siyaset bilimcileri yabancı meslek taşlarına FETÖ'yü ve 15 Temmuz sürecini anlatırken hep zorlanırlar. Zira Türkiye'nin dinamiklerine tam olarak hakim olmadan

Anlaşılması çok zor bir yapı bu. Diğer taraftan aklı başında hiçbir insan koskoca bir devletin tüm kurumlarıyla bir dini cemaat tarafından kuşatılmasını ve devletin uzun yıllar bu kışatmayı püskürtememesini anlamlandıramıyor.

Türkiye 15 Temmuz 2016'da FETÖ iskeletli darbe girişimini atlattı. Ancak bu yapının etkilediği nesillerin travmalarını yaşamaya devam ediyoruz.

FETÖ'nün beyin takımı soluğu yurt dışında alırken bu terör örgütüne inanmış ve Türkiye'de kalmış kitleler sahipsiz kaldılar ve perişan oldular. Aralık 2022 itibariyle 1 milyondan fazla insanın adı tutuklu veya tutuksuz FETÖ soruşturmalarında geçerken cemaatin beyin takımının yurt dışında olması

ve örgütün, AK Parti iktidarında elde ettiği güçlerin görmezden gelinmesi, soruşturmaların samimiyetine dönük inancı zayıflatıyor.

Bilgisel'de bu hafta, son yılların en popüler siyasetçilerinden Ekrem İmamoğlu'nun politik kariyerindeki kırılma anlarına odaklanacağız. Onun, Türk Ocağı Limasol kalesinden İstanbul Büyükşehir Belediyesi Başkanlığı'na uzanan hikayesine tanıklık edeceğiz. Hazırsanız, başlayalım.











Tüm bölümler ve daha fazlası için podbeemedia.com'u ziyaret et!


----- Podbee Sunar -------

Bu podcast reklam içermektedir.

Bilgisel'de bu hafta, son yılların en popüler siyasetçilerinden Ekrem İmamoğlu'nun politik kariyerindeki kırılma anlarına odaklanacağız. Onun, Türk Ocağı Limasol kalesinden İstanbul Büyükşehir Belediyesi Başkanlığı'na uzanan hikayesine tanıklık edeceğiz. Hazırsanız, başlayalım.

------- Podbee Sunar -------
Bu podcast, getirfinans hakkında reklam içerir.  getirfinans iyi faizi vade beklemeden günlük kazandırır. Kredi faiz oranı düşüktür. Aidatsız kredi kartı sunar. Para transferinden ücret almaz. Sen de getirfinanslı ol. Bu podcast, Garanti BBVA hakkında reklam içerir. Bonus Platinum Dinamik'le tanışın!Kendiliğinden saatte bir değişen güvenlik koduyla internet alışverişlerinin en yeni ve daha da güvenli ödeme yöntemi!
See Privacy Policy at https://art19.com/privacy and California Privacy Notice at https://art19.com/privacy#do-not-sell-my-info.

22: Kalecilikten Politikaya : Ekrem İmamoğlu'nun Siyasi Yaşamı I Tekrar Dosyası

Bilgisel’in yeni bölümünde tüm özellikleriyle dünyanın en özel şehirlerinden olan İstanbul’un siyasi ve kültürel çerçevede 100 yıllık yolculuğunu derledik. Seçim öncesi İstanbul’un yerel dinamiklerini inceledik. Hazırsanız başlayalım.



Bölüm içerisinde referansta bulunduğumuz 31. Bölüm ektedir.

Kalecilikten Politikaya: Ekrem İmamoğlu'nun Siyasi Yaşamı

https://open.spotify.com/episode/61lwVwEsKVgaH5Pic2cReU?si=46d8771418764f09







Tüm bölümler ve daha fazlası için podbeemedia.com'u ziyaret et!

------ Podbee Sunar -------

Bu podcast reklam içermektedir.

Bilgisel’in yeni bölümünde tüm özellikleriyle dünyanın en özel şehirlerinden olan İstanbul’un siyasi ve kültürel çerçevede 100 yıllık yolculuğunu derledik. Seçim öncesi İstanbul’un yerel dinamiklerini inceledik. Hazırsanız başlayalım.

Bölüm içerisinde referansta bulunduğumuz 31. Bölüm ektedir.
Kalecilikten Politikaya: Ekrem İmamoğlu'nun Siyasi Yaşamı
https://open.spotify.com/episode/61lwVwEsKVgaH5Pic2cReU?si=46d8771418764f09

------- Podbee Sunar -------
Bu podcast, getirfinans hakkında reklam içerir.  getirfinans iyi faizi vade beklemeden günlük kazandırır. Kredi faiz oranı düşüktür. Aidatsız kredi kartı sunar. Para transferinden ücret almaz. Sen de getirfinanslı ol. Bu podcast, Garanti BBVA hakkında reklam içerir. Bonus Platinum Dinamik'le tanışın!Kendiliğinden saatte bir değişen güvenlik koduyla internet alışverişlerinin en yeni ve daha da güvenli ödeme yöntemi!
See Privacy Policy at https://art19.com/privacy and California Privacy Notice at https://art19.com/privacy#do-not-sell-my-info.

21: Dünyanın Başkenti: İstanbul'un 100 Yılı

18 Mart Çanakkale Deniz Zaferi'nin 109. yılında olağanüstü bir savaş hikayesiyle huzurlarınızdayız. Aynı asker, aynı savaşta, iki düşman ülkede birden kahraman olabilir mi? Alistair John Taylor mı yoksa Gazi Ali Can Çavuş mu? Tüyler ürpertici bu hikayeye hazırsanız başlayalım.





Oyuncular:

Beyaz Hala: Yasemin Yeşilgöz

Mustafa Kemal Paşa: Metin Bozkurt

Victoria Taylor: Dila Zeynep Dereli

Alistair John Taylor: Kadir Can Değer

Rehber: Gökbey Karataş

Türk Askeri: Zafer Peker

Köylü: Batuhan Kösegil









Tüm bölümler ve daha fazlası için podbeemedia.com'u ziyaret et!

------ Podbee Sunar -------

Bu podcast reklam içermektedir.

18 Mart Çanakkale Deniz Zaferi'nin 109. yılında olağanüstü bir savaş hikayesiyle huzurlarınızdayız. Aynı asker, aynı savaşta, iki düşman ülkede birden kahraman olabilir mi? Alistair John Taylor mı yoksa Gazi Ali Can Çavuş mu? Tüyler ürpertici bu hikayeye hazırsanız başlayalım.


Oyuncular:
Beyaz Hala: Yasemin Yeşilgöz
Mustafa Kemal Paşa: Metin Bozkurt
Victoria Taylor: Dila Zeynep Dereli
Alistair John Taylor: Kadir Can Değer
Rehber: Gökbey Karataş
Türk Askeri: Zafer Peker
Köylü: Batuhan Kösegil

------- Podbee Sunar -------
Bu podcast, getirfinans hakkında reklam içerir.  getirfinans iyi faizi vade beklemeden günlük kazandırır. Kredi faiz oranı düşüktür. Aidatsız kredi kartı sunar. Para transferinden ücret almaz. Sen de getirfinanslı ol. Bu podcast, Garanti BBVA hakkında reklam içerir. Bonus Platinum Dinamik'le tanışın!Kendiliğinden saatte bir değişen güvenlik koduyla internet alışverişlerinin en yeni ve daha da güvenli ödeme yöntemi!
See Privacy Policy at https://art19.com/privacy and California Privacy Notice at https://art19.com/privacy#do-not-sell-my-info.

20: Bir Çanakkale Öyküsü - İki Ulusun Kahramanı Ali Can Çavuş

Küçük bir Osmanlı şehrinden, mazlum bir halkın direniş karargahına, ardından Devrim’in ve Cumhuriyet’in başkentliğine uzanan yolculuk. Bilgisel’in yeni bölümünde Ankara’nın yakın tarihinde bir gezintiye çıkıp şehrin siyasi ve kültürel dokularını inceledik. Hazırsanız başlayalım.









Tüm bölümler ve daha fazlası için podbeemedia.com'u ziyaret et!

------ Podbee Sunar -------

Bu podcast reklam içermektedir.

Küçük bir Osmanlı şehrinden, mazlum bir halkın direniş karargahına, ardından Devrim’in ve Cumhuriyet’in başkentliğine uzanan yolculuk. Bilgisel’in yeni bölümünde Ankara’nın yakın tarihinde bir gezintiye çıkıp şehrin siyasi ve kültürel dokularını inceledik. Hazırsanız başlayalım.

------- Podbee Sunar -------
Bu podcast, getirfinans hakkında reklam içerir.  getirfinans iyi faizi vade beklemeden günlük kazandırır. Kredi faiz oranı düşüktür. Aidatsız kredi kartı sunar. Para transferinden ücret almaz. Sen de getirfinanslı ol. Bu podcast, Garanti BBVA hakkında reklam içerir. Bonus Platinum Dinamik'le tanışın!Kendiliğinden saatte bir değişen güvenlik koduyla internet alışverişlerinin en yeni ve daha da güvenli ödeme yöntemi!
See Privacy Policy at https://art19.com/privacy and California Privacy Notice at https://art19.com/privacy#do-not-sell-my-info.

19: Cumhuriyetin Şehri - Ankara'nın 100 Yılı

8 Mart Dünya Kadınlar Günü’nde Bilgisel’in özel bölümüyle huzurlarınızdayız. Türkiye’de kadınların seçme ve seçilme hakkı kazanması için daha cumhuriyet kurulmadan önce mücadele etmeye başlayan Nezihe Muhiddin’in ve Türkiye Kadınlar Birliği’nin öyküsünü çok seveceksiniz. Hazırsanız başlayalım.

Oyuncular:

Nezihe Muhiddin: Gülşah Dim

Mustafa Kemal Atatürk: Metin Bozkurt









Tüm bölümler ve daha fazlası için podbeemedia.com'u ziyaret et!

------ Podbee Sunar -------

Bu podcast reklam içermektedir.

8 Mart Dünya Kadınlar Günü’nde Bilgisel’in özel bölümüyle huzurlarınızdayız. Türkiye’de kadınların seçme ve seçilme hakkı kazanması için daha cumhuriyet kurulmadan önce mücadele etmeye başlayan Nezihe Muhiddin’in ve Türkiye Kadınlar Birliği’nin öyküsünü çok seveceksiniz. Hazırsanız başlayalım.
Oyuncular:
Nezihe Muhiddin: Gülşah Dim
Mustafa Kemal Atatürk: Metin Bozkurt

------- Podbee Sunar -------
Bu podcast, getirfinans hakkında reklam içerir.  getirfinans iyi faizi vade beklemeden günlük kazandırır. Kredi faiz oranı düşüktür. Aidatsız kredi kartı sunar. Para transferinden ücret almaz. Sen de getirfinanslı ol. Bu podcast, Garanti BBVA hakkında reklam içerir. Bonus Platinum Dinamik'le tanışın!Kendiliğinden saatte bir değişen güvenlik koduyla internet alışverişlerinin en yeni ve daha da güvenli ödeme yöntemi!
See Privacy Policy at https://art19.com/privacy and California Privacy Notice at https://art19.com/privacy#do-not-sell-my-info.

18: Kadının Fendi: Nezihe Muhiddin ve Kadınlar Halk Fırkası

Bilgisel’in yeni bölümünde Yerel Seçimlere kısa bir zaman kala şehirlerimizi mercek altına alıyoruz. Ege’nin incisi İzmir’in 100 yıllık macerası; siyasi yapısı, yerel dinamikleri ve belediyecilik tarihiyle huzurlarınızdayız. Keyifli dinlemeler.

See Privacy Policy at https://art19.com/privacy and California Privacy Notice at https://art19.com/privacy#do-not-sell-my-info.

17: Ege'nin İncisi - İzmir'in 100 Yılı

Bilgisel’in yeni bölümünde Türk sinemasının en kült yapımlarından olan Vizontele’nin kahkahaların arkasına gizlediği sosyo-politik saptamalarını sizler için derledik. Hazırsanız başlayalım.


See Privacy Policy at https://art19.com/privacy and California Privacy Notice at https://art19.com/privacy#do-not-sell-my-info.

16: Kahkahalar Arkasına Gizlenmiş Bir Melodram - Vizontele

Bilgisel’in yeni bölümünde yıkılan Yugoslavya’nın enkazından futbol topuna sarılarak çıkan, Bosna Hersek tarihinin en büyük futbolcusu Edin Dzeko’nun öyküsüyle huzurlarınızdayız. Keyifli dinlemeler.


See Privacy Policy at https://art19.com/privacy and California Privacy Notice at https://art19.com/privacy#do-not-sell-my-info.

15: Savaş ve Yıkımın Ortasından Zirveye - Edin Dzeko

Bilgisel'in yeni bölümünde koskoca bir devletin, bir hayvan türüne karşı açtığı savaşa tanık olacaksınız. Avustralya Ordusu'nun Emu Kuşları'na karşı verdiği mücadelenin hikayesi ile huzurlarınızdayız. Hazırsanız başlayalım.


See Privacy Policy at https://art19.com/privacy and California Privacy Notice at https://art19.com/privacy#do-not-sell-my-info.

14: Tarihin En Enteresan Savaşı - Avustralya, Emu Kuşlarına Karşı

Bilgisel’in yeni bölümünde, büyük deprem felaketinin birinci yılında, kaybettiğimiz canlarımızı anarken, enkaz altında yaşamını yitiren Hataysporlu Christian Aysu’nun yüreklere dokunan hikayesiyle huzurlarınızdayız. Hazırsanız, başlayalım.


See Privacy Policy at https://art19.com/privacy and California Privacy Notice at https://art19.com/privacy#do-not-sell-my-info.

13: Bir Son Saniye Golünün Öyküsü - Christian Atsu

Bilgisel'in yeni bölümünde, Türkiye Cumhuriyeti'nin seçimlere katılan ilk muhalefet partisi olan Serbest Cumhuriyet Fırkası'nın hikayesini inceleyeceğiz. Hazırsanız, başlayalım.

Bu bölümün hazırlanmasında üç farklı eserden faydalanılmıştır: 
1) Yol Ayrımı - Kemal Tahir
2) Büyük Günlerin Adamı: Fethi Okyar'ın Hayatından Kareler - Ali Fethi Okyar, Kansu Şarman
3- Serbest Cumhuriyet Fırkası Hatıraları - Ali Fethi Okyar


See Privacy Policy at https://art19.com/privacy and California Privacy Notice at https://art19.com/privacy#do-not-sell-my-info.

30: Türkiye'nin İlk Sandık Sınavı: Serbest Cumhuriyet Fırkası'nın Hikayesi

Türkiye tarihinde iz bıraksa da geçen zamanda unutulmaya yüz tutan siyasi ve kültürel olaylara sesli bir kapı açıyoruz. Podbee Media yapımı Bilgisel ile hem yakın zaman Türkiye tarihine, hem de toplumsal olayların perde arkasını aralıyoruz.

Bilgisel

Bilgisel'in yeni bölümünde Kurtuluş Savaşı dönemine uzanıyoruz. İtilaf devletlerinden İtalya'nın işgal ettiği bölgelerdeki tutumunu ve Türkiye ile kurduğu ilişkileri masaya yatırıyoruz. Hazırsanız, başlayalım.


See Privacy Policy at https://art19.com/privacy and California Privacy Notice at https://art19.com/privacy#do-not-sell-my-info.

Podcast'e Soru Sor

Kaydet - Dinle - Gönder

Bildirimler

Bilgisel

Her hafta eklenen yeni bölümleri kaçırma!